Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Aurelia.

Aşağa gitmek 
4 posters
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeCuma 14 Ocak 2011, 15:17

'Öyle rüyalar gördüm ki, bunlar, hiç aklımdan çıkmadıkları gibi, düşüncelerimi de değiştirmeme neden oldu. Suya karışan şarap gibi rüyalar da benliğime işleyip düşüncelerimin rengini değiştirdi...'


Uğultulu Tepeler, Sayfa 85, 19-22. satır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeCuma 14 Ocak 2011, 22:36

Dulcie, Crylstal, Jacquelie, Androméda, Alondra, Aurelia, Séptember, Jennaieve, Marjolainé, Beatrice, Aundrea, Roncelvalles... Ne çok ismim olmuş benim. Ne de çok farklı kurgularım vardı. Çoğunu tek bir 'sil' tuşuyla sildim, bilgisayar hafızasından. Keşke benim beyniminde bir 'sil' tuşu olsa da hepsini silebilsem...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimePerş. 03 Şub. 2011, 16:05



Annem odama girdi bir anda. Neler olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sesim düzeldiği için mutlu, banyodan yeni çıktığım için mayışmış bir haldeydim. Bir şeyler olduğunu hissetmiştim ama anlayamamıştım. Camdan bakarken annemin çizgi halinde duran dudaklarından şu sözler döküldü. ‘Dünyadan bir haberiz.’ Neler olduğunu anlamak için bilgisayarın başından kalktım ve camdan aşağı baktım. Trafik felç olmuş, apartmanımızın önünde iki ambulans. Hislerimde yine yanılmamıştım. Aklıma ilk gelen kişi yan apartmandaki yaşlılardan biriydi. Ama öyle olmadı. Annem, hüzünle dolan koyu kahve gözleriyle bana baktı. ‘Sanırım Sabiha Hala ölmüş.’ Çat! Kalbime saplanan bir kazıkla yeniden bilgisayarın başına oturmuştum. Aşının içindeki sıvının içinize girişini hissedersiniz ya, öyle bir hisle içime acının ve hüznün dolduğunu hissetmiştim. Aklıma Alex’in düşmesiyle daha da üzülmüştüm. Babaannesinin ölümünü öğrendiğinde ne kadar yıkılacağını biliyordum. O’nu gerçekten de çok severdi. Annem odamdan gittiğinde ben tekrar cama geçtim. Sol elimde telefonla duruyordum, mesaj gelmişti, ama ben bir şey yazmadım. Sağ elimi cama dayadım ve beyaz perdem yüzümün yarısını örterken camdan dışarı bakmaya başladım. Gelen geçenin gözü ambulanslardaydı. Benimki gibi. Evin önündeki iki ambulansa bakarken göz pınarlarımdan iki damlanın inişini hissettim. Soğuklardı ve yavaşça iniyorlardı yanaklarımdan. Gram ağırlığı olmayan yaşlar bir an o kadar ağır gelmişti ki bana… En son bu kadar üzüldüğümde sekiz yaşındaydım. Annemin babaannesi öldüğünde bu kadar üzülmüştüm, ama ağlamamıştım. Bu sefer ağlıyordum. Ölümün acısını böylece ilk defa, bilinçli bir şekilde, tatmış oldum. Biri vardı, ve artık o biri yok…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi 05 Şub. 2011, 15:34

    Ölüm... Bu hafta tanıdığım, çok sevdiğim iki insanı benden alıp, huzura kavuşturan şey. Hayat çizgisinin öteki yanı. Gerçek olan. Hayali siyaha boyayan, kişi aydınlığa taşıyan şey. Tanrı'nın yanına giderkenki yolculuğumuz. Bedensel hayatın sonu, ruhun sıkışıp kaldığı yerden çıkıp özgürlüğe kavuşmasını sağlayan olay. Bir taraf için yıkıcı, diğeri için bir kurtuluş. Her şeyin, herkesin sonu. Aslında kelimelerin anlatabileceği bir şey değil. Bunları yazıyorken bile yaşıyorsun, ölümü düşünsen bile. O'nu tattığında da bunları yazamayacak halde oluyorsun. Bedeninden uçup gidiyor işte düşünmeni sağlayan şey. Kabuğundan çıkıp geldiği yere gidiyor işte. Kötü görünen güzel şey.. Şeytanın tam tersi olan şey...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Carswell
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Aura Carswell


Lakap : A.
Nerden : Oradan.
Mesaj Sayısı : 34
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 02/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeCuma 22 Nis. 2011, 18:41

Ohe, iki aydır yazmamışım ben buraya *-* Neyse, şu yazıyı buraya da koyabilirim artık.
    Anla(n)mak.
    Şu satırları yazmamın tek ama tek bir amacı var: Rahatlamak. Umutsuz olduğumu unutmak için yazmıyorum satırlardı. Ya da birileri beni anlar umudu ile. Gerçi boşuna bu, yedi yıldır hiç kimse beni anlamamış, şimdi okuyanlar mı anlayacak derdimi? Hiç sanmıyorum kimsenin anlayacağını. Okunacağını da sanmıyorum. Ama yazmak istiyorum işte. İlerde işime yarayabileceğini düşünüyorum herhalde. Ne işime yarayacaksa… Neyse, konuyu dağıta, dağıta unutacağım neden yazdığımı. Her zaman yaptığım şey zaten unutmak, sorun olmaz diye düşünüyorum ama… Unutmak unutulmayı da getiriyor herhalde, kimse takmıyor beni bu ara. Kim ne derse desin, TAKILMIYORUM işte. Kimle konuşmak istesem en fazla 5 dakika sürüyor konuşma. Sonra bir işleri çıkıyor, bilmem ne oluyor, ya yüzüme kapatıyorlar ya da bir daha cevap vermiyorlar. Hiç değilse 5 dakika bile olsa takıyorlar sanalda. Gerçekte, okulda 5 dakika bile konuşmuyorlar benimle. İnsanlar neden yüzüme bakmıyorlar ki? Çok mu kötü görünüyorum diyeceğim ama Tanrı’ya şükür, o kadar da kötü değilim canım. Hem sınıftaki hiçbir kız güzel değil ki .mk -.-“ Kendilerine baksınlar önce, eğer öyle düşünüyorlarsa. Ama öyle düşünmediklerini biliyorum. Sorun benim dediklerimi ANLAMAMALARI. Sanki dünyada hiç konuşulmamış bir dili konuşuyorum ben! Nesini anlamıyorsunuz ki dediğimin? Ben de bir Türk evladıyım, ana dilim de Türkçe. Anlamak mı istemiyorlar ki diyeceğim ama anlamadıklarını yüzlerindeki sıkılmış ya da bıkmış ifadeden anlıyorum anlamadıklarını. Sorunun bende olduğunu fark ediyorum sanırım yavaştan. Bazen kendimi ben bile anlamıyorum falan ama o kadar da değil yani. Kendimden sıkılmıyorum sonuçta. Neden sıkılayım ki düşüncelerimden? Onları yaratan benim, mutluyum da. Arada bir sesim değişiyor konuşurken, istemeden. Kelimeleri tane, tane ve vurgulayarak söylüyorum falan. Bunu anladıklarını biliyorum. Ama konuştuğum konuyu sevmiyorlar sanırım. Onlar kadar BASİT olamamak benim suçum mu, yoksa onların benim kadar İLERİ olamamaları onların suçu mu, bilemiyorum ne yazık ki. Yedi yıllık bir gizem bu benim için. Tane, tane konuşabilmeyi sekiz yaşında öğrendim. Aslında öğrenmedim, öyle yapmaya BAŞLADIM sadece. Başlayış o başlayış. Kimse konuştuğum konularla ilgilenmez oldu zamanla. DIŞLANDIM! Lanet olsun ki hayatım boyunca kimse tarafından istenmedim. Kimseye de soramadım, içime kapanık olduğumdan, ‘Neden?’ diye. Sorsam da anlamazdı kimse zaten. ‘Ne nedeni?’ falan der ve beni yine dışlamaya devam ederlerdi. Ah ne ağladım kimse beni anlamıyor diye. Sekiz yaşında çocuktum lan, yalnızım diye bu kadar mı ağlayabilirdim? Ağlayabilirmişim demek ki, ağladım da zaten.
    Bir ara kurtuldum şu YALNIZLIK hissinden. Hayatıma ‘internet’ denen o şey girince kurtuldum birazcık. Hele RPG’ye başladığımda tamamen gitmişti o duygu. Türkiye’nin her türlü yerinden insan var sonuçta RPG Âlemi’nde o.o Hepsi de çok iyiydi benim için. Genelde nasıl davranırlarsa öyle görürsün ya, sonuçta konuşmanın karşısındaki kişinin neler düşündüğünü bilemezsin. Ben bilirdim işte, nasıl oluyorsa, anlıyordum neler hissettiklerini. Ne kadar çirkef, berbat insanlar gördüm. Bazen keşke beni şu âleme sokanlar onlar olmasaydı diyorum ama o zaman da nasıl tanışırdım ki ben AŞKla. Evet, çok ama çok saçma, hiç görmediğim birine âşık olmak ama oldum işte. Bu da diğerlerinin beni soyutlamasına neden olmuştu. Yokmuşum gibi davranıyorlardı çünkü gerçekten yoktum. Aklımda olan tek şey yazdıklarım ve yazacaklarımdı. Bir de buradaki hayatım. Karakterlerimin hepsi benim bir hayatım olmuştu. Hatta annemler benim için korkmaya bile başlamışlardı ama umurumda bile değildi. Şu lanet sitelerdeki lanet insanlardan dolayı çok acı çektim ben ya… İtin teki yüzünden ÜÇ AY depresyondan çıkamadım, ne kadar yazık bana. Bir hiç uğruna hem kendimi yıprattım, hem de başka BİRİNİ daha. Onunla da bu âlemde tanışmadık mı? Tanıştık. Ama çok farklıydı ki… O kadar saf ki duyguları, o saflığı içimde hissediyordum resmen. Başta çok, çok yakın bir dostta ibaretti, sonra işler değişti işte…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi 07 Mayıs 2011, 19:22

    Biz asla bir çift olmamayız, OLMAYACAĞIZ da! Ne kadar imkansız olduğunu ikimiz de biliyoruz hani, bu yüzden yüzümüze bakmıyoruz ya. Varlığını hissetmenin iğrençliği, sana ihtiyaç duymam.. Kaçıncı çiftime denk geldiğini bir bulsam, YOK EDECEĞİM hepsini!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimePaz 08 Mayıs 2011, 10:30

Herkesin annesi kendisi için EN SÜPERİDİR. Benim annem de benim için EN SÜPERİ! <3:

Bütün üyelerimizin annelerinin anneler gününü günlüğümden kutluyorum. <3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimePerş. 12 Mayıs 2011, 16:01



    Benim tek istediğim hava almaktı. Sadece biraz hava alıp içeri girecektim geri. Ömer’in ceketini sonunda kendisine verebilmiş, kendi ince, siyah ceketimsi şeyimi giymiştim. Dağ havası, kolay değil hani. Salak gibi çıktım öyle dışarı. Bedenleri vardı. Şapşal, bahçenin ortasından, bahçenin sonundaki potaya top atmaya falan çalışıyor. Yüzü şebek zaten falan. Ama biz konuşmuyoruz diye bakmadım yüzüne. Beni gördüğünden adım gibi emindim; ama bakmadım. Arka tarafa çıktım, voleybol oynayanların toplarından kaçtım falan sonra geri dönüyordum. Ve bir ses duydum, biri bana sesleniyordu. ‘Ekiiiiiiin!’ Ses çok yabancı geldiğinden bakmamıştım. Zaten bana kim seslenirdi ki? Sonra, daha ısrarcı bir şekilde duydum sesi. ‘E-kin!’ Dönüp baktım. Arkadaşından basket topunu almaya çalışırken o ela gözlerle beni süzüyordu. Ah o lanet olası gülümsemesi yok muydu… ‘Ne var?’ Kesinlikle çok soğukkanlı davranıyordum. Sanırım ondan korktuğum içindi. Ne yani seslenemez miyim dercesine ellerini havaya kaldırdı. Yürümeye devam ederken seslendim. ‘Ayberk! Ayberk, gelsene bir dakika.’ Anında bir metre mesafe kalmıştı aramızda. ‘Muhtemelen Antalya’ya geliyorum. Doğum günümün ertesi sabahı olduğunu görünce annemden böyle bir şey istedim.’ Yüzündeki o çarpı gülümseme kendini tamamlamıştı. ‘Peki. İyiymiş.’ Arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Evet, deli gibi korkuyorum o çocuktan falan ama sesini her seferinde unuttuğum için rahatlıyorum. Merdivenleri çıkmaya başlarken cebimdeki salak telefonum düştü. Bana bakmaya devam ediyordu ve bunu görmüştü. Oldu mu şimdi bu dercesine baktı ve güldü. ‘Bugün üçüncü düşürüşüm.’ Gülerek karşılık vermiştim ona. Telefonumu elime alıp tekrar ceketimin cebine attım ve arkama bakmadan girdim içeri falan filan.

    Aşık falan değilim; benim bir aşkım var zaten. Ama çocuk çok şeker bir şey, bir de aşırı cool falan böyle. Cidden öyle ama. Bir de İstanbul gezisinde olanlar vaar… Onlara girmem ama; düşündükçe utanıyorum falan. Demir bakire olayım bitti ya, ondan sanırım…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı 17 Mayıs 2011, 09:23

Ne anlatacağım lan ben bu herife O.o Bugün de çok neşeliyim, nalet soksun falan yeani. Oof -.-" Okula gitmedim ne güzel falan ama olsun, ne anlatacağımı bilmiyorum. Fena strese girdiim. qw
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeCuma 20 Mayıs 2011, 20:15

    ‘Biz’ hala varsak,
    ‘Ben’ hala varsam,
    Aramızdaki ‘sen’ nerede sevgili?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi 21 Mayıs 2011, 10:09



    … O iki damla, yavaşça ruhuma doğru süzüldü. Sakin ve sessizce. Sonra hala uykusunda olan kız çocuğunun kıpkırmızı olmuş yanaklarına düştü ikisi de. Gözlerini açtı kız. O ölmüştü; ama uyanıyordu işte. Badem rengi gözlerinin gördüğü tek şey beyaz bir ışıktı. Etrafta hiçbir şey yoktu. Sadece ışık vardı. Ya da etrafı bembeyazdı, bunu henüz bilmiyordu. Ne kadar zamandır yatıyordu? Neden buradaydı? Üzerindeki beyaz yorganı kim, ne zaman örtmüştü? Neden bu kadar çok şeyi kendi kendine sormakla vakit harcamak yerine neden kalıp bakmıyordu etrafına? Küçük, pürüzsüz elleri yorganı kavrayarak aşağı çekti yavaşça, biraz korkarak da olsa. İçerisi oldukça sıcaktı. Kalp atışları dışında hiçbir ses yoktu etrafta. Narin bedenini yavaşça doğrulturken çevresine bakındı. Beyaz dışında hiçbir şey yoktu. Her yer, kar kadar beyazdı. Peki, kar ne kadar beyazdı? Kendisini bir an bu yere ait değilmiş gibi hissetti. Buradan gitme isteği doğmuştu içinde. Acaba bir yer var mıydı? Bundan bile emin değildi. Kalbinin atış ritmi zaten hızlıyken, daha da hızlanmıştı. Ayaklarını yavaşta yattığı yerden sarkıtırken gerindi. Cidden, ne kadar zamandır buradaydı? Korkusunu üzerinden kısa bir an atmışken derin bir iç çekerek bedenini bir yere basmak umuduyla tamamen doğrulttu. Ayaklarının altında sanki pamuktan bir halı varmışçasına yumuşak bir zemine basıyordu. Belki de bulutlardaydı, kim bilebilirdi ki? Kısa bir an kendi etrafında döndü. Üzerinde beyaz bir gecelik vardı; uzun, geniş kollu, dizlerine kadar uzanan.

    Yavaş adımlarla yürümeye başladı kız. Buranın bir sonu yokmuş gibi görünüyordu. Belki de öyleydi. Buraya nasıl düştüğünü düşünüyordu bir yandan. Bunun ötesinde, kimdi o? Bunu bilmeden diğer şeyleri sorgulamamın ne anlamı vardı ki? Kendisine sordu: ‘Kimim ben?’ Bunu sormasıyla az ilerde bir cisim belirdiğini fark etti. Uzaktı, küçücük görünüyordu. Ya da zaten küçük bir şeydi. Emin olmak için koşar adımlarla cisme ilerlemeye başladı. İlerledikçe daha da büyüyordu cisim. Uzunca bir şeydi, cisim olmaktan çok uzaktı. Nihayet netleşmeye başladığında cismin arkasından birinin geldiğini görüyordu. Kendisinden biraz daha uzun, yüz yapısı, saçlarının rengi tamamen aynı, saçları kendisininkinden biraz daha düz bir kız geliyordu o nesneye yaklaşırken. Artık aralarındaki mesafeyi kapadığında nesne dediği şeyin bir ayna olduğunu fark etti. Fakat karşısındaki kendisi değildi. Çok, çok benziyorlardı; ama kendisi değildi. Elini kaldırdı yavaşça. Karşısındaki kız da aynı şeyi yapıyordu. Kısa parmaklarını aynaya doğru uzattı kızla beraber ve aynaya dokunmasıyla parmak uçlarında bir sıcaklık hissetmesi bir oldu. Korkuyla elini geri çekti. Kız da aynısını yapmıştı. Aralarındaki ufak bir fark da kızın yüz ifadeleriyle kendi ifadeleri bir değildi. O zaman sorduğu sorular karşısında da cevap verebilirdi herhalde. Kızla aynı anda iç çekti ve sormaya başladı.
    ‘Kimsin sen?’
    ‘Ben, senim.’ Kız şaşırmıştı. Bu nasıl olabilirdi? Cevapları almak için sormaya devam etmeliydi. Tekrar derin bir nefes alarak sormaya devam etti.
    ‘Ben kimin?’
    ‘Sen, bensin.’
    ‘Burası neresi?’
    ‘Seni uykuya yatırdığım yer.’
    ‘Neden ve ne zamandır buradayım?’
    ‘Sen altı yıl önce öldün. Bu yüzden burada uyuyordun.’ Kızın narin bedenini büyük bir şok dalgası kaplamıştı. Ölmüş müydü? Nasıl ölmüştü, niçin ölmüştü?
    ‘Neden öldüm?’
    ‘Seni öldürdüler. Ben de seni aldım ve uykuya yatırdım.’
    ‘Nasıl öldürüldüm?’
    ‘Bazı şeyleri kaybettik.’
    ‘Ne gibi şeyleri kaybettik?’
    ‘Geçmişimizi. Ben, onu seninle kaybettim.’
    ‘Nasıl uyandım peki?’
    ‘Anlatması zor. Yüzünde hissettiğin bir ıslaklık oldu mu?’ Kendisini uyandıran şeyi hatırladı kız. Yanaklarına süzülen iki damlayla uyanmıştı. Başını onaylarcasına salladı. Aynı şeyi kız da yapmıştı. Fakat kendisinden önce o konuşmaya devam etti.
    ‘Seni bir acı öldürdü; yine hayata getiren de acı oldu.’
    ‘Ne gibi bir acı?’
    ‘Kaybetme korkusunun verdiği bir acı. Seni o acıyla kaybetmiştim, o acıyla kazandım.’
    ‘Peki, ben ne olacağım?’
    ‘Burada kalacaksın.’ Kızın sakin ve donuk sesi sinirlerini bozmuştu. Neden kendisini daha önce uyandırmamıştı? Belki o zaman kurtulabilirdi, değil mi?
    ‘Beni neden daha önce uyandırmadın? Hiç mi ümit yoktu?’
    ‘Çok denedim ama uyanmadın.’ Demek uyanmamıştı. Ne zaman uyuduğunu bile bilmiyordu. Altı yıl uyuduğunu söylemişti kız. Şimdi hangi yıldaydılar ki? Bunu sormak istemiyordu. Şimdilik, bu gerçekse, kabullenmek istemiyordu. Hıçkırdı. Ağlamaklı, isterik bir hıçkırıktı bu; ama gözlerinden yaş gelmiyordu. Karşısındaki kıza baktı. Badem gözleri cam gibi parlıyordu etraftaki ışığın etkisiyle. Aynı şekilde yanaklarından çizgiler halinde parıltılar geçiyordu. O; ağlıyordu.
    ‘Ben ağlayamıyor muyum?’
    ‘Hayır. Senin yerine ben ağlıyorum. Çünkü ben senin parçan değilim; sen benim bir parçamsın. Seni çıkaramam ama burada tutan da benim. Burada kalmazsan ruhum yok olacak. Çünkü yok olduğunda burası kalmayacak. Ruhum kalmayacak.’
    ‘Burası senin ruhun mu? Bu kadar beyaz mı senin yüreğin?’
    ‘Aslında simsiyah olmalıydı. Ama burayı yaratan sensin. Senin saflığın burayı siyahtan ve kırmızıdan koruyor.’
    ‘Kırmızı ne ki?’
    ‘Aşk ve nefret. Ruhu kirleten iki etken. Ne kadar ironik, değil mi? İkisinin de aynı renk olması.’ Kız bütün konuştuklarını tartıyordu kafasında. Burayı kendisi yaratmıştı; ama buradan çıkamazdı. Burayı koruyordu; aynı zamanda burası da kendisini koruyordu. Burası saflığını bozacak şeylerden koruyordu kendisini: Duygulardan.
    ‘Ben hiçbir şey hissedemez miyim?’
    ‘Ufak bir korku dışında olumsuz hiçbir şey hissedemezsin. Senin yerine ben hissederim.’
    ‘Senin adına üzüldüm. Pardon, kendi adıma üzüldüm.’ Kız bir an esnemeye başladı. Uzun, uzun, durmadan esniyordu. Uyku bedenine hâkim olmaya başlıyordu sanki. Kıza baktı. Bu sefer endişeli bakıyordu. Kendi uykulu bakışlarından farklıydı. Kendine hâkim olamayarak dizlerinin üzerine çöktü. Ellerini yatıkmış gibi birleştirdi ve başını ellerinin üstüne koyarken bedeninin zeminle buluştuğunu hissetti. Yumuşacık bir huzur doluyordu içine. Aklından geçen sözcükler, aklında kalmıştı: İyi uykular küçük kız çocuğu. Umarım bir daha cehenneminle karşılaşmazsın…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimePerş. 26 Mayıs 2011, 15:03

    İki kelime: Austin Stan...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. 08 Haz. 2011, 11:12

Mason mu dersiniz, Şeytan'ın Askeri mi dersiniz; ne derseniz deyin kardeşim, bana ne! Illuminaticiyim, öyle de kalacağım muhtemelen. İnancıma karışamaz kimse!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimePerş. 16 Haz. 2011, 18:03

Aşığım, aşıksın, aşık. Öyle yani.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. 22 Haz. 2011, 20:47


    Aurelia. - Sayfa 2 M8h7gz


    Yalnızlık başıma vurdu bence *-* Durup dururken insanları üzüyorum, kendimi üzüyorum; n’oluyor lan bana?! Bana ne olduğunun cevabını hiçbir zaman anlayamayacağım sanırım. Hayatımda hiçbir gün, hiçbir şey için, bu kadar kötü bir şekilde ağladığımı hatırlamıyorum sanırım. Odamın içinde yankılan çığlıklarım beni o kadar kötüleştirdi ki bir de kendi halime ağladım. Sonra arkadaşlarımın yanına çıktım falan. Annemi aradığımda ne kadar kötü olduğumu duydu ve bana yapmamı istediği hiçbir şeyi yaptırmadı; kısa günün kârı denen şey bu olsa gerekti. O değil de… Çok yalnızım lan ben! Bütün gün dört duvar arasında, kimsesi takılmak çok sıkıcı ve can yakıcı bir durum kesinlikle. Sevdiğim insandan da nefret etmem gerekiyor. Bugün düşünmem gereken son insanlardan biri bile geldi aklıma; öyle kötü bir durumdayım -.- Tek istediğim Austin’le olmak ama buna engel olan o kadar çok insan var ki… Başta ailem; sonra öğretmenlerim ve arkadaşlarım. İnsanlar neden hep yasak şeylere eğilirler diye konuştuk geçen gün Ege’yle. Kesinlikle ilgi falan istediğim için değil, bundan eminim. Sadece O’na en az nefes almak kadar ihtiyaç duyuyorum. Kolay değil benim için; ilk kez dokunabileceğim kadar yakın birini seviyorum. Evet, Austin dokunabileceğim kadar yakın; başka bir evren kadar ırak aynı zamanda bana…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimePerş. 23 Haz. 2011, 11:22

http://thediaryofbloodymary.blogcu.com/
Artık benim de bir Blog'um vaaar! <3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeCuma 29 Tem. 2011, 17:05


    Siteden uzun bir süre uzak kaldım ama fark ettim de; site değişmiş ben hala aynıyım, lanet soksun. Hâlâ o Austin denen malı seviyorum, hâlâ bir halt yazamıyorum ve hâlâ doğru düzgün hiçbir şey yazamıyorum. Arada değişen bir şeyler oldu aslında. Tabii ya; internetime sansür falan geldi, uçtu böyle bir falan. Az daha rp’yi bırakıyordum kökten, Ege Bey ve canımcım ikizim durdurdular beni. İyi mi yaptılar kötü mü hala bilmiyorum aslında. Uzun zaman sonra siteye girince bir durdum çünkü. Kalakaldım ekranın başında resmen. Sanki daha önce hiç rp yapmamışım gibi hissettim yea, var mı daha korkunç bir durum? Resmen ağlayacaktım böyle ekranın başında. Sonra geçti ama hala parmaklarım tutuk gibi hissediyorum. Neyse, sonuç olarak: Döndüm been, hell yea! <3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius
Moskova Baş İblis Efendisi
Moskova Baş İblis Efendisi
Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 1257
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 12/07/10

Karakter Detayı
Statü: Moderatör
Uyarı:

Aurelia. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Aurelia.   Aurelia. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. 17 Ağus. 2011, 12:52

Trilala, sabreden derviş muradını ermiş sözü ne kadar da doğruymuş. <3 O da beni seviyooooo diye bağırasım var böyle, herkes duysun istiyorum, öyle. <3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Aurelia.
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: