Yeni eskrim profesörünü oldukça merak ediyordu aslında. Yüzde seksen erkek olduğundan emindi ve yakışıklı olabilmesi için resmen ağlayabilirdi. Yeni yüzler, yeni tatlar görmeyi gerçekten de istiyordu. Bıkmıştı artık. İz Sürücülerin işlerini yaptıklarından bile şüphe duymaya başlamıştı sebepsizce. Yeni hiç kimse yoktu ve bu gerçekten de can sıkıcıydı. Dersliğe giderken mavi gözlerini yerden ayırmıyordu, ilk defa. Tekrar o bakışlarla karşılaşmak istemiyordu çünkü. Bunu adeta bir takıntı haline getirmeye başlamıştı. Artık üzerindeki bakışlar lanet olası egosunu okşamıyordu, resmen batıyordu her biri, birer iğne gibi. İnceden inceden işliyordu bedenine. Derste bunları düşünmeyeceğine dair kendine yalandan bir söz vererek içeri girdi. Profesörün Raquel gibi içerde bekleyeceğini, sanki biliyormuş gibi, düşünerek başını kaldırdı. Oha, o ne! Bunu ağzından kaçırmadığı için şanslıydı. Gerçekten de gördüğü en yakışıklı vampirlerden biriydi herhalde yeni Profesörleri. Belki de gözüne kestirebileceği biriydi. Daha önce bir-iki profesörle yatmıştı ve… yakalananlar atılmıştı. Ama bu adamı attırmaya niyeti yoktu. Her zaman yaptığı gibi en arka geçmedi. Bu sefer tam kürsünün önündeki sırayı seçmişti. Çaylaklardan birinin yerime oturdun bakışlarına sinirle cevap verdi.
“Başka yer yok mu? Git başımdan!”
Adamın sorar bakışlarını gördüğünde yerine sindi sessizce ve başını, öğrenciler dolup, Profesör kapıyı kapatana kadar sırasına koydu. Kapının kapanma sesini duyduğunda başını kaldırdı ve kahküllerini dikkatle –işaretinin görünmemesi için- düzeltti. Profesör eline bulduğu bir tebeşiri alarak tahtaya Eskrim nedir? yazdı. Yazısı gerçekten de Raquel’inkine çok benziyordu. Bu benzerlik içinin ürpermesine neden olmuştu. O kadını düşünmeyerek kendisini yeni profesöre odakladı.
‘’Evet değerli çaylaklar. Bugünkü ilk konumuz tahtada yazdığım gibi Eskrim Nedir? Eskrim, kılıçla yapılan bir spordur ve temelini kılıçla dövüş sanatı oluşturur. Eskrimin bir spor dalı olarak gelişmesi, ortaçağda kılıçla yapılan düellolarla yakından ilişkilidir.’’
Eskrim çok da ilgisini çekmiyordu aslında ama bu gidişle çekeceğe benziyordu. Sınıfta dolaşmaya başlayan profesör gerçekten de benziyordu Buzlar Kraliçesi’ne. Gerçekten de korkunç. Belki de gerçekten de bir bağları falan vardı diye düşündüğünde ikisini yan yana düşünmeden edemedi. Birbirlerine uyarlardı ama bu sıcakkanlı adam o kadının yanında yüzde yüz donardı herhalde. Bir şeyler sormayı düşündü kız ama aklına bir şey gelmiyordu. Hala uykulu hissediyordu ve bir türlü düzelememişti. Adamın çaylakların sorularını cevaplarkenki hoş sesini dinlemekle yetindi sadece. Ders bittiğinde sırasından kalktı ve Profesör’ün mavi gözlerinin içine bakarak “Uğurlar olsun Profesör!” dedi, hoş bir sesle, ve sınıftan çıktı.