Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Aderyn L. Clémence

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Aderyn L. Clémence
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!



Mesaj Sayısı : 2
Kayıt Tarihi : 02/11/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Aderyn L. Clémence Empty
MesajKonu: Aderyn L. Clémence   Aderyn L. Clémence Icon_minitimeÇarş. 02 Kas. 2011, 19:32

Ayaklarını sürüyerek ilerliyordu. Çevresine hiç bakmıyor, onun hakkında söylenenlerin tek kelimesini bile duymuyordu. O çocuğun kanını daha fazla üzerinde taşımak istemiyordu. Kimlerin izlediğini umursamadan kana bulanmış bluzunu çıkarıp yere attı. Yarı çıplak ilerlerken nefesi daralıyordu yine. Öylesine ona benziyordu ki… Kahvenin en yumuşak tonuna karışmış yeşil damlacıklar ışıldıyordu gözlerinde. Kumral saçları darmadağınıktı. Tıpkı Aderyn’in sevdiği gibi. Yüzündeki çarpık gülüşü, kaslı kollarını saran gri tişörtü, umursamaz bakışlarıyla çıkmıştı karşısına. 134 yıl sonra yine aynı can alıcı çehre. Karşısındakinin o olmadığını biliyordu oysa. Ama karşı koyamamıştı yine.

Kendini yatağına bırakırken kulaklarında genç adamın son çığlığı, dudaklarındaysa kanının tadı vardı hala. Onu öldürmek istemişti. Çekip gidişinin intikamını almak için binlerce kez öptüğü kokusunu her nefes alışında hala duyabildiği boyna bu kadar benzeyen o boynu paramparça etmek istemişti dişleriyle. Tıpkı yıllar önce yaptığı gibi. Şimdi onu ikinci kez öldürmüş gibi hissediyordu. Kalbi sıkışıyor, nefes almakta zorlanıyor, boş bakan gözleri buğulanıyordu. Yatağı kaplayan simsiyah çarşaflar elleri arasında buruşuyor, parçalara ayrılıyordu. Bir yandan acı çekiyor bir yandan da hala bir şeyler hissedebiliyor olmasının şokunu yaşıyordu. Yıllar önce kaybetmişti hislerini. Anlık zevkler için yaşıyor, gücün elinde olduğunu anımsamak için öldürüyordu artık. Gözlerini kapayıp kendini uykunun hissizliğine bıraktı.


~~~

“Yine mi uyuya kaldın?”

Çatık beyaz kaşları, hafifçe şişkin göbeğiyle karşısına dikilen yaşlı okul müdürü sormuştu bunu sitemkar bir sesle. Okul U şeklinde inşa edilmişti. Müdür odasının tam karşısına yerleştirilmiş tek bir giriş kapısına sahipti bu tuhaf şekilli bina. Müdüre görünmeden binaya adım atmak imkansızdı. Yine geç kalan Aderyn bu nedenle hiç acele etmiyordu. Yakalanacağını bildiği için hazırlığını önceden yapmıştı. “Günaydın efendim.” Derken elindeki sütlü kahveyi de müdüre uzatıyordu. Genç kızın kendinden emin bu haline gülmeden edemeyen müdür kahvesini kabul edip babacan bir gülüşle teşekkür etti. Omzundan kaymış çantasını düzeltirken kapısı açık bir sınıfın önünde durakladı. En ön sırada oturan sarı bukleli genç kıza hitaben kendi çevresinde döndü Aderyn. Dönüşü sırasında yeni eteği havalanmış, dalgalandırdığı saçları da eteğiyle uyumlu bir şekilde uçuşmuştu etrafında. Sınıftaki genç kız beğendiğini belirten bir gülümseyişle ödüllendirmişti Aderyn’i. Moda konusunda uzman olan bir arkadaştan alınan onayında verdiği güvenle kendinden emin adımlarını kendi sınıfına yönlendirebilmişti sonunda. Kapıyı üç kez hafifçe tıklatmış ve geniş bir gülümsemeyle kapıyı açıp içeri adım atmıştı.

Başındaki bir tutam saçla müthiş bir tezat oluşturan gür bıyıklı adam geniş çerçeveli gözlüğünün altından “Sonunda.” Dercesine genç kıza dikmişti sert bakışlarını. Bu bakışların nedeni genç kızın gecikmesi değil, geç gelen kahvesiydi. Aderyn, elindeki ikinci kahveyi de öğretmeninin dağınık masasının kenarında her an aşağıya düşmeye meyilli kahve altlığının üzerine bıraktı. Genç kız yerine doğru ilerlerken gözlüğünü düzelten adam ders hiç bölünmemiş gibi anlatmaya devam etti. Açık kumral dalgalı saçlarıyla uğraşan Henry, yanından geçen genç kızı kolundan tutup yanına çekti. “Yardımına ihtiyacım var tatlım. Lydia’nın doğum günü haftaya biliyorsun.” dedi yalvaran sevimli bakışlarını Aderyn’e dikerek. Henry’nin yanağına küçük bir öpücük konduran genç kız “Rahatla Henry. Ben o işi çoktan hallettim. Öğle yemeğinde detayları anlatırım.” Dedi. Tahtaya dönmüş bir örnek yazmakta olan öğretmenleri bu küçük konuşmanın farkına varmamıştı. Tek boş sıraya yerleşen Aderyn arkasındaki sevgililere anlamlı bir bakış atarken sonunda sınıftaki tuhaflığın farkına varabilmişti. “Sınıftaki tek boş sıra mı?” diye düşünürken sonunda bakışlarını her daim boş olan yan sıraya kaldırdı. En azından bugüne kadar her daim boş olan sıraya demek daha doğru olur. Yan sırada uzun parmakları arasında çevirdiği kalemle, yüzüne çarpık bir gülüş yerleştirmiş ve merakla onu izleyen bir çocuk vardı.

Tüm sınıf Aderyn’in vereceği tepkiyi beklerken o donup kalmıştı. Hafifçe aralanmış dudakları ve şaşkınlıktan iyice açılmış büyük gözleriyle karşısındaki çocuğa bakıyordu. Asla hoşlandığı çocuklara hislerini belli etmeyen genç kız, bu kez kalbinin kulaklarına dek ulaşan gümbürtüsü ve karnında oluşan tuhaf hisle donup kalmış hayran –ve şaşkın- bakışlarla karşısındaki çocuğa bakıyordu. Genç kızın bu haliyle daha da geniş gülümseyen çocuk yavaşça Aderyn’e yaklaştı. Yüzleri arasında birkaç santimlik bir boşluk bırakan çocuk kısık bir sesle “Merhaba güzellik. Ben Eddie. Sen de ünlü Prim olmalısın.” Dedi. Hala üzerindeki şaşkınlıktan kurtulamayan genç kız yavaşça “ Aderyn. Prim’i kullanmıyorum.” Dedi titrek bir sesle. Aldığı cevapla yine gülen Eddie, Aderyn’in çenesini avuçları arasına aldı ve ani bir hareketle genç kızı dudaklarından öptü. Dudaklarına çarpan yumuşaklıkla irkilen genç kız geri çekilmeye çalışsa da Eddie’nin elleri kaçmasını önlüyordu. Sonunda geri çekilen delikanlı “Benim için Prim.” Dedi. Küçük bir öpücük daha kondurup hiçbir şey olmamışçasına sırasına yerleşip hala tahtada bir şeyler anlatmakta olan öğretmene odaklandı. Çevresine bir bakış atan Aderyn, tüm sınıf arkadaşlarının kendisi gibi şaşkın olduğunu görünce gülmeden edemedi. İçini kasıp kavuran hislere rağmen yüzünde hala aynı gülümsemeyle başını “İnanılmaz.” dercesine salladıktan sonra o da derse odaklandı.

~~~

Derin bir nefesle uyanan Aderyn karanlık odaya baktı. Perdelerin arasından içeriye süzülen ince güneş ışığında uçuşan tozları izledi nefesi düzene girene kadar. Bunun olacağını bilmeliydi. Yatağın üzerinde top misali kıvrılıp oturdu kendini korumak istercesine. Eddie çekip gittiğinden beri rüyalarında hep ona dair bir hatıra gördüğü nasıl da aklından çıkmıştı. Her gece onun anılarıyla uykularının bölündüğünü anımsayamayacak kadar kendini kaptırmıştı yaşadıklarına. Nefesi düzene girse de kalbi hala deli gibi çarpıyordu. Sırf ona benziyor diye bir adamı öldürdüğü gece tanıştıkları günü rüyasında görmek zorunda mıydı? En masum haliyle gülümseyişini, dudaklarının dudaklarına dokunuşunu, ilk kez tenine dokunan ellerini ve ona aşık olduğu anı hatırlamak için ne de güzel bir geceydi ama. İhanetini ve terk edip gidişini anımsamak varken acısıyla boğulmasına neden olan o güzel anlar… Nefesi yine daralıyor, onun aşkıyla boğuluyor, yok olmak için yalvaracak kadar canı yanıyordu. Bu duygulardan kurtulmak için hızla yataktan çıktı. Ne yapacağını bilmez bir halde odanın içinde dolanmaya başladı. Attığı her adımda duygularına daha da gömülüyor, kendini çaresiz hissediyordu. Ne yapsa faydasızdı, biliyordu. Bunun biliciyle yatağa çökercesine oturdu. Yere düşmüş olan yastığı yerden aldı ve yüzüne bastırarak derin bir çığlık attı. Çığlığı yastığın içinde boğulurken yastığa daha da sıkı sarıldı. Cenin pozisyonunda yatağa kıvrıldığında, gözlerini kapadı ve birkaç damla gözyaşının yüzündeki kurumuş kanların arasına karışmasına izin verdi.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Aderyn L. Clémence
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: