Eva Dawn Hailword Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 18 Yaş : 29 Kayıt Tarihi : 04/08/10
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Kaybetmek Çarş. 04 Ağus. 2010, 17:57 | |
| Her zaman yarım bir hayat yaşamıştı. O sadece duyguları hissediyor, başkasıysa olayları yaşıyordu. Hangisinin daha dayanılmaz olduğunu düşündü. İyi, kötü; sağlıklı, hasta; huzurlu, huzursuz; mutlu, mutsuz… Duyguları hepsini çok yoğun hissediyordu. Olayları yaşarken de kendini uyuşuk ve bayılmak üzere gibi hissediyordu. Olayları yaşayan Armand’sa sadece hareket ettiğini hissedebiliyordu. Duygu yok! Hüzün yok, mutsuzluk yok, korku yok. Ama mutluluk ya da sevinç de yoktu. Acaba hangisi daha avantajlıydı? Bir ömür boyu sevdiği adamla olayları ve hisleri paylaşmıştı. Bu onu boşluğa ve bilinmezliğe sürüklese bile şikayetçi değildi. Ama bu gece eski hayatını düşünmeden edemiyordu. İşte Kim’in ölmeden önce aklından geçen son şey bunlardı.
Armand Kim’in yanına geldiğinde dik çöktü ve yüzünü ellerinin içine aldı. Kim’in üzerinde yattığı toprak soğuktu. Bu yüzden onu kucağına almak istedi ama Kim’i daha fazla incitmemek için vaz geçti. Gözyaşlarını tutamıyordu. Ona hayatında gördüğü en güzel şeymiş gibi bakıyordu. Kim’in kendisi için fazla iyi olduğunu ve onu hak etmediğini düşünüyordu. Çünkü onu tekrar hayata getirecek güzü yoktu. Keşke Kim yerine o ölebilseydi ama bu mümkün değildi. Kim’in rengi solmaya ve gözbebeklerinin şekli değişmeye başlamıştı. “Her şey yoluna girecek bebeğim.” diye yalan söyledi Armand. Hiçbir şey düzelmeyecekti ve iki taraf da bunun farkındaydı. Kim elini Armand’ın yüzünde gezdirip “Biliyorum…” dedi. Aslında onu ne kadar sevdiğini, onun için ölmekten şikayetçi olmadığı ve artık onu koruyamayacağı için üzgün olduğunu anlatmak istiyordu. Ama yapamadı. Gücü tükenmişti. Artık huzur bulmak için denemediği son şeyi yaşıyordu. Ölüyordu… Armand Kim’in kapanan gözlerine baktı ve adını haykırdı. Bu Armand’ın son dört yılda hissettiği tek duyguydu. Üzüntü ve acı! Ona bu duygular katlanılmaz geliyordu. Ama Kim bunları her gün, her dakika, her an yaşıyordu. Armand elinden düşen gümüş kazığı aldı ve eliyle iyice kavradı. Göğsüne batırmaya hazırlanırken Kim’e kavuşmayı ve hissettiği acıdan kurtulmayı düşünüyordu sadece. Gözlerini kapadı ve kazığı kalbine batırdı. Artık Kim ve Armand biraz olsun huzur bulabilecekti.
Bir saat önce
“Bebeğim, ne kadar kaldı?” diye sordu Kim. Armand “Bir saat sonra evimizde oluruz.” dedi gülümseyerek. Karşılığında Kim de gülümsedi. Ama onunki Armand’ınkinden farklıydı. İçinde gerginlik vardı. Çünkü Armand’ın ailesiyle tanışacaktı. Armand kraliyettendi ve ailesi kraliyetten bir gelinlerinin olmasını istiyordu. Kim’se bir gardiyandı, bir dhampir. Dolayısıyla kraliyetten değildi ve ailesinin onu beğenmemesinden korkuyordu. Armand Kim’in gerginliğini görüce elini tutup “Hadi ama! Her şey iyi olacak söz veriyorum.” dedi. Kim “Biliyorum. Yalnızca biraz gerginim hepsi bu.” dedi. Elbette hepsi bu değildi.
Kim birden karnını tuttu. Midesi bulanıyordu. Hamileydi, ama bulantının sebebi bu değildi. Yakınlarda bir strigoi olunca midesi bulanırdı. Fakat bunu anlayamadı ve bebek yüzünden olduğunu düşündü. “Armand. Durdur lütfen!” diyebildi aniden araba kapısını açarken. Armand arabayı durdurup telaşla Kim’in yanına gitti. Kim’in içinde tuhaf bir his vardı. Bulantının bebekten dolayı olmadığı anlamıştı. Armand’ı uyarmaya karar verdi. Ama tam o sırada bir strigoi göründü. Kim onu tanıyordu. O abisiydi. İki yıl önce dönüştürülmüş, kardeşini Armand’ı dönüştürmek için görevlendirilmişti.
Jeremy ilk hamlesini Armand’a yaptı. Dirseğiyle şakağına vurunca Armand yere yığıldı. Sonra Kim’in yanına gitti ve karnına bir yumruk attı. Kim çektiği acıyı düşünmüyordu. Sadece bebeğini kaybetmekten korkuyordu. Elleriyle karnına dokunarak minik bebeği hissetmeye çalıştı ama canı çok yanıyordu. Bebek düşmüştü. Bunu Kim de biliyordu. Fakat inanmak istemiyordu. Jeremy Armand’la konuşmaya başladı: “Size güzel bir teklifte bulundum. Ama bunu düşünmediniz bile. Şimdi bunun bedelini ödeyeceksiniz!” dedi. Armand ”Bir strigoi olmaktansa ölmeyi tercih ederiz!” dedi ayağa kalkarken. Jeremy “Bu kadar aceleci olma.” dedi. Armand Kim’in yanına gitti ve onu sakinleştirmeye çalıştı. Elini tutup “Merak etme canım. Her şey yolunda.” dedi. Kim kendinden geçmek üzereydi. Ama Armand’ın eli onu hayata bağlıyordu. Jeremy “Ahh! Ne romantik! Ama biraz acele edin çifte kumrular. Zamanımız daralıyor.” dedi. Armand Jeremy’nin kalbine bir tekme attı. İlk defa bir strigoiyle savaşmıyordu. Ama Jeremy fazla ileri gitmişti. Kim can çekişiyordu ve bebeğini düşürmüştü. Armand strigoi ölmekten beter etmek istiyordu. Jeremy birkaç adım geriledi. Ama bu onu durdurmadı. Sinirlerine fazlasıyla hakim olmasına rağmen Armand’ın tekmesi onu öfkelendirmişti. Armand’a yumrut atmaya çalıştı. Fakat Armand Jeremy’den kısa olma avantajını kullanarak bu hamleden sıyrıldı. Jeremy giderek öfkeleniyordu. Armand’sa kinden ve nefretten yakıp tutuşuyordu. Artık kendini güçlükle kontrol edebiliyordu. Jeremy’ye bir tekme daha atmaya çalıştı. Ama başarılı olamadı. Jeremy onu yakaladı ve yere fırlattı. Armand belini kötü incitmişti. Kımıldayamıyordu ve Jeremy’in Kim’e doğru yaklaşmasını izliyordu. Ne olursa olsun Kim’i korumalıydı. Bu yüzden sürünmeye karar verdi. Ancak beli yüzünden yapamıyordu. Nefret ve öfkeyle bağırarak küfretti: “Jeremy, Seni *ropsu çocuğu! Seni mahvedeceğim!” Jeremy ona aldırış etmeden ayağıyla Kim’in karnına bastırdı. Kim acı içinde bağırıyordu. Dört yıldır Armand’ın gardiyanıydı ve onu hep korumuştu. Ama bu gece ilk defa Armand’ın yardımına ihtiyacı vardı. Psişik bağından yardım istediğini belli etmeye çalıştı. Ancak başaramadı. Çünkü bağ tek taraflı çalışıyordu.
Jeremy Kim’in kulağına eğildi ve “Bu gece ölmek için yalvaracaksın!” diye fısıldadı. Kim’in öfkesine rağmen hiçbir şey yapamaması Jeremy’nin hoşuna gitmişti. Kim’i kaldırıp Armand’ın yanına yatırdı. Aralarında sadece bir- iki metre vardı. Jeremy Armand’ın gözlerine balıp Kim’in üstüne yattı. Önce boynunu öptü ve sonra kanını emmeye başladı. Jeremy isterse endorfin salgılanmasına engel olabiliyordu ve öyle de yaptı. Kim çığlık çığlığa bağırıyordu. Bu yanıktan bile daha çok acı veriyordu. Armand kalkıp Kim’i kurtarmak istedi. Ama hala yapamıyordu. Kim için yalvarmaya başladı. Kendisi için böyle bir şey yapmazdı. Ama Kim onun için her şeyden önemliydi, kendisinden bile! “Dur!” diye bağırdı Armand. “Lütfen, dur! Onun yerine benimle beslen. Ama onu bırak artık.” dedi. Jeremy son ısırıkta endorfin salgılanmasına izin verdi ve Kim’in neredeyse sarhoş olmasını sağladı. Armand’a yaklaşıp “Seninle beslenmek büyük bir ziyan olur. Sen uyandırılmalısın.” dedi. Armand Kim uğruna bunu bile kabul edebilirdi. Ama Kim’in elindeki kazığı gördü. Belki bir şekilde kazığa ulaşabilse Jeremy’e batırır ve öldürebilirdi. Belindeki acıyı düşünmemeye çalışarak aniden ayağa kalktı. Hız, acısının üstünü örtüyordu. Jeremy şaşkın gözlerle ona bakıyordu. Armand’ın gözleri kazığa kayınca Jeremy planını anlamıştı. Armand kazığı eline alınca Jeremy’nin içini korku kapladı. Armand’la daha önce de dövüşmüştü ve Armand her zaman Jeremy’i geldiği yere göndermişti. Bu Jeremy’i endişelendiriyordu. Armand “Sanırım rolleri değişik Jeremy!” dedi. Gözleri öfkeden parlıyordu. Jeremy korkusunu saklamak için koca bir kahkaha attı ve “Beni öldürebileceğini mi sanıyorsun Armand?” diye sordu. Armand Jeremy’nin dikkatsizliğini fırsat bilip kazığı kalbine sapladı. Gözü önünde bağırarak yok oluyordu.
Armand birinin canını yakmaktan ya da kendi canının yakılmasından hoşlanmazdı. Ama bu yaşadığı en büyük zevkmiş gibi gülümsedi. Kazık elinden kayıp yere düştü. Kim “Armand…” diye seslenince yanına gitti.
Armand hayatının asla eskiye dönmeyeceğini biliyordu. Kim’i kaybediyordu. Aşkını, hayatını, gardiyanını, uğruna her şeyi göze alabileceği tek insanı. Artık yaşamaya devam etmesi için bir sebep yoktu. Her şeyin tek sebebi Kim’di ve o ölüyordu. | |
|
Elizabeth Rose Wayland Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Lakap : Lizbeth Mesaj Sayısı : 2356 Kayıt Tarihi : 11/07/10
Karakter Detayı Statü: Site Kurucusu Uyarı: 0/0
| Konu: Geri: Kaybetmek Çarş. 04 Ağus. 2010, 18:05 | |
| çok beğendim. 85 İyi rpler | |
|