Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Tanrının savaşçısı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Tanrının savaşçısı Empty
MesajKonu: Tanrının savaşçısı   Tanrının savaşçısı Icon_minitimePtsi 12 Tem. 2010, 21:59

Rusya'nın en büyük meydanında kalabalık bir ıssızlık vardı. Çevredeki insanlar yaşam enerjilerini tüketmek için delice koşturuyor, sürekli hareket ediyordu.

Dimitri başını kaldırıp, gök yüzüne baktı. Bulutların arkasına gizlenmiş ürkek gibi duran güneş ısı vermiyor, canını yakmıyordu. Güneş batmaya yüz tutmuş yerini geceye bırakmaya hazırlanırken, dimitri sessizce kalabalığın koşuşturmasını izledi. Kimse ona bakmıyor, ona aldırmıyordu.

Her zaman yanlız olmayı sevmişti ama şimdi yanlız bile eziyet ediyor, ruhuna işkence ediyordu. Her şeyi düşünmeye başladı. Belki binkez düşünmüş olmasına rağmen olanlara anlam vermekte zorlanıyordu.

Güçlü, cesur ve yakışıklı bir erkekti. Aslında bir vampirdi. Ne istediğini biliyordu. Aslında bilmediğini anladığında geri dönülmez yolla girmişti.

Tüm hayatı alt üst eden kızı düşündü. Gözleri deniz gibi derin ve maviydi. Saçları güneşin tüm renklerini üzerine çekmiş, sarının en güzel tonuydu. Vücudunu düşünemiyordu bile... Izdırabını arttırmamak için tekrar gözlerini düşündü. O gözlerde kendini bulmuştu.

Üç ay önce birden karşısına çıkan bu gizemli ve mükemmel varlık bir insan, yada bir vampir değildi. Görünüşü insan gibi olsada aslında bu dünyaya ait olmadığı belliydi. Çevresinde onu saran beyaz bir ışık vardı. Sanki ışık onun vücudunu sarmış, onu koruyordu.

Dimitri onu gördüğünde adeta donmasına neden olan şey bunlar değildi. Onun donmasının nedeni elindeki kılıçtı. Güzel kızın elinde asla ona ait değilmiş gibi duran ağır ve görkemli bir kılıç vardı. Kılıçın gümüş ve keskin yüzünde daha önce görmediği bir dilde yazı olduğunu fark eden Dimitri şaşkınlığını üstünden atıp kıza sormuştu....


"Kimsiniz?" sesi ürkek ve kırılgan çıkmıştı. Yıllardır vampir dünyasının en korkulan kişilerinden biri olduğuna kimse inanmazdı. Her şeyi alt üst eden kız gülümsedi. Gülüşünde alay yada küçümseme yoktu. Bir bebek kadar saf ve temiz görünüyordu. Üzerinde beyaz bir elbise ile melek gibiydi.

"Benden ne istiyorsun?" dimitri bir kez daha sormuş ama yanıt alamamıştı. Belki de yanlış soruları soruyordu. Kız ona gülümsemeye devam ediyor kılıçını elinde tutuyordu. O anda gök yüzünde bir şimşek çakmıştı. Kız paratoner gibi şimşeği üzerine çekiyordu. Gök yarılmış gibiydi. Gözleri kamaştıran bir ışık kıza daha doğrusu kılıca geliyordu.

Dimitri uzun hayatında çok tuhaf şeyler görmüştü ama böylesini hayal bile edemezdi. Olduğu yerden kıpırdıyamıyor, Ayaklarını tutan görünmez zincirler var gibiydi. Şimşek sona erdiğinde kılıç parlıyordu. Işık kümesi gibi çevrisini aydınlatmıştı. Kız bir adım atıp Dimitri'ye yaklaştı.

" Dur gelme?" Dimitri ağzından çıkanlara inanamamıştı. Bir kızdan korkuyordu. Kızın yüzüdeki gülümseme soldu. Bakışlarında tuhaf bir şey vardı.

" Benden korkmana gerek yok Dimitri. Buraya senin için geldim." Kızın sesi tüm evreni kaplamış gibiydi. Aslında konuşmamıştı ama kelimler Dimitri'nin beyninin içinde ortaya çıkmıştı. Kafasındaki ses yumuşak bir ipek gibiydi. Sıcak ve özel bir sesti.

En sonunda kendini toplamayı başaran Dimitri kıza sormasa gereken sorulardan birini seçti. o kadar soru vardı ki beyni onları sıraya koymakta zorlanmıştı.

" Sen nesin, adımı nereden biliyorsun" Dimitrinin sesi biraz daha kendine gelmiş gibiydi. "Sonuçta güçlü bir vampirim "diye kendine hatırlatmasının yardımı olmuştu.

" Benim çok farklı isimlerim vardır. Sen beni melek olarak düşünebilirsin. Bu dünyada gelmiyorum. Senin hakkında her şeyi biliyorum Dimitri. Çünkü ben seninim" Kızın sesi Dimitrinin kafasının içinde dönüyordu.

Şaşkınlığı üzerinden atmaya çalışam Dimitri, yapması gerekn en normal şeyi yaptı. Onu inkar etti.

"Sen kimsin bilmiyorum ama yalan söylememen gerekir. Çünkü Ben yalanı sevmem. Seni öldürmek istemiyorum ama gerçeği söylemezsen bunu hemen yapacağım." Yüz yıllardır içindeki vampir duyguları harekete geçmiş, canavarı ortaya çıkarmıştı.

"İnkar sana bir şey kazandırmaz Dimitri. Ben ölümsüz bir meleğim. Beni öldüremezsin. Sen de benim gibi normal değilsin. En azından insan kavramlarına göre. Aslında fazla zamanım yok. Ya bana inanmayı seçersin yada sonuçlarına katlanırsın." Kızın sesindeki sıcaklık kaybolmamıştı. Dimitri tehditlere boyun eğmez daima karşılığını verirdi. Ancak karşısındakinin ne olduğuna emin değildi.

" Peki diyelim sana inanıyorum. Benden ne istiyorsun? Bana ait olduğunu söyledin sanırım dimi?" Dimitri sesindeki alayı bastıramamıştı ancak kız buna aldırmıyordu.

" Adım Lynn senin meleğinim. Aslında uzun yaşamın boyunca seni koruyan bendim. Sen çok özelsin Dimitri. Vampirler insalıklarını kaybeder ve kötünün yanında yer alırlar. Ancak senin gibi istisnalarda var. Her zaman kendini sorgulaman, insanlara zarar vermekten kaçınmanın nedenide bu. Bu yüzden senden ayrılmadım. Seni korumayı devam etti. Şimdi ise sen aynı şeyi yapacaksın" kızın kelimlerini anlamaya çalışan Dimitri gözlerini bile kırpmadan kıza bakıyordu. Tam o sırada bir şey fark etti. Kızın sırtından çıkmış iki beyaz kanat vardı. Elbisesinin renginden daha beyaz duruyordu. Arkasından sarkıyordu.

Dimitri ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Şaşkınlık ve içindeki sıcaklık ona birşey anlatıyordu. Bu kız gerçekten melekti. Kızın son sözleri beyninde tekrarlandı. Ne yapmasını istiyordu onu korumasınımı? Kız Dimitri'nin düşüncelerine cevap verdi

"Beni korumayacaksın. Senin görevin çok daha büyük. Dimitri dünyada iyilik ve kötülük iç içe geçmiş olsada benim geldiğim alemde birbirlerinden ayrıdır. Ben nasıl iyiliği temsil ediyorsam, kötülüğü temsil eden meleklerde vardır. Onlarında bu dünyada adamları var. İşte sen burada devreye gireceksin. Dünyanızı savunacak kötülüğe izin vermeyeceksin. İhtiyacın olduğunda yanında olacağım. Ne yapman gerektiğini anlatacağım fakat bunu isteyerek yapmazsan işe yaramaz. bir çok insan- vampir ve diğer canlılar ölecek. Sen bunu engelleyebilecek tek kişisin."

Dimitrinin bacakları titremişti. Tüm bunlar zaten fazlaydı birde insanlığı korumak .... Hayır, bunu yapamazdı o karanlık bir vampirdi. İnsanları ve dünyayı korumak ona kalamazdı. Lynn bir kez daha Dimitri'nin düşüncelerine cevap verdi.

"Sen özelsin Dimitri her zaman içinde iyiliği taşındın. Senin seçilmene şaşormadım. İşte bu kılıç senin için yapıldı. Sen onunla karalığın ve kötülüğün gerçek yüzünü yok edeceksin. Şimdi gitmeliyim. 3 ay sonra Karanlık yer yüzündeki planlarını uygulamaya başlayacak. Sen onu durdurmak zorundasın. Sana tekrar gelip ne yapman gerektiğini söyleyeceğim. "

Lynn bir anda Dimitri'nin yanına geldi. Kılıçı ona uzattı. Dimitri onun gözlerine bakarak kılıçı aldı. Lynn gülümseyerek Dimitrinin alnına bir öpücük kondurdu. Elini Dimitri'nin atmayan kalbinin üzerine getirdiğinde bir ışık oluştu. Işık çok parlaktı. dimitri gözlerini kapatım bir kaç saniye bekledi. Tekrar gözlerini açtığında Lynn gitmişti. Kalbinin üzerinde elinin sıcaklığını hissediyordu. Üzerindeki gömleğin bir kaç düğmesini açıp hayretle kalbine baktı.

Teninde parlak kırmızıdan oluşmuş bir işaret vardı. Bir tür çiçeğe benziyordu. Dimitri parmağını tenine değdirdiğinde Lynn sesi birkez daha beynine ulaşmıştı.

"O senin mühürün Dimitri. Seni koruyacak sana artık hiç bir insan yada vampir zarar veremez. Sen Tanrının Koruması altındasın. Sen Onun silahı ve dünyadaki savaşçısısın. İhtiyacın olduğunda hep yanında olacağım kalbinin en derin yerindeyim Savaşçım."

Dimitri elindeki kılıça bakıyor olanları idrak etmeye çalışıyordu. Lynn bir kez daha görünmedi ama ihtiyacı olduğunda Dimitri'yle konuşuyor ona yapması gerekleri hatırlatıyordu.

Dimitri bütün düşüncelerden sıyırılıp şimdiki zaman döndü. Rusya'da meydanda duruyor, elindeki kılıç ile savaşa hazırlanıyordu. Zaman gelmişti. Lynn ona karalığın savaşçısının çıkacağı yeri söylemişti. Ancak neye benzeyeceğinden bahsetmemişti. Dimitri onu gördüğünde tanıyacaktı. En azından Lynn böyle söylemişti. Kalabalık insan topluluğu bir yerden bir yere giderken Dimitri'nin yanından geçiyordu. Tabiki hiç biri onu görmüyordu.

"Bu da tanrının savaşçısı olmanın bir artısı" diye düşündü Dimitri. Artık bu olaya alışmaya başlamıştı. Sürekli Lynn'le ilgili hayellere dalması ise onun pek istediği bir şey değildi. Çünkü bir meleğe aşık olmamalıydı. Yinede elinden bir şey gelmiyordu. Her an onunla olmayı düşlüyordu.

Sert esen rüzgar Dimitri'nin uzun saçlarının havalanmasına neden oldu. Bu bir uyarıydı.

"İşte başlıyor, şimdi savaşa konsantre ol. Sen Tanrının Savaşçısısın" Dimitri kendine telkinde bulunup elini göğüsündeki işarete değdirdi. Sıcaklık vücudunu kaplayarak ona görünmez bir kalkan gibi koruyordu.

"Seninleyim savaşçım, Gözlerini açık tut. O geliyor." Lynn sözleri bittiğinde Dimitri bir uğultu duydu. Başını çevirdiğinde bütün insanların yok olduğunu gördü. Bütün meydan birden boşalmıştı. Ortadaki havuzun kenarında bir ışık parladı. Işık gözleri kamaştırmıyor sadece görünüşü bulanıklaştıryordu.

Işığın harekete geçtiğini gören Dimitri bilmediği ışığa yaklaştı. Birbirlerine iyice yaklaştıklarında ışık azaldı. İçinden elinde koyu kırmızı bir kılıç olan Lynn'i gördü.

Lynn onun meleği düşmanca bakıyordu. Kılıcını hava ya kaldıran karanlığın savaşçısı gözlerini Dimitri'e dikmişti. Dimitri hareket etmeden sadece gözlerine bakıyordu. Kılıçtan damlayan kan damlaları Dimitri'nin yüzüne düştü.

İşte o anda Beyninde Lynn sesini duydu. Ona bağırıyordu.

" O karanlığın yüzü. Seni yenmek için benim gibi görünüyor ama ben değil. O kötülüğün savaşçısı. Kendini koru Dimitri onunla savaşmaya hazır ol. Gerçek Görünenin arkasında saklıdır."

Dimitri Lynn'nin sözlerinin ne anlama geldiğini o saniye anladı. Karşısındaki Lynn değildi çünkü onun kanatları Siyahtı. Dimitri son anda kılıçını kaldırıp, karanlığın hamlesini engelledi. Kılıçların birbirine değmesi kıvılcımlara neden oluyordu. Dimitri Tıslayarak konuştu.

" Sen kötülüğün savaşçısısın. Ben ise Tanrının savaşçısıyım. Sana asla izin vermeyeceğim. Gerçek görünenin arkasında Saklıdır!" diye bağırdı. Kılıcını ustaca kullanarak bitmeyen iyilik ve kötülük savaşının bir başka şeklini başlatmış oldu

Rp Out : Banu'cum bana 100 verme hemen rp'yi olması gerektiği gibi puanla lütfen Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

Tanrının savaşçısı Empty
MesajKonu: Geri: Tanrının savaşçısı   Tanrının savaşçısı Icon_minitimePtsi 12 Tem. 2010, 22:22

Betimleme :15
Akıcılık : 17
Renklendirme : 11
Yaratıcılık : 15
Uzunluk : 20
Yazım ve Noktalama:12
+___________________
90

Dimkam ne diyeyim isteğini yapıyorum. Puan kırdım sırf fazladan verdın deme diye Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
 
Tanrının savaşçısı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: