Yusleidis D'oliveira Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 475 Yaş : 29 Kayıt Tarihi : 12/07/10
Karakter Detayı Statü: Üye Uyarı: 0/0
| Konu: Yeni Yaşam Paz 26 Haz. 2011, 15:01 | |
| xMichael x Yusleidis D'oliveira Bir polisin kayıp vakasından notlar Kayıp: Yusleidis D'oliveira Cinsiyet: Kadın Meslek: Dansçı D. Tarihi: 01.02.1990 K. Tarihi: 01.02.2011 03.02.2011
Yusleidis D'oliveira'nın kaybolmasının üzerinden iki gün geçmesine rağmen elde ne bir kanıt ne bir ipucu ne de bir şüpheli vardı, genç kadın durup dururken ortadan kaybolmuş yanında sadece kişisel eşyalarıyla birlikte olması polislerce kaçırılma olayından başka bir şey değildi.Polis şefi Will şiddetle masaya yumruğunu indirerek çaylaklara hakaretler savuruyordu.Asla kendi başarısızlığını kabullenmeyen yaşlı polis,fazla kilolardan kalınlaşmış baş parmağını çaylak bir polise uzatarak '' Bana iki saat içinde kayda değer bir şey bulamazsan senin daha başlamamış kariyerini bitiririm'' diyerek tehditler savurdu. 01.02.2011 Saat: 03:17
Zifiri karanlığın sadece daha başlangıç merasiminin başlarıydı,gökyüzü bile sanki bir şeyler hissetmişçesine böğrünü kabartmış yağmur bulutlarını kendine siper etmiş hazır bekliyordu.Neredeydi her zaman ki ayın büyülü görüntüsü sevgililerin birbirlerine aşık olduğunu farkettiren sihir tozları bu gece dökülmüyordu.Hayvanlar bile yoktu etrafta yakarışları dalgalanmıyordu boşlukta. Bir süre kendi derdinden ortalıkta ki bu garipliği farketmemişti genç kadın. Deniz kızlarını andıran kıvırcık,bukleli,uzun, gecenin kalbi gibi siyah saçları rüzgarında gücüyle yüzüne kırbaç misali iniyordu.Bir yandan önünü görebilmek için saçlarını yüzünden çekmeye çalışıyor diğer yandan kaldırımda zar zor ilerlerken montuna ve çantasına sıkı sıkı sarılıyordu. ''Kahretsin,neden şu teklifi değerlendirmedim ki'' diye hayıflanıyordu genç kadın. Aslında o da nedenini iyi biliyordu önce evde ikram edilen soğuk bir şeyler daha sonra sıcak çift kişilik yatakta bitecek sohbetler,nedeni buydu.Hayatta hiçbir zaman şanslı oyuncu olmamıştı bu yüzden hep kendi çabası uygunsuz yollarla kazandığı mevki,para,ev,araba hepsi sahte şeylerle mutlu olmaya çalışmak,yaşamak hep acı vermişti ona. Peki ya bu söylediğide neyin nesiydi yoksa şu an bu tekin yolda olmaktansa ihtiyarın koynunda olmayı mı yeğliyordu? Ne söylediğini farkettiği an kahkahaları geceyi delip geçerken ağaçların arasında bir gölgenin olduğunu farketti. Aklına ilk gelen belki birileri bana yardımcı olabilir düşüncesiydi.Gölge sakin bir şekilde yavaş adımlarla kaldırıma sokak lambasının yanına geldi,genç kadın bir oh çekerek hızlı adımlar eşliğinde adama doğru yöneldi sokağın ortasına daha gelmemişken adamın yüzünü aydınlatan sokak lambasının ışıkları genç kadının gözüne dolmaya başladı.Görüşünü tekrar kazanmak isteyen kadın bir kez gözleri kırpıştırdı ve açtığında genç adam karşısındaydı o kadar yakındı ki nefes alışverişini duyması gerekiyordu,oysa sanki karşısındaki duvar misali ne kıpırdıyor ne nefes alıyordu. Genç kadın paniğe kapılarak bir adım geriledi ve siyah,uzun çizmelerinin ince topuğu kırılıverdi.Tedirginliği daha da artmasıyla ayakta duramayarak yere düştü kadın,bunu fırsat bilen esrarengiz adam hafifçe eğilerek sağ elini kadının yavaşça boynunda gezdirmeye başladı,bir süre kendini iyi hisseden kadın adamın sırıtışıyla daha da bir mutlu oluyordu.Birden adam ani değişiklik göstererek yüz ifadesi değişiverdi,farketmişti fazla açılmıştı ağzı gereğinden fazla yakın davranmıştı.Ama çok geçti kadın olup biteni görmüştü işte karşısındaki bir vampirdi,bunu anlayan kadın adamdan kurtulmak için amansızca çırpınmaya başlamıştı fakat pek başarılı olduğunu söylenemezdi. Vampirin dudakları şeytanın çingene sevgilisini baştan çıkarma seanları gibi kıvrıldı,eğildi ve önce küçük bir hareketle boynunda gezindikten sonra kadının tiz çığlıklarıyla vücudu tamamen yere yığılmasıyla son buldu. | |
|
Aethra Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 54 Kayıt Tarihi : 04/05/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Yeni Yaşam Çarş. 29 Haz. 2011, 16:28 | |
| Şimdi bir mızrabın vurduğu herhangi bir telde, Kor ateş sevda yanığı ses olmak istiyorum; Çekincesiz, Sana ulaşmak için! Hasreti olduğum gözlerine, Doya doya bakmak için! Yüzümde yüzün, saçlarında ellerim Yaşamak için! Gecenin kollarına bıraktı kendini Michael. Huzur bulamıyordu hiçbir yerde. Sürekli hareket etmek ihtiyacı duyuyordu. Ruhu parçalanmış gibi hissediyordu. Berduşlar misali dışarıda dolaşıyordu. Hiçbir şey yapmak istemiyor avare avare dolaşıyordu. Bir buçuk günden beri-belki de daha fazla- beslenmiyordu. Gözleri kararmıştı. Kendini böyle öldürmeyi planlıyordu; beslenmeyerek. Ama buna daha fazla dayanamıyordu. Zaten çektiği acıya susuzlukda eklenince her şey daha beter bir hal alıyordu. Bu yüzden çıkmıştı belki de dışarıya; beslenmek için. Aklında başka bir şey daha vardı. Bir taşla iki kuş vurabilirdi. Hem karnını doyurup hem de zorunlu olduğu her sene en az bir vampir dönüştürme kuralını da atlatabilirdi. Bu fikri sevmişti. Hem belki yavrusuyla uğraşırsa kafasını dağıtabilirdi. Bu düşünceyle dolaşmaya devam etti. Dişine göre birisini arıyordu. Gerçi etrafa çok dikkat ettiği söylenemezdi. Hala Veronica'yı düşünüyor onu görüp görmemekte kararsız kalıyordu. Bütün hücreleri onu görmek için yanıp tutuşurken direniyor, gitmemek için adeta inat ediyordu. Haklıydı da. Giderse acısının daha da çok artacağını biliyordu. Onun üzerinde Aldus'un kokusunu alırsa yapabileceklerini düşünemiyordu. Zaten her şey sınırdaydı ve böyle bir şey olursa pişman olacağı bir şey yapabilirdi; Aldus'u öldürebilirdi. Bundan pişman olurdu çünkü sonrasında Veronica'nın çekeceği ıstırabı şimdiden görebiliyordu. En çokda bu mahfediyordu Michael'ı. Onu öldürürsekendisini asla affetmeyeceğini biliyordu. 650 yıllık ilişkileri bir an da bu noktaya kadar gelmişti. Hmde daha bir yıllık bile olmayan birisi yüzünden. Kaç aylıktı? Üç mü beş mi? Her geçen saniye biraz daha kederleniyordu Michael. Veronica'ya olan özlemi dayanılmaz bir haldeyken ona gidemiyordu. Onu görmeyi o kadar çok istemesine rağmen yapamıyordu. Onun güzelliği bir an olsun aklından çıkmıyor, her an zihninde ceylan gözlerine bakıyordu. ELi sürekli çeyrekliğe gidiyor, ona dokunarak Veronica'nın dokunuşunu hissetmeye çabalıyordu. Bütün bunları düşünürken pembemsi renkte bir gözyaşı süzüldü yanaklarından aşağıya... Dikkatini bir kız topluluğunun sesli konuşmaları ve kahkaları çekti. Sarışınlardan bir tanesi bağırıyordu: "Hey! Aranızda en güzel benim bunu tartışmayalım." Başka bir tanesi itiraz ediyordu: "Bende güzelim," diye. Hepsi birbirinden güzel olduğunu iddia ediyordu ama hepsi aynıydı. "Güzelsiniz ama boşsunuz. Kimse sizin için canını vermez. Buradan geçen herhangi bir yolcu benim gülümün size benzediğini sansa bile, o tek başına topunuzdan önemlidir. Çünkü üstünü fanusla örttüğüm odur, rüzgârdan koruduğum odur, kelebek olsunlar diye bıraktığımız birkaç tanenin dışında bütün tırtılları uğruna öldürdüğüm odur. Yakınmasına, böbürlenmesine, hatta susmasına kulak verdiğim odur. Çünkü benim gülümdür o..." Bu kızların karşısında Veronica'sını düşünürken sızıvermişti bu satırlar aklına. Evet kızların hepsi güzeldi ama boştu. Çünkü hiçbiri O değildi. Hiçbiri için burada değildi Michael. O'nun için buradaydı. Onun için acı çekiyordu. Sadece O'nu özlüyordu. Bu kızların hiç biri ona bir anlam katmazken; O, bütün hayatının anlamını oluşturuyordu. Bütün bunları farketmek daha da çok acı veriyordu Michael'a. Daha fazla bakamadı kızlara ve yoluna devam etti. Gözlerinden akan yaşlar yanağında pembemsi izler bırakarak aşağıya doğru süzülüyor tişörtünün üzerine damlıyordu. Zayıflık göstergesiydi belki ağlamak ama kimin umrundaydı ki? Veronica yoksa güç de onun için bişey ifade etmiyordu. Her şey onda anlam buluyordu Michael için. Yorulmamıştı ama daha fazla devam etmek istemedi. Yolun kenarındaki sık ağaçlardan birisine yaslanarak durdu. Yoldan geçen ilk kişi her kim olursa ondan beslenecek ve onu dönüştürecekti. Artık durmak istemiyordu. Durup düşündükçe her şey daha işçinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Yaş aralığı da umurunda değildi. Çocuk olmaması yeterliydi. Bekledi bekledi... Kimse geçmeyecekmiş gibi duruyordu. Belki de çok ıssız bir yer seçmişti beklemek için. Dönüp biraz önceki kız gurubundan birisini çekip dönüştürmeyi düşünürken gördü onu. Kendi kendine kahkaha atarak yürüyordu. Belki bu yüzden çekmişti dikkatini. Kahkasında gerçek neşeyi görebiliyordu. Yavaş adımlarla kendisini görebileceği bir yere çıktı. Sokak lambasının yanına gelince durdu. Kız kendisine resmen koşar adım gelebiliyordu ve kendisini görünce rahatladığını farketmişti Michael. 'İnsanlar gerçekten çok saf olabiliyor.' diye düşündü. Kendi ölümüne doğru hızlı adımlarla geliyordu. Michael da bu sefer hızla ona doğru ilerledi ve kadın daha gözlerini kapayıp açmadan karşısında belirdi. Korkarak bir adım geri çekilirken topuğu kırıldı ve yere düştü genç kadın. Michael için bu çok kolay bir avdı ama yapabileceği bir şey yoktu. Artık genç kadın kaybetmişti. Yavaşça yüzüne doğru eğildi Michael ve sağ eliyle boynunu okşamaya başladı. İçindeki açlığı bastırmaya çalışsa da ne kadar başarılı olabilirdi bilmiyordu. İlk başta tatlı tatlı gülümsüyordu kıza ve kızın da ona güvendiğini görebiliyordu. Ama içindeki susuzluğu daha fazla bastıramadı ve vampir dişleri ortaya çıktı. Kadının yüzünden geçen binbir türlü şok ve korku ifadesi ona daha da çok zevk vermişti. Dişlerini boynuna geçirdi ve içmeye başladı. Kanın ağzında patlamaya yol açtığını hissedebiliyor, arzunun bütün vücuduna yayıldığını biliyordu. Ardı ardına zevk patlamaları yaşarken ağzını boynuna daha çok bastırıyor, kadının gittikçe solmasını umursamıyordu. Kalp atışları gittikçe daha çok zayıflayınca yeteri kadar içtiğini düşündü ve bu sefer kendi kolunda bir çizik açtı. İçmesi için kızı doğrulturken kolunu ağzına dayadı ve içmeye zorladı. İlk başlarda öksürdüyse de sonra içmeye başladı. Yeteri kadar içince kendi kolunu ondan ayırdı ve kesiği kapadı. Genç kadın kollarında baygın halde yatıyordu ve 48 saat boyunca da uyanmayacaktı. Onu kucağına aldı ve yoldaki evlerdne gelen sesleri dinlemeye başladı. Nerdeyse hepsi boştu. Herhangi birisine girerken içeride eşyaların olduğunu ümit ediyordu. Umduğu gibi de oldu. Muhtemelen orada yaşayan aile tatile falan gitmişti. Kızı yatağa yatırdı. İlk defa gerçekten bakınca gerçekte güzel bir kız olduğunu farketti. Bu gece gördüğü kızlar gibi sıradan bi güzel değildi ama Veronica gibi de değildi. Farklı olan bir şeyler vardı ama bu bir şey farkettirmiyordu. Uyanınca ondan nefret edecekti belki ama umurunda değildi. İki yıl boyunca her istediğini yapmak zorundaydı. Ondan sonra isterse ona meydan okuyabilirdi kendisine güveniyorsa. Kızın yanında yatma fikri cazip gelmiyordu. Bugünlerde bir kıza yaklaşma fikri ona hiç cazip gelmiyordu ki zaten. Aklında sadece Veronica vardı. Salondan bir koltuğu alıp yatağın karşısına koydu ve kızın uyanmasını beklemeye başladı. ***48 saat sonra*** Kızın uyanmaya başladığını farkediyordu. Yüzü eskisi gibi ölü durmuyordu. Gerçi hala bir ölüydü ama; Yaşayan ölü. Kızın tamamen kendisine gelmesini bekledi. Kollarını yavaş yavaş çapalattı ve en sonun da gözlerini açtı. Susuzluğu gözlerinden anlaşılıyordu. Hemen hazırda beklettiği bağışlanmış kanlardan birisini yırtıp açtı ve kızı içmesi için zorladı. Başta tiksintiyle baksada soonra poşeti parçalarcasına içti. O bittiğinde başka bir poşet kanı aldı ve açtı. Ama bu sefer daha yavaş içmesi için onu uyardı. Çok hızlı içmesi zararlıydı. En son kız yeterince beslendiğinde durdu ve gözlerinini içine baktı. Orada ne gördüğünden emin değildi. Belki merak belki korku. Belki de sevinç... Bilmiyordu. Kızın çığlık atmasına hazırlamıştı kendini ve vereceği tepkiyi sabırla bekliyordu. | |
|