Exphyn Klogsy Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 1 Kayıt Tarihi : 01/02/12
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Exphyn Klogsy Çarş. 01 Şub. 2012, 10:56 | |
| İçi sıkılmıştı. Annesi yine her zaman ki gibi ona bağırıyordu. İkizi yanında yoktu. Dışarıda geziyordu ve evde kaldığına inanamıyordu. Annesi o müthiş mavimsi odasına daldı ve bir şeyler yemediği için bağırmaya başladı. Artık gerçekten sıkılmıştı, son zamanlarda eşiyle yaşadığı sorunlar yüzünden ona patlar olmuştu. Hiçbir şeye izin vermiyordu ve Evia’nın nefes alması için dışarı çıkması ve kredi kartının limiti kadar alışveriş yapması gerekiyordu. Böylece sıkıntılarından kurtulacaktı. Annesi hala söylenmeye devam ediyordu. ‘’Yeter artık… Odamdan çık hazırlanıp dışarı çıkacağım.’’ Diyerek annesini itekle itekleye odasından dışarı çıkardı. Kadın neye uğradığını şaşırmıştı ama yapacak bir şeyi yoktu. En güzel lacivert hafif pullu ve üzerinde isminin baş harfi parıltıyla yansıyan bir çantayı çıkardı. Yeteri kadar derinliği vardı. İçine okuma kitabını ve içinde dünyalarca farklı ama hepsi aynı türde olan müzik çalarını koydu. Cüzdan, güneş gözlüğü… Evet, hepsi tamamlanmıştı. Yüzüğünü de taktıktan sonra üstüne mini sarışın bir kadın resmi olan bir şeyler giydi. Askılı ve güzel bir elbiseydi. Dolgu topuk olan siyah bir ayakkabıyı ayağına geçirdi. Makyajını bitirdiğinde yine şu annesinin değişiyle tanrıça saçmalığına dönmüştü. Koluna çantayı taktı ve arabanın anahtarını alıp aşağıya indi. Kırmızı parlayan biricik arabasına bindi ve derin bir nefes aldı. Anahtarı deliğine sokup çalıştırdı ve en hızlı süratte sürmeye başladı. Hıza bayılıyordu. O içindeki adrenalini hiçbir duyguya değişmezdi. Daha da gaza bastı, bu bomboş yolda deli gibi gitmesine neden olmuştu.
İlerideki yarış arabasından daha da iyi bir modelde bir araba gördü. Gayet iyi hız yapıyor ve onun gibi sürüyordu. ‘’Değişik…’’ diye mırıldanarak sanki yarış yapmak istercesine adamın yanına gitti. Tam yanında durdu ve dokunmatik olan düğmeye basıp camı açtı. ‘’ Buralarda bu arabayla ne yapıyorsunuz bayım?’’ dediğinde adamın ona çok garip baktığını gördü. ‘’ Buraların sakinliği çok iyi geliyor bana. Asıl siz ne yapıyorsunuz?’’ dedi samimi bir şekilde. Afallamıştı çünkü böyle bir yanıt beklemiyordu. Omzunu silkip ‘’Adrenalin tutkusu.’’ Diyebildi ve camı kapattı. O bakarken güneş gözlüğünü taktı ve yine gaza bastı. Gerçekten iyi araba sürüyordu ve bu onun övünmesine neden oluyordu. Annesinin o çok anlattığı olan hayali babasıyla aynı şeyleri seviyormuş. O kadına güven olmaz tabi ama nerden bilebilir ki? Dediği her şeye inanmak zorundaydı. Adam onu arabasıyla aynı süratle takip ettiğini gördüğünde ani bir fren yaptı. Onu neden takip ediyor olabilirdi ki? Arabasıyla hemen yanında bittiğinde Evia’da camı açmakla uğraşıyordu. ‘’ Ben de hız ve adrenalin bağımlısıyım. Bir yarışa ne dersin?’’ diyerek göz kırptığında o pislik gibi olan gülüşünü yaptı. ‘’Bana uyar nasıl olsa zafer benim için en büyük şeydir.’’ Kahkaha atıyordu. O asla yenilgiye uğramazdı. Arkadaşlar arasında geceleri özel yerlerde yaptıkları araba yarışlarında şuana kadar onu geçen olmamıştı da bu adam mı onu geçecekti? Sadece gülüyordu sanırım bu yeterince iyi bir cevaptı. Arabayı aynı hizaya getirdi ve parmaklarıyla saymasını bekledi.
3… Adam yenilecekti bunu bilmesi gerekiyordu. 2… Yine yenen o olacaktı. 1… Göreceksin çokbilmiş. Ve yarış başlamıştı. Etrafına dönen bir yolda 3 tur atmaları gerekiyordu ve Evia tabi ki önde başlamıştı. Arkasında sağa sola kaçmaya başlıyor ama başaramıyordu. Onu resmen kenetlemişti. Neredeyse yaptıkları hareketler aynıydı. Dönüşler keskin ve sağlamdı. Arada bir gözlerine bakıyor ve o gözlerinde ki adrenalin sevincini görebiliyordu. 3. Tura geçtiklerinde o Evia’dan öndeydi. Buna sinir olmuştu ve gazı kökledi. Onu şuana kadar geçmiş olabilirdi ama yarış Evia için daha yeni başlıyordu. Sağ tarafına geçtiğinde onu kıstırmaya çalıştı ama Evia tekrar gaza bastığı için bu hareketinde de başarısız oldu. Son saniyelere girmişlerdi artık. Ve başladıkları yere tekrar gelince arabayı hemen durdurdu. Kapıyı açıp dışarı çıktı ve adamında aynısını yaptığını gördü. Arabaya hafifçe vurup ‘’Seni seviyorum canım’’ diye mırıldandı. Adamın yanına gittiğinde ağzı açık bir şekilde ona bakıyordu. Elini Evia’a uzattı ve konuşmaya başladı. ‘’ Tebrik ederim sıkı bir sürücüsün. Ben geçebilmeyi başarabildiysen sana saygımda sonsuz. Ama çok gençsin kendini buralarda yıpratma. Bende gençken senin gibiydim. Ama geceleri yarışlara katılır kız tavlardım. Oradaki kızlar muhteşem olur. Kendini oralara pek kaptırmamalısın bence. Bu arada benim adım Andre.’’ Vay canına. Bu adam büyük bile olsa gerçekten tam kafasında ki adamdı. ‘’Ben de J. Yani aslında bunu babam istemiş, J. Claire ama bana genelde J diyorlar.’’ Deyip gözlerini devirdi. ‘’Kızımın adını bende J koymak çok isterdim. Bir ismin önüne çok yakışıyor. Adını beğendim o yüzden ufaklık.’’ Dedi. Gülmesine neden olmuştu. Ufaklık mı? Bu biraz fazla ezmek gibi olmuştu ona göre. ‘’Beni o kadar ezmemelisin. Sonuçta yarışta yenildin.’’ Diyerek pis pis sırıttı. ‘’Yarışta yenilmem benim için bir şey fark etmiyor. Sen gençsin, senin gençliğine veriyorum.’’ Diyerek onu tamamen şaşırttı. Daha önce kimseden böyle cevaplar almamıştı ve bu adam onunla konuşmasını gayet iyi biliyordu. Babası olması bir şeyi değiştirir miydi? Belki de o hayallerini süsleyen adam şuan da karşısında ona kafa tutuyordu. Gülümseyerek kafasını öne eğdi ve derin düşüncelere daldı.
Birkaç gün sonra babası olduğunu öğrendiğinde; Bu adam dalga mı geçiyordu? Ona kızım diye hitap etmişti ve onları bırakıp gitmişti. Annesini üzmüş ve çocuk yapmak için çıkmıştı neredeyse. "Kızım mı? Sen bizi bırakıp gitmiştin!" diye çıkıştı. Ama doğruları söylemek şuan da ona karşı geliyordu. Yalanlardan ibaret olmak istiyordu sonsuza kadar. Gerçekler insanın canını çok ama çok acıtıyordu. "Hayır, kızım, hayır. Ben... Anneni bırakmak zorundaydım. Deden onu başkasıyla nişanlamıştı gizlice ve ben buna engel olamazdım." Dediğinde şaşırdı. Annesi ona sadece ne kadar acı çektiğinden ve onları bırakıp giden o aşağılık heriften bahsetmişti. O bunların hiçbirini bilmeden sinirle patlamıştı. Özür dilese miydi acaba? Ama yine de peşini bırakmaması gerekirdi. Onu bile bilmiyordu sanırım. Bundan emin olmak istercesine;
"Benden haberin var mıydı?" diye sordu. Cevap olumsuz gelmişti demek ki onu bilmiyordu. Evia bu yüzden daha da sinirlenip, "Peki ya yeni karın? O nerede?" diye hışımla ve iğneleyici bir tavırlı yüzüne baktı. "O yalnızca anneni benden vazgeçirmek içindi kızım." Cevabını alınca durdu. Demek ki onu sevmiyordu hala annesini seviyordu. Ama annesi o kadar anlatmalarına bağlı kalarak ondan nefret ediyordu. Şaşırmıştı ve düşüncelere dalmıştı. Neden onu babasından saklamıştı ki? Neden bildiği halde babasına söylememişti. Ayağa kalkınca üşüdüğünü fark etti. Hırkasının sıvadığı kollarını indirdi ve iyice esneterek çekti. Evet, şimdi biraz daha iyiydi. ‘’Üşüyor musun?’’ diye sordu. Kafasını hayır anlamında salladı ama gelip yanaklarına ve ellerine dokundu. Onun elleri sımsıcaktı Evia’nınkilere oranla. Kafası karışmış bir şekilde ona baktı ve soru işaretli bakışına karşılık, ‘’Evet’’ diye mırıldandı. Söyler söylemez ona sarıldı. Birden öylece kalakaldı, böyle bir şey beklemiyordu. Durup düşündü sanki belki geçen birkaç saniye. Yanlış bir şey yapmış olabileceğini düşünürcesine sarılmasını keserken Evia da sarıldı ve ondan kendini ona yapıştırdı. Ona sarılınca bütün sıcaklığı Evia’ya işlemişti ve üşümemeye başlamıştı.
‘’Yorgan ister misin kızım?’’ sorusuna karşılığı gülmek olmuştu. ‘’Olabilir’’ dedi gözlerimi devirerek güldü ve yukarıya merdivenlerle çıkmaya başladı. Ev birden kendiminmiş gibi hissetmeye başladı. Rahat koltuğun birine uzandı ve öylece yattı. Bayağı genişti ve bu onu mutlu etmişti. Gözleri ağrıyordu belki de ağlamaktan. Yavaş yavaş kapandıklarını hissedebiliyordu. Ardından merdivende ki ayak seslerini duyunca uykusu birden açıldı. Ama yorgunluktan kalkamıyordu. Babasının yüzü gözlerimin önüne geldi. Gülüyordu ve yorganı üstüne örttü. Onun yanına oturdu ve başını kaldırıp kendi kucağına koydu. Saçlarını okşayıp bir şeyler mırıldanıyordu. Biri saçlarını okşayınca hemen uykuya dalardı. Acaba bunu biliyor muydu? Bilmediğini düşünerek;
‘’Saçlarımla oynanınca uykum geliyor ve hemen uyuyorum.'’ Diye yakındı. Ama Evia onu daha çok görmek istiyordu. Onu daha çok hissetmek baba duygusunun kapladığı sevinci yaşamak istiyordu. Ve uyuması belki de bir daha onu görememesi hissi uyandırıyordu ve bu şuanda yaşayacağı en büyük korkulardan biriydi. ‘’Annen gibisin!’’ dedi ve güldü. Annen lafını çok içten söylemişti. Acaba onları buluşturabilir miydi? Şu üvey babası olan adamdan kurtarmak istiyordu annesini. O adamdan nefret ediyordu. Ve babasının karısından da pek hoşnut değildi. Daha tanımıyordu ama içime sinmemişti. Annesi ile babası tekrar evlenseydi keşke. Evet, çok çocukça düşünüyordu ama onlar onu düşünmeyip ayrılmışlardı. O istemeden bilmeden daha doğmadan ayrılmışlardı. Şimdi barışırlarsa onu kazanacaklar ve psikolojik tedavi almamaya başlayacaktı. Bundan babasına bahsetmeli miydi acaba? Belki o beni anlardı, annesinin asla anlayamadığı gibi.
| |
|
Aurélien Rhodanthe Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Lakap : bells Mesaj Sayısı : 1158 Yaş : 31 Kayıt Tarihi : 11/07/10
Karakter Detayı Statü: Uyarı: 0/0
| Konu: Geri: Exphyn Klogsy Çarş. 01 Şub. 2012, 11:45 | |
| A N L A T I M [50 Puan] [ Kurgu ] : 13 /25 puan [ Betimleme ] : 7/15 puan [ Akıcılık ] : 5 /15 puan
Y A Z I M [45 Puan] [ Noktalama Kuralları ] : 8 /10 puan [ İmla Kuralları ] : 10 /15 puan [ Paragraf Düzeni ] :10 /10 puan [ Renklendirme ] : 5 /5 puan
E K L E R [5 Puan] [ Sebep ] : 5/5 puan
T O P L A M [100 puan] [ RP Puanı ] : 63 /100 puan
| |
|