Raphaél F. Moriérty Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Nerden : DW Mesaj Sayısı : 6 Yaş : 32 Kayıt Tarihi : 19/06/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Vampir olmak için; Salı 21 Haz. 2011, 19:23 | |
| Karakter Adı: Raphaél F. MoriértyKarakter Yaşı: 23 yaşında dönüştürüldü.Karakter özellikleri : Raph oldukça bencildir. Kendi çıkarlarını çoğu durumun üzerinde tutar. Ki buna yalnız kalmamak için kardeşini vampire dönüştürmesi de en basitinden bir örnektir. Tipik bir vampir havası vardır. Diğer ırkları kendisinden küçük görür. Kafasına eseni yapar. Nedenini sonucunu düşünmez. Örnek Rp veya Yıldız Seviyesi Meslek : Dükkan Sahibi olacağım. Başvurumu ilgili yere yaptım.6 yıldızdı. Bu 2. karakterim. http://www.mortemsymphony-rpg.com/t2629-samuel-b-proulx
En son Raphaél F. Moriérty tarafından Salı 21 Haz. 2011, 19:34 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
Esther F. Moriérty Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 3 Kayıt Tarihi : 21/06/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Vampir olmak için; Salı 21 Haz. 2011, 19:29 | |
| Esther F. Moriérty ~ 20sinde gösteriyor ~ Esther, hayatında sadece abisine güvenir. Onun dışında herkese karşı az da olsa mesafelidir. İçmeyi sever. Dertlerini birilerine anlatarak hafifletmektense içki bardağını boşaltarak hafifletmeyi tercih eder. Dürüsttür. Çok zor durumda kalmadıkça yalan söylemez. Bu dürüstlüğü bazen alaycılığa kaymaktadır. Duygularını dışa vurmaz. Dışarıdan daima tasasız gözükmektedir. Bazen vahşi, bazen nazik, hanım hanımcık bir kızdır. Ruh hali değişkendir. Irk kavgalarına ve savaşa karşı olsa da avlanmaktan aşırı zevk alır. Bazen sırf canı sıkıldığı için, çerez niyetine avlanmaya çıkar. Az önce de bahsettiğim gibi, ırk kavgalarını sevmez ve uzak durur. Her ırkla iyi veya kötü anlaşabilir. ~ Raise Cafe Sahibesi. Kurguda abimdir diğer sahibi. Rütbemin vampir gözükmesini istediğim için buraya başvurdum. ~ Bu karakterimin son olması dileğiyle, Aphrodis Audrey'in yan karakteri olmakta. Dolayısıyla 5 yıldız. ~
| |
|
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Vampir olmak için; Salı 21 Haz. 2011, 19:54 | |
| Rütbeleriniz veriliyor. Ek karakterlerinizi buraya kaydettirmelisiniz. Ve dükkan başvurunuzu Banu ablaya bırakıyorum. Rütbeye yazılacak mı o konuda bir bilgim yok. |
|
Johannes Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 16 Kayıt Tarihi : 20/06/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Vampir olmak için; Salı 21 Haz. 2011, 21:23 | |
| Karakter Adı: Johannes Baenre Karakter Yaşı: (gösterilen yada sahip olunan yaş)28 civarı Karakter özellikleri(Tercih edilen vampirlere uyumlu olmalı)Fevri ve soğukkanlıdır. Genelde pasiftir. Ayrıca cani ve acımasız görünmekten korkusu yoktur. Meslek varsa belirtin:(Rütbenize yazılacak)Gezgin Örnek Rp veya Yıldız Seviyesi:11*(Elif'in ek karakteri olacak ileride o sebepten 11 attırıverdi kuzen) | |
|
C. Sturm Gaez Nefilim | Gölge Avcısı
Lakap : isim Mesaj Sayısı : 428 Kayıt Tarihi : 16/03/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Vampir olmak için; Salı 21 Haz. 2011, 21:27 | |
| | |
|
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Vampir olmak için; Çarş. 22 Haz. 2011, 14:16 | |
| Karakter Adı: Lucifer Karakter Yaşı: 28. Karakter özellikleri: sakin biridir. Her zaman asil görünmeyi tercih eder. Ağırbaşlı ve korumacıdır. Öyle yani. Meslek varsa belirtin: Gezgin. Yıldız Seviyesi: Online moderatörlerden birine pm atıldı. |
|
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Vampir olmak için; Çarş. 22 Haz. 2011, 14:19 | |
| Yıldız seviyesi: ****** (6) Rütbe veriliyor. |
|
Nannerl Crowley Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 3 Kayıt Tarihi : 28/06/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Vampir olmak için; Salı 28 Haz. 2011, 17:01 | |
| Karakter Adı: Nannerl Crowley Karakter Yaşı: 16 yaşında gösteriyor. Gerçek yaşı 156 Karakter özellikleri: Fazla çekingen görünen, kişilik bozukluklarına sahip biri. Hala çocukça hissediyor, en büyük korkusu ölmek. Bu nedenle ölüm korkusunda düşüncesizce cinayet işleyebilir. Elflerden korkuyor ve aynı derecede onlardan nefret ediyor. Kendinden ve çıraklık yaptığı Vittorio harici kimseye sıcak veya güven içinde yaklaşmaz. Meleksi bir sesi vardır. Öldürdüğü şeylerin kanıyla resimler çizmekten hoşlanır. Meslek varsa belirtin: Ressam Çırağı Örnek Rp veya Yıldız Seviyesi:- Spoiler:
not: Var olan bir rpden. Bu nedenle olan kafa karıştırmasın diye direk geçenleri yazayım dedim. Özetle Naruto rpsi. Bir savaş altında, gizli ilişki yaşadığım sevgilim Izuminin ölümüne yazdığım rpdir. Karakterim Reion Hira.
Düşürdüğü adamlara göz ucuyla bir baktı. Egoistçe kendini övmek mi? Bilakis kendini unutmuş bütünüyle sinir ve iğrenen gözlerle süzüyordu herbirini... Kinci birinin gözleriyle takas etmişti gözlerini sanki. O kırmızı gözler şimdi yanıyordu. Bu cayır cayır yanan gözlerin sebebi egosu yahut hamleleriyle düşürdükleri değildi. Bir korumadan öte acemi bir chuunin gibi işe yaramaz olduğu içindi. Elinden gelen bu, bu çok yararlı dese bile herhangi biri nasıl, ne hakla kabul ederdi başarıyı böylesine konumda? Ayağını tüm bunların oluş mekanı olan toprağı sert sert ezmekten zevk alırcasına bir sağlamlıkla basarak döndü Hokage'ye. "Bitiyor ha?" dedi kendi kendine zaten ötesini çıkartacak gücü olmadığı kısık sesle, nefes nefese bir halde. Tam o anda topraktan kaynak suları gibi taşan ANBUlarla bir anda sesine kuvvet geldi de bağırdı kendi halindeliğini koruyarak. "Hay açtığım ağzıma!" Sinirle tuhaf tuhaf hareketler yapan elleri -malum stres, yorgunluk, yazık- hızla alet çantasından bir kunai daha kavradı ki düşüncesinin aksine "Reion oraya yanlışlıkla gelmiş ufak iki örgülü minik kız da boş verin takılsın kendi halinde" yahut "Reion mu? O da ne? Reion ne arar la Konoha-Tsuki Toplantısında..." der edasıyla yalnızca Hokageye yönelmişlerdi. Sağ kaşını yine kaldırıp meşhur yüz ifadesini takınıp omuzlarını düşürdü. "Ha?!"
Saniyelerle oynarcasına ona karşı gelen hızlı şeyleri başarısını tüm bu yolda tökezlemelere rağmen yitirmeden karşılıyor Reion'u her saniyede daha da hayran bırakıyordu.Nasıl hiçbir şey yapmadan orada öylece durduğunu bilmiyordu. Sadece kalakalmıştı balmumu heykeller gibi. Mavi alevler bedenini sararken adeta Gökyüzü ile Okyanusların birleşimiydi Izumi. Sonsuzluk gibi... Reion'un dudakları hayranlıktan aralanırken o iki dudaktan tek bir kelime bile dökülmedi. Kelimelerini yitirmişti. Nefes almaya gereksinim duymadı. Onu görmek yetiyordu ya... Rüzgar vururken kurumuşlardı çölde kalmış gibi dudakları. Ama suya da muhtaç değildi nefesleriyle aynı olarak... Onu izlemek yeterliydi. Gözlerinde parıltılar olan o mavi alevler yıldızı yapıyordu Izumi'yi. Gökyüzünde milyonlarca yıldızdan biri onundu... Hakikatin karanlığında parlamasına ne lüzum. Reion ona her baktığında gözleri kamaşıyordu zaten. Yıldızı... Onun yıldızı... Neydi bu his? Adı neydi? Tıpkı bir suyun derinlerindeymiş gibi; fakat nefes alabiliyordu. Rüzgar suydu; dalgalanıyordu rüzgarda saçları. güneşin derinlere kadar değip karalığı yırttığı bir nehirdeymiş gibi... Sonsuzluk hissi... Sadece ona bakarken bile...
Her göz açıp kapadığında mekan değişiyor, hayranca baktığı kişiler farklılaşıyordu. Zihni ona oyun mu oynuyordu? Sesler kesilmişti. Göz kapakları her birleştiğinde geriye gidiyordu. "Deja vu?" diye fısıldadı duyulamayacak bir kısıklıkta. hatta sadece dudakları oynamıştı. Kirpikleri hareket ederken mekanı geçmişle fırça olup boyuyorlardı. Yıldızları gördü; fenerleri, ona bakan yüzleri. Alemin sessizliğe gömüldüğü ve yalnızca çanların mekana hakim olduğu sesleri duydu... Izumi, annesi oldu; Izumi, babası oldu... Ne lanet bir anımsamaydı bu? Ne lanet bir oyundu?!...
Saatin tik-takları kovalamaca oynarken dinginleşmişti rüzgarın vurduğu orman. Kan birikintileri, mide bulandırıcı insan kalıntıları: ne iç açıcı bir manzaraydı ama... Reion'un gözleri hala şaşkınca açıktı. Burnuna gelen et ve kan kokusunu hissetmiyordu hiç. Izumi alevlerini söndürmüş, ölü, gözünde bir gram dahi değere sahip olmayan artık dünya çöpü haline gelmiş ölülerin arasından ona doğru yalpalayan adımlarla yürümeye başlamıştı. Yüzünde şaşkınlığın kurduğu kuleler indirilirken vücudundaki hareket etmesini engelleyen buzlar henüz şimdi esen lodosta erimemişti. Ne kadar sıcak ve güçlü olsa dahi... Hokageyi süzdü dalgın bakışlarla. O içinde yüzdüğü nehir artık nefes almasına izin vermiyordu sanki. Boğulmasını boğazında değil de midesinde hissediyordu. O tuhaf ağrı; hani şu tedavisi bulunamayan şey... Izumi'nin bedenini bozan her yara Reion'da açılmıştı sanki. Izumi'nin hissettiğinden daha öte bir acı hissediyordu... Her daim -her ne kadar o ruhsuz bir simaya sahip olsa da- gülümsemesini istediği çehresi solmuştu tıpkı bir gül gibi. Bu gül Reion için öyle değerli, öyle pahabiçilemezdi ki tüm servetini kaybetmiş gibi bir his katıyordu midesinden ağrıya.... Yaralara rağmen gülümseyen yıldızının o dudaklarının gevşemesi tüm sıkıntıları yok etmişti. Bedeninden akan kanları bembeyaz bir örtüyle kapatmış her şeyini verebileceği bir vaziyete sokmuştu Reion'u. Yaklaşırken hala yarım yarım adımlarıyla sessizlikte tıpkı o gece çalan çanlar gibi yalnızca Izumi'nin zincirlerinin sürünme sesi duyuluyordu. Narin, tıpkı asalet abidesi olan kollarını yavaşça kaldırırken Reion'a ufak bir gülümseme haraketlenmeleri başladı Reion'un dudaklarında.Gözleri az buz kısılmıştı içindeki duyguları gösterir gibi. Yine de o buzlar tüm bedenini kaplıyordu, tutsağı ediyordu onu. Ne var ki o gülümseme mükafatı olacak ise yıllarca komada kalmayı seçebilirdi Reion. Her şey bitmişti; yıldızı ona geliyordu, tüm tasasını sihriyle yok etmek için. Yegane gülü ona geliyordu... Tüm alevleri söndürüp cehennemini cennet yapan kişi kollarına geliyordu. Yavaş yavaş... Ona geliyordu...
O anda cennetindeki tüm beyazlıkları küle çeviren bir alev harlandı gök kubbeye değecek kadar büyük bir şekilde. O huzurla kısılmış gözleri bu sahneyi görmemek için oyulmayı tercih etseler dahi açılmıştı şok ile. Tüm kemiklerinin bir bomba ile patlaması gibi, camdan bir sarayın tuzbuz olması gibi, tüm damarlarının parçalara ayrılarak kopması gibi, yüreğinin sıkılması ve hemen ardından da gerilerek parçalanması gibi, tüm bedeniyle gerilir gibi... Toprağı delerek fırlayan ANBU sertçe katanasını Izumi'nin sırtından sokup tüm kalplerin durup da tek bir tanesinin atmasını istediği kalbi parçalara ayırarak göğüsünden çıkardı. Zamanın durduğunu hissetti Reion. Seslerin kesildiğini hissetti. Dünyanın yok olduğunu hissetti. Gördükleri her şey yavaş yavaş silindi. Bütünüyle komaya girmiş ve her noktasına kadar şokta Reion bakıyordu şimdi nasıl kanının fışkırdığına... Nefreti, sinirleri şimdi bir ateşe dönüşse yakardı tüm cihanı. "Nasıl?" diyordu içinden nefesleri göğüs kafesini parçalayacak kadar taşarken. Göğsünü öyle çekmişti ki o an tek nefes dahi almıyordu. Nefesleri de dünyanın duruşuyla durmuştu. O anın her saniyesiyle daha da öldürüp diriltmek ister yavaşlığında damlarken kanı yere o nehirde boğuluyordu şimdi. Göz bebekleri titrerken, dilenirken tanrıya "Ne olur bunlar bir kabus olsun." diye seçti tek muhtaç olduğu ve yaşarken her saniye muhtaç olacağı kişinin gülümsemesini. O gülümsemeydi ki Reion'u dünyadan çekip almıştı. o gülümseme birçok şey almıştı tıpkı birçok şey verdiği gibi. Dudakları büzüldü Reion'un. Kelimeler anlamını yitirmişti. Ne güneş güneşti artık ne hilal, hilal... Ne bahar başlangıçtı ne kış saflık... Dünya saflığını, güneş ışığını, hilal huzurunu, bahar sevgisini yakmıştı o gülümsemeyle. Anlam ne demekti? Mutluluk ne demekti? Neydi ebediyet? Hiçlik neden alıyordu içine her şeyi... Neden yağmur yağıyor? Neden yağmur hep cennetlerin üstüne yağıyor? Bizi biz yapan ışıklar nasıl söner?! Eriyordu adeta içinde... Göz kapakları damlalar ile dolarken sinirden titriyordu elleri. O mavi alev yeniden kendini gösterip küle çevirirken ANBU'yu titreyen şeyin yalnızca elleri olmadığı ap-açık ortadaydı... Sıkıca sarılmak istiyordu ona. Çekip almak istiyordu değersiz dünyadan. Sarılmak saatlerce. Kollarını uzatmış hala ona dönük Izuminin o kolundan tutup tüm sıcaklığını ona vermek istiyordu aynı zamanda onunla ısınabilmek için. Nefes alabilmek için... Birkaç kez yalpalanıp son nefesini asla hak etmeyen dünyaya armağan ederken o düşüşle bitmişti her şey. Bitti...
Göz kapaklarında biriken damlalar görüş açısını kısıtladı. Bulanıklaştı dünya. Sahi ya, bulanıklaşmıştı. Ne anlamı vardı görmenin artık. Ne anlamı vardı nefeslerin?! Göz kapaklarında sadece kendini tutamayıp yanaklarını ıslatan damlaların gözlerini terk edişiyle yeniden açılmış gözleri. Hayır! Görmek istemiyordu böylesi bir dünyayı. Tıpkı bir gül gibi... Çiçeği yok etmişlerdi. şimdi sadece dikenden ibaretti işte. Can yakan ve hiçbir işe yaramayan... Boş bir dünya... Dakikalarca boşluğa baktı. Hiçbir hareket etmeden boşluğa takıldı gözleri öylece. Bit robottan farkı yoktu artık. Beden dünyada hacmi ile vardı belki ama ruhu çoktan ölmüştü. Dizlerinin bağı çözüldü. Ayakta duracak gücü kalmamıştı. O'nun düşüşüyle tüm gücü emilmişti. Boşça bakıyordu. Anlamsızca hatta yüzünde duygu belirtisi olan tek şey gözyaşlarıydı. İçlice dökülüyorlardı.
Yeniden kalkmak için güç verdi ayaklarına. İtaat etmediler ona. Dizlerini süründürerek gitti Izumi'nin cansız bedenine. Hala titriyordu elleri deli gibi. Yavaşça uzattı ellerini Izumi'nin yüzüne. Saçlarına koyup okşadı hıçkırmaya başlarken. Kafasını topraktan kaldırıp kucağına, kollarına koydu. O muazzam, o anlamın tek anlam kazandığı çehre gözlerini yummuş bir şekilde ona bakıyordu. "Izumi... Adını söylesem de, haykırsam da bu ses sana olaşmıyor... Izumi... Bana hepsinin bir yalan olduğunu göstermek için gözlerini aç ve gülümse... " Kurumuş dudakları gözyaşlarıyla ıslanıyordu. Izumi'nin yumuşak yanaklarına damlıyordu Reion'un gözyaşları. Herkesten sakladıkları için doğru dürüst rahatça koklayamamıştı bile hiç onu. Kokusunu düşünerek atlatmış uykusuz geceleri... "Bir kere daha beni geride bıraktın ve tek başına ilerledin; Artık sana ulaşamıyorum, artık sana ulaşamıyorum..." Göğsünde derin bir hançer yarası varmış gibi kanıyordu içi. Gözyaşlarını döküyordu "her şeyine"... "Izumi... Seni seviyorum... Seni seviyorum... Seni seviyorum... Seni seviyorum... Seni seviyorum... Seni seviyorum... Seni hiçkimseyi, hiçbir şeyi sevmediğim kadar seviyorum... Yarın kesinlikle birlikte uyanacağız değil mi?" Hıçkırıklarla eğdi başını. Eğdi ve Izumi'sinin kokusunu son kez dolu dolu içine çekti...
| |
|
C. Sturm Gaez Nefilim | Gölge Avcısı
Lakap : isim Mesaj Sayısı : 428 Kayıt Tarihi : 16/03/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Vampir olmak için; Salı 28 Haz. 2011, 17:17 | |
| Yıldız seviyeniz ***** yıldızdır. Rütbe veriliyor... | |
|