Vampir| Kurt adam Alımları

rütbeniz veriliyor

Karakter adı: Artemis Xyre
hangi ırk: Kurt Kadın
Dönüşüm yaşı ve dönüm geçmişi: Çiftleşme sonucu doğum. Eğer olmuyorsa babası tarafından ısırıldı.
Yaş: 19
Karakter Özellikleri: Ona baktığınızda hiç bir şey anlamazsın. Suratında size anlatacağı en ufak bir kalıntı yoktur. İçinde tek bir nefret vardır o da: babası. Kendisini lanetlediğini düşündüğünden babasından nefret eder.
Meslek: yok
Özel yetenek: Puanım yeterse pşisik bağlılık.
Yıldız seviyesi yada örnek rp:
Mutluluk.
Zifiri karanlığın hakimiyetini üstlendiği izbe bir bar köşesinin kenarında buldum mutluluğu. Şırıngadaki esrarengiz sıvıyı damarlarıma iterken tek düşünebildiğim buydu. Beynimi tetikleyen hiçbir şey yoktu, sorunlarım yoktu, önemseyebileceğim en ufak bir şey dahi yoktu. Sadece o ve ben vardık… Kısa bir süre sonra bedenim kavrulmaya başladı. İçimde söndüremeyeceğim bir yangın git gide körükleniyordu. Ölüyor muydum yoksa? Bir çizik dozun bedenimde yarattığı etki bu kadar büyük olabilir miydi? İçimdeki alev git gide sönerken terden ıslanmış saçlarımı geriye doğru attım. Şimdi ise titriyordum. Tenim, rüzgara karşı direncini yitirmişti sanki. En ufak bir esintide bedenim soğuktan kaskatı oluyor, istem dışı bir titreme geçiyordu içimden. Korkuyordum; yaşanmışlardan, yaşananlardan ve yaşanacaktan, her şeyden korkuyordum. Her ne kadar uzak durmaya çalışsam da bu illetten, yapamıyordum. Beni çarmıhına germişti çoktan. Bedenimi paramparça ettikten sonra ruhumu da ele geçirecekti. Her aklıma gelişinde bir kırbaç daha iniyordu savunmasız vücuduma. Ve nihayet gökyüzüne ulaştı ruhum. Bulutların üzerinde, yapay zevklerin hükmettiği bir gökyüzünde adeta süzülüyordum. Kendi yapay dünyama soyunuyordum tüm çıplaklığımla. Her şey mükemmeldi. Kuş kadar özgürdüm artık. İstediğim her şeye ulaşabilecektim. Ta ki hayal evresini bitirene kadar. Şimdi ki evre ise uyuşukluktu. Hiçbir şeyi algılayamayacak kadar uyuşacaktı beynim. Bedenim, taşıyamayacağım kadar ağırlaşmıştı. Vücudumda hissedebildiğim tek organım kalbimdi.
Eroin yaşamımdan bir parça daha alırken, tüm bedenim hissizleşmişken kalbim inatla yaşadığımı haykırıyordu. Parmaklarımı, az önce şırınganın delip geçtiği dokularımın üzerinde dolaştırdım. Zehrin bedenime girmesi on dakikadan fazla olmamıştı ama iğnenin girdiği yer, çoktan morarıp kabarmıştı. Göz kapaklarım git gide kapanıyordu. Uyuşmuştum. Kıpırdayacak en ufak bir gücüm yoktu…

***

Güneşin rahatsız edici ışığı, pencereden içeri süzülürken gözlerimi kırpıştırdım. Son derece modern, siyah ve beyaz tonlarına ağırlık verilen mobilyalarla döşenmiş bir evdi burası. Her parkenin üzerinde özenle işlenmiş, gümüş desenler vardı. Pencereler enine ve boyuna uzun bir şeklinde döşenmiş, siyah tüllü perdeler ile süslenmişti. Ama ilgimi en çok çeken şey salonun ortasında duran devasa boyuttaki avizeydi. Her kıvrımına damla şeklinde kristaller yerleştirilmiş, altın kaplama bir şaheserdi adeta. Bu Leon’un eviydi. Benim ebedi sevgilim…
Onunla yine bir barda tanışmıştık. İkimizde bağımlısıydık bu illetin. Belki de bizi yakınlaştıran şey buydu: eroin!
Gözlerimle evi karış karış süzüp en ince detayına kadar incelerken kapı sesini duydum. Sarı, düz saçları gözünün önüne inmişti. Nedense hiç olmadığı kadar çelimsiz ve soluk tenli gözükmüştü gözüme. Bir ruhtan farkı yoktu. Daha da dikkatli baktığımda gözlerinin altını kaplayan mor halkaları fark ettim. Gözlerim otomatik olarak kollarına ilişti. İğne izleri. Kolunun her bir köşesinde duran kabarık, mor izler.
‘’Günaydın.‘’ dedi düz bir tonda. Yüzümde eğreti duran bir gülüşle karşılık verdim. ‘’Günaydın, sabah sabah çekmişsin.’’ dedim küçük bir sitemle. Dudaklarındaki kırılgan burkulmayı gördüğümde anlık bir pişmanlık yaşadım. Ne gereği vardı ki bu çıkışımın? Cevap vermeden elindeki poşetleri mutfak tezgahına bıraktı ve içindekileri sırayla yerleştirmeye başladı. Havadaki sessizliği dağıtmak için-biraz da konuyu değiştirmek için- ‘’Dün ne oldu?’’ diye sordum. Aslında neler olduğunu gayet iyi biliyordum. Yine kanımı kirletmiş ve bir yerlerde yığılıp kalmıştım. Son günlerde kurtarıcım makamına erişen Leon ise beni alıp evine getirmişti ve ben de tüm gün uyumuştum. Ama bugün kendimi daha iyi hissediyordum. Gerçi bedenim her ne kadar iyi görünse de ruhum hâlâ dinlenememişti. Ruhun yıpranması, bedenin yıpranmasından daha geç iyileşir derler. Eğer bir insanın ruhu parçalanmışsa tedavisi sadece zamandır. Sabır bekleyen bir iştir. Ama bir insanın bedeni hasar görmüşse birkaç tedavi ve ilaçla kısa sürede iyileşebilir.
‘’Seni bulduğumda yerde kıpırdamadan yatıyordun. İlk başta öldüğünü sandım ama nabzın hala atıyordu hem de delicesine. Ben de aceleyle seni eve getirdim ve… İşte buradasın.‘’ dedi neredeyse fısıldayarak. Eğer onu pür dikkat dinlemeseydim kendi kendine konuştuğuna yemin edebilirdim. ‘’Bir kahveye ve güçlü bir ağrı kesiciye ihtiyacım var.‘’ [b] dedim sorarcasına. Leon, sanki ona emir vermişim gibi yaptığı işi bıraktı ve kahvenin suyunu koydu. Ardından birkaç dolabı karıştırdıktan sonra küçük bir tablet çıkardı. ‘’Bell, artık beni korkutuyorsun.’’ dedi sıcak suyu kahvenin üzerine boşaltırken. Bana Bell demesi her zaman hoşuma gitmiştir. Gerçek adım Bellanie ama bu isimden nefret ediyorum. İnsanların bana Bell demesini tercih ederim. ‘’Ne demeye çalışıyorsun?‘’ diye sordum kısaca. kısaca. Kahveyi ve tableti elime verirken ‘’Son günlerde,‘’ dedi ve tuttuğu nefesi dışarı verdi. ‘’sürekli bir köşede yığılıp kalıyorsun.‘’ dedi endişeli endişeli. Tableti yuttuktan sonra kahve fincanımı parmaklarımın arasına alıp dudaklarıma götürdüm. ‘’Benim için endişelenme’’ dedim ve kalkmaya niyetlendim fakat olmadı. Bedenim o kadar ağır gelmişti ki bir an için obez olduğumu sandım.. Leon’un suratında kısa bir zafer gülüşü belirdi. ‘’Hâlâ onunn olumsuzluklarını taşıyorsun. Bu gece burada dinlensen iyi olur.‘’ dedi. ‘’Olmaz.‘’ diyerek çıkıştım. ‘’Evimde de dinlenebilirim.‘’
‘’Peki oraya kadar nasıl gitmeyi planlıyorsun?‘’ dediği an yapbozun parçaları teker teker yerine oturdu. Bu halde bu kapıdan dışarı adım atacak gücüm yoktu. ‘’Akşama kadar dinlen, akşam olunca seni evine bırakırım.‘’ dedi ve odadan çıktı.
Akşama toparlanabilmek için gözlerimi kapayıp uyumaya çalıştım. Hayal gücünü kullan Bell… Tabii hala varsa.

***

Uyandığımda Leon çoktan hazırlanmıştı. Sabahki halinden eser yoktu. Siyah, dar kesimli bir pantolon, üzerine püsküllü bordo bir tişört geçirmişti. Ayağında iste oldukça büyük postallar vardı. Nedense bu hali daha sevecen, daha gerçekçi gelmişti bana. ‘’Bu ne hazırlık? Altı üstü beni eve bırakacaksın.’’ dedim takılmaya çalışarak. Aldırış etmeden omuz silkti. ‘’Önce mekana bir gideceğim, sonra bırakırım seni. ‘’ dedi.
‘’Bende geleceğim.’’ dedim aniden. Sözcükleri tutamamıştım ağzımda. Karşı çıkmasını, hatta beni eve bırakıp partiye öyle gitmesini bekledim ama ‘’Tamam, hazırlan o zaman.’’ dedi sadece. Kısa bir şaşkınlığın ardından üzerimdeki battaniyeyi kenara fırlattım ve banyoya doğru yol aldım. Gerçekten de b*k gibi görünüyordum. O kadar zayıflamıştım ki kemiklerim sayılabilecek noktaya gelmişti. Üstelik tenimde en ufak bir renk yoktu; soluk ve bembeyaz… Gözlerimin altı beklediğim gibi mordu. Hızla saçlarıma şekil verdim ve yüzümü yıkadım. Kıyafetlerimi de düzelttikten sonra Leon’un yanına gittim.
Bar gerçekten çok lükstü. En pahalı içkiler, en iyi ses sistemi, en konforlu koltuklar, en iyi çerezler… Buraya sadece bir hafta takılsanız batardınız herhalde. Beni rahatsız eden tek kısım ise içerisinin yoğun bir sigara dumanı tabakasıyla kaplı olmasıydı. Sigarayı pek sevmezdim doğrusu. Leon ile barın en ücra köşesine gittik. Bana sormadan 2 kadeh viski istedi ve ardından sigarasını yaktı. Dumanını inat edercesine üzerime saldı ve güldü. ‘’Bu gece kafamı dağıtmak istiyorum.’’ dedi. Demek malları yanında hazırdı. Harika. Şu anda tek ihtiyacım olan maddeydi ve onu almadan hiçbir yere gitmeyecektim. ‘’Ben de.’’
Viskilerimizi yudumlarken çehresinin her karışını inceliyordum. Onda daha önce fark etmediğim ne vardı? Ya da beni kendine çeken bu gizemli simada neler gizliydi? Leon ikinci sigarasını yakıp kulağıma doğru eğildi. ‘’Sana bir sır veriyim mi Bell?’’ dedi gizemli bir şekilde. Ses tonundaki gizem beni daha da kendine çekmeyi başarmıştı. Onaylarcasına kafamı salladım. ‘’Benim adım Lee.’’ dedi. Bir süre öylece bakakaldım. Bunca beraberliğin ardında daha ne sırlar yatıyor olabilirdi? Adını bile yeni öğrendiğim bu yabancı benden daha ne saklıyor olabilirdi? Şaşkınlıkla ona bakarken sözlerine devam etti. ‘’Torbacılar gerçek adımı öğrenmesinler diye Leon diye tanıtıyorum kendimi.’’ dedi arkasına yaslanıp sigarasından bir fırt daha çekti. Suratına tiksinircesine bakarken o, sadece sırıtıyordu. Amacım olay yaratmak değildi ama bana böyle önemli bir şeyi söylememesi affedilemezdi. ‘’Daha neler saklıyorsun benden Lee?’’ dedim çemkirircesine. Yüzü bir anda buruştu. Zevk aldığı her şeyden soğumuştu sanki. ‘’Abartılacak bir şey yok Bell. Hem adımızın ne önemi var ki? Bizimkisi eroin aşkı değil mi?’’
İşte o an dünya başıma yıkıldı. Hiç gelmemiş olmayı dilerdim. Bunları hiç yaşamamayı, gerçeklere göğüs germemeyi... Ama hepsi gerçekti işte. Ağzından çıkan sözün her hecesi gerçekti. Sinirle ayağa fırladım. Kesinlikle sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Barın kapısına doğru yöneldim ve son bir kez arkama baktım. Yoktu. Anlaşılan Leon benden önce davranmıştı. Hızla bardan çıktım. O an kalbimin durduğunu hissettim. Karşımda Leon ve bir kız şehvetle öpüşüyorlardı. Birbirlerini okşuyorlar ve bütünlüyorlardı. Daha fazla dayanamadım. Gözlerim karardı.

***

Gözlerimi evimde ilk kez. Ne zamandır uğramıyordum bu eski püskü yere. Yabancı bir yer gibi geldi bir an. Hemen telefona sarıldım. Leon’u görmek istiyordum. Ona yaptıklarının cezasını bir bir çektirmek istiyordum. Telefonu 3 kere çaldı ve meşgule attı. Or*spu!
İşte o an bir karar aldım. Hayatımda ona dair ne varsa silecektim. En çok ta eroini! Geçmişin izlerini bedenimde taşımak istemiyordum. Evimde onun anılarını taşıyan ne varsa attım sokağa. Sonra da kirlerimden arınmak için banyo yaptım. Temiz biri olacaktım artık. Zaman kaybetmeden doktora gittim. Eroin tedavisi olmak istediğimi, bir daha böyle bir şeye bulaşmak istemediğimi açıkladım. Birkaç kan tahlili yapıp idrar örneğimi aldılar. İşte işin en zor kısmı geliyordu: sonuçları beklemek. Sanki dakikalar geriye doğru ilerliyordu. Bir türlü zaman geçmek bilmedi. Nihayet doktor geldi. Yüzündeki ifadeden anlamıştım. Artık çok geçti. Eroin tedavisi olmamın imkanı yoktu. Zehir tüm kanımı kirletmişti ve yakında yüksek dozdan ölecektim derken doktorun ağzından çıkan sözcükler yine de bir umut ışığı verdi bana.
‘’Seni Psikolog Jane Tudor’a yönlendireceğim.’’ dedi. Hemen kabul ettim. Bayan Tudor’un odası oldukça rahatsız ediciydi. Beyazdan başka bir renge yer verilmemiş bir ofisti. Birkaç sıkıcı konuşmanın ve soruların ardından bana beklemem için bir işaret yaptı. Eline telefonu aldı ve odadan dışarı çıktı. Sonuçları merak ediyordum. Bu yüzden kapıyı dinledim.
‘’Doktor Bey, üzgünüm ki Bellanie Hardy şizofren. Anlattıklarının hiç birini yaşamadığı anlaşıldı. Benim yapabileceklerim bu kadar. İyi günler.’’
O günden sonra beni tımarhaneye kapattılar. Artık beyazlar dostum, beni anlayan tek şey ise hayallerimdi…

güzel bir rpiydi daha farklı biteceğini düşünmüştüm ama böylede güzeldi.
Yıldız seviyeniz:****

Onaylandı fakat özel yetenek olarak psişik bağlılık alamıyorsunuz. Başka bir özel güç isteyin lütfen.

Karakter adı: Skylar
hangi ırk: Vampir
Dönüşüm yaşı ve dönüm geçmişi: 21
Yaş: 324
Karakter Özellikleri: Acımasız çok. Geri kalanını sonra öğrenirsiniz.
Meslek: -
Özel yetenek: Cinsel Çekim
Yıldız seviyesi yada örnek rp: *****

Onaylandı

Karakter adı: Pandora
hangi ırk: Vampir (Mümkünse konsey 5*)
Dönüşüm yaşı ve dönüm geçmişi: 24 yaşında dönüştürüldü. Yaklaşık 367 yıl önce. Bir sokak gezisi yaparken Leonard adından bir vampir tarafından dönüştürüldü.
Yaş: 367
Karakter Özellikleri: Dönüşmeden önce ailesi tarafından reddedildiği için sokaklarda kalmıştır. Bu yüzden biraz psikopat ve uçları seven biridir. Ama yaşadığı zorluklar ona ayrı bir olgunlukta katmıştır. Zevk için kan içmeyi sevdiği kadar alış veriş yapmayıda sever.
Özel yetenek: Cinsel Çekim
Yıldız seviyesi yada örnek rp: 5*

Onaylandı.

Karakter adı:G. Abby O'Dow
hangi ırk:vampir
Dönüşüm yaşı ve dönüm geçmişi:26

Spoiler:

Yaş:109
Karakter Özellikleri:

Spoiler:

Özel yetenek:Cinsel çekim
Yıldız seviyesi yada örnek rp:****

Karakter adı: Savannah von Zarovich
Hangi ırk: Vampir
Dönüşüm yaşı ve dönüm geçmişi: 30.
Dönüştürülmeden önce, İngiltere'de bir revü sanatçısıydı. Yaşı biraz geçkin olduğu için popüler sayılmasa da, kendisine göre bir hayran kitlesi vardı. Sonunu getiren de, bu kitlenin bir parçası oldu. Ölümlü hayatına dair son hatırladığı şey, son hazırlıklarını yaptığı odanın kapısının çalınmasıydı. Daha sonra, kabarenin düzenli müşterilerinden biri olduğunu öğreneceği adam, odaya dalıp Savannah’a saldırdı ve yarı ölü kadını malikânesine götürdü.
Adamın adı Strahd’dı ve her gece sahnede dans edişini izlediği Savannah’a takıntılıydı; bu yüzden onu dönüştürmüştü. Böylece sonsuza kadar beraber olabilirlerdi. Fakat Savannah bunu istemiyordu. Can güvenliği açısından bir süre Strahd’la beraber oldu, onunla birlikte yaşadı, soyadını kullanmaya başladı. Adamdan öğrenebileceği her şeyi öğrendikten sonra ona ihanet etti. Az daha ölüyordu, fakat sonunda başardı. Strahd’ı öldürdü ve tüm malvarlığına el koydu.
Yaş: 500-600 olarak düşünmüştüm ama alacağım puana göre değiştirebilirim.
Karakter Özellikleri: Soğuk, uzak ve hissiz. Yaşama pek bayılmasa da, ölümden ve sonrasından korkar. Kimseden bir beklentisi yoktur. Yalnızlığı pek umursamaz, insanların onun hakkında düşündükleri ilgisini çekmez. Kendini beğenmiştir ve etrafındakileri küçümser, fakat bunu insanın yüzüne çarpmaz. Düşündükleri, söyledikleriyle aynı hizada değildir. Sanatın her türlüsünden hoşlanır; yazılan, çizilen ve söylenenler ona etrafında olanları anlamada yardımcı olur.
Meslek: Puanım yeterse ve yer varsa Konsey Üyesi olmak isterim.
Özel yetenek: Hayvan Kontrolü.
Yıldız seviyesi yada örnek rp: Puanlandıktan sonra editlenirse sevinirim. RP’lerim çalınıyor çünkü.

Spoiler:

Rütbeniz veriliyor. Yıldız seviyeniz : *****
max: 400 yaşında olabilirsiniz. Konsey için tek boşlukolduğundan onu site içinde yapılan rplere göre değerlendiriyoruz. İyi rpler dilerim

Özel güç verilirdi. Gizem seni ben dönüştürmemişmiydim

Karakter adı: Eva Francessa Tougas
hangi ırk: Kurt Adam
Dönüşüm yaşı ve dönüm geçmişi: Büyücü bir anne babanın safkan kızı olarak doğdu. Başarılı bir manken olma yolunda ilerliyordu. Bundan 200 yıl önce 21 yaşında, Fransa'da bir adamdan hoşlanmaya başladı. Adam zengin, dinç ve yakışıklıydı. Ne var ki Eva'yı ısırarak onu kurt adama çevirdi.
Yaş:(Dönüştükten sonraki. Yıldız seviyesine uymayan yaşlar onaylamada belirtilir.) 200
Karakter Özellikleri: Hırçın, bencil, kendini beğenmiş, burnu havada bir tiptir. Çekici vücut hatları ve güzel yüzü bir vampirle kapışabilecek kadar etkileyicidir. Genellikle bu özelliği hayatını kolaylaştırmıştır.
Özel yetenek (isteğe bağlıdır): Dönüşüm gücü
Yıldız seviyesi yada örnek rp: ****

Onaylandı

Karakter Adı: Monique Scarlet
Hangi ırk: Vampir
Dönüşüm yaşı ve dönüm geçmişi: 21/ Dönüm geçmişi örnek rp olarak yazıldı.
Yaş: Yıldıza göre belirlenecektir.
Karakter Özellikleri: Düzenlenecek.
Örnek rp:

Spoiler:

Yıldız seviyesi : *** Rütbeniz veriliyor

Özel yetenek:dönüşüm gücü Yıldız seviyesi:11
Tristan Majere için.

Onaylandı.

rütbeni veriyorum ama club için pm atarmısın bana.

Yıldız Seviyeniz *****
Oldukça akıcı bir rpydi. Devamını merak etmedim değil

Rütbeniz veriliyor.

özel yeteneğe zihinsel etkileme yapabilir misiniz?

Onaylandı.