Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Cleo

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Claudia Chamberlain
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!



Mesaj Sayısı : 5
Kayıt Tarihi : 16/05/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Cleo Empty
MesajKonu: Cleo   Cleo Icon_minitimeCuma 15 Şub. 2013, 16:04

Cümlelere dökemediği bir güzellikteydi. Hani olur ya, bahar yelinin yüzünüze vurduğu bir günde, güneşin batmakta olan kızıllığı ile sarmıştır benliğinizi, aklınızdan çıkaramazsınız. Vurulmuş ve hala atmakta olan kalbinize o an daha fazla yaşam verir aşk. Onu ilk gördüğünde o da böyleydi. Ne diyeceğini bilemez bir tutkunluktaydı. İçinizi tarifi imkânsız bir duygu kaplarken dökemezsiniz bunu cümlelere, o an sessiz kalır ve bir şaşkınlığa uğrarsınız. Kulaklarınızda milyon tane melodi duyarsınız ama içlerindeki en güzel melodi o an gördüğün sevginin ta kendisidir. Rüzgâr eser yüzünüze dondurucu soğukluğu ile ama aşkın büyüsündeki sıcaklık bedeninizi kavradığı için aldırış etmezsiniz. Hiçbir şey umurunuzda değildir o an, ne hışırdayan ağaç yaprakları ne grimsi bulutların verdiği yağmura dair küçük haberler. Görüş alanınızda tek bir güzellik vardır, doğaya ve diğer her şeye olan tüm dikkatiniz dağılır ve ona odaklanırsınız. Oda tam anlamı ile böyle olmuştu işte. O an genç adam hâlâ kalbinin durmamış olmasına şaşmıştı, kalbi bu kadar hızla çarparken bir son vermeliydi kendine, verebilmeliydi ki o güzelliğin büyüsünden kurtulabilmeliydi, ama olmamıştı bu Mauricio'ya. O bir adamı rahatlıkla gizleyebilecek koca çalıların arkasında gizlenirken genç kadının; gecenin karanlığında ayın parıltısı vurmuş kızıl saçlarına ve balımsı gözlerine bakakalmıştı. İlk aşkın büyüsü bu olmalıydı. Daha toy bir delikanlı iken ne yapacağınızı bilemezsiniz, bu durumlarda oda aynen böyleydi işte. Karanlığın bir aldatmacası olduğunu düşünmüş ve gözlerini birkaç defa kırpmıştı, ama hayır bir hayal değil gerçekti o genç kadının muhteşem güzellikteki yüzü.

Kendisini fark etmeyen enfes güzelliğin, nefes alıp verişlerini hissedeceğinden endişelenmişti, şayet bir gece tanrıçası gibi ayakta öylece dururken genç delikanlının varlığı ile büyüsünün bozulmasından korkmuştu. Çalıların arasında bir an kıpırdanmıştı, kıpırdanmış ve geri çekilmişti fakat ses çıkartmaktan korkuyordu, daha çok onun bu ses ile yok olacağından hayallerinin yıkılacağından korkmuştu aslında. Beklediğinin tam aksine bu küçük hareketi ile bir hışırtı duyulmuş ve kızıl saçlı güzel o an varlığından haberdar olmuştu. Onun burada ne aradığını bilmiyordu, fakat bir ilah olarak onu kabul edebilir ve dininden sapmış bir Şamanist’e dönüp bu kadına tapınabilirdi. Kim olduğunu merak etmişti, belini sıkan korsesi ve korsesinden taşan fildişi beyazındaki dolgun göğüsleri ve teninin muhteşem ipekliliği ile orada öylece dururken genç delikanlının kendinden geçmemesi elde değildi. O korsenin iplerini teker teker kendi elleri ile söktüğünü ve o beyaz tene sahip olduğunu hayal etmişti. Hayır, böyle bir güzellik hiçbir zaman kendine ait olmazdı. Genç kadın varlığından haberdar olunca saklandığı yerden çıkmış ve karşısına dikilmişti. Bu ani hareketi ile şaşırıp şaşırmadığından emin değildi, yinede kaçıp saklanmak yerine karşısına çıkma cesaretini göstermişti. Hem neden kaçacaktı ki? Bu kadar utanıp çekinecek ne vardı? O da kendisi gibi sıradan bir insandı işte. Ne zararı olabilirdi ki kendisine? Gözlerini genç kadının gözlerinden ayırmadı. Bir heykel tıraşın elinden çıkmışçasına kusursuz ve donuk yüzünü izlemişti ve o kan kırmızısı dudağından dökülen sözcükler ile kendine gelmeye çalışmıştı, şayet sesi de en az yüzü kadar kusursuz ve büyüleyiciydi “Sen kimsin?” diye sormuştu kızıl saçlarının yüzüne dökülen buklelerinden kurtulmaya çalışırken. Mauricio ise bir aristokrat’dan beklenecek en güzel şekilde zarifçe eğilmiş. “Ben Baron Latymer'ın torunu Thomasz Latymer bayan, sizi bu şekilde izlemek istemezdim, fakat o kadar büyüleyiciydiniz ki gözlerimi üzerinizden alamadım.” utandığını hissetmişti, kendi al basmış yüzüne rağmen onunkiler donuk ve etkileyiciydi, bu kendini daha fazla toy hissetmesine sebep olmuştu o gün. Onun ileri ki günlerde bir vampir olduğunu öğrendiğinde aklını kaçırabilirdi. Belki de Catherine ondan bunu bekliyordu. Korkmalı ve korkunç biri olduğunu düşünüp genç kadını terk edeceğini düşünmüş olmalıydı. Bu yüzden ilk zamanlarda kendine bu kadar soğuk davranmış ve Mauricio onun önünde diz çöküp yanına alması için yalvarmıştı.

Evet, on yedi yaşlarında genç bir delikanlıydı, ailesi; annesi ve babası daha o küçük yaştayken bir yangında ölmüşler, babasının tüm mal varlığı ve büyük babasının baronluk unvanı tek erkek evlat olduğu için kendisine kalmıştı. Catherine ile tanışmaları da tüm bu yaşadıklarından birkaç sene sonra gerçekleşmişti. Onun dişlerinin boynuna değişini hala hatırlıyordu, ilk teması dudaklarını teninde hissettiği ilk gün ve o kirazımsı dudaklarının tadına baktığı ilk an. Belki yaşamı boyunca değişmesine farklı bir kişiliğe sahip olmasında yardım eden tek kadın oydu. Çevrelerini saran komşu kasabalarda ikisi hakkında birçok dedikodu çıkmış, genç kadının kendinden küçük bir çocuğu esir aldığı iddiası ile çoğu zaman rahatsız etmişlerdi. Catherine'in pomme de sang'ı olduğu yıllarda bu tip insanlarla uğraşan hep genç delikanlı olmuştu. Evin demirle kaplı kapısını açar meraklı yüzlerle hep karşılaşır ve “Hanımım müsait değil" derdi. Yanında çalışan bir hizmetçi gibi davranırdı, oysaki Catherine'in soyluluk unvanından bir üst mertebedeydi, bunu herkes biliyordu fakat umurunda olmamıştı ilk yıllar. Bu yüzden unvanından ve çevresini saran o çıkarcı akrabalarından uzaklaşmak için adının sadece Mauricio Ruben olarak değiştirmişti. Geçmişe dair yaşadığı ne varsa hayatından silmek istiyordu, öylede yapmıştı. Topraklarını satmış daha iyi gelir elde edebileceği başka yerlerde bunu kullanmıştı. Zaman ilerliyordu, bu zaman içerisinde Catherine'in kendisine bağlandığını hissetmişti. Onun açısından böylede olmalıydı zaten, on yedi yaşını güzelliğini onun ellerine bırakmış ve gözleri önünde büyümüştü.

Yirmi beş yaşlarında olmalıydı, İngiltere’de doğumundan beridir süre gelen Protestan ve Katolik çatışmaları sonucunda çıkan savaşlardan birine katılacağını söylemişti Catherine'e. Gitmeli ve benliğini geri kazanmalıydı, çünkü uzun bir süredir onun büyüsünden kurtulamamış bir esir hayatı içerisindeydi. Tam o sene içerisinde sevdiği kadın kendisini dönüştürme kararı almıştı, bunun sebebini biliyordu. Bir insan olarak bu savaşa katılacak olsaydı savaşta ağır bir yara sonucu ölebilirdi, bu ihtimali göz önüne alamamıştı ve Mauricio gittikçe yaşlanmaya başlıyordu. Belki bunu yapmamalıydı çünkü ilk zamanlar kendini kontrol altına almakta zorlanmış acemi bir vampirdi, bu yüzden dilediği gibi savaşa gidebilecek güce sahip değildi. Birkaç sene geçmiş olmalıydı belki de daha fazla, ondan ayrılıp savaş alanlarına kendini attığında. Rütbe olarak hep üst mertebede kalmıştı, çünkü sıradan bir insan gibi güneşe çıkamıyor ve sadece savaş stratejilerini yönetmekle yetiniyordu. Bu seneler boyunca kendi kendini kontrol etmeye alışmış kan kokusuna dayanıklı bir hale gelmişti. Aradan ne kadar yıl geçtiğini bilmiyordu sonunda eve döndüğünde tekrar sevdiği kadının büyüsü altına girmişti. Ama bu sefer o küçük on yedi yaşındaki çocuk değil, tam tersi yetişkin bir adamdı.

Maziye dalmaktan vazgeçtiği anda gerçek dünya ile karşılaşmak çok fazla hoşuna gitmemişti, karanlık da gözlerini açtığında gözlerinin etrafında uçuşan toz zerreciklerine odaklanmıştı, üzerindeki örtüyü çekip ayağa kalktı, çok uzun bir süredir gündüzleri geceleri, geceleri ise gündüzleri olmuştu. Buna alıştığı için artık güneşin o altınımsı parıltılarını aramıyordu. Catherine'in nerede olabileceğini merak etti, şayet yanındaki yer boştu ve bu hoşuna gitmemişti. Odanın kapısını açıp dışarı çıktığında, kısa bir süre önce tuttukları hizmetkârı yanında belirdi. “İsteğinizi yerine getirdim efendim.” kolundan tuttuğu kısa boylu fakat kıvrak hatlara sahip fahişeyi önüne itti. Kız sinir bozucu derece kıkırdak bir tipti. Mauricio bezgin bakışlarını adamın üzerine diktiğinde 'bunu mu bulabildin! ' der gibi kısa bir bakış attı. “Kolunu uzat.” dedi kısa ve net bir şekilde kıza. Kız ise anlamsız ve şapşal bir ifade ile yüzüne baktığında ona kızgın bakışları ile cevap verdi. “Catherine bundan hiç hoşlanmayacak.” uzun bir süre olarak nitelendirdiği zaman dilimi boyunca beslenmediği için teni solmuş ve gözleri açlıkla kararmıştı, yüzünde herhangi bir mimik çizgisinin dahi olmaması da ayrı bir durumdu. Kızın Mauricio’nun bu konuşmasından sonra korktuğunu hissedebiliyordu ve onun korkusu yılların daha da fazla vahşileştirdiği vampire haz veriyordu.

Kolunu hızla çekip dişlerini tenine geçirdiğinde, beslendiği kızın teninin solduğunu gözlerinin akının çekildiğini fark etti. Kısa bir süre sonra zaten ölmüştü. Pommede Sang'ı olarak bile kullanmadığı bu geçici hizmetkârının tek görevi evi temiz tutuyor ve kendisine bazı zamanlarda av buluyor olmasıydı. Yaşlı adamın sarhoş yüzüne baktı ilgiyle, hiçbir zaman ayık olmaması da ayrı bir olaydı. Çevresine alkol kokusu yayarak dolaşsa da onun iğrençlikle kırışmış dişsiz suratını görmek hoşuna gidiyordu. İşine fazlaca yarıyor olması da cabasıydı. Evden dışarı çıktı. Dean ormanı yakınlarında bir yere kadar yürüdü amaçsız bir şekilde, güneş çoktan batmış yerini geceye bırakmıştı, az ötede ormanın bir ucunda akan şelalenin başında Catherine’i gördü. Belki de artık nerede olduklarını bilmeseler de bir şekilde birbirlerini hissediyorlardı, yanına yaklaştı sessizce belki de geldiğini çoktan hissetmiş ve herhangi bir tepki vermemişti. “Nereye kaybolduğunu merak ettim.” dedi. Dalgınlığından kurtulup kendisi ile ilgilenmesi için kurduğu cümleleri biraz yüksek sesle söylemişti. Bu gün her ikisi içinde nasıl geçerdi bilmiyordu. Belki küçük birkaç av belki de başka bir şey...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eámanë
Nefilim | Gölge Avcısı
Nefilim | Gölge Avcısı
Eámanë


Lakap : Cellat.
Nerden : İdris.
Mesaj Sayısı : 728
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 20/08/10

Karakter Detayı
Statü: Yönetici
Uyarı:

Cleo Empty
MesajKonu: Geri: Cleo   Cleo Icon_minitimeCuma 15 Şub. 2013, 17:01

Kurgu 15 - 15
Betimleme 25 - 20
Akıcılık 20 - 18
Uzunluk 5 - 3
Noktalama & İmla 15 - 15
Paragraf Düzeni Renklendirme 20 - 18

RP Puanı: 89

Kurgu iyiydi, daha fazla fiziksel betimele olabilirdi. Akıcılık bir yerde kesildi, sonra toparladın. Biraz daha uzun olabilirdi. Noktalama ve imla hatan yoktu. Paragraf düzenin iyidir fakat aynı rengi kullanman ya da çok yakın rengi kullanman rahatsız ediciydi.

Rütbenizi aldıktan sonra RPG'ye başlayabilirsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Cleo
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: