Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Nefret kılıçtan keskindir.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Veronica
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Veronica


Lakap : Kan Kraliçesi
Nerden : Paris
Mesaj Sayısı : 336
Kayıt Tarihi : 25/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Nefret kılıçtan keskindir. Empty
MesajKonu: Nefret kılıçtan keskindir.   Nefret kılıçtan keskindir. Icon_minitimeÇarş. 22 Haz. 2011, 19:07

Nefret kılıçtan keskindir. 35321cc9 & Nefret kılıçtan keskindir. Th_Timberlake1 & Nefret kılıçtan keskindir. Gaspard-gaspard-ulliel-23039723-100-100
Veronica & Aldus & Michael
Gece Yarısı
Ormanın vampir bölgesine yakın yeri
Karmaşanın ve intikamın bir kadına yaptırdıkları...
Yazım sırası:
Veronica
aldus
veronica
aldus
Michael...........
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veronica
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Veronica


Lakap : Kan Kraliçesi
Nerden : Paris
Mesaj Sayısı : 336
Kayıt Tarihi : 25/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Nefret kılıçtan keskindir. Empty
MesajKonu: Geri: Nefret kılıçtan keskindir.   Nefret kılıçtan keskindir. Icon_minitimePerş. 23 Haz. 2011, 10:18

Gerçek öfke kılıçtan daha keskin, zehirden daha etkilidir!

Karanlık gecenin içinden, sislerin ardından yükselen çığlıklar sessizliği yeniyor, kulakları tırmalayan acı seslerini ortama yayıyordu. Sık ağaçların yosunlanmış iri gövdeleri karanlığın gölgeleriyle birer canavar gibi karşısına çıkıyordu. Oysa canavar olan ağaçlar değil, çığlıkları atan yaratıklar ve eziyeti eden kadındı. Karanlığın içinde üzerindeki beyaz elbisesiyle hayaletlere benziyor, dünya dışı güzelliğiyle ölüleri bile kıskandırsa da o bir vampir, bir kan emiciydi. Vampirlerin girmeye korktuğu, kurt adamların dönüştükleri ve önlerine çıkan her şeyi parçaladıkları ormanda, umursamadan karşısındaki iki erkeğe bakıyor, onların çığlıklarıyla gülümsemesi genişliyordu. Adamlardan iri olanını ilk kez görse de ne olduğunu ilk bakışta çözmüştü. Kurt Adam… Ezelden beri gelen düşmanlığı onu öldürmesi için yeterli değildi, tabi yanındaki sarışın vampire yardım etmiyor olsaydı. Vampir büyücü olan bir aileyi katletmiş, küçük kızlarını vahşice kullandıktan sonra, kanıyla karnını doyurmuştu. Ancak vampirin bilmediği şey o ailenin koruma altında olmasıydı. Üstelik sıradan bir vampirin değil, bizzat vahşi lady’nin koruması altındaydılar. Veronica, Hogwarts’taki baloya gitmek üzere kulüpten çıkarken, ailenin katledildiği haberini almış, herkesi şaşırtan hızıyla vahşetin yaşandığı eve ulaşmıştı. Güven içinde olduklarını sanan ailenin parçalanmış cesetleri ve genç kızlarının çıplak vücudunu gördüğünde, öfkeden deliye dönen Veronica, vampirin bıraktığı kokuyu takip ederek ormana ulaşmıştı. Onu burada bekleyen kurtla birlikte yakaladığında artık hiç bir şey onları kurtaramazdı.

Ateş çemberine aldığı iki yaratığa bakarken, ateşin ısıyla çektikleri acının yeterli olmadığını düşündü. İlk olarak iri kurt adama yaklaştı. Veronica’nın öfkesi, güçlerini arttırmıştı, havada süzülerek ateşin içinden geçti. Ateşin yakmadığı vampirlerin hepsi pirokinetik olurdu. Vücutları ateşi içlerindeki enerjiyle ortaya çıkardığından, kendilerine zarar vermezlerdi. Kurt adamın gözlerine bakarken öfkeden kırmızıya dönen gözlerine onu hapsetti. “Aslında seni öldürmek istemezdim kurtçuk ama sevgili arkadaşın benim alanıma girdi. Bu da seni onun kadar suçlu yapar.” Sözlerini tamamlamasıyla dönüşmemiş kurt adamın, göğsüne hızla elini soktu. Kalbini tek hareketle sökerken sadece bir saniye geçmişti. Adamın şaşkınlıkla donan gözlerine bakarak onu yere ittirdi. Elindeki kanlı kalple ateş çemberinden çıkarken, alevlerin kurdu içine olarak yutmasına aldırmadan vampire döndü. Çevresindeki alevler vampirin ölü tenini yaksa da öldürecek kadar değil. “Kabul etmelisin onun için temiz bir ölüm oldu. En azından acısız. Ama sen bu kadar şanslı değilsin. Benim kim olduğumu biliyorsun dimi” Elinde tutuğu halen sıcak olan kalbi vampire attı. Adamın kalbi eline almadan yere düşmesine izin verirken gözlerini Veronica’dan ayırmıyordu. Titreyen sesiyle acı çığlıkları kesilmiş oldu. “Evet, Lady’im sizi biliyorum. Lakin sizi kızdıracak ne yaptığımı bilmiyorum. Lütfen affedin beni…” Vampirin sözlerine öfkeyle bakarak karşılık veren vahşi Lady başını iki yana sallayarak

“Sen 1300’lü yaşlarda olmana rağmen öldürdüğün kişilerin kimin koruması altında olduğunu bilmiyor musun? Ah ya da beni buna inanacak kadar saf sandın. Ben senin rüyanda bile göremeyeceğin kadar güçlüyüm ve yalanın kokusunu alırım. Ayrıca seni Howard’ın yolladığını da biliyorum. Sırf beni kızdırmak için bunu yapmanı emretti.” Veronica çemberin içine girerek, vampirin boynuna sarıldı. Gözlerindeki öfke yerden iyice yükselmesine neden oluyordu. Vampir güçlerine artık hâkim olamayacak kadar nefret doluydu. Sadece kadim vampirlerden bulunan güçler bir bir ortaya çıkmıştı. Adamın kollarını kopararak, onun tiz çığlığının sessizliği bozmasına izin verdi. Uzamış olan azı dişlerini göstererek gülümsedi. Seninle daha fazla oyun oynamak isterdim. Eritilmiş gümüşün içine yatırmak, azı dişlerini sökmek ve daha birçok şey. Ancak zamanım yok bir randevum var ve bunun için şanslısın.” Keskin dişlerini vampirin boynuna saplayarak kanından biraz içtikten sonra geri çekildi. Adamın kafasını neredeyse koparmıştı. Alevlerin vampiri yutmasını seyrederken, dudaklarından akan kanı yalıyordu. Karanlığın içinde hızla süzülerek, ormanın vampir bölgesine ait olan kısmına yöneldi. Ayakları yere biraz daha yakın olsa da halen havada süzülüyordu.

Ormanın bittiği yerde, ağaçların aralarında bankların olduğu küçük bir park vardı. Parkıtaki tek ışığın altında onu bekleyen vampire yaklaşırken elinin kanlı olduğunu fark etse de önemsemiyordu. Bu seferki düşmanı değil eski sevgiliydi. Aldus’la yaşadıklarını hatırladığında canı yansa da bir gerçeği farkına varmıştı. Onu özlüyordu, evet kendisine ihanet eden adamı özlüyordu. Beklide sorun buydu. Duygularına hâkim olmalıydı, onları yeniden kapatmalıydı. Böylece acıda olmazdı, üzüntüde… Herkes tarafından arzulanan bir kadın olsa da aşk acısı çekmesi oldukça ironikti. Michael’ın yokluğu tüm benliğine işlemişken, şimdi Aldus’tan da uzak olmak dayanılmazdı. Onun yüzüne bakmadan yanından geçip, biraz ileride duran çeşmeye doğru yürüdü. Artık öfkesini kontrol altına almış, gene normal olmuştu. Ellerindeki kanı yıkarken, üzerindeki bakışları hissederek kısık sesle konuşmaya başladı. “Sisli ormanda birkaç yaratıkla işim vardı. Beklettiysem özür dilerim. Şimdi gelelim benimle konuşmak istediğin hayati konuya. Umarım aramızda olanlardan farklıdır. Çünkü öfkemi yeni bastırdım Aldus.” Onunla yabancı olmak istemese de sesi oldukça soğuktu. Yılların tecrübesiyle ifadesiz tutmakta usta olduğu yüzüyle genç vampire döndü.
Üzerindeki elbise:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Machaon Aristide
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Machaon Aristide


Mesaj Sayısı : 234
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 27/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Nefret kılıçtan keskindir. Empty
MesajKonu: Geri: Nefret kılıçtan keskindir.   Nefret kılıçtan keskindir. Icon_minitimePtsi 27 Haz. 2011, 14:07

Asırlardır ölü bir beden için ne kadar da tuhaf gözünü açmak. Yeni bir geceye başlamak, ancak bunu farkına dahi varamayacak kadar kederli olmak. Hiç yaşanmamış, tertemizce seni bekleyen hayata mutlu ve heyecanlı başlamak yerine dört bir yanını saran pişmanlıkla uyanmak. Bu yüzden zamanı umursamıyordu Aldus. Geçen her saniyenin Veronicasız olması kırbaç etkisi yaratıyordu bedeninde. Hiçbir duygusunu saklayamıyor, kendine hakim olamıyordu artık. Kadim vampir ile ilgili her şey siliniyordu aklından. İçine işleyen bakışları, kalbine ulaşan öpücüğü, duygularını ele geçiren dokunuşu… Arafta kalmıştı yakışıklı vampir. Ne yapacağını bilemez halde ve biçare. Hayatından her şeyi silmek, sadece Lady’sinin hayaliyle yaşamak istiyordu. Umudunu tetikleyecek tek şeyin onun olduğunu biliyordu ancak yapamıyordu, cesaret edemiyordu onu son bir kez de olsa görmeye. Ondan kopamamaktan korkuyordu ki bunun olmasını hiç olmadığı kadar istiyordu. Zihnine kazımak istiyordu onu, en azından hayaliyle yetinmek istiyordu. Hele ki aldığı haberlerden sonra mutlaka görmeliydi onu, bir şekilde ona yaklaşmalı ve uyarmalıydı olacaklarla ilgili. Balo da çıkacak kargaşanın asla üstesinden gelemezdi üstelik bunların hepsini düzenleyen vampir lorduysa. Her şey yeni durulmuşken tekrar alevlenmesi bundan Veronica’nın haberi olmaması oldukça kötü şeylere sürüklerdi herkesi. Bu haberi hayatını adadığı kadın değil, ona itaat ettiği Lady’si olduğu için iletmeliydi. İradesini korumalı, kendinden ödün vermeden bu haberi iletmesi gerekti. Uzun zaman sonra tekrar buluşmuştu gecenin güneşiyle. İçten içe güçlendiğini hissetmiş, yabancıymış gibi etrafı süzme gereği duymuştu Aldus. Ritimsizce atıyordu adımlarını. Tedirgin ancak sabırsız… Attığı her adım bambaşka düşüncelere sürüklüyordu genç vampiri. Her biri özlemini körüklüyor, teninde nefesini hissetmek istiyordu. Ona bu kadar bağlanmışken araya giren bu akıl almaz acı dolu ayrılık yerle bir etmişti Aldus’u. Yıllar sonra bir kez daha… Hem de daha çok güvenmişti bu sefer, atmayan kalbini dahi emanet etmişti Veronica’ya lakin her şeyiyle yarı yolda kalmıştı bir başına. Kaybolmuş bir çocuktan farksızdı artık. Savunmasız ve bir o kadar da tecrübesiz. Hele ki duyguları bu kadar baskınken. Yolun sonuna varmıştı artık, ancak kimseler yoktu etrafta. Gecenin sessizliğiyle koyulmuştu sohbete zaman geçirmek için. Ancak o bile işe yaramıyordu heyecanını dindirmeye.

Gözlerini kapatmış bir kez daha hayallere teslim etmişti kendini. Tek mutluluğu onlardı genç vampir için, yaşam kaynağı olarak görüyordu. Artık gerçekle hayali ayırt edemez olmuştu, gözlerini açıp yaşamak zorunda olduğu hayatı dahi fark edemiyordu. Nerede olduğunu, ne yaptığını kestirememeye başlamıştı. Düşündüğü her şeyde hep o vardı, her zaman…

Arkasından gelen sesle irkilmiş, aniden dönmeye cesaret edememişti Aldus. Tüm benliğiyle onu görmek istese de, beyni inkar ediyordu bunu. Gözlerini kapatmıştı istemsizce, nasıl bir duygu tarafından işgal edileceğini bilmiyordu ne de olsa. Yanında geçen hava dalgasıyla küçük bir nefes almış, oldukça ağır bir şekilde pişmanlık dolu bakışlarla gözlerini açmıştı. Ellerini yıkarken sularla birleşip yere doğru süzülen kanları takip etti. “Sisli ormanda birkaç yaratıkla işim vardı. Beklettiysem özür dilerim. Şimdi gelelim benimle konuşmak istediğin hayati konuya. Umarım aramızda olanlardan farklıdır. Çünkü öfkemi yeni bastırdım Aldus.” Duyduğu ses karşısında kendini kaybetmişti adeta. Ayın ışığı güzel vampirin tenine değdikçe tarif edilemez şekilde hayat buluyordu. Tekrar hayallerde süzüldüğünü düşündü o an. Beyazlar içine tüm masumiyetiyle karşısında duran vampire bakakalmış, sadece gülümsüyordu büyülenmişçesine. Hafif mahcupluğun hakim olduğu bakışlarla birlikte dudağını ısırıp hafifçe kafasını sallayabilmişti. “Çok özledim seni Veronica, büyüleyicisin her zaman ki gibi.” Zihninden geçirdiği bu cümleleri dışarı vurmak için can atıyordu ancak, yapacağı en son şey bu olurdu şuan için. Veronica’nın meraklı bakışlarıyla karşılaştığında ödün vermemeye özen göstererek tehlike dolu uyarısını yapmaya başlamıştı: “Söylediklerim karşısında bana olan öfken hiçbir şey kalacak Veronica. Duyduklarım vampir lorduyla alakalı. Balodan sonra büyücüler için büyük bir saldırı planlıyormuş. Bilmen gerek diye düşündüm.” İçinde oluşan dürtüye sahip çıkamadı bir an Aldus. Ağır adımlarla yaklaşıyordu kadim vampire doğru. Durduramıyordu kendini, durdurmayacaktı da. Yavaşça kaldırdı elini. Elini yüzünde gezdirirken gözlerini bir saniye bile ayırmıyordu gözlerinden.Devamında sarf edeceği sözler karşısında bunun yararlı olacağını düşünmüştü. Ama hepsinden ziyade ona dokunmayı özlemişti. “Senin ölüm emrini vermiş! Veronica buna nasıl kayıtsız kalırım. İzin ver yanında savaşayım, senin için öleyim. Sana bu kadar hasretken, asla durup seyredemem olanları.” Duyacağı cevap onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Nolursa olsun savunacaktı Lady’sini. Canı pahasına savaşacaktı. Bağlılığın ne demek olduğunu o zaman anlayacaklardı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veronica
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Veronica


Lakap : Kan Kraliçesi
Nerden : Paris
Mesaj Sayısı : 336
Kayıt Tarihi : 25/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Nefret kılıçtan keskindir. Empty
MesajKonu: Geri: Nefret kılıçtan keskindir.   Nefret kılıçtan keskindir. Icon_minitimePaz 03 Tem. 2011, 10:53

Yapmak istedikleriyle yaptıkları ilk kez birbiriyle çelişmiyordu, ancak ilk kez kararsızlıkla boğuluyordu. Son zamanlarda kendini kaybettiğini fark etti. Hayatındaki erkeklerin ihanetleriyle uzun zamandır uyuyan yanı uyanmıştı ve bu iyi değildi. Çektiği acıyı tüm dünyanın tatmasını, kimsenin gülmemesini istiyordu. Uzun yaşamının üçte birine hakim olan tatlı, seksi ve dayanılmaz sevgilisi artık yoktu. Leydisini aldatmak için onun yavrularından birini seçmesi ise Veronica’nın öfkesini katlamıştı. Desiree’nin zihninde o gecenin bütün ayrıntılarını görmek ve ihaneti izlemek, Veronica’nın içindeki kalmış olan yaşama isteğini yok etmişti. Şimdi karşısında duran Aldus’a bakarken artık ona öfkeli olmadığını, aksine kollarında biraz olsun teselli bulabileceğini hissediyordu. Ama ne anlamı vardı. Yaşamak demek biraz daha ihanete uğramaktı. “Söylediklerim karşısında bana olan öfken hiçbir şey kalacak Veronica. Duyduklarım vampir lorduyla alakalı. Balodan sonra büyücüler için büyük bir saldırı planlıyormuş. Bilmen gerek diye düşündüm.”Lord bunu yapamazdı. Onun bitmeyen saçma düşmanlığı yüzünden kimsenin zarar görmesine izin vermeyecekti. Bu plan bütün vampirlerin sonu olurdu. Öfkeyle sıktığı elinden kan damladığında, tırnaklarının avucunu kestiğini gördü. Bakışları tekrar Aldus’la birleştiğinde genç vampirin kendine yaklaşmasına izin verdi. Yumuşak dokunuşunu yüzünde hissetmek bastırdığı özlemi ortaya çıkarmıştı. Her şeyden çok şefkate ihtiyacı vardı ama yapamazdı. Yolun sonundaki ölümün soğuk ışığı bu derece aydınlıkken, Aldus’u da beraberinde götüremezdi. “Senin ölüm emrini vermiş! Veronica buna nasıl kayıtsız kalırım. İzin ver yanında savaşayım, senin için öleyim. Sana bu kadar hasretken, asla durup seyredemem olanları.” Tüm yaşadıklarından sonra bu sözleri duymak ruhunu aydınlatmış, karşı koyamadığı dürtülerini harekete geçirmişti. “Benim için ölmene katlanabileceğimi sanıyorsan aldanıyorsun. Buna izin vermem benim yakışıklı vampirim, değerlisin” Zihninden geçen kelimeleri sözcüklere dökmesine fırsat olmadan, uzaktan gelen silah sesini duydu.

Anında harekete geçen duyularıyla, Aldus’u yere yatırdı. Kurşun üzerlerinden geçerek ağaca saplanırken, gözleriyle vampirindeki zararı inceliyordu kadim vampir. Yaralanmamıştı ve önemli olan buydu. Üzerinden kalkarken “Burada kal” diyerek tısladı. Işık hızını kıskandıracak hızıyla silah sesinin geldiği yöne koşmaya başladı. Birçok vampirin bile göremeyeceği kadar bulanıktı. Sadece otuz saniye sonra silahı ateşleyen yaratığın boğazına yapışmıştı. “Bir vampiri öldürmek için gümüş kurşun çok korkakça. Özellikle ateşleyen bin yaşındaki vampir olunca durum daha da vahim olur. Şimdi konuş yoksa o gümüşleri eriterek sana içiririm. Neden Aldus’u öldürmek istedin” Adamın elindeki silah parçalanmış, gümüş kurşunlar Veronica’nın ayaklarının dibinde duruyordu. Aldus’un arkasından koşarak yaklaştığını duysa da, bakışlarını yaratıktan ayırmıyordu. Usulca adamın kollarını kopartırken, öfkeyle yerden yükseldiklerini farkındaydı. Acı içinde bağıran vampirin gözlerindeki korku kelimelerine yansıdı. “Ben lordumun emrettiği şeyi yaparım. Amacımız onu susturmaktı.” Arkasında duran Aldus’un öfkeli homurtusunu duyan Veronica, tek hareketle vampirin kafasını kopardı. Cansız bedeni bırakarak genç vampirine döndüğünde beyaz elbisesinin üzerindeki kana aldırmıyordu.

Eteğini yırtarak yüzünü ve boynunu silerken, gözlerini Aldus’tan bir saniye ayırmamıştı. Onu neredeyse kaybedecek olmak içindeki öfkenin nefretle harmanlanmasına neden oluyordu. “Benim bu yanımı ilk kez gördüğünü farkındayım ama korkma, sana asla zarar vermem!” oldukça yavaş adımlarla ona yaklaşırken, yakışıklı vampirin geri çekilmemiş olması, Veronica’yı gülümsetti. Elini dikkatlice yüzünde dolaştırmaya başladığında bastıramadığı özlemi hareketlerine yön veriyordu. Onu kendisine çekerek haftalardır hasret kaldığı dudaklarının tadına varıyordu. Öpüşürken yakınlaşan vücutları bir bütün oluyor, gittikçe ateşleniyordu. Aldus’un güvenli kollarının arasında kalmak istese de bunu yapamazdı. İsteksizce dudaklarını ondan ayırarak sıkıca sarıldı. Kulağına fısıldarken, özlediği kokusunu son kez içine çektiğini biliyordu. “Sana bir şey olmasına dayanamam. Şimdiden hedef halindesin. Sadece sen değil bana başlı bütün vampirler öyle. Buna son vereceğim benim tatlı vampirim. Senden çok önemli bir şey isteyeceğim. Michael Avrupa’da. Ona ulaşıp olanları anlat ve herkesi durumdan haberdar etmesini istediğimi söyle.” Aldus’un itiraz edeceğini fark ettiğinde bir kez daha dudaklarına ateşli öpücüğünü sundu. Son kez olduğunu bilmek canını yakıyor olsa da asla belli etmiyordu. “Bende seni özlemiştim. Dikkatli ol!” Fısıltısı geri de sadece hafif bir rüzgar bırakırken, karanlığın içinde yok oldu. Uzun zamandır kullanmadığı gücü kullanarak hava da adeta süzülüyordu ve hiçbir vampir ona ulaşamazdı. Kadim vampirlerin bile… Lordun mekânına giderken, arkada bıraktıklarını düşünmek canını yakıyor, acıyla kavrulmasına neden olsa da içi rahattı. Bunu onlar için yapacaktı. Güvende olduklarını bilmek huzurlu ölümü getirecekti. Lordun gizli alanına ayaklarını bastığı anda alevler malikâne’nin dört bir yanını sardı. Korumaların acı çığlıkları eşliğinde onları yakmaya devam ederek, evin mahzenine yöneldi. "Ortaya çık Howard! Bak sana tek geldim." Sesi evin duvarları arasında yankılanırken, yüzünde en ufak korku belirtisi yokdu. Uzun zamandır beklediği an gelmişti. Lordu bulunduğu delikten çıkaramayacağını bildiğinden ona ve ölüme gidiyordu. Güneş doğduğunda bu ev ikisine de mezar olacaktı. Ne pahasına olursa olsun….
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Machaon Aristide
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Machaon Aristide


Mesaj Sayısı : 234
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 27/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Nefret kılıçtan keskindir. Empty
MesajKonu: Geri: Nefret kılıçtan keskindir.   Nefret kılıçtan keskindir. Icon_minitimeÇarş. 06 Tem. 2011, 12:45

Karşısında duran kadına hayranlıkla bakmaktan alamıyordu kendini. Şimdiye dek yaşadıkları her bir saniye zihninde süzülüyor, iliklerine kadar işleyerek güç katıyordu Aldus’a. Veronica’nın hayatına nefret dolu anılarla girdikten sonra aklına ve atmayan kalbine bu denli yaklaşması şaşırtsa da bu durumdan oldukça memnun olduğunu gizleyemiyordu. Öpmek istiyordu, doyana kadar. Nefesiyle yüzünün okşanmasını, tenini elinin altında hissetmek için canını verebilirdi şuan için. Ancak olduğu yere mıhlanmış, ne ir kelime edebiliyor, ne bir adım atabiliyordu. Her düşünceyi özenle, gizli sandığına yerleştirirken arkasında duyduğu silah sesiyle atağa geçeceği sırada Veronica kendini genç vampirin önüne atmış, ikisi de yere serilmişti. Göz göze geldiklerinde kadim vampirin öfkesi bakışlarındaki keskinlikten dahi anlaşılıyordu. “Burada kal” Üstünden kalkarken tıslarcasına söylemişti. Az sonra yaşanacakların bunlarla yeterli kalmasına şükrediyordu. Kendi de sinirden deliriyordu adeta lakin bunu Veroncia’ya yansıtmamalı aksine onu sakinleştirmeliydi. Buharlaşırcasına koşarak silah senin geldiği yöne koşmaya başladı. Kısa sürede adamı boğazından tutmuş, ağaca yaslayarak tehditlerini savuruyordu. Öfkenin de verdiği güçle silahı un ufak etmişti. Burada durmanın mantıksızca ve korkakça olduğunu fark ettiğinde koşarak Veronica’nın birkaç adım gerisinde durmuş, onları seyre dalmıştı. O adama dersini kendi vermek istiyordu, silahın kendine neden doğrultulduğunu öğrenmek pahasına paramparça etmek istiyordu. Ancak Veronica’nın adamın kollarını koparırken gösterdiği nefretten dolayı ona bırakmıştı bu sefer. “Ben lordumun emrettiği şeyi yaparım. Amacımız onu susturmaktı.” Adamın korkuyla karışık pişmanlık dolu haykırışı gecenin kucağına düşüyor, karanlığın içine hapsoluyordu. Aldus’un beynine saplanan bu kelimeler öfkesini kontrol edeme hale getirmişti. Sinirini az da olsa yatıştırmak amacıyla aldığı derin ve hızlı nefesler bile fayda etmiyordu genç vampir için. Veronica tereddüt etmeden adamın kafasını koparmış, olduğu yere bırakarak Aldus’a dönmüştü. Beyazlar içindeki masumiyete kan lekesi karışınca asıl aşık olduğu kadının yüzünü görmeye başlamıştı. Sevgi ve kötülüğün bir arada barındığı vampirlerden biri olsa da onu herkesten ayıran Aldus’a verdiği değerdi. Göz kamaştıran elbisesinden bir parça yırtıp elindeki kanları silmekle meşgulken bile Aldus’a gözlerini dikmiş kızgınlık dolu bakışlarla “Sana kimsenin dokunmasına izin vermem” mesajını vermeyi istiyor gibiydi. “Benim bu yanımı ilk kez gördüğünü farkındayım ama korkma, sana asla zarar vermem!Aldus içinde oluşan gülme güdüsünü bastırmış, dinlemeye devam etmişti gecenin güneşini. Ondan korkmanın aksine bir kez daha aşık olmuştu adeta, doğası gereği oluşan bu vahşilik ve öldürme isteği kadim vampire uyum sağlamıştı. Kararsız olarak kestirdiği adımlarla Aldus’a yaklaşırken küçük bir gülümsemeyi de esirgememişti. Veronica’nın hayat dolu ellerini yüzünde hissederken gözünü kapatmış, kendini ona bırakmıştı. Güzel vampir kendine doğru çektiğinde beklenmedik hasret dolu öpücük dudağında patlıyordu. Şaşkınlıkla istek arasına gidip gelse de başının dönmesine sebep oluyor, kendine iyice çekiyordu. Hiç bırakılmasını istemediği anda Veronica dudaklarını ayırmış, veda ediyormuşçasına sıkıca sarılmıştı. Kollarını gevşettiği sırada, kulağına yaklaşmış her şeyin habercisi olan o kelimeleri söylemişti bile. “Sana bir şey olmasına dayanamam. Şimdiden hedef halindesin. Sadece sen değil bana başlı bütün vampirler öyle. Buna son vereceğim benim tatlı vampirim. Senden çok önemli bir şey isteyeceğim. Michael Avrupa’da. Ona ulaşıp olanları anlat ve herkesi durumdan haberdar etmesini istediğimi söyle.” Böyle bir şeye asla izin vermeyecek ucunda yok olmak da olsa sonuna kadar Veronica için savaşacaktı. İnkar sözcüklerini dilinden dökeceği sırada dudağına kondurulan öpücük hepsinden farklıydı bu sefer. Her duyguyu yoğunca hissetmişti bir an. Her şeyin böyle son bulmasına asla izin veremezdi. Denenleri harfiyen yerine getirecekti, ancak oturup Lady’sinin yok olmasını izlemeyecekti. İçini kemiren acıya aldırmadan gözlerine kenetlenmişti. Bende seni özlemiştim. Dikkatli ol!” Sır gibi fısıltıyla söylenen bu kelimelerin ardından buhar olup uçmuştu kadim vampir. Artık önünde duran ceset ve kendinden başka kimse yoktu ormanda. Öncelikle Michael’i aramaya karar verdi. Girdikleri en son diyalogda oluşan olaydan sonra içine hiç sinmiyordu bu telefon görüşmesi ancak zorunlu olduğunu bildiği için yapması gerekti. Telefonu kulağına götürdüğünde her bir saniye inadına yavaş işliyor, Michael ise deli etmeye karar vermiş gibi telefonuna cevap vermiyordu. Beynini kemiren düşüncelerin arasından gelen “Ne istiyorsun?” sesinin ardından rahatlamış, unutup gittiği tanrıya şükretmişti yıllar sonra. Normalde bu sorunu ardından üstü kapılı iğnelemeye başvururdu ancak şuan ona hiç olmadığı kadar ihtiyacı vardı. “Konu Veronica. Lord’un baloda saldırı düzenleyeceğini ve Veronica için ölüm emri verdiğini öğrendi. Kendini Lord’a teslim etmeye gitti ve sana haber vermemi istedi. Herkes dikkatli olmalı” dediği an fırsat vermeden kapadı telefonu. Kadim vampiri nasıl kurtaracağını düşünürken aklına gelen fikir hiç yaratıcı olmasa da başka çaresi yoktu. Ormanın içine doğru koşarken kafasına kurgulayıp, tekrar etmeye devam ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Nefret kılıçtan keskindir.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Nefret
» Karanlık ve Nefret
» Herkesten nefret ediyom.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: