Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Alessandra~

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alessandra Aristide
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!



Lakap : Alessa
Nerden : Ankara
Mesaj Sayısı : 861
Yaş : 27
Kayıt Tarihi : 19/08/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Alessandra~ Empty
MesajKonu: Alessandra~   Alessandra~ Icon_minitimeCuma 15 Tem. 2011, 11:12

Karanlık içime işliyordu. Soğuk parkelerin üzerinde akan
kanıma bulanmış aptallaşmış ve hayatım benden alınmış bir biçimde yatıyordum. Ruhumun süzüldüğünü hissetmeye başlayan bedenim birkaç kez daha kanlı parkelerde kıvrandı. Ne yapmalıydım? Zihnim aptal sorumun üzerinde bir miktar düşündü. Boş odanın geniş, açık penceresinden dışarıya bakıyordu donuk gözlerim. Saçlarımın kanla beraber ağzıma dolduğunu biliyordum. Bir kez daha öksürdüm ve karnımda inanılmaz bir acıyla kasıldım. Ay gökyüzünde kusursuz bir küreydi. Üzerindeki her ayrıntıyı zihnime kaydetmek istiyordum eğer öleceksem ona bakarak ölmeliydim. Neden bilmiyordum ama ona bakarak ölmek, ölümün bana vereceği acıyı azaltacak gibi hissediyordum. Zihnim boş boş oradan oraya atlarken aklıma sorum geldi tekrar. Öleceksem ne yapmalıydım. Artık daha fazla kan yoktu. Zaten fazlasıyla akıp yerdeki bembeyaz parkelerin üzerinde aptal kızıl noktacıklar oluşturmamış mıydı? Göğsümdeki yara derindi demek ki. Kendime gülmek istedim “derindi demek ki” ne demekti? Pislik bir katil tarafından buraya atılmış hayatım ellerimden alınmış, cezam verilmişti ve bu öldürücü yara derindi öyle mi? Yılın hafife alması buydu galiba. Sadece biraz derin olmalıydı yara sanki büyük hançer sırtımdan çıkmamış gibi.
Birkaç saat öncesi gözümde canlandı.
“Buraya neden geldik Julius?” Boş odaya bakarken burada öleceğimi düşünmüyordum. Pencereye yürürken benim ayak seslerimden başka ses yoktu. Pencerenin koluna uzanıp gümüş kolu çekmiştim. Rüzgâr burnuma yaz çiçeklerinin kokusunu taşımış, telaşsız insanların konuşmalarını gülüşmelerini de kulaklarıma getirmişti. Zaman geçiyordu. Beyaz, pahalı saatime bir göz attım. Julius arkamdan omzuma dokundu. Ona dönmek istemiyordum. Biz düşman olmalıydık. Sadece buydu doğru olan oysa o benimdi ben de onun. Hayır, hiç zannetmiyorum. O sadece bir oyuncak, demişti zihnim. Gücünü emecek onu kullanıp atacaksın. Sadece budur yolu kızım, demişti Bakire değil mi? Gözlerim doluyordu ama bunlar gerçek değildi.
“Ah Julius.” Diyerek pahalı takımının ceketine kapandım. Hıçkırırken tereddütle elini başıma koydu. Sonra birden doğal bir hareketle sıyrıldım kollarından. “Bu doğru değil.” Dedim. “Burada olmamalıyım.” Gözümden akan yaşlar rimeli akıtmıştı. İçimden lanet okudum. Makyajımı yapmak saatlerimi almıştı. Benim gibi bir kadının oyunlar için makyajını feda etmesi görülmedik şeydi. O bir oyundu, bu kadar.
“Biliyorum.” Dedi sesindeki yoğun duygular bir an için kalbime girdi gibi geldi bana ama sadece beynimde yankılanan boş sözlerdi bunlar. O başka bir ırktan ulaşılamaz biriydi bense kendi ırkımın gözdesi en iyisiydim. Birbirimizin olmamız imkânsız gözükmüyor muydu? Bu oyunun sonunda gücü benim olacaktı bunu biliyordum. Belki de oyunumun farkındaydı.
“Ama” dedim bir hıçkırık daha dudaklarımdan fırlarken. “… Ama bu haksızlık değil mi?” Diye sordum. Yüzünde acı çeken bir ifade belirdi ve kollarını bana doladı. Kaybolmuş küçük bir kız gibi hıçkırırken beni avutmaya çalıştı. Anlamıyordum onu uyarmamışlar mıydı bana karşı? Belki de kaybedilebilir bir parçaydı. Hıçkırıklarımı kontrol altına aldım. Bu işin ucunu kaçırmamam gerekliydi.
“Bu olmamalı Julius. Bu kurallar çok acımasız.” Dedim. Gözlerine bakarken benden sakladığı şeyleri gördüm. Neler neler vardı o karanlık gözlerinde! Donuk bir şekilde bana baktıktan sonra çözüldü sadece sevgiyi görüyordum şimdi ve birazcık da acı.
“Biliyorum aşkım.” Dedi. Bu kelime ne tuhaf çıkmıştı ağzından sanki bir lakapmış gibi. Donuk ve biraz da iğrençti benim için artık. “Altın saçlarını, yeşil gözlerini ve bembeyaz tenini görmek için gözlerim az acı çekmiyorlar gün boyunca. Karanlık çöktüğündeyse biliyorsun öyle az ki zaman. Sensizlik büyük bir kuyu ve her an senden uzakta orada boğuluyorum sanki. Kapkara suları ve büyük demirleriyle hapsediyor beni bu kuyu. Anla beni de. İkimiz için de öyle acı ki bu aşk.” Dedi. Dişlerini sıkarak beni bıraktı sonra.
“Öyle deme ama Julius.”
Dedim acıyla. “Benim için acı olsa da bir yanı alabildiğine tatlı bu aşkın. Sadece sen varken böyle hissediyorum.” Dedim. Öyle bir aşk olur muydu? Kalbimde oturan cadı öyle bir kahkaha savurdu ki ben bile bir an donakaldım. Sonra gözlerimi silerek pencereye yaslandım.
Ay öylesine parlaktı ki… Yıldızlar çevresine toplanmış sanki mükemmelliğinden bir parça için bekliyorlardı. Ben de o ay gibiydim belki de ırkım için, diye düşündü kibirli yanım. Sonrasında ise gülümsemek istedim ama oyun gereği iç geçirdim. Canım sıkılıyordu bu aptal adamın yanında. Umrumda değildi acısı. Beni yalnız bırakmasını öyle istiyordum ki!
Nitekim öyle de yapacaktı. Birden arkamdan metalik bir ses geldi. Oraya döndüğümde Julius takın elbisesinin ceketinden, iç ceplerinden birinden bir hançer çıkarmıştı. Parlak bir hançerdi bu alışılmadık büyük bir sapı vardı ve taşlarla süslüydü. Ne olduğunu anlamam uzun sürmedi ırkının zehirli hançerlerinden biriydi bu üzerindeki düğümlü yazı beni neredeyse şaşkına uğrattı.
“Akins.” Diye mırıldandım. Annemi öldüren katilin hançeriydi bu. Hayatım birden anlam kazandı sanki. Nefretim doruklara ulaştı ve kanım öyle hızlı dolaşmaya başlamıştı ki damarlarım zonkluyordu. Beynim birden daha hızlı çalışmaya başladı. Kollarımı öne uzaktım ve gücün parmaklarımın ucundan çıkmasını emrettim. Karanlık şimşekler Julius’un çevresini kuşattı.
“Sen!” diye bağırdım. “Senin soyundandı demek o katil!” Haykırışım gecenin güzelliğini yırtıvermişti. Kısa bir duraksamadan sonra bana doğru atıldı Julius. İnanılmaz bir hızla yana çekilince bir an şaşırdı. Hançeri bana doğru savurmak isteğiyle parmakları seğiriyordu ama gözleri, onlar tamamen başka bir hikayeyi anlatıyorlardı.
“Alessandra,” diye fısıldadı. Kanatlarım sırtımdan birer şelale gibi çıktıklarında ise gözlerindeki o nefretin yansımasını hissettim. Üzerine doğru hamle yaptığımda usta bir hareketle beni savurdu duvara. Kanatlarım devasa büyüklükteydiler. Kara bir tüy yumağı gibi olduğumu düşündüm bir an ve bir kahkaha savurdum.
“Ne var katil?” dedim. “Şaşırdın mı bu işe?” Sesim güçle dolup taşmıştı ve boş odanın duvarlarında yankılandı. Ürperdiğini görebiliyordum ama birkaç adım attı bana doğru.
“Hayır, ne olduğunu biliyordum Sandra. Sadece belki kalbin iyidir ummuştum. Babamın yaptığının ne kadar doğru olduğunu görebiliyorum şimdi. Sizin ırkınız Sandra sadece ölüm getirdi bize oysa kuşlar her zaman için şans sayılmıştır. Siz sadece kargalar gibisiniz bunu anladım. Dünyada yeriniz yok.”
Dedi. Haykırarak üzerime çullandı. Onu inanılmaz bir güçle karşı duvara fırlattım. Bu duvarın tamamen aynalarla kaplı olduğunu yeni fark ediyordum. Aynalara çarptı ve ürkütücü bir sesle yere indi. Aynalar da parçalanmış her yere saçılmışlardı. Yerde yatarken inliyordu. Ona doğru yürüdüm ve “Aptal ırkınızı tamamen sileceğiz Julius” dedim. “İster inan ister inanma öleceksiniz. Sana bu gece yaşama hakkı veriyorum ama bir daha gözüme gözükme ufaklık.” Dedim. Tam arkamı dönmüştüm ki “Dur bir saniye.” Dedim. “Belki aşkına bir şans öpücüğü vermek istersin?” dedim. Çizilmiş suratını kaldırdığımda bana iğrenmiş gibi baktı. Dudaklarını es geçtim bu yapmayı midem kaldırmazdı herhalde. Dudaklarımı alnına dokundurduğumda titredi. Yüzümde oluşan sırıtmayı göremiyordu. Dudaklarım güç emmeye alışık olduğundan hemen alnına yapıştı ve sihirsel gücünü emmeye başladı.
İnlerken çevremizde altın sarısı ışıkla parlayan küreyi yeni görmüştü Julius. Alışıktım bu küreye bana yardımı dokunurdu hep. Altın sarısı ışığında kanatlarımın beyazlaştığını gördüm. Bu sadece fazla güç emdiğimde olurdu. Julius’un güçlü olduğunu tabii ki biliyordum. Ama bu kadar gücünün olduğunu fark etmemiştim.
Birden kıpırdandı ve dudaklarındaki çarpık sırıtışı gördüm. Ellerimi saçlarından çektim. Gücünü emerken ellerim saçlarının arasına girmişti. Dudaklarımı alnından çekerken güçsüz kaldığını ve ölebileceğini düşündüm ama hala gülüyordu. Bir kahkaha patlattı ve kırık bir sesle “Şu halini görsen Sandra aynı bir melek gibisin.” Dedi. Bu bir iltifat mıydı?
“Tek halen eksik.”
Diye söylendi. Hala beni iğneleyecek kadar gücü vardı. Hala ona çok yakındım ama elini yerdeki hançere uzattığını sonradan fark ettim. Önlenemez bir hareketle hançeri göğsüme sapladı. Geriye sendeledim. Hayatımda duyduğum bütün acılardan daha fazlaydı bu acı. Yere çökerken şaşkınlıkla bir çığlık attım. Bakışlarım onu buldu sonunda. Ayağa kalkmış üzerindeki cam parçalarını silkeliyordu.
“Sandra.”
Dedi sadece ve işaret parmağını bana doğru alayla sallayarak “Çok hafife aldın beni.” Dedi.
“Bunu ödeyeceksin.” Dedim ıstırapla. “Seni öldüreceğim.”
Bana doğru bir iki adım atıp “Tarih tekerrür edecek Sandra biliyorsun.” Dedi. “Sizi dünyadan sileceğiz.” Dedi ve son kez ceketini düzeltip kapıdan çıktı.
Yerde kaç saatim geçtiğini bilmiyordum ama güç sonunda kanıma karışmıştı artık ne kadar kanım kaldıysa iyileştiğimi hissediyordum. Sonunda yaramın kapandığını fark ettim. Bunun için gücün tamamı harcanmış olmalıydı ama hala içimde güç olduğunu biliyordum. Kanatlarım hala beyazdı. Yani kırmızı beyazdılar ama olsun. Onları tamamen açık pencereye çıktım. Kendimi boşluğa bırakıp evime uçarken geceye fısıldadım:
“Şimdi yendiğini zannetme Akins, ölmeyeceğimi biliyorsun ama
ne yazık ki senin fazla zamanın kalmadı.”


En son Alessandra Laurel tarafından Ptsi 18 Tem. 2011, 11:26 tarihinde değiştirildi, toplamda 8 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lethallove.com
Aurélien Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Aurélien Rhodanthe


Lakap : bells
Mesaj Sayısı : 1158
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı: 0/0

Alessandra~ Empty
MesajKonu: Geri: Alessandra~   Alessandra~ Icon_minitimeCuma 15 Tem. 2011, 12:27

Rp'yi düzenlemezseniz puanınız düşecektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alessandra Aristide
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!



Lakap : Alessa
Nerden : Ankara
Mesaj Sayısı : 861
Yaş : 27
Kayıt Tarihi : 19/08/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Alessandra~ Empty
MesajKonu: Geri: Alessandra~   Alessandra~ Icon_minitimePtsi 18 Tem. 2011, 12:34

düzenlendi ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lethallove.com
Aurélien Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Aurélien Rhodanthe


Lakap : bells
Mesaj Sayısı : 1158
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı: 0/0

Alessandra~ Empty
MesajKonu: Geri: Alessandra~   Alessandra~ Icon_minitimeSalı 19 Tem. 2011, 18:20

Anlatım: 26
Kurgu: 25
Akıcılık: 8
İmla: 9
Uzunluk: 5
Görünüm/Renklendirme: 3
Paragraf Düzeni: 5


Puanınız: 81 Mortem Symphony'e hoş geldiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Alessandra~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: