Aurnia Iris Connolly Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Lakap : Bayan Asi Nerden : Boston / Massachusetts Mesaj Sayısı : 10 Yaş : 30 Kayıt Tarihi : 23/08/10
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Anna Ptsi 23 Ağus. 2010, 16:51 | |
| Tabana kuvvet koşuyordu,gecenin bir yarısı boş koridorlarda. Kalbi avcıya yakalanacak kuş gibi çarpıyordu. Zihnini gecenin ayazında içine çektiği soğuk rüzgarla boşaltmaya çalışıyordu. Ama bu işe yaramıyordu. Az önce gördükleri ve yaşadıkları tamamen onu düşünemez hale getirmişti. Gözleri kör gibiydi. Şuuru kapalı. Ne düşüne biliyordu,ne de hissedebiliyordu. Her şeyden soyutlanmıştı. Ve sadece bir şeyi yapabiliyordu;Koşmak ve bu Allahın belası yerden çıkmak. Birden önüne merdivenler çıktı. Sendeledi. Zihni düşeceği çağrıları verse de o kendini yönetemiyordu. Son anda ne olduysa oldu ve kontrolü eline geçirdi. Ve tırabzanlardan tutunmayı başardı. Birkaç saniyede kendini toparladı ve tabana kuvvet merdivenleri inmeye başladı. Artık kontrol ondaydı. Zihni tamamen açılmıştı. Ve asıl şimdi içini korku kaplamıştı. Biraz daha hızlandı ve içinden bir küfür savurdu.Nereye düşmüştü böyle. Burada ne yapacaktı. Jashua 30 yaşında genç bir adamdı. Uzun boylu ve harika bir vücuda sahipti. Siyah saçları ve nefes kesen mavi gözleri vardı. Kısaca yakışıklı biriydi ama bu gece o görüntüden eser yoktu. Korkudan ve fazla adrenalinden göz bebekleri küçülmüş ve geriye sadece mavilikler kalmıştı. Beti benzi atmış ölü gibi solmuştu. Son sürat koşmaktan saçları darma dağındı. Koridorun sonunda bir odaya girdi ve soluklanmak için masanın ardına çöktü. Nefes nefeseydi bu yüzden önce nefesini kontrol altına almasının farkındaydı. Bir kaç dakika sonra kalp atışları düzeldi ve nefes alıp vermesi düzene girdi.Ve sonra her şey beynine hücum etti.Elindeki hançere bakıyordu ve ardından ağlamaya başladı. Bu sabah karşısına çıkan kadın Jash'ın rüyalarından bahsetmişti-ki bu rüyalara,rüya denmezdi ya orası ayrı meseleydi-. Kadının uzun,düz ve siyah saçları vardı.Ve zümrüt yeşili gözleri. Ayrıca her erkeğin arzulayacağı bir vücuda sahipti. Kadın baştan aşağı mükemmeldi.Vücut hatlarını ortaya çıkaran diz üstü siyah bir elbise giymişti ve bacaklarının güzelliğini ortaya çıkaran siyah topuklu ayakkabılar.Kadın Cennetten düşmüş gibiydi.Jashua kadına attığı ilk bakışında bunları geçirmişti aklından ve onu tavlamayı. Ama kadının seksi sesi başka ve ürkütücü şeylerden bahsediyordu. -Neler yaşadığını biliyorum Jashua Jash kadının ismini bilmesine şaşırmıştı ve ilginç derecede ki bir sesle cevap verdi -Bunu nerden bilebilirsiniz ki ? Kadın alaycı ve bir o kadarda seksi bir gülüş atmıştı.Ve bu gülüşüyle Jash'a doğru adımlar atmaya başladı.Ve en sonunda Jash'ın masasına vardı ve oturdu. -Ben her şeyi bilirim Jash. Tıpkı dün geceki rüyanı yada kabusunu bildiğim gibi. Karını sen mi öldürdün Jash ? Peki ya çocuğunu..Canından çok sevdiğin oğlun Peter'ı ? Ağabeyini,iş arkadaşın Samuel i..Anlat bana Jash.. Kadın Jash'ın ürkmüş bedenine doğru yaklaştı ve nerdeyse dudaklarına değecek kadar yanaştı ve fısıltıyla -Ben sadece acını hafifleteceğim… Jashua sandalyesine kenetlenmişti.Nutku tutulmuştu ve kaskatı kesilmişti. İçinden hayır dedi hayır Jash bu sadece diğerleri gibi bir kabus. Kadın geri çekildi. -Kendini avutmaya kalkışma Jashua şuan yaşadıkların tamamen gerçek.Tıpkı öldürdüklerin gibi.. -Bunu bana neden yapıyorsunuz ? -Benim bir şey yaptığım yok Jash bunu sen yapıyorsun.. -Ama nasıl ? Ben bu işkenceyi neden yapayım ? Neden her gece çıldırayım ? -Senin suçun çünkü Tanrının sana verdiği gücü ters köşe kullanıyorsun… -Ne gücü ? Tanrının verdiği güç mü ? Bakın bayan ben Tanrıya inanmam.Ayrıca siz kimsiniz ? Kadın masadaki bakışlarını sert ve ani bir şekilde adama çevirdi. Sesi sert ve bir o kadarda sinirliydi. -Ben Jash..Ben senin inanmadığın Tanrının bir meleğiyim Ve o anda oda kararıp bir şimşek çaktı. Kadının ardındaki gölgesinde kanatlar açıldı. Jash şaşkınlıktan ve korkudan donmuştu. İçinden hayır sadece rüya sadece rüya diye bildi. -Sana kendini boş yalanlarla avutmamanı söylemiştim Jash.Kalbin şuan şahit olduğu her şeye inanıyor.Çünkü kalbin gerçeği ve gerçek gücü biliyor.Ama o lanet olası beynin her şeyi mantık dışı var sayıyor Kadın delici bakışlarını yeniden masaya devirdi. Sesi bu sefer ilk halini almıştı. Ve yüz hatları yumuşamıştı. -Tanrının yarattıklarını görmüyor musun Jash ? Etrafına bir bak ? Her şey Tanrının kudretinden doğdu. Seni ve senin gibileri yani insanoğlunu kusursuz yarattı. Ama siz kalkıp Tanrıya meydan okudunuz. Ne yazık..Ne yazık Jash… Son sözünü Jash'ın gözlerine bakarak söyledi.Jashua Katolik bir aileden gelmiyordu.Bir bilim ailesi vardı.Ve kendi de fizikçiydi.O göremediği,dokunamadığı,duyamadığı vs. şeylere inanmazdı.Ve Tanrıyı hiç görmemişti,duymamıştı.Tanrıya inanmak istemişti ama Tanrıya her yakarışı boşa çıkmıştı. Ve o Tanrının onu unuttuğu kanısına varmıştı.Ve bu yaşına kadarda buna inanmıştı. Ama şimdi karşısına çıkan son derece seksi kadın bir melek olduğunu savunuyordu. Tanrı eğer vardıysa bu zamana kadar neredeydi ? Neden çıkıyordu şimdi ortaya ? Jashua cevap istiyordu. Ama melek kadın erken davrandı. -Şu ana kadar hep inançsız yaşadın.Hep bilgisiz ve habersiz.. Kadın acınası bir haldesin Jash sesinde konuşuyordu. Jash dönüp -Ben bir fizikçiyim. Bir bilim insanıyım Kadın güldü -Evet büyük bir bilim insanısın ama gerçek bilginin bilim insanı değilsin. Sen saçmalık bilimini savunan bir insansın Jash küçümsenmekten nefret ederdi ve bu kadın artık sinirlerini bozmaya başlamıştı. -Bakın bayan ben.. -Sen ne Jash ? Artık her şeyin vakti geldi. Tanrı artık aydınlamanı istiyor. Şimdi o güzel çeneni kapa ve beni iyi dinle bay çok bilmiş Jash sandalyesine gömüldü ve homurdandı. -İki gece sonra gezegenler yaradılış sırasına gelecek. Ve sen Jash sen olduğun şeye dönüşeceksin. Asıl olduğun şeye. Paris'teki Meryem Ana lütfuna yapılmış Notre Dame Katedraline geleceksin.Orada batı kanadında kimsenin giremediği odaya gireceksin. -Oraya kimse giremiyorsa ben nasıl girebilirim bu mantıksız … -Çünkü orası kilitli. Kilit bizde,cennette. Anahtarı sana vereceğim,umarım iyi muhafaza edersin.Biz orada olacağız ve senin asıl benliğini kazandığına şahitlik edeceğiz.Oraya gel Jash. Jash ummadık bir fısıltıyla onuştu,yerdeki karolara bakıyordu -Ben neye dönüşeceğim ? Kadın güldü -Tanrının bir meleğine Jash,Tanrının bir meleğine… Jash'ın gözleri büyümüş ve nefesi kesilmişti.Ayaklandı ve sandalyesini düşürdü.Kadında masadan indi.Jash kadının karşısına dikildi. -Bu nasıl bir oyundur böyle -Cevapları şimdi değil var oluş gününde öğreneceksin Jash… Kadının sesi seksileşmişti.Jash'a doğru bir adım attı ve artık temas ediyorlardı. -Dönüşmek zorundasın.Tanrı'nın işine sual olmaz Jashua -Neden ? Jashua'nın gözlerinden yaşlar geliyordu.Kadın elini Jash'ın yüzüne sürdü -Şşşş Jash. Ben ve benim gibiler bu yoldan geçtik. Tanrının bir bildiği vardır. Bu görevi sana vermesinin sebebi elbet vardır Jash Kadın Jash'a sarıldı ve kulağına fısıldadı -Şimdi bunları düşünme. Git ve kendine Paris için bir bilet al Ayrıldılar ama hala temas ediyorlardı. Jash tebessümle -Sen gerçek bir meleksin dedi -Sende öyle olacaksın. Gel,bekleyeceğim… Bir anda ikisinin de arasından bir dalga geçti ve çılgınca bir birlerinin dudaklarına yapıştılar.Bu doğa üstü bir olaydı ama bu kırmızı duygunun insanı ne şartlarda saracağı belli olmuyordu. Melek kendini geri çekti ve Jash 'ın cebini işaret etti.Jash kafasını cebine eğip kaldırdığında bir ışık koptu. Jashua uyandığında sandalyesindeydi.Daha demin yaşadıkları gerçek miydi ? yoksa rüya mı ? Afallamıştı ve zihni bulanıklaşmıştı. Aklına kadının -veya meleğin her neyse- işaret ettiği yer geldi. Elini cebine soktu ve eli bir şeye temas etti. Tereddüt edip elini çekti. Ama sonra merakına yenildi ve tekrar elini cebine soktu. Ve temas ettiği şeyi çıkardı. Birden gözlerine inanamadı. Şaka zannetti ama her şey gerçekti cebinden çıkarttığı şey eski,dökümlü ve göz kamaştıran bir anahtardı… Jashua o günden sonra Paris için ilk uçaktan bilet ayırtmış,ve son günün sabahında Paris’e varmıştı. Gece Katedrale gitmiş ve kimselere gözükmeden yukarı kadının dediği yere çıkmıştı. Anahtarı deliğe geçirmiş ve kapıyı açmıştı ve işte bundan sonrası çok çabuk gelişmişti. Jashua beyazlar içinde ve etrafta kanatlı melekler bekliyordu. Ama her yer sadece kolonlara asılı körüklerden gelen loş ışıkla aydınlanıyordu. Birden tanıdık bir ses Jash'ı kokuttu. -Hoş geldin Jashua -Siz -Evet benim,melek kadın Kadın Jashua'ya doğru yaklaşmış ve sözünü karanlıklardan doğar gibi çıkarak tamamlamıştı. -Gelmene sevindim. Gelmeyeceği düşünmek iğrençti Kadın uzanıp Jash'ın dudaklarına bir öpücük kondurdu.Ve Jash'ı kolundan tutup kubbenin merkezine getirdi.Tavanı cam olan bu kubbe gecenin yıldızlı semasıyla süslenmişti ve Ay bu merkezi ihtişamıyla aydınlatıyordu. -Şimdi ne olacak diye sordu Jash bu yürüyen güzelliği gördüğü için sevinsin mi ? yoksa olacaklar için kasılsın mı ? bilemiyordu. -Şimdi gösteri başlayacak dedi kadın ve kenardaki üstü örtülü masayı merkeze doğru sürdü. Siyah bir örtü ile örtülmüş bu masa üstünde bir şey barındırıyordu. Jash ürperdi,bu bir insan sulietini andırıyordu. Kadın hem konuşuyor hemde karanlıkta kalan kısımda bir şeyle uğraşıyordu. -Her şeyi birkaç saniye sonra öğreneceksin ve Tanrı'nın teklifini sana sunacağım Kadın tekrar merkeze geldi,elinde parlak bir nesne vardı.Jashua tam ne olduğunu anlayamadı.Kadının eli arkasındaydı. -Şimdi beni ses çıkarmadan izle Jash… Jashua çıldırmak üzereydi. Kadın siyah örtüyü kaldırdı ve altından bir insan çıktı. Jashua'nın gözleri yerinden çıkacakmış gibi büyüdü. Adam yarı baygın yatıyordu. Eli kolu sedyeye benzeyen alette bağlanmış,ağzı bir bezle tıkanmıştı. Jash işte adamın ne olduğunu o anda anladı. Adam bir rahipti. Büyük bir ihtimalle burada çalışıyordu. Jash yerine çivilenmişti sanki,konuşamıyordu,eli kol bağlanmıştı.Tek yapabildiği nefes alıp vermekti. Derin,derin ve adrenalin yüklüydü.Damarlarından korkunun rüzgarı dolaşıyordu. Kendine gelmeyi başardığında, kadın bir şeyler fısıldıyordu adamın başında.Bu dünya dillerinden değildi,eski yunancaydı. Ayin sözleri bittiğinde kadın yandaki kadehteki şaraptan bir yudum aldıktan sonra,rahibin üstüne boşalttı.Ve sonra ayın ışında parlayan bir hançer aldı eline. Ve bir söz daha fısıldayıp hançeri yukarı kaldırdı. Ve sonra aniden adamın tam kalbine sapladı hançeri. Jash haykırdı; -HAYIR.. Ama çok geçti. Adamın ağzından kanlar akıyordu. Jash kımıldayamıyordu. Çivilenmişti sanki yere. Jash debelene dururken kadın adamın bileklerini kesti. Kan bir çağlayan gibi akıyordu. Ve birkaç dakika olmadan etraf kan gölüne döndü. Ve adam can verdi. Kadın ruhun bedenden çıktığını anladığında adamın alnına bir pentagram çizdi. Jash yutkundu ve bacaklarının bağı çözüldü. Kapıya koştu ama nafile kilitliydi. Zorladı yinede yerinden oynamıyordu. -Boşuna uğraşma Jashua açamazsın Jash kadına döndü,diz çökmüş dua ediyordu. Ve ayaklanıp kalktı. Jashua ona doğru yürüdü ve haykırarak konuştu -Sen delisin.. Aman Tanrım bir delinin lafına uyup nerelere geldim.. Durdu tekrar bağırdı -Sen onu..Onu öldürdün… diye bildi -Bu tanrıya verilen bir kurbandı. Seni buraya gerçek benliğin için getirdim. Ben kimim biliyor musun ? Ah nerden bileceksin. Sırıttı -Ben Jash.. Ben Tanrı'nın Habercisiyim. Ben.. -Senin ne olduğun beni ilgilendirmiyor bence sen bir delisin. Adamı öldürdün.. -Beni dinle. Sana haber getirdim.. Sen bir meleksin sen ölüm meleği Azreal'sin -Seni pis yalancı -Onları sen öldürdün Jash. Karını,oğlunu,ağabeyni ve iş arkadaşını daha gerisini saymıyorum.. -Ben yapmadım.. Jash ağacak kadar eski anılarını hatırlamıştı.. -Sen yaptın.. Jash,onların zamanları geldiği için öldürdün onları.. -Hayır.. -Gel buraya Jash ve Tanrının bir meleği olma gibi bu görkemli görevi üstlen -Asla seni pis faişe.. Jashua kadına doğru bir hamle yapıp onu yere yığdı ve boynuna astığı anahtarı aldı. Kapıya yönelmişken kadın konuştu; -Doğru,sen yapmadın.Oları senin hastalıklı ruhun öldürdü.. Jash kadına döndü ağzı burnu kan içindeydi. -Sen hastasın. Tıpkı ben gibi.. -Ne.. Kadın bir kahkaha patlattı -Sen şizofrenisin..Bende -Bu bir hastalık ve elimde olan bir şey yok evet ben öldürdüm ama o an kendimde değildim..Sen melektin. -Aha hayır değilim bende bir şizofren ucubesiyim.. -Ama kanatların..Işık -Ne saçmalıyorsun sen ? -Ben.. -Yoksa şizofren beynin benim melek olduğumamı inandı. Ne kadar yazık -Seni öldüreceğim Jashua sinirlenmişti ve kadının yanına gitti daha demin yere düşen hançeri alıp kadının kusursuz boynunu ortadan ikiye ayırdı. Kan her yerdeydi. Jash kan içinde kalmıştı.Kadın yere kapaklandı. Jash elindedi bıçağı yere düşürdü ve çıkan sesle kendine geldi. -Onu öldürdüm diye fısıldadı.Ve tabana kuvvet koşmaya başladı. - - - - - - - - - - Fransız Le Monde Gazetesi ve daha dünya üzerindeki bir çok gazete şöyle yazıyordu; CENNET EVİ,NOTRE DAME'DE CİNAYET. DÜNYA AYAĞA KALKTI. ROMA ÜZGÜN… Biri rahip diğeri Amerikalı,toplam 3 ceset bulundu. Biri kadın,ikisi erkekti Rahip derin bıçak yaraları üzerine ölmüştü Kadının boğazı kesilmişti Cinayet aleti kimliği henüz teşhis edilemeyen Amerikalı adamın elinde bulundu Adam kendini ölene kadar bıçaklamış. Gövdesinde tam 27 bıçak yarası var Fransız Polisi ve FBI araştırmalara devam ediyor
Jashua kendini ruhu çıkana kadar bıçakladı. Tıpkı oğlu Peter'a yaptığı gibi… | |
|
Cosmina Aristide Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Lakap : Yok. Nerden : Ateş. Mesaj Sayısı : 278 Yaş : 28 Kayıt Tarihi : 15/07/10
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Anna Ptsi 23 Ağus. 2010, 17:05 | |
| | |
|