Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Pond

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Amelia Pond
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Amelia Pond


Mesaj Sayısı : 41
Kayıt Tarihi : 02/02/12

Karakter Detayı
Statü: Üye
Uyarı: 0/0

Pond Empty
MesajKonu: Pond   Pond Icon_minitimePerş. 02 Şub. 2012, 23:27

Uyandığında- tamam, uyandığında diyemezdi çünkü gözüne bir damla bile uyku girmemişti. Hala ismini öğrenemediği ama onun haricinde her şeyi onunla yaptığı çocuğu düşünüyordu. Aklından bir saniye bile çıkmamıştı. Peki, Amy her hoşlandığı zaman böyle mi yapacaktı? Hani güçlü olacaktı? Düşünmemeliydi. O diğer kızlar gibi erkek peşinde koşan biri değildi. Genelde –veela olmasından dolayı- onun peşinde koşarlardı. Amy kendine bunu hatırlattığında sabah olmuştu. Yatağından kalktığı gibi havlusunu ve formalarını eline aldı ve banyoya gitti.

Başkan olmasının en güzel özelliği olmalıydı. Herkesin kullandığı duşa kabinlerde vaktini harcamak ya da saç görüp iğrenmek yerine başkanlar banyosunda sessizliğin tadını çıkarıp, bir yandan da banyo yapıyordu. Üzerindekileri çıkarıp yaklaşık beş dakika önce doldurduğu büyük küvetin içine girdi. Oldukça sıcaktı bu yüzden bir anlık bir sıçrama yaşamıştı fakat daha sonra alışmıştı. Eline köpük kütlesi alıp üflüyordu durmadan. Düşünmeye başladı yine. Beyni her zaman aynı şeyi yapıyordu. Düşünmesen nolur diye bile düşünüyordu. Özellikle bir Ravenclaw’ın beyni daha fazla düşünüyordu. En azından onunki. Bu sıralar yalnız geziyordu sürekli. Chloe ve diğer kızlar neredeydi? Onları bulmalıydı. Arkadaşlıklarını zedelemek istemezdi.

Saçlarını tekrar duruladı ve banyodan çıktı. Havlusuna sarılıp kendini kurularken bir yandan da ıslak kızıl saçlarına havlu sarıyordu. Daha sonra formasını giyindi. Madam’a yolladığı mektuptan hala cevap gelmemişti fakat bugün geleceğini umuyordu Amy. Ayrıca elbise için annesine mektup yollamalıydı. Bunları düşünürken giyinmiş ve saçlarını kurutmuş. Kızıl temiz saçları parıldamıştı. Amy bütün havlularını kirliye attıktan sonra başkanlar banyosundan ayrıldı.

Ortak salona geldiğinde herkesin yavaş yavaş yerleştiğini görünce ilk defa zamanında geldiğini anlamıştı. Ravenclaw masasına bakınca Chloe ve diğer kızları gördüğüne çok sevinmişti. Hemen yanlarına gitti ve selam verdi. Kızların yarısı onu gördüğüne üzülmüş, yarısı da belli etmemeye çalışmıştı fakat Amy cevabını anlamıştı. Kızlar bir konuda anlaşmış olmalılar. Amy’yi gruplarından attıklarına göre artık tamamen yalnızdı Amy. Bir Jamie vardı onun için o da Gryffindor olduğundan dolayı fazla göremiyordu. Chloelerden çok uzaklara oturmak için kalktı Amy. Tam giderken bir el onu tutmuştu, bu Jamie’ydi. Amy onu böyle tutmasına sevinmişti. O arkadaşlarından izin alırken bile elini çekmemişti. Daha sonra Jamie onu ileri tenha bir yerlere götürdü ve konuştu.

“Amy, konuşmak istediğim bir olay var. Evet, ve bu konuda ikimizin de ciddi olması gerekiyor. Bu konu Tom’la ilgili. Tom her zaman – beni gördüğü ve konuşabileceği zaman – geliyor ve her zaman Veronica ile ilgili soru sorup duruyor. Artık buna son verme zamanı geldi. Çünkü Tom böyle giderse ortalığı karıştıracak ve suç bize kalacak! Anlıyor musun Amy? Ya bir fikir bulacağız ya da Tom kafasından bir şeyler uydurup bizim kafamızı tehlikeye sokacak. Evet, fikrin var mı?”

Amy bu konuyu halletmişti ve başka sorun olsun istemiyordu. Bu yüzden hızlıca olayı izah etmeye başladı.

“Bak ben o olayı hallettim sorun etmene gerek yok. Ah, üzgünüm gitmem lazım baykuş postaları geldi.” Dedi. Fakat Jamie ısrar ediyordu. Amy onu bırakmasını söyleyip onun yanından ayrılarak baykuşunun durduğu yere oturdu ve getirmiş olduğu paketi aldı. Madam Malkin’den geliyordu bu paket. Hemen içini açtı ve üç adet Ravenclaw arması gördü. En yenilerindendi. Amy hemen üzerindekini çıkarıp yeniyi yapıştırdı. Böyle daha iyiydi. Sonra armaların altındaki kâğıdı aldı ve okumaya başladı.

“Sevgili Amy,
Sana üç adet arma yolladım tatlım. Umarım hepsi gelmiştir. Çok öpüyorum seni. İyi bir sene geçirmen dileğiyle.
Madam Malkin”


Amy bu mektubu okurken tebessüm etti. Madamı çok severdi. Hemen paketi kapatıp çantasına attı. Annesine yazması için de bir parça parşömen ve tüy kalemini çıkardı ve yazmaya başladı.

“Anne;
Biliyorsun ki balo yaklaştı bu yüzden senden bir elbise isteyeceğim. Hani hep hayal ederdim. Kırmızı straplez, etek kısmı diz üstü ve belden aşağı kısmı motifli bir elbise istemişimdir. Lütfen onu yaptır anne.
..Amy..”


Amy mektubu yazıp zarfın içine koydu. Şimdi tek yapması gereken baykuşa vermekti. Fakat o sırada ona gelen başka iki baykuş onu durdurmuştu. Biri kocaman bir paket ve üzerinde duran ve ondan daha küçük bir paket taşıyordu. Diğeri ise gazetesini. Unutmuştu tabi, gazeteye abone olmuştu ve her gün gelecekti. Bir Dırdırcı , bir Gelecek Postası. Amy iki baykuşun bıraktığı şeyleri önüne aldı. Önce büyük paketi açmıştı fakat bu tam anlamıyla açmak sayılmazdı. Ucundan bakınca bunun bir elbise olduğunu gördü. Hem de bu o kırmızı elbiseydi. Amy duygulanmış ve annesini özlemişti. Küçük kutuya bakınca da topuklu, önü kapalı kırmızı bir ayakkabı gördü. En sevdiğindendi. Annesine yollayacağı mektubu aldı Wingardium Leviosa’deyip havaya kaldırdı. ‘Lacarnum Inflamare’ dedi ve mektubu yaktı. Havada büzülen mektup cayır cayır yanarken Amy Dırdırcıyı lastiğinden kurtarıp okumaya başladı. Pek bir şey yoktu fakat profesör Margaret’in suratı olduğu sayfada durmuş ve okumaya başlamıştı.
“Her zamanki gibi Hogwarts’ta Noel Balosu yapılacak mı soruları sorulmaya başladı. Ve artık bu kesin oldu. Bayan Margaret’le de ilgili sorular çıkmaya başladı. Herkes Margaret’in ciddi olduğunu ve her zaman yalan söylediğini söylüyor. Acaba gerçekten öyle bir kişi mi? Acaba Noel Balosu yapacak mı? Evet biz son sorunun cevabını öğrendik, öğrenciler ne kadar ciddi ve disiplinli bir profesör olsa da bazı öğrenciler ve yeni doğan bebeği için küçük bir balo yapacağını öğrendik… Ama bu yalan söyleyen Profesöre kimse inanmaz.”

Amy dergiyi masaya fırlatarak *Saçmalık* dedi. *Bu kim bilir Jamie’yi ve profesörü nasıl üzmüştür diye düşündü. Gelecek postasını açıp okumaya başladığında da pek farklı bir görüntüyle karşılaşmamıştı. Çok sıkıcıydı ve Amy abone olduğuna pişman olmuştu. Fakat okuduğunda yeni bir köşe yazarının geldiğinden söz ediyordu. ^Alexandra Trachuette^ Amy bu ismi bir yerden hatırlıyordu fakat çıkaramayınca uğraşmadı.Bütün eşyalarını topladı ve hepsini yatağının yanına götürmek için büyük salondan ayrıldı.

~

Başkanlık görevini bitirmek için yine V. Kattaydı fakat başı ağrımıyordu. Zamanla oynamak da istemiyordu. Fakat babasını hayata getirebilirdi. Bu düşünceden vazgeçmeliydi. Kendisini öldürebilirdi. Bu düşünceyi koridorda bir anda önüne çıkan ismini bilmediği ve öpüştüğü çocuktu. Amy bir anlık çığlığını çocuk susturmayı başarmıştı. Dudaklarıyla bunu başarması şaşırtıcı değildi. Fakat Amy bu sefer karşı koymamıştı ve ilginç olan da buydu. Amy’yi duvara yaslamış ve uzun bir süre öpmeye devam etmişti. Amy bir an dudaklarını onun dudaklarından ayırmış ve gülerek “Ne yapıyoruz biz?” demişti. Çocuk da bu soruya gülerek karşılık vermiş ve “Hiçbir fikrim yok.” Deyip öpmeye devam etmişti. Amy çocuktan cidden hoşlandığını hissetmişti. Çocuk ise yaşadığı hazzı yarıda kesip “Baksana, sayın başkan Amy Ileana Pond . Benimle baloya gelme onurunu duyar mıydınız?” dedi. Amy bunun karşısında biraz şaşırmıştı çünkü onu sadece gizliden gizliye görüyordu ve ne diyeceğini bilemedi. “Hmm, bakalım. Pekala o zaman.” Deyip gülümsedi Amy. Çocuk da bu gülümsemeye karşılık vermiş ve öpmeye devam etmişti. Fakat Amy’nin yatakhaneye dönmesi gerekiyordu. Ayrıca çocuğun adını daha öğrenememişti. ‘Sen benim adımı biliyorsun ama ben seninkini bilmiyorum kütüphaneci çocuk.” Dedi Amy. Çocuk ise biraz şaşırmış bir ifadeyle “Benden böyle mi bahsediyordun? O zaman adımı söylemeliyim çünkü bu kötü bir lakap. Ben Jonathan. “ dedi. Amy de gülümsedi ‘Memnun oldum.’ Deyip Jonathan’ın dudaklarına yapıştı. Bu bir memnun olma tepkisiydi. Amy gülümsedi ve gitmesi gerektiğini söyledi. Daha sonra yatağına gitti.

~

Sonunda herkesin beklediği gün gelmişti, balo günü. Amy erkenden kalmış ve banyo yapmaya gitmişti. Güzel bir banyonun ardından ise sabah kahvaltısını etmiş ve daha sonra hazırlanmak için yatakhanesine gitmişti. Saçlarını açık bırakmış ve dalgalı yapmıştı. Gözüne bir kat kalem çekip kırmızı ojelerini sürdü. Elbisesini ve ayakkabısını giyindikten sonra kırmızı bir çanta aldı ve ona saptanamaz derinlik büyüsü yaptı ve gerekli eşyalarını ona koydu. Dudağına hafif bir kırmızı ruj sürdü ve hazır olduğunda balo salonuna doğru yollandı. Biliyordu saatin erken olduğunu fakat Jonathan ile buluşacaktı. Artık çoğu vaktini onunla geçiriyordu. Şimdi ise onu merdivenlerde beklemişti. Amy onun Gryffindor olmasına bir şey demiyordu çünkü safkandı. Amy ayrımda yapmazdı fakat safkan olması onun daha hoşuna gitmişti.

Amy’ye iltifatlar yağdırırken gülümsedi Amy. Jonathan hemen koluna girmişti. Kısa bir süre sonra balo salonuna varmışlardı. Etraf o kadar güzel dekore edilmişti ki Amy birkaç dakika gözlerini alamamıştı. Etraf kalabalıklaşmaya başlarken Jonathan Amy’ye içecek bir şeyler almaya gitmişti. Amy ise o sırada beklemişti. İçkilerini içtikten sonra etraf tamamen dolmuştu. Amy, Margaret’in kocasıyla içeri girişlerini izledi. Margaret her zamanki gibi harikaydı. Onun konuşmasını pür dikkat dinledi. “ Hepiniz Hogwarts’ın muhteşem Noel gecesine hoşgeldiniz. İnançları farklı olan arkadaşlar olabilir ancak bugün bir arada olmamızı kutlayacağız. Eğlence başlayabilir. “ Amy ona doğum günü kutlaması için getirilen çiçeğe ve Margaret’in mutlu oluşunu izledikten sonra Jonathan ile dans edecekti fakat gözü Jamie’ye takıldı. Arkadaşı onu bırakmıştı ve yalnız kalmıştı. Amy Jonathan’ı tembihledikten sonra Jamie’nin yanına gitti. Jamie ile laflarken birkaç çocuk gelip iltifatlar yağdırmıştı fakat Amy onları dinlemek yerine Jonathan’a öpücük atmıştı. O da arkadaşlarının yanındaydı. O sırada güzel giden balo bir kızın çığlığı ile mahvolmuştu. Amy hemen arkasını dönmüş ve kimin çığlık attığına bakmıştı. Kız eliyle tavanı gösteriyordu. Amy hemen başını kaldırıp tavana baktı. Bu bir ölüm yiyen işaretiydi ve Amy ilk defa görüyordu bu işareti. Sadece okuduğundan böyle bir teori atmıştı ortaya. Amy hemen yanına bakmış fakat Jamie’nin kehanet profesörüyle buharlaştığını görmüştü.

Etraf bir anda pazara dönmüş gibiydi. Herkes bir yerlere kaçıyor kimse profesörleri takip ederek ortak salonlarına gitmiyordu. Amy yanına gelen Jonathan’a sarıldı ve asasını çıkardı. Jonathan ile yukarıya kadar çıktılar fakat önlerini ölüm yiyenler sarmıştı. Amy ‘Confringo’ diye bağırmış ve birkaç yeri patlatmış fakat hiçbiri ölüm yiyenlere gelmemişti. Amy başarısızlığının hüznünü yaşayacak modda değildi. Amy Jamie’yi bulmalıydı bu yüzden Jonathan’a gitmesini söyledi.
Jamie’yi bulduğunda birkaç arkadaşı da yanlarındaydı ve Jamie korkmuş gözüküyordu fakat bu onu durdurmamış, birini öldürmüştü. Amy lanetlerden birini kullanmaya niyetli değildi. ‘Petrificus Totalus ‘ dedi ve birini yere indirdi. Jamie bir şeyler söylüyordu fakat Amy duyamadı çünkü bir sürü büyü yapıyordu. Onları bir süre tutması için yere bir şerit çizdi ve ‘Incendio’ dedi. Çizdiği şerit alev almıştı. Arkasını döndüğünde Jamie gitmişti. Yanındaki kızlarla birlikte Jamie’yi bulmalıydı. Bir ölüm yiyen gelmiş ve alevleri söndürmüştü. Amy ‘Mimblewimble’dedi ve ölüm yiyenin bir süre büyü yapmasını engelledi. Amy adamın dibine gitmiş ve omzuna dokunmuştu. Adam yere düşmüştü. Amy bu bayıltma tekniğini babasından öğrenmişti. Etrafına bakındığında ölüm yiyenlerin gittiğini gördü. Kızlarla birlikte aşağıya indi ve o anda mahvoldu.

Jamie’nin annesi, okulun müdiresi ve onun oğlu yerde cansız bir şekilde yatıyordu. Şaka falan olmalıydı, olamazdı, Margaret ölemezdi. Amy iyice yaklaştığında gerçekten öyle olduğunu kabullenmişti. Elleriyle ağzını kapamış ve ağlamaya başlamıştı. Amy’nin içi kötü olmuştu. Bir yolu olmalıydı onu getirmenin bir yolu olmalıydı, zamanla oynayabilirdi ama onların ağlamasına dayanamazdı fakat bunun neye mal olacağını bilmiyordu. Kısacası elinden hiçbir şey gelmiyordu. Amy tekrar Margaretin cesedine baktı. Bembeyaz olmuştu teni ve gözleri kapalıydı, bir daha da hiç açılmayacaktı. Jamie çığlıklar içinde annesinin cansız bedenine sarılıyordu. Amy tutamamıştı kendini, hızla Jamie’yi oradan almak istiyordu. Aynı zamanda profesör Cornelia ağlıyordu. Çığlıkları bütün Hogwarts’ın koridorlarından duyuluyordu ve Amy buna katlanamazdı. Ağlıyordu, gözündeki bütün makyaj akmıştı. Jamie’ye dokunduğu an Jonathan onu tutmuş ve kendine çekmişti. Amy Jonathan’a yaslanmış hıçkırıklar içerisinde ağlamaya başlamıştı. Jonathan onu sakinleştirmeye çalışıyordu fakat Amy dayanamıyordu. Margaret ölmüştü, şimdi ne olacaktı? Jamie ne yapacaktı. Ya Cornelia? Amy kendi kardeşini kaybetse yaşayamazdı ve şu an onların acısını sadece tahmin edebilirdi. Margaret'le birlikte işlediği dersler geldi aklına, o geldi ve onun gülümsemesi. Amy bir süre sonra sesini kaybetmişti. Jonathandan ayrıldı ve Jamie’nin yanına gitti. Ona sarıldı ve daha çok ağladı. Herkes yavaşça asasını kaldırıyordu şimdi. Yavaş yavaş kaybolan ölüm yiyen işaretine baktı. Jamie’ye ‘Haydi.’ Dedi. Jamieyle birlikte asalarını kaldırıp ölüm yiyen işaretini tamamen yok ettiler. Amy, onu buradan uzaklaştırmalıydı. Ayağa kaldırdı ve yemekhaneye yollandı. Son kez arkasına döndü ve Margaret’in ruhunu terk etmiş bedenine baktı. Gözünden bir damla yaş aktı ve önüne döndü. İçi acıyordu ve Jamie’yi böyle gördükçe daha kötü oluyordu. Onu yemekhanenin önünde yere oturtturdu ve Jonathan’dan battaniye getirmesini istedi. Jamie hala çığlıklar içinde ağlıyordu. Amy hemen ona sarıldı ve susturmaya çalıştı. O sırada cin cüceden istediği bir kupa kahve hemen geldi. Jamie’ye zorla içirmeye çalıştı fakat o ısrarla ağlamasını sürdürüyordu. Amy onu böyle görünce dayanamıyor ve ağlamasına ortak oluyordu. Jonathan’ın getirdiği battaniyeyi Jamie’nin üzerine örttü ve uzun bir süre sarıldılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Machaon Aristide
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Machaon Aristide


Mesaj Sayısı : 234
Yaş : 28
Kayıt Tarihi : 27/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Pond Empty
MesajKonu: Geri: Pond   Pond Icon_minitimeCuma 03 Şub. 2012, 00:05

A N L A T I M [50 Puan]
[ Kurgu ] : 17/25 puan
[ Betimleme ] : 7/15 puan
[ Akıcılık ] : 10/15 puan

Y A Z I M [45 Puan]
[ Noktalama Kuralları ] : 9/10 puan
[ İmla Kuralları ] : 12/15 puan
[ Paragraf Düzeni ] : 8/10 puan
[ Renklendirme ] : 2/5 puan

E K L E R [5 Puan]
[ Sebep ] : 5/5 puan

T O P L A M [100 puan]
[ RP Puanı ] : 70/100 puan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Pond
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: