Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İhanet ve Gerçekler

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Euterpe
Peri
Peri
Euterpe


Nerden : USA
Mesaj Sayısı : 41
Kayıt Tarihi : 02/09/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

İhanet ve Gerçekler Empty
MesajKonu: İhanet ve Gerçekler   İhanet ve Gerçekler Icon_minitimePerş. 02 Eyl. 2010, 21:06

İhanet ve Gerçekler


Koridorda yürüyordum. Her zamankin den de sessizdi. Yine düşüncelere daldım. Hayalperest biriyimdir. O kadar çok hayal kuruyorum ki bazen gerçek olup olmadığını anlamak çok zor oluyor. Aslında hayallerimin tamamı Chris’le ilgili. Akademideki en soylu ve en yakışıklı moroilerden biridir. Aynı zamanda ben den bir yaş büyüktü. Aslında yaş o kadar önemli değildi. Tek sorun ne mi? Ben normal bir dampirim. Tamam, güzel ve çekiciyimdir ama ben onun için sadece bir oyuncağım. Bu yüzden ona asla onu sevdiğimi söylemeyeceğim. Eğer onunla çıkarsan benimle oynayıp bir kenara atacaktır. Çünkü onun gibi soylu kişiler benim gibi dampirlere her zaman böyle yaparlar. Onları korumam öğretildi bana koruyacağımda ama onlardan yinede bu konuda nefret ediyorum. Sakin ve yavaş bir şekilde koridorda yürümeye devam ettim. Biraz daha yürüdükten sonra arkamdan bir ses geldi. Baktığımda Devonne koşarak bana doğru geliyordu. Koştuğu zaman çok komik oluyordu. Bu yüzden çok az koşardı. Onu öyle görünce güldüm. Devonne bir moroiydi ve aynı zamanda Chris’in kız kardeşiydi. Onunla çok iyi arkadaşız. Zaten Chris’le ara sıra konuşmamın tek nedeni Devonne ile çok iyi arkadaş olmamdı. Yanıma geldiğinde nefes nefeseydi. “Neden biraz olsun durmadın? Arkandan seslendim ama beni duymadın galiba?” dedi ve güldüğümü fark edince sinirlendi. “Neden gülüyorsun? Yoksa… Ah, tabi ya koştum diye gülüyorsun değil mi? Ama ben senin yüzünden koştum bunu unutma…” konuşmasına dayanamayıp sözünü kestim. “Tamam, biraz nefes al. Olur, mu?” dedim. Nefesini düzene sokmaya çalıştı. Bende devam ettim. “Evet, seni duymadım. Ve yine evet koştuğun için gülüyordum.” dedim ve yine gülmeye başladım. “Sinirlenmene de gerek yok zaten. Benim yüzümden koştuğunu biliyorum ama koştuğun zamanlar çok nadir bırak da tadını çıkarayım.” dedim ve yine gülmeye başladım. Bana kızmasını beklerken oda benimle gülmeye başladı. Sonunda biraz sakinleşince Devonne yine konuşmaya başladı. “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. “Ben mi? Tabi ki derse gidiyorum. Başka nereye gidebilirim ki?” şaşırmıştım. Devonne neden bu kadar aptalca bir soru sorduğunu merak ettim. “Bilmem herkes dersleri asıyor. Bende belki bizde dersleri asarız diye düşünmüştüm.” dedi. Yüzünü kontrol ettim. Ona öyle çıkışınca morali bozulmuş olmalıydı. Birden kendimi suçlu hissettim. “Bilmem. Haklısın aslında bu sıcakta kim derse girmek ister ki?” dedim ve gülümsedim. Birden yüzü aydınlandı. Onu bildim bileli derslerden nefret ederdi. Ve bu yüzden her yaz dersleri asardık. “Nereye gidiyoruz?” diye sordum. Hemen cevap verdi. “Chris ve arkadaşları bir yere gidiyorlar. Akademinin ormanlık alanında içki falan içecekler. Hem Drew de orada. Oraya gidelim mi?” dedi. Kararsız kaldım. Ben Chris’ten uzak durmaya çalışırken oraya gitmek aptallıktan başka bir şey olmazdı. “Bilmiyorum. Hem bizi davet etmediler. Tamam, Drew şapşalını sevdiğini biliyorum ama davetsiz de gidilmez. İstersen başka bir yere gidelim. Ben içkileri hallederim. “dedim ve umutla ona bakıp gülümsedim. “Ama Chris gelebilirsiniz dedi. Seni de çağırdı.” dedi. Beni mi çağırdı. Ah, tabi ki beni çağırır. Sonuçta kullanacakları bir dampir onlar için iyi olur. “Hayır, ben oraya gitmek istemiyorum.” dedim. Bana şaşkınlıkla baktı. “Neden Chris’lere karşı bu kadar kötüsün? Sonuçta seni yiyecek değiller ya? Sana nazik davranıyorlar sen ise onlara hep kötü davranıyorsun.” dedi. Sinirlendiği belliydi ama ben de sinirliydim. “Ah, o kadar emin olma. Belki o kadar sarhoş olurlar ki bana saldırırlar. Belki sen onların iyi olduğunu sana bilirsin ama aslında o kadar da iyi değiller. Buna emin ol. Beni çağırmalarının nedeni de eminim oynayacakları bir dampire ihtiyaçları olduğundandır.” dedim. Devonne şaşırmıştı. Bana ne diyeceğini bilemiyormuş gibi baktı. “Ben…” dedi ama gerisi gelmedi. Yüzünü biraz daha inceleyince onunda bunu bildiğini anladım. Ve patladım. “Biliyor muydun?” dedim. Bir şey demedi ve başını öne eğdi. “Biliyordun!” dedim. “ Biliyordun ve bana bunu söylemek yerine beni oraya götürmek istedin öyle mi?” dedim. O kadar şaşkındım ki ne diyeceğimi bilemedim. Ağzım açık kalmıştı. “Biliyor musun? Belki de hiç arkadaş olmamalıydık.” Dedim ve arkamı dönüp gittim. Arkama bakmadım ama ağladığını biliyordum. Çünkü hıçkırık sesleri geliyordu.Derslere girdim. Tüm ders boyunca sessizdim. Hiç konuşmadığım için profesörlerin hepsi bana takıldı. Nasıl olurda dersi asmadığı mı sordular. Ama umurumda değildi. Sadece Devonne’nin bana söylediği aklımdaydı. Tüm kelimeler beynimde uçuşuyordu. Hep aynı şeyi düşünüyordum. Nasıl olurda bana bunu yapardı? diye düşünüyordum. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüm ama bir sonuca varamadım. Onun bunu yapma sebebini bir türlü bulamadım. Neden yapmıştı ki? Sonunda dersler bitti. Hızlı adımlarla yatakhaneye doğru yürüyordum. Bu yol mu uzamıştı. Çünkü bir türlü yatakhaneye varamadım. “Shelley.” diye biri bana seslendi. Arkama baktığımda mavi gözlerle karşılaştım. Chris. Chris karşımda duruyordu. Birden heyecanlandım. Ama duygusuz bir sesle “Ne var?” dedim. Bana doğru geldi. “Devonne olanları anlattı.” dedi. Sinirlendim. “Eee...” dedim. Bana baktı ve tam karşımda durdu. “Bak onun bir suçu yok. Tüm suç arkadaşlarımın onun bir suçu yok.” dedi. Ona şaşkınlıkla baktım. “Hmm… demek arkadaşlarının suçu.” dedim ve güldüm. “Yani sen böyle bir şey söylemedim.” dedim. Durdu ve söyleyeceğinden emin değilmiş gibi görünüyordu. “Beklide kendi boyutunuzda ki dampirlerle uğraşsanız olmaz mı?” diye bağırdım. Kolumu tuttu ama hemen kolumu çektim. “Bak Devonne çok üzgün. Hem sana böyle bir şey yaptığı için hem de seninle küstüğü için. Onu affet. Lütfen. Ben ona söylemedim. Biliyorsun Drew’i seviyor ve Drew de onun bu durumundan yararlanıp onu kulanmış.” dedi. Sinirli görünüyordu. Drew’in ona yaptığını duyunca bende sinirlendim. “Drew nerde?” dedim. Bana baktı ve gülümsedi. Şaka yaptığımı sandı ama sonra anlayınca gülümsemesi soldu. “Devonne’yi affedecek misin?” diye sordu. Asıl amacı konuyu değiştirmekti. Biraz durdum ve düşündüm. Ona küstüğüm için pişman olduğumu fark ettim. “Nerede?” sakin bir sesle sordum. Ama Drew'i halledecektim. Gülümsedi. “Gel seni ona götüreyim.” dedi. “Kendim giderim. Nerede?” dedim. Yüzü soldu ve sinirlendi. “Seni yatakhanenin ilerisinde bekliyor.” dedi ve arkasını dönüp gitti. Şaşırdım. Bu aralar çok şaşırıyordum. Bu sefer şaşırmamın sebebi Chris’in neden sinirlendiğiydi. Onun söylediği yere doğru gittim. Oraya vardığımda Devonne’yi bulamadım. Birden bir ağacın arkasından çıktı. Güzel saçlarını dağınık bir şekilde toplamıştı ve gözleri şişmişti. Onu öyle görünce içim parçalandı. Beni görünce yüzü aydınlandı ve bana doğru gelip sarıldı. Bende ona sarıldım. “Özür dilerim.” dedi. Sesi hala hüzünlü ve ağlamaklı çıkıyordu. “Sana bunu yapmamalıydım. Hem Drew oyununa geldim hem de en yakın arkadaşımı kaybettim.” dedi ve devam etti. “Ama bunu yapmamın sebebinin hepsi Drew değildi. Asıl sebebim…” durdu. Söyleyemedi. Merak ettim. “Asıl sebebin neydi?” diye sordum. Bir birimizden ayrıldık ve ağacın altına oturduk. “Ben… ben bunu sen ve Chris için yaptım.” dedi. Yüzünde bir utanç belirdi. “Ne?” dedim. Ne diyeceğimi bilemedim. ”Bunu ben ve Chris için mi yaptın?” dedim. Bugün bu kaçıncı şaşırmam bilmiyorum ama yine şaşkındım. Ağzım açık kalmıştı. Bana baktı. “Chris gıcık Alison’dan ayrıldı. Bende belki ikiniz için bir şans diye düşündüm.” dedi ve başını öne eğdi. Çenesini tuttum ve bana bakmasını sağladım. “Üzülmene gerek yok. Ben seni affettim. Hem zaten ben ve Chris için hiçbir zaman bir şey olamaz. Bunu bir daha yapma. Olur mu?” onu üzmemek için sakin ve yumuşak bir sesle konuştum ve gülümsedim. Bana baktı ve gülümsedi. “Ben Chris’in senin için Alison’dan ayrıldığını duydum. Bir sana bakışlarını gördüm. O yüzden böyle bir şey yaptım.” dedi ve güldü. “Neyse ben gideyim artık.” dedi ve koşarak gitti. Şaşırmıştım ama koşuşunu görünce gülmeye başladım. Arkamdan bağırdı. “Gülme.” diye. Kalktım ve yatakhaneye doğru gittim. Yüzümde aptal bir gülümseme vardı. Yatakhane kapısını açtım ve içeri girdim. Kimseyle konuşmamak için hızlı adımlarla odama çıktım. Kendimi yatağıma attım.

______________________________
Başka bir site için yazdığım rp
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

İhanet ve Gerçekler Empty
MesajKonu: Geri: İhanet ve Gerçekler   İhanet ve Gerçekler Icon_minitimePerş. 02 Eyl. 2010, 21:28

Bazı yazım hataları ve cümle düşüklüğü var. ancak düzeni etkilemiyor. Akıcı ve hoş..
Tebrikler 80 *Gece evine hoşgeldiniz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
 
İhanet ve Gerçekler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Büyük İhanet
» 2. Kitap İhanet ~ Betrayed

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: