Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Doyumsuz Ruh...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cassandra Parker
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Cassandra Parker


Mesaj Sayısı : 151
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 23/08/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Doyumsuz Ruh... Empty
MesajKonu: Doyumsuz Ruh...   Doyumsuz Ruh... Icon_minitimePtsi 30 Ağus. 2010, 20:46

"Angela sen iyi misin?"Dominic'in endişeli gözleri Angela'yı süzüyordu."Bilmiyorum.Sanki bütün hislerim alınmış gibi.Boşlukta yürümeye çalışıyormuşum gibi hissediyorum" sesindeki duygusuzluk sözlerinin kanıtı olmuştu."Angela biraz dinlenmen lazım.Günlerdin uyumuyorsun.Lütfen!" Dominic'in sözleriyle birleşen gözlerine baktığında Angela durumunun gerçekten kötü olduğunu farketti.İtiraz etmeden yanından ayrılıp, odasının yolunu tuttu.

...

Kendini, yatağına uzanmış hayatını izlemeye çalışırken buldu.Daha 16 yaşındayken işaretlenip gece evine yerleştirilmişti.Kendinden bir ay sonrada kelebeği biricik kardeşi Desiree'de çaylak ailesinin bir ferdi olmuştu.Ama kardeş olduğukları için farklı gece evlerinde eğitim görüyorlardı..Yıllar sonra karşılaştıklarında ikiside yetenekli birer yüksek rahibeydi.Tek bir farkla...Ve bu fark onları karşı karşıya gelmiş iki tarafın lideri yapmıştı.Şimdi ise sadece iki seçeneği vardı Angela'nın.Birincisi, Desiree'ye savaş açıcaktı ki bu bir tarafın yok olması demekti.Yada yüksek konseyi Desiree'yi rahibelikten attırmak için ikna edicekti.İkinci seçenek daha başarılı olabilirdi.Çünkü savaş alanında hiç şansı olmayacağını biliyordu.Desiree çok güçlüydü.

...

"Aynen öyle.Desiree savaş hazırlıklarına başladı bile" "O zaman ne duruyoruz yüksek konseyi ikna etmek zor bir iş hemen harekete geçmeliyiz."Calvin, Angela'nın can dostu.Güven verici bakışlarıyla yanında olduğunu hissettiriyordu."Bunlara ihtiyacımız olacak." Calvin'in eşi Jesse elinde salladığı biletlerle kapıdan içeri girdi."Canada'ya gitmemiz gerektiğini anladım ve biletleri aldım." masaya bıraktığı biletleri işaret ediyordu.Sandalyesini eşinin yanına çekti.Dudağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra sözlerine devam etti.""Yüksek konsey genel sekreterine onları ziyaret etmek istediğimizi söyledim.Ayrıca nedenini rapor ettim.Siz üçünüz(Angela, Calvin, Dominic)bugün gidiyorsunuz.Toplantı iki gün sonra.O sırada Desiree'yede haber uçucak ve konsey toplantısına katılmak zorunda kalıcak.Ahh bende buradaki işleri yoluna koyduğumuzdan emin olduktan sonra size katılacağım." "Bir dakika doğrumu anladım.Biletleri aldın, yüksek konseye durumu bildirdin, ve o büyük konsey toplantısı için sadece iki günümüz var öyle mi?Lütfen yanlış anladığı söyle."Gayet iyi anlamışsın.Endişeni anlıyorum iki gün az bir süre ama bu iş ne kadar çabuk olursa o kadar az hasar alırız.Kimseden itiraz istemiyorum.Bir saat içinde herkes hazır olsun." dedikten sonra Calvin'i de yanına alarak odadan çıktı.Dominic ve Angela'da şaşkın ve karmakarışık düşüncelerle odadan çıktı.Canada'ya doğru yol almak için...

...

"Tanrıçamızın yeryüzündeki evine hoşgeldiniz." yüksek konsey genel sekreteri onları sevecen bir gülümsemeyle karşıladı.Kuralları bir bir anlattıktan sonra -ki buna gerek yoktu.Hepsi gayet iyi biliyordu- onları odalarına yerleştirdiler.İyi geceler dileklerinin ardından herkes kendi içine çekildi.Bu Angela'yı sevindirmişti.Çünkü konuşmasını hazırlamak için yanlız kalıp düşünmeye ihtiyacı vardı.Defterindeki notları incelerken içinden eski, sararmaya yüz tutmuş kağıt parçası düştü.Kağıdı ayak ucundan alıp okudu.
Gece senin ruhun
Ait olduğunsa sadece beden
Ne kadar kaçarsan kaç
Sonunda geleceğin yer GECE!!

Şiir hıçkırıklara boğulmasına neden olmuştu. Gözyaşları mürekkep misali çenesindenden kağıda damlarken gözünün önündeki görüntü onu içine çekmişti bile.17 yaşında tanımıştı onu.Jared'ı...Hayatının aşkıydı o.Oda bir çaylaktı.Birbirlerini deli gibi seviyorlardı.Taki o geceye kadar.Herzaman buluştukları yerdeydiler.Angela'ya herzaman ki gibi şiir yazmıştı.Ve bu şiir o şiirdi.Şiiri okurken gözlerine bakıyordu.Şiiri okurken acı çektiğini hissediyordu Angela.Nedeni şiir bitince anlamıştı.Hayatının anlamının ağzından, burnundan kan gelmeye başlamıştı.Aşkı ölüyordu.Acılar içinde Angela'ya gülümsemeye çelışırken nefes almaya çalışıyordu.Ona sımsıkı sarılmıştı.Hayatında o gün kadar ağladığını hatırlamıyordu.Bitanesi gözlerini yumarken ona uzaktan bir öpücük gönderdi.Ve gözlerini ölümün sessizliğine açtı.Uzun süre onu unutamadı ki hala unuttuğu söylenemezdi.Ama yazması gereken bir konuşma vardı.Bu sorumluluk onu sevgilisinin kollarından aldı görevinin başına geri getirdi.Konuşmasını hazırladı, tanrıçasına dualarını gönderdikten sonra uykunun en derin zevkine bıraktı kendini.Çünkü bu son uykusu olabilirdi...

...

Gözleri saati bulduğunda yatağından ani bir hareketle fırladı.Tam dokuz saattir uyuyordu ve konsey toplantısına bir saat kalmıştı.Duşunu almak için banyoya ilerledi.Bir süre suyun altında öylece bekledi.Su bedenindeki kirleri götürürken beynindeki korkuyu karmaşayıda alıp götürmesini diledi.Klasik siyah elbiselerinden birini giydi.Saçlarını omuzlarına doğru serbest bıraktı.Konuşmasını son bir kez tekrar edip odasından çıktı.Derin derin nefes alıp verdikten sonra gerçekle yüzleşmeye konsey toplantı odasına ilk adımını attı...

İçeri girdiği anda bütün gözler üzerine döndü.Başını dik tutarak Desiree'nin yanından geçip yerini aldı.Konsey üyeleri genel açılış konuşmasını yaparken Desiree'ye gözlerini hiç ayırmadan baktı.Orada kardeşine ait kırıntılar arıyordu.Kırıntıdan daha fazlasını bulacağına inanmıyordu.Ama oda yoktu.Kelebeğinden hiç bir iz yoktu.Erica'nın güçlü sesi düşünceleriyle olan savaşından onu çekti çıkardı."Desiree söz sende.""Öncelikle bütün konsey üyerine saygılarımı sunuyorum.Bu olağan toplantının nedeni ne yazıktır ki benim.Biricik kardeşim Angela beni kötülüğün efendisi olarak size sunuyor.Bu hem üzücü hem de tehlikeli bir öngörü.Bunun bir palavra olduğunu söyleyebilirim.Angela ortalıkta Polyanna gibi dolaşırken gerçekten Nyx 'in yolundaki rahibelerin kötü gösterilmesi en büyük suçtur.Ahh ama bunun nedeninide biliyorum.Angela çocukluğumuzda çok acı çekti.Sanrım bu olaylar üzerinde kötü bir hastalığa yol açmış.Şizofreni!!" salondaki bütün gözler üzerine çevrildi.Bu soru işreti bolca olan yüzlere cevap vermesi gerektiğini farketti.Derin bir nefes aldı.Konuşmasını zihninde canlandırarak sözlerine başladı.Ama ağzından çıkan sadece şu olmuştu.
"Gece senin ruhun
Ait olduğunsa sadece beden
Ne kadar kaçarsan kaç
Sonunda geleceğin yer GECE

sözlerini böyle düşünmemişti.Bu şiir nerden çıkmıştı.Birden bir ses duyuldu.Toplantı salonunu yıkacak güçte bir çığlık.Sahibiyse Desiree'ydi.Öyle acıyla bağırıyorduki koşup yardım etmek için harekete geçti Angela.Gözleri simsiyah olmuştu.Birden yerden ayakları kesildi Desiree'nin.Gözleri kör edecek bir ışıkla parlamaya başladı.Ruhu bedeninden ayrılıyordu.Bu acıyla göz yaşları yere damlıyoru.Vahşet dolu gözlerle Angela'ya bakıyordu.Son bir çığlığın ardından Desiree'nin bedeni ayaklarının dibine düştü Angela'nın.İçindeki ruhsa toplantı salonunda dolanıyordu.Herkes korku içinde bakarken kapı açıldı ve Jesse girdi."Daha fazlasına hazır olun" gece evine yeni transfer olan Ford'sa işaret verdi.Fords kendinden emin bir şekilde Desiree'ye doğru yol aldı.Bileğini tuttu ve gözlerini kapattı.O an hatırlamıştı Angela.Fords'un yeteneği vampirlerin geçmişini görebiliyordu.Önce Fords'un kaşları çatıldı.Sonra salonun büyük penceresine görüntü yansıdı.Angela izlediklerinin etkisiyle ağlamaya başladı.Ruh görüntüyü görünce dehşetle kıpırdandı ve Fords'a doğru uçmaya başladı.Angela düşüncesinin ne olduğundan emin olmayarak Fords'un önüne geçti.Ruh hızını yavaşlatamadı, Angela'yı Fords zannedip bileğinden kavradı.Omzunun üstüne aldı.Kollarını arkasında birleştirerek kırılmasına neden oldu.Angela acıyla çığlık atarken Fords'un yansıttığı görüntüye baktı.Desiree ölmüştü.Tanrıçaları ona kollarını açmıştı.Ama Desiree'nin yeryüzünde kalmış bedenine kötüğün ruhu giriyordu.Yani aslında Desiree kötü değildi.Bu düşünce Angela'yı öyle mutlu ediyorduki kırılan kollarının acısını bile hissetmiyordu.Fords işini bırakmayınca ruh Angela'nın tuttuğu kollarıyla onu çekerek salonun diğer tarafına geçti.Güçlü bir hırlamayla görüntünün yansıması olan cama Angela'nın bedenini bir top gibi fırlattı .Acıyla karışık çığlıklarını hıçkrıkları bastırıyordu.Öyle güçlü atmıştı ki cam paramparça olmuştu.Yere düştüğü betonda çatlamıştı.Vücudunun tamir olmaz bir şekilde yok olduğunu hissediyordu.Ruh Fords'a doğru yol aldı ve bedenine girdi.O an bütün düğümler çözüldü.Jared'ın Angela'ya yazdığı şiir deil bir emirdi.Ve o bu emri Angela kötülüğe vermişti.Onunda ruhu bedeninden(kardeşinin bedeninden) ayrılmıştı.Jared'ın ölümünede şiir neden olmuştu.Bu güce dayanamamıştı.Yerinde kıpırdandı kafasını yana çevirmeyi başarmıştı.Gözlerinin kitlendiği olayda Fords-ki içinde kötülüğün ruhu vardı- ona doğru geliyordu.Peki Angela nasıl bir hamleyle bu doyumsuz ruhtan kurtulacaktı.Bu düşünce onu fazlasıyla ürkütüyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

Doyumsuz Ruh... Empty
MesajKonu: Geri: Doyumsuz Ruh...   Doyumsuz Ruh... Icon_minitimePtsi 30 Ağus. 2010, 23:09

Renklerndierme göüzümü aldı.. Ama genel olarak çok beğendim. 80* Tebrikler

Gece evine Hoşgeldiniz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
 
Doyumsuz Ruh...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: