Kalona Nephilium Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 60 Yaş : 32 Kayıt Tarihi : 07/09/10
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Chiristian. Salı 07 Eyl. 2010, 15:18 | |
| Gece sessiz ve uğultu doluydu. Yan yana yürüyorlardı. Yanındaki güzelliğe uzun bir süre baktı genç vampir. Ancak bir şey söylemedi. Sözler boştu. O gün odasına gelip ondan yardım istemişti. Onu geri çeviremezdi. Çünkü ona söz vermişti. Ayrıca söz vermeseydi bile o onun sahip olmak istediği her şey ancak sahip olamadığı tek şeydi. O Sorcha’ydı. Eşsiz güzelliğiyle tanrıçaları kıskandırabilecek bir kızdı. Bu genç vampirin kalbi sadece ona aitti. Her ne kadar karşılığı olmasa da bu bir yasaydı. Teori değil. Yani değiştirilmezdi. Tekrar gözlerini kapattı ve ona baktı. Ne kadar mükemmel göründüğünün farkında mıydı bu kız? Kalbi acıyordu. Şu ana kadar buz tutmuş olan kalbi yeniden atıyordu ama O’na dokunamadığı için acıyordu. Çok acıyordu… ‘Benden sizi korumamı ve Hogwarts’tan kaçırmamı söylediniz, matmazel! Yanlışım yok öyle değil mi?.. Şimdi Hogwarts Akademisi dışındayız bana bir şeyleri açıklayacak mısınız?’
Sessizlik çöktü. Anlamadığı bir şeyden dolayı O susuyordu. Onun hafızasını okumayı ne kadar isterdi. Ancak o bir baş vampirdi. Düşüncelerini okuyabilirdi ama asla birinin düşüncelerine tecavüz edecek kadar küçülmezdi. Sonra derin bir nefes aldı. Sanki nefese ihtiyaç varmış gibi… Var mıydı? Hayır! O vampirdi. Vampir kelimesi İspanyollarda yürüyen ceset anlamına gelirdi. Bu anlam trajik bir biçimde doğruydu.
‘Konuşmayacak mısınız, matmazel?’
Sesi kibardı. Yazın esen rüzgâr gibi de sıcaktı. Sessizce derin bir nefes daha aldı. Sorcha sadece yürüyor ve hiç konuşmuyordu. Gerçekten tehlikede miydi? ‘Pekâlâ anlatacağım!’
Vampir tutmuş olduğu nefesi bıraktı. Gerçekten Sorcha’nın hayatını tehdit eden korkuyu bilmek istiyordu. Onu her türlü tehlikeden canı pahasına korumak istiyordu. O kadar güzel birine zarar verilemezdi. Ama Kaname Sorcha’nın ne kadar güçlü bir ruha sahip olduğunu biliyordu ve bildiği bir şey vardı ki ne kadar güçlü bir ruha sahip olursa olsun on beş yaşındaki bir kız çok kırılgandı.
‘Kehanet dersindeydik. Şey, Bayan Toda bize çay yapraklarını yorumlamayı öğretti. Benimkini bizzat kendisi yorumladı. Bayan Toda’yı bilirsin. Biraz uçuktur. Benim yaprağıma baktığında boğulur gibi oldu. Sonra güneş dedi. Ama sonra benimle ders sonunda konuşmak istediğini söyledi. Sesi emir verir gibiydi? O bana karşı asla sert olmaz bizim bina sorumlumuz. Her neyse uzatmayacağım. Bana gerçekte onlarca kartal gördüğünü söyledi. Kartalı biliyorsun değil mi?.. Ölümcül düşman. Ben kimsenin düşmanlığını istemiyorum. Ama o gece rüyamda vadide kartallar tarafından saldırıya uğruyodum. Ve şey… Beni sen kurtarıyordun.’
Kaname birden durdu. Sözler tek tek, hece hece yüzüne çarpıyordu. Ölümcül düşman mı? Sorcha’nın mı? Ama ne bekliyordu ki. Biraz geç kalkabilmek ya da alışverişe gidip eğlenmek için Hogwarts’tan kaçacak bir kız değildi. Ölümcül düşman kelimesi ona bir tek siluet hatırlatıyordu. Lordun yüzü… Sorcha’nın bedeni kanlar içinde onun kollarındaydı ve gözünde zaferin pırıltısı vardı. Bu kadar bir genç kız ona nasıl tehlike oluştururdu? Bu görüntüyü kovmak istercesine başını sağa sola salladı. Sorcha’nın ona sokulduğunu hissetti. Bir an önce bir yer bulmalılardı. Hava soğumaya başlamıştı. Güvenli bir yer tek ihtiyaçtı. Sorcha’nın evi olmazdı. Herkes biliyordu. Kendi evi de olmazdı. Çünkü Edward ve Lort biliyordu. Bütün karanlık yandaşları biliyordu. Ama o zaman nereye gitmeliydiler? Sorcha’nın titremesini gidermek için sağ elini beline doladı ve kendisine doğru çekti. Elinde Sorcha’nın eşyaları olan valizi sırtına aldı. Knocturn Yolunu pek bilmiyordu ama buralarda bir yerlerde bir otel olmalıydı.
‘Pekâlâ, size bir söz verdim ve tutacağım. Zaten vermemiş olsam da sizin göz göre göre öldürülmenize seyirci kalamazdım. Okuldan kaçışınızı kabul ettirmeden önce bir plan yapmış mıydınız, matmazel?’
Sorusunun cevabını oldukça olumsuz bekliyordu. Belki kabul dahi edeceğini düşünmemişti. Her ne olursa olsun Kaname’nin okulda temiz bir sicili vardı. Birçok öğrenci böyle bir sicili batırmamak için her şeyi yapardı. Ama Sorcha için küçük bir bedelden başka bir şey değildi. Evet, yani var. Aslında sen kabul etmeseydin kaçmak bir hayli zor olacaktı ama yinede her şeyi ayarlamıştım. Şey biraz araştırma yaptım. İki sokak ileride bir otel var orada oda ayırttım. Kral dairelerinden gizli hesaptan ayırttırdım.’
Güzel kızın sesi ne kadar sakindi. Her şeyi önceden planlamış olması güzeldi. Zaten Sorcha zeki bir kızdı. Sonra bir şeyden dolayı içine bir sevinç dolduğunu hissetti nedeni neydi çok merak ediyordu ama sormadı. Sadece sakin bir biçimde ilerledi. Uzun bir gece olacak gibiydi ve gece yeni başlamıştı. ‘Lanet olsun!’ diye homurdandı. İlk defa lanet okumuştu. Sorcha’nın yanında kendinden ve onun onurundan vazgeçmeyecekti. Ancak bu güzel genci böyle bir kaygısı yoktu. Her an yanlış yapabilirdi.
Öncelerine sallanarak onlara doğru gelen iki sarhoş büyücü geçti. Vampir hoşnutsuzlukla gözlerini kıstı. Ne yazıktı. Ahlaktan nasip almadıkları duruşlarından belli oluyordu. Birisinin elinde hala ucuz bir bira vardı ve Sorcha’ya bakışları açtı. Vampir’in gözleri gittikçe kırmızıya dönüyordu. Kaskatı kesilmişti. Yüzü bir mermer kadar beyazdı.
‘Güzelim! Biraz adil ol lütfen. Hep o bebek suratlıya kendini sunman eşitlik ilkesine aykırı neden Bay NEOLDUĞUBELLİOLMAYANGAY dan uzaklaşıp bize kendini sunmuyorsun. Biraz eğlendikten sonra seni evine bırakırız ha? Aslında, olmadı bizimle yaşarsın. Sana onun verebileceği her şeyden daha fazla zevk tattırırız.’
Sorcha’nın korkusu dilindeydi. Hissedebiliyordu. İyice kendisine sokulmuştu. Kendisi ise kaskatıydı. Sinirlerine hâkim olmaya çalışıyordu. Ancak söyledikleri sözler asla bir kibarlık sayılmazdı. Bir bayana böyle davranmak gaflet, hayvanlık ve hatta canavarlıktı. Ve bu akşam yanlış kıza asılmışlardı. Bir vampirin bir baş vampirin yanındaki bir kıza... Büyücüler gülüyorlardı. Ancak neden güldükleri belirsizdi. Kanlarına karışmış alkol miktarı oldukça iticiydi.
İlkeleri bilmek mi istiyorlardı?.. Onlara ilkeleri sunacaktı. Ancak pek hoşlarına gitmeyeceklerinden oldukça emindi. Sakin ifadesiz katı ve karanlık bir sesle konuşmaya başladı. Her kelimesi bir tehdit gibi çıkıyordu ve rüzgâr hızını arttırmıştı. Ancak Sorcha yanında olduğu sürece sadece denge sorunu yaşayan sarhoşları etkiliyordu.
‘Sizden az önceki sözleriniz için yanımdaki hanımefendiden özür dilemenizi ve biraz gururunuz ve aklınız varsa sizi affetmesi için yalvarmanızı tavsiye ederdim. Aksi takdirde beyler biraz sonra olacaklardan zerre kadar sorumlu değilim.’
Adamlardan biri tam bir geri zekâlı mabında kafasını yana eğdi ve tekrar kahkaha attı. Vampirin sabrının son zerrelerini kullanıyorlardı. Ancak bundan haberdar olmadıkları oldukça açıktı. Diğer sarhoş dudaklarını büzerek ‘Avedersiniz’ dedi. Ve o da sarhoş arkasına katıldı. Diğer sarhoş ‘Ah... Aveder Beyoğlu. Değil mi? Bak Beyoğlu. Bizim bu tehditlere karnımız tok. Kızı ver seni az dövelim.’ Dedi ve yine kahkaha atmıştı. Vampir nazik bir hareketle kollarındaki güzelden sıyrıldı. Ardından üstü dudağı biraz havaya kalktı. Gözleri çoktan kızıl rengini almıştı. Sonra iki elini aynı anda kâbus gibi sarhoşların boğazına dayadı ve az bir güç kullanarak sıkmaya başladı bir süre sonra çırpınan sarhoş ikili kendinden geçti. Sorcha’nın şimdi kendisinden korktuğunu hissediyordu. Sarhoşları bir ağacın dibine yasladı ellerini alınlarına dayayarak bu gece gördüklerini unutturdu veSorcha’ya güvence olarak ‘Sadece bayıldılar…’ dedi. Sesindeki karanlık tını anında yok olmuştu. Yere bıraktığı çantayı aldı ve tekrar tek kolunu Sorcha’nın ince bedenine doladı. Sorcha’nın güzel yüzü hoş ve çekici bir gülümsemeyle aydınlandı. Kaname’nin yine soğuk kalbi sıkıştı. Sorcha kendisine sarılınca geri çekilmedi. Çekilseydi bir daha asla bu kadar sıcak olamazdı.
‘Şey, biliyor musun? Bana verdiğin sözü fazlasıyla tutuyorsun. Süperdin.’
Vampir gözlerini kısıp gülümsedi. Bu pek fazla olmazdı. Hep ciddi ve mesafeli bakışları olurdu. Ama ‘Süper’ kelimesi onu gülümsetmişti. Bu zamanda fazla kullanılıyordu. Sorcha’nın sesinde farklı bir tını vardı, ayrıca. Sanki ardından bir şeyler söyleyecekti ve kendisini buna hazırlıyor gibiydi. Sonra Kaname’ye biraz daha sokuldu. ‘Sana isim taksam nasıl olur? Mesela Aşırı Seksi Parlak Zırhlı Şövalye’m ya da beyaz atlı şövalyem. Yok. Bir dakika dur. O prensti dimi? Neyse ya, işte öyle bir şeyler desem nasıl olur?’
Yüzünde şaşkınlık vardı. Ama kendisini kolay toparladı. Tam bir şey diyecekti ki Sorcha gülümseyip ‘Tabii seninde istediğin özel bir hitap sözcüğü varsa tavsiyelere açığım.’ Dedi. Neden gülümsediğini merak etmişti. Sonra Sorcha aceleci bir tavırla ‘Hı?’ diye sordu. Ancak Kaname düşünüyordu. Sorcha ile aralarındaki uçurum ne kadar da belli oluyordu. Onun zamanında kızlar bir erkeğe böyle sarılmazdı. Ve asla az önceki cümleleri kurmazlardı. Ama o da şu an 21.yüzyıldaydı ve Sorcha’ya göre fazla demode davranıyordu. Sonra otelin ışıklarını gördü. Büyük siyah bir tabelaya yıldızlarla süslenmiş bir yazıyla Gecenin Aynası yazıyordu. Yanında da sürekli değişen bir ayna vardı. Her şey siyah ve gümüşiydi.
Sessizce içeri girdiler. Kaname bayağı yorulmuştu. Bir gündür uyumamıştı. Aslında uykuyu aramazdı ancak şuan arıyordu Sorcha çok enerji doluydu. Sorcha çocukça Kaname’nin tek elini tutup sekerek zilin yanına gitmişti. Zile bastı. Birden bir cadı belirdi. Sarı şaçları vardı ve saçlar kısa kesilmişti. Yüz hatları oldukça belirgindi ve gözlerinde çocukça ve sinsi bir gülümseme vardı. ‘Gecenin Aynası oteline hoş geldiniz. Kayıt yaptırmış mıydınız yoksa şimdi mi yapacaksınız? Kayıt yaptırdıysanız şifreniz lütfen… ’
Kadın oldukça hızlı konuşuyordu. Nazik bir sesi vardı. Ancak sesi melodik değil oldukça kalındı. Sorcha sadece gülümsedi. Ancak gülümseyişi kadının gülümseyişini sönük bırakıyordu.
‘Kayıtımız vardı şifre’ Seri hareketlerle şifreyi girdi. Eldivenlerini çıkartmıştı. Ancak teni vampirlerinki kadar beyaz olduğundan havdaki soğuk karşısında biraz kızarmıştı. Keşke ellerini ısıtsaydı. Kadın tekrar gülümsedi. ‘Ah Bay ve Bayan Slow. Hoş geldiniz. Ne zamandır sizi bekliyorduk. Mutlu bir birliktelik dilerim. Hemen odanızı gösterelim.’
Bay ve Bayan Slow mu? Birliktelik mi? Ne oluyordu yahu… Kaname şaşkınlıkla Sorcha’yı izliyordu. Sorcha’nın sesi onu kendisine getirdi ama şaşkınlığının gözlerinden silinmediğine emindi. ‘Şey, daha önce anlaştığımız gibi mutfak içinde öyle değil mi ve ayrıca HİÇ rahatsız edilmek istemiyoruz.’
Sorcha’nın sesi oldukça inandırıcıydı. Kadınla konuşması bittikten sonra Kaname’nin koluna girdi. Kaname oyunu bozmamak için Sorcha’ya sarıldı ve onu kendisine çekti. Kolu yanıyordu ona bu kadar yakın olmak ve hiçbir şey yapmamak çok zordu. Tanrı –eğer varsa- ona çok büyük bir oyun oynuyordu. Sonra Sorcha’nın saçlarına doğru ‘Neler olduğuna dair bir açıklama yapacağını umuyorum.’ Sorcha’nın gözlerinde ama önce sorularım dercesine bir ifade vardı. Sonra anlayışla gülümsedi ve ‘Sanırım ilk sıra benim…’ dedi. Garson onu odalarına çıkardıktan sonra oda mutlu birliktelik dileklerini sundu ve parasını alıp gitti. Kaname gidip odanın kuzeyindeki sallanan sandalyeye oturdu. Sonra nazik ve neredeyse samimi bir sesle ‘Öyle düşünmenize sevindim. İşimi yapıyorum ve işim sizi korumak. Lakap konusuna gelince adımla seslenmenizi tercih ederim ancak siz nasıl mutlu olacaksanız öyle de hitap edebilirsiniz.’ dedi. Sonra gidip arkasındaki camdan gökyüzüne baktı. Cevap verme sırası güzel bayandaydı. Arkasından Sorcha’nın kendisine sarıldığını hissetti Kaname. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Sorcha’nın elleri Kaname’nin vücudu üzerinde geziyordu ve Kaname dayanamayacak haldeydi. Kendisini tutmalıydı ona zarar veremezdi. Vermemeliydi. Canı acıyordu. Canı çok yanıyordu. Road’la beraber olmak kolaydı. Çünkü onun yanında doğal davranabiliyordu. Hissettiği gibi davranabiliyordu. Ama Sorcha’nın yanında kendisini hep tutmak zorunda kalıyordu. Sorcha’ya karşı hissettiği şehvet çok büyüktü. Yıkıcıydı. Can acıtıcıydı. Kaname ona engel olmak amaçla Sorcha’ya döndü yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Ancak Sorcha oldukça emin ve kararlı duruyordu. Bu kız aklını mı kaçırmıştı? Tekrar sarıldı. Kaname hareket edemiyordu. Etmek istemiyordu. Sorcha’nın sıcak sevgisi ona göre öyle yoğundu ki. Sevdiği kız tarafından istenmesi kesinlikle olağan üstüydü. Her dokunuşuyla irkiliyordu. Kaname itiraz edebilmek için onu durdurmak üzere ağzını açmıştı ki Sorcha işaret parmağını dudaklarını üzerine kapadı sonra o istekli bir sesle ‘Sana sevgilim demek hoşuma giderdi. Tıpkı senin bana demenin hoşuma gittiği gibi.’ Dedi. Ardından Sorcha kendisine biraz daha yaklaştı ve ‘Öp Beni Sevgilim!’ dedi. Ardından onu kendisine doğru çekti. Yumuşacık ve çilek tadı taşıyan dudakları kendi dudaklarına kapandı. Sorcha’nın dudakları şimdi istekle Kaname’ninkileri öpüyordu ve karşılık bekliyordu. Kaname yaşadıklarının bir rüya olmasından öyle korkuyordu ki… Sorcha onu kendisine doğru çekerek yatağın üstüne bıraktı narin bedenini. Artık Kaname üzerindeydi. Dudaklarını araladı. Sorcha’nın öpüşlerine karşılık vermeli miydi? Şimdi önünde iki seçenek vardı. İlki her şeyi unutarak ona büyük bir istekle karşılık vermek ve ona şimdi sahip olmak, ikincisi ki tercih edeceği seçenek ondan hemen şimdi uzaklaşmak. Çünkü ilkini seçseydi. Yine kendisine ihanet edecekti ve Sorcha’nın geleceğini tehlikeye atmış olacaktı. Bunu istemezdi. Ayrıca bir defa yapıldıktan sonra bu bağımlılık yapacaktı ona sahip olmayı her ne kadar istese de şimdi ona sahip olursa her gece ona dokunamayacaktı. Canı daha fazla acıyacaktı. Belki de Sorcha ilerde bu konuda pişmanlık duyacaktı bunu istemezdi. Nazikçe bir buse kondurdu dudağına. Sonra derin gözlere kendisini tutmaya çalışarak ‘Şimdi olmaz Sevgilim!’ dedi. Sonra tekrar doğrulmaya çalıştı. Sorcha’nın elleri onu oldukça sıkı tutuyordu. Sevgili demesi pekte işe yaramamışa benziyordu. Sonra tekrar eğilip Sorcha’ya derin bir öpücük verdi. Hiçbir şey hissetmemeye çalışıyordu ancak pekte kolay değildi. Hele ki o hiçbir güzellikle kıyas kabul etmeyecek bir biçimde kollarında onu istediğini fısıldarken ancak pes etmiş olacaktı ki kendisini bıraktı. Kaname kollarından iple çekilmiş gibi seri ve akışkan bir hareketle ayağa kalktı. Sonra odadaki en uzak köşedeki koltuğa uzandı. Kolunu kanepenin koluna dayamıştı. Sıcak gözlerle Sorcha’yı izliyordu. Vampir ya da şimdilik genç âşık sevdiği kızın her hareketini saniyesi saniyesine beynine kazıyordu. O, ayağa kalktı. Üzerini düzeltti. Ne düşündüğünü merak ediyordu. Çünkü her ne düşünüyor ve hissediyorsa yüzü onu maskelemişti. Sonra Kaname’nin kalbine peykân saplayan ve bu da yetmezmiş gibi Rize-i Elmas döken bir sesle ‘Beni istiyormuş gibi davranmayı kesebilirsin. Hatta beni kurtardığın için teşekkür ederim. Beni önemsemediğin ve siciline düşkün olduğun düşünülürse aptal bir sözden dolayı beni okuldan kaçırdığın için teşekkür ederim. Ama gerisini ben hallederim. ’ dedi. Kaname ne düşüneceğini şaşırmış mıydı? Onu önemsemiyor muydu? O, Sorcha’yı önemsemiyordu ha? Sonra gözlerini kapattı. His patlamasını yok etmek için içinden sayıyordu. Artık emindi bu döneme ait değildi. Gözlerini açtığında beyni tekrar zonkladı çünkü o güzel gözlerden gözyaşı akıyordu. Keder akıyordu ve bunun nedeni bir yanlış anlaşılmaydı. Onu istiyordu. Hem de çok istiyordu. Onu her görüşünde onca insanın önünde zorla sahip olmamak için kendini tutarken nasıl böyle bir kanıya varabilirdi ki O? Kelimeler düşünceler ve mantıklı olan her şey sona ermeden Sorcha yaptıklarına son vermeliydi. Yoksa kendisini tutması çok zor olacaktı. Sorcha’nın titrediğini gördü ama bu gamdandı. Güzel yaratık kollarını titremeyi bastırmak amaçla kendisine sardı. ‘Az önceki davranışım için üzgünüm. Seni öpmemin hiçbir mantıklı açıklaması yok. Şey, tamamıyla duygularıma teslim olmuştum. Ama kendime geldim. Artık beni istiyormuş gibi davranma Kaname. Akıl sağlımı düşünüyorsan yalvarırım bunu yapma yoksa çıldıracağım. ‘ Sesinde ne vardı? Acı mı? Keder mi? Kırgınlık mı? … Şimdi Kaname tekrar ayaklanan güzeli izlemeye başladı. Bir mini bar vardı oda da sadece bar değil koca bir mutfak her neyse, Sorcha bardaki şarap şişelerini karıştırarak içlerinden birini seçti ve bir kadehe doldurdu. Kadehi Kaname’ye gösterdi ‘Sende ister misin?’ diye sordu ve omuz silkip tek seferde kadehi başına dikti ve tekrar koymak için bara yöneldi. Kaname Sorcha’yı durdurdu. Kadehi elinden aldı ve onun ince beline kollarını doladı. Sadece gözlerinin içine bakarak ‘Süzme çeşmin gelmesin müjgân müjgân üstüne/Urma zahm-ı sîneme peykân peykân üstüne/Rîze-i elmâs eker her açtığı zahma o şûh/Lutfu var olsun eder ihsân ihsân üstüne/Dilde gam var şimdilik lutfeyle gelme ey sürûr/Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne/Yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete/Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne/Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkımda/Eylemişler Râsih’e bühtân bühtân üstüne’ dedi. Uzun bir süre o güzel yüze baktı. Ardından başını eğerek kısa bir öpücük kondurdu. Başını fazla kaldırmadan sevdiği kıza bir sır gibi ‘Benim sarhoş olmam için içki içmeme gerek yok matmazel. Sizin varlığınız her daim içime akan en eski şarap gibi. Ancak birkaç küçük yanlış anlamayı düzeltmek isterim. Size istediğinizi vermememin sebebi ileride bu kararınızdan dolayı pişmanlık duymamanızdı.’ Diye fısıldadı. Yine nazik bir öpücük kondurdu. Ancak bu sefer durmadı yahut geri çekilmedi. İhtiraslı bir şekilde Sorcha’yı öpmeye devam etti. Derin bir inilti koyarak Sorcha’yı yatağa yatırdı ve üstüne çıktı. Öpüşleri o ana kadar hissettiği bütün duyguların patlaması gibiydi. Yoğundu. Ancak kapının çalınması bütün o yoğunluğu toz bulutuymuş gibi dağıttı.
RP OUT: Süzme çeşmin… Diye başlayan söz Rasih’in gazelidir. Matladan maktaya kadar hepsi vardır. Mozilla kullandığım için rp'nin düzeni biraz bozuk. Rp'lerde İnternet Explorer kullanırım.
| |
|
Elizabeth Rose Wayland Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Lakap : Lizbeth Mesaj Sayısı : 2356 Kayıt Tarihi : 11/07/10
Karakter Detayı Statü: Site Kurucusu Uyarı: 0/0
| Konu: Geri: Chiristian. Salı 07 Eyl. 2010, 15:44 | |
| Ne diyebilirim uzun zamandır okuduğum en güzel Rpler'den biri Tebrikler 92* | |
|