Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Dönüşmüş Kul ~

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Dominic Leonard Wilson
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Dominic Leonard Wilson


Lakap : Alexi
Nerden : Alaska
Mesaj Sayısı : 27
Kayıt Tarihi : 16/09/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dönüşmüş Kul ~  Empty
MesajKonu: Dönüşmüş Kul ~    Dönüşmüş Kul ~  Icon_minitimePerş. 16 Eyl. 2010, 14:02

Herzamanki gibi televizyon izliyorduk . Ama bu sefer Family Guy vardı ve şikayet etmeye gerek yoktu . Ama 10 dakika içinde o da bitti . Gece haberleri başlamıştı ve umrumda değillerdi . Hillary esnedi ve bana baktı :
- Yatalım mı ?
- Olur .
Planı uygulamama az kalmıştı . Nick oturduğu yerde uyuyakalmıştı . Gözlerimi devirdim . Bide horlamasa . Hillary'nin elini tutup üst kata çıktık . Uzanır uzanmaz ışığı kapatıp telefona uzandım . Hillary çabuk uyurdu . Maalesef Ele 'de . Onun yanına gidip savaş için konuşmalıydım . Ellerimi göğsümde kavuşturup biraz bekledim . Sonra yavaşça Hillary'e doğru kafamı kaldırdım . Uyumuştu . Bu iyiydi . Hızlıca yataktan kalktım . Pencere kenarına iki adımda varıp yandaki ağaca atladım . Ordanda yavaşça aşağıya .
İşte bu ! Sonunda özgürdüm . Nereye gideceğimi çok iyi biliyordum . Ormanda hızlıca ilerlerken ne yapıcağımı düşünmeye başladım . İçerden giremezdim . Uyanık birileri olmalıydı . Pencereden girebilirdim ama nasıl hatırlıycaktım . Kokusunu almayı denemeliydim . Akademiye az kalmıştı . Nefes nefeseydim . Ama durmak istemiyordum . Sonunda kapıya gelmiştim . 1 saat olmuştu . Saat 1 buçuktu . Yavaşça arkada öğretmenlerin bilmediği bir çukurdan içeri girdim . Savaş çok yakın olduğundan nöbetçiler olmalıydı . Arkadan dolanarak ilerliyordum . Şansıma sadece 2 tane vardı . Tam atlatmak üzereyken bi dala bastım . Aynı filmdeki gibiydi ama olmuştu işte . Biri bana döndü . Koşmaya başladım ama beni görmüştü .
- Bu bir Dönüşmüş !
Kahretsin . 2'si birlikte peşimden koşmaya başladılar . Onları atlatırdım ama tüm akademi ayaklanabilirdi . Ele'yi bir an önce bulmalıydım . Kokusunu almaya çalıştım . Ona ayaklanmayı söylememeliydim . Beni korumaya çalışırdı . Bırakmazdı . Kokusunu almıştım . Kardeş kokusu ...
Penceresi akademinin arka tarafındaydı . Bu da beni bulmaları için zaman kazandırırdı . Pencerey tırmanırken diğer pencerelerden gözükmemeye dikkat ettim . Pencereyi iki kere tıklattım . Buğudan içerisi gözükmüyordu . Biri yataktan kalktı ama elinde kazıkla . Gölgeden anlamıştım . Hızlıca kenara çekildim . Onun için fazla hızlı bir şekilde pencereyi kaldırıp içeri girdim . O panik içindeyken gidip ışığı açtım . Sonunda . Koşup bana sarıldı . Onu o kadar özlemiştim ki . İtibarım olmasa ağlayabilirdim . Sıkıca kavradım onu .
- Merhaba ufaklık .
Bu kız değişmiycekti .
Saçımı karıştırdı . Bunun için parmak ucuna basması hoşuma gitmişti .
- Seni çok özlemişim dedim . Onu çok özlemiştim . Sulugözün gözleri yine dolmuştu . Bana tekrar sarıldı .
- Nasılsın ?
İşte şimdi yalan söylemeliydim .
-Merak etme Ele. Ben iyiyim. Bana iyi bakıyorlar.
Bunu alay etmeden söyleyemiyordum .
- Ne diyebilirim ki..
Konuya girmeliydim .
- Seni son bir defa görmek istedim Ele.
- B-Bu da ne demek Eric?
Keşke işleri zorlaştırmasa .
- Savaş yaklaşıyor Ele.. Ben.. Eğer birşey olursa..
- Sakın. Bana savaşacağını söyleme Eric.
- Mecburum Ele.
Yoksa beni öldürürlerdi .
Ağlamaya başladı . İşte buna dayanamıyordum .
-Ele.. Lütfen. Sana ne olmuş? Eskiden böyle değildin.
Yanına gidip ona sarıldım . Keşke böyle olmasaydı .
Onun savaşmak istediğini biliyordum . Ama bunu benim için göze alamazdı . Eğer savaşmazsam beni öldürürlerdi . Ölmek istiyordum evet ama savaşa girmezsem Ele' yi ve Hillary'i koruyamazdım . Bunu yaparken kendimi savunmak için öldürmek zorunda kalacaktım . Bu kendime yediremediğim şeydi . Ele'den ayrıldım . Sonra bağırmaları duydum . Beni bulmuşlardı . Kapı bir tekmeyle açıldı . Artık istesem de kaçamazdım . Pencereye yöneldim . Aşağıdada iki nöbetçi vardı . Atlasam kazığa saplanırdım . Diğer ikisi bana kazıkla yaklaşıyordu . Artık bitmişti . Aslında bunu bekliyordum ama son bi kez Hillary'i görmek istiyordum . Acaba benden nefret edermiydi ?


Gardiyanlar içeri girmeden adrenalin düşüktü . O an Elenaor'dan son ez ayrıldığımı farkettim . O sırada aramızdan suskunluk geçerken tüm sene boyunca sadece gördükçe selam verebildiğim kardeşimin aslında herşeyim olduğunu farkettim . O bu dünyada gurur duyarak aynı kandanım diyebildiğim tek insandı . Benim ''kardeşimdi '' . Herşeyimdi . O minik suratıyla yüzümü inceliyordu . Sanki konuşmak için ağzımı açsamda dilsiz gibi kalıcakmış gibi hissediyordum . O da konuşmuyordu . Tüm bu sessizliği bozan cesaretimi toplayıp ağzımdan zorla çıkardığım şu kelimeler anlattı ölümümü basitçe :
-Eric ? !
-Şşş. Beni buldular Ele. Buradan sağ çıkmam olanaksız.
Bu basit kelimeler anlatmıştı herşeyi .
-Hayır bu..
O an büyük bir gürültüyle kapı açıldı . Gözlerim anında Ele'den kapıya kaydı . 2 gardiyan . Biri topluca ve minyon tipli . Diğeriyse uzun ve sıska . Gözleri ise öldürme hevesiyle ateşlenmiş . Tükürerek konuştu :
-İşte burda ! İşini bitirin beyler ! Bayan Eleanor ? Siz iyi..
Şok içindeki kardeşim söz keserek bağırmaya başladı . Gardiyanlar bana doğru ilerledi.
-Hayır ! Hayır Durun !
Durmuşlardı ama bu sadece dakika farkına yol açabilirdi . Gereksizdi . Olayı çabuklaştırmalıydım .
- Elenaor ..
Elenaorun önüme geçti. Sanki karşısında ona dikilmiş gözler arasında utanıp annesinin eteğini tutarak minik gözlerle etrafı izleyen bir çocuk gibi sonumu bekliyordum .
- Bayan Hathaway siz ne yapıyorsunuz ? O bir..
Cani , yaratık , aç ve karşı konulmaz bir düşman . Ama ben ...
- O benim kardeşim !
Evet ! Ama ben onun kardeşiydim . Biz beraber büyümüştük . Aynı bebek arabasında , yanyana beşiklerde ...
-Ona.. Bir şey yaparsanız yemin ediyorum ki hepinizi öldürürüm. Durmam için benide öldürmek zorunda kalırsınız !
Burdaki kimseyi öldüremezdik . Ancak ölümümüzü zorlaştırırdık . Elenaor sadece işi zorlaştırıyordu .
-Siz neler söylyorsunuz ?
Ne büyük dram değil mi dostum ?
- Adı Eric ve benim kardeşim. İstemeden bir ölümsüze dönüştü ve pişman.
Hemde nasıl . Hayatımın en büyük hatası .
- Durun !
Bu , bu hayatımda en çok şefkatin yumuşaklğını bana hissettiren sesti . Ama .. Bu ses aynı zamanda hayatımın en büyük acı ve pişmanlıklarında benim yanımda olmayan sesti .Aynı sesten geriye pek birşey kalmamış gibiydi . Çünkü şimdi kaya kadar sert ve duygusuz bir emir duymuştum . Ya da iflas etmek üzere olan beynimin oyunlarıydı . Ama gerçekti . O anda içeri girdi .
- A-Anne ?
Aynı anda şok .
Boyu benden 20 santim kısaydı . Eskiden aynı boydaydık . Fazlasıyla uzamıştım . Saçlarının önü hafif beyaz gerisi kırlaşmış bir sarı rengiydi . Sıkı bir şekilde arkada topuz yapılmıştı . Yüzü . Gözleri hala aynı mavilikte ama daha derindi . Yüzünde hafif tatlı kırışıklar çok şey yaşadığının göstergesiydi . Vay canına ... Annemdi . Şuan onun öldürmek için canını vermeyi göze aldığı varlığa dönüştüğümü bilmeyen annem . Ve birkaç dakika sonra benden utanıp belkide öldürmenin en iyi şey olduğunu düşünecek annem .
- B-Bayan Allaire ? Bayan Eleanor sizin..
Burda bende vardım .
- Evet Ted.
Eliyle gardiyanı susturdu . Çok değişmişti .
Şuan Elenaor ve annem arasında öküz-tren mesali bir ilişki oluşmuştu . Elenaor ifadesiz bir biçimde onu izliyordu . Sarılıp ağlaşma sahnesi tahmin etmiştim . Birbirlerine sarıldılar . Elanor ağlıyordu ama annem :
- Seni çok özledim güzel kızım . Artık ayrılmayacağız . Ama bir işim var .
Elenaor'dan ayrıldı . Bana döndü .
Gözlerini kısıp iğrenerek :
- Bunu nasıl yapabildin ?
Sanki göğsüm tonlarca beton arasında sıkışmıştı . Yine dilsiz kalmıştım .Elenaor anne özlemiyle yanıp tutuşurken bi andan da bana dönmüştü . Erkek adam ağlamaz ha ? Yaşlar durmadan gözlerimden süzülüyordu . Pencereye doğru yaklaştım . Artık kimse bana ne acıyacak ne de benden utanacaktı . Diz boyum pencere kapağına değdiğinde geldiğimi anladım . Elenaor dahil herkes bana anlamsızca bakıyordu .
- Hoşçakal ufaklık ...
Ellerimi omuz boyumda açtım . Bu sefer kurtulmak yoktu .İfadesiz bir suratla Kendimi pencereden aşağı bıraktım . Havanın tatlı kucaklayışı . Anlamsız bakışlarımın yıldızlarla buluşması . Son süratla aşağı çakılıyordum . Ama hayatımda ilk kez kaygısızdım . Öylece havada süzülüyordum . Sanki bitmeyecek bir yol gibi . Pencereden bir bir el ve vücut dışarı uzandı . Elenaor elini uzatıyordu . Ağlıyordu . Bağırıyordu . Haykırarak lanet yağdırıyordu . Annemi görmüyordum . Sanırım o tepkisizdi . Belkide üzülmüyordu .
Sona gelmiştim . Bana yıllar gibi gelen bu süreç aslında birkaç saniyede olmuştu . Şimdide bitiyordu . Yere çakılmam . Yüksek bir patlama sesi . Haykırışlar...

Rp Not : Bu rpyi başka bir rpg sitesinde bir arkadaşımla yazdım . Ama sadece benim ağzımdan olan ve benim yazdığım kısımlarını buraya aktardım .
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

Dönüşmüş Kul ~  Empty
MesajKonu: Geri: Dönüşmüş Kul ~    Dönüşmüş Kul ~  Icon_minitimePerş. 16 Eyl. 2010, 21:09

80* tebrikler Gece evine Hoşgeldiniz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
 
Dönüşmüş Kul ~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Dönüşmüş

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: