Minerva Rodeline Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Nerden : Samsun Mesaj Sayısı : 24 Kayıt Tarihi : 29/07/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Minerva Cuma 29 Tem. 2011, 23:18 | |
| Örnek Rol Oyunu:
Mavi... Dekorasyonu ve kullanımı sadece bana ait olan tüm mekanların vazgeçilmez ve hakim rengi olan mavi, içerisinde bulunduğum şu durumda üzerimdeki sakinleştirici etkisini yitiriyordu. Ne duvardaki büyük çam ormanı tabloları, ne maun çalışma masamın bir köşesine kondurulmuş bir kaç dal sümbülün baygın ve mayhoş kokusu, ne degramafondan gelen tatlı mırıltılar endişelerimi bertaraf etmeye yetmiyordu.
Durum gittikçe içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyordu. Yıllar önceki katliamın yeniden vuku bulma ihtimali beni endişelendiriyor, bu konuda hiç bir ilerleme kaydedememek ise çıldırmanın eşiğine getiriyordu. Müritlerle uğraştığımız yetmiyormuş gibi şimdi de soykırımlarının intikamını almaya and içmiş Mortecalid'lerle -her ne kadar bir söylentiden ibaret olma ihtimalı varsa da- savaşma ihtimali elimde olmadan umutsuzluğa kapılmama neden oluyordu.
Belki de ben çok abartıyordum? Mortecalidlerin geri döndüğüne dair elle tutulur bir kanıt bile yoktu ortada. Sadece bir köşe yazarının bazı kayıp vakalarından yola çıkarak vardığı paranoyakça bir sonuç da olabilirdi pekala. Ortaya atılan kanıtlar çok bulanıktı. Üstelik Sihir Bakanlığı bu söylentileri tamamen yalanlıyordu. Eğer Mortecalidler gibi büyük tehlike arz eden bir tür topluma karışmış olsaydı, Bakanlık bu durumu inkar etmeyi göze alamazdı. Öte yandan Voldemort'un dönüşünü sonuna kadar inkar eden bir Bakanlık'tan bahsediyorduk. 'Şu köşe yazarını Azkaban'a hapsetmekle iyi yapmışlar.' diye düşünmekten kendimi alamadım. 'Gazetecilerin halkın üzerindeki etkisi çok büyük. İki satır yazı huzurumuzu bozmaya yetti.'
Beynime üşüşen bu fikir yığınıyla daha fazla baş edemeyip oturduğum koltuktan doğruldum ani bir hareketle. İstemsizce odanın içine bir göz attım ve her zamanki gibi dağınık olduğunu gördüm. Masanın üzerinde parşömen yığınları, boş fincanlar, mürekkep hokkaları; masamın diğer tarafında bulunan iki beyaz koltuk arasındaki sehpada yine parşömen ruloları yığılmış durumdaydı. Annemin beni pasaklılığım konusunda eleştirdiği zamanlarda kurduğu cümle geldi aklıma: 'Bir kadın nasıl bu kadar pasaklı olabilir, Tanrım!' Kendime en kısa zamanda annemi ziyaret edeceğime dair belki de yirminci sözümü verdikten ve tekrar yüzüne dahi bakmayacağımı bile bile ajandama bunu kaydettikten sonra ortalığı toparlamaya giriştim. 'Şimdilik şüphelerimi ve endişelerimi kendime saklasam iyi olacak.' diye düşündüm son parşömen rulosunu da yerine yerleştirirken. Beynimde yaklaşık bir milyon tilki, kuyruklarını düğümden kurtarmaya uğraşırken çıldırmak işten bile değildi.
Kafamdaki tüm endişeleri beynimin ücra bir köşesine sıkıştırıp yeni eğitim yılının ilk dersine girmek için cübbemi savurarak dersliğe doğru yürümeye başladım. Her yeni yıl, sanki ilk yılımmış gibi bir heyecan ve ürkeklik içinde dersliğe giriyor, öğrencilerimin tanıdık simalarını ve gözlerindeki parıltıyı görür görmez gevşeyip profesyonelleşiyordum. Nitekim bu sefer de hissettiklerim ve yaşadıklarım farklı değildi.
Ani bir hareketle aydınlık ve ferah dersliğin kapısını açıp duraksamadan kürsünün sol tarafındaki yerimi aldım ve ellerimi göğsümde birleştirerek gülümsedim karşımdaki öğrenci topluluğuna. Tatilin verdiği rehaveti üzerinden atamamış bir öğrenci güruhuyla karşılaşacağımı az çok kestirebiliyordum fakat bu kadar canlarından bezmiş görüneceklerini tahmin etmemiştim açıkcası. Ciddi bir ses tonuyla: 'Daha okulun ilk gününden bu bıkkınlık da neyin nesi?'diye seslendim öğrencilere. Birkaçı aslan kokusu almış geyik gibi hemen kafalarını diktiler ve meraklı gözlerle beni süzmeye başladılar. Alaycı bir ses tonuyla ekledim: 'Beyler bayanlar, bıkkınlık kotanızı dönemin ortalarına saklayın ve hemen asalarınızı çıkartıp sallamaya hazırlanın.' Asa lafını duyunca hepsinin gözleri parladı elbette. Uygulamalı öğrenim anlayışı tüm derslerde uygulanamadığından büyü yapabilecekleri her fırsat, öğrencilerimin cübbelerini parçalarcasına asalarını çıkarmalarına neden oluyordu. Gülümsemekten kendimi alamadım. Sola doğru iki adım atıp tahtaya bu ders işleyeceğimiz büyünün adını yazdım:
Carpe Retractum
Meraklı gözler, bir tahtaha bir bana cevriliyordu. Tahtada yazılan büyüyü tekrar ettim: 'Carpe Retractum' ve ekledim: 'Cansız varlıkları kendinize çekmeye yarayan büyü. Bir nevi Accio.' Kimi öğrencilerin hayal kırıklığı yaşadığını fark ettiğimde minik bir kahkaha attım. ' Sene başında çok atraksyonel bir büyü beklemiyordunuz umarım?' Ani bir hareketle asamı cüppemin iç cebinden çıkartıp ön sırada oturan öğrencinin ders kitabına doğrulttum ve bilgiç bir tavırla büyülü sözleri mırıldandım: 'Carpe Retractum' Saniyeler içinde kitap sol elimde, elim ise havadaydı. 'Şimdi sizden bu büyüyü yanınızdaki arkadaşınızın herhangi makul bir eşyasına uyglamanızı istiyorum.' O an tahmin edemediğim bir şey oldu. Bir anda sınıf, birtakım nesnelerin havada uçuştuğu, öğrencilerin bağır çağır büyü yaptıkları bir ortama dönüşmüştü. Kimi diğerinin saç tokasını büyülemeye çalışırken zavallı kızcağızın saçlarından havada asılı kalmasına neden olmuş, kimi diğerinin cübbesini büyülemiş fakat karşısındaki vermek istemeyince zorlu bir halat çekme oyununa girişmişti. Kısacası ortalık savaş alanına dönmüştü. Herkesin yerine oturması için bağırıyor ancak sesimi duyuramıyordum. Asamı boynuma yerleştirip fısıldadım: 'Sonorus' ve ardından sesim dersliğin ve hatta koridorun her yerinde yankılanmaya başladı: 'Herkes yerine!'
Zavallı öğrencilerin ödü kopmuş olmalıydı birden kulaklarına saldıran bu aşırı gür ses nedeniyle. Herkes birden yerine oturdu ve ürkek bakışlarını bana çevirdiler. Kızgın bir ses tonuyla söylendim: ' Size de iyilik yaramıyor yahu! Basit bir büyüyü dahi olgunlukla karşılayıp uygulayamayacaksanız sizinle işimiz var.' Sağa doğru iki adım atıp sağ dirseğimi kürsüye dayadım ve şakaklarımı ovuşturdum. 'Şimdi herkesin bulunduğu bölgeyi temizlemesini istiyorum. Ben de şu zavallı büyü madurlarını kurtarayım bari.'
En son Minerva Rodeline tarafından Paz 31 Tem. 2011, 12:21 tarihinde değiştirildi, toplamda 5 kere değiştirildi | |
|
Aethra L. Pavone Seelie Sarayı Peri Leydisi
Mesaj Sayısı : 1318 Yaş : 28 Kayıt Tarihi : 25/01/11
Karakter Detayı Statü: Yönetici Uyarı:
| Konu: Geri: Minerva C.tesi 30 Tem. 2011, 00:48 | |
| Rpinizi bu haldeyken puanlarsam fazla puan kırarım düzenden ötürü. İsterseniz düzenleyin ondan sonra puanlayayım. | |
|
Minerva Rodeline Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Nerden : Samsun Mesaj Sayısı : 24 Kayıt Tarihi : 29/07/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Minerva Paz 31 Tem. 2011, 11:59 | |
| Şimdi puanlarsanız sevinirim. | |
|
Ahraz Farzan Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 141 Kayıt Tarihi : 12/07/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Minerva Paz 31 Tem. 2011, 15:22 | |
| Aslına bakarsan akıcı ve sıkılmadan okuduğum bir Rp'ydi. Ancak biraz dağınık yazılmış gibiydi. Betimlemelerin etrafı anlatmak için hoş fakat edebi bi' yazı yazmak için basit. Virgül eksikliği de söz konusu. Ayrıca belli bir kurgu olmamasıyla birlikte Rp nin yarıda kesilmiş bir havası mevcut. Sonuç itibariyle;
Anlatım: 35/30 Kurgu: 30/10 Akıcılık: 10/10 İmla: 10/7 Uzunluk: 5/5 Görünüm/Renklendirme: 5/2 Paragraf Düzeni: 5/2 66
Aramıza hoşgeldin... | |
|