Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Vittorio de Michaelis
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Vittorio de Michaelis


Mesaj Sayısı : 29
Kayıt Tarihi : 10/06/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~ Empty
MesajKonu: Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~   Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~ Icon_minitimeC.tesi 25 Haz. 2011, 20:36

Resimler daha sonra gelecektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://jasdebitto.tumblr.com/
Vittorio de Michaelis
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Vittorio de Michaelis


Mesaj Sayısı : 29
Kayıt Tarihi : 10/06/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~ Empty
MesajKonu: Geri: Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~   Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~ Icon_minitimeC.tesi 25 Haz. 2011, 20:44

Elindeki çay fincanını küçük sehpanın üstüne koymasıyla bir oldu kalkması. Biran için sıkıntıdan patlayacağını düşünerek neler yapabileceğini düşünmeye başladı bu saatte. Dışarısı aydınlıktı, güneş bütün parlaklığıyla görülebiliyordu pencerenin ardından. Dudaklarını ısırdı kıskançlıkla. Güneşi görmeyi ah ne kadar da çok isterdi! Onun güzelliğinin her şeyden daha değerli olduğuna o kadar emindi ki! Ama ırkının bu bencilliği izin vermiyordu işte, mahrum bırakıyordu onu böyle bir hazinenin güzel kollarından. Soluk yeşil perdeye dokundu istekle, açıp içeriye güneş ışığını doldurmayı arzulayarak… Ama hüzünlü bir melodi çaldı kulağında, yapamazdı ki! Açarsa canı yanardı, o bir vampirdi. Gündüzün güzelliği yasaklanmış bir ırkın oğluydu o, aydınlıkta yanardı, küller kalırdı geriye… Acı kalırdı geriye… Sanki şu an ki acımdan daha farklı olacak, diye geçirdi içinden uzun parmakları hafifçe perdeyi aralayıp içeriye zarif ışığın dolmasına izin vererek. Işıkta tahta parkeler parladı ve tozlar havaya uçuştu. Saniyeler içinde izledi bu ufacık, bu basit şeyi ve böylesine azıcık bir şeye bile hayranlıkla bakarak perdeyi kapattı usulca. Çok kısa sürmüştü, bir o kadar da gözlerini acıtmış, bedenini yakmıştı. O an sinir onu ele geçirdi işte, meşeden yapılma sandalyeyi tuttuğu gibi fırlattı kapıya doğru ve masanın üstüne az önce bıraktığı fincanı devirdi altındaki dantel örtüyü çekerek. Kırılan porselenin sesi çınladı odada ve Vittorio sakinleşti. Bir süre sonra ayak sesleri duyuldu, kapı açılıp içeriye uzun boylu uşağı girdi merak ve korku yüzünden okunabilirken. Adam yaklaştı adım adım, “İyi misiniz efendim? Hemen topluyorum burayı, merak etmeyiniz.” kelimeleri döküldü ağzından hızla fincan kırıklarını toplamak için eğilirken yere. Ancak bir el engelledi onu, ardından kırmızı dudaklar aralandı, “Gerek yok, yalnız kalmak istiyorum.”

Bir dediği iki edilmeden uşak referans yaparak sessizce odadan ayrıldığında, genç vampir yalnızdı şimdi bu hapishane hücresinde. Ne yapacağını bilemez küçük kitaplığına yaklaşarak okuyacak bir kitap seçmeye çalıştı. Çalıştı çalışmasına, ama çoktan hepsini okumuştu. Olmuyordu, can sıkıntısı bir türlü gitmiyor, çok fena bir hastalık gibi kendisine yapışmış bırakmıyordu bir türlü! Onu atamadı, ondan kurtulamadı. Ne küçük hikayesinin devamını sararmış kağıda mürekkeplemek istiyor, ne de güzel bir kadını boyamak istiyordu tuvaline. Bu sıkıntı her şeyden daha beterdi, soytarılar bile onu eğlendiremez, yetenekli bir sirk bile onu güldüremezdi. Ölümden daha kötü olan bu hastalığın elbet bir çaresi olmalıydı. Piyanosunun tuşlarına dokunup bir meleği dans mı ettirseydi? Yoksa kemanının tellerinden bir deniz kızı mı yaratsaydı? Hayır, bunlar bile onu düştüğü karanlık kuyudan çıkarmaya yetmezdi, ip çok kısaydı veya inceydi onu çekemeyecek kadar. Ve sular yükseliyordu her saniye, yakındı boğulması.

Attı odada voltalar, birkaç kere daireler çizdi ama beyni onu hayalkırıklığına uğratmaya devam ediyordu, ne acıydı hali! Ama sonra, şarap rengi koltuğun arkasında gördüğü yarım kalan tablo yapacak bir şey buldurdu kendine, yüzüne kocaman bir gülümseme getirdi. Eline aldığı gibi tabloyu parmaklarını gezdirdi üstünde, bir ninni mırıldanmaya başladı şefkatle bakarken. Can sıkıntısını elbette buraya birini çağırarak geçirecekti ve o kişiyi bulmuştu bile! Hemen bir kağıt çıkararak yazı masasına oturdu ve kalemini süslü mürekkep hokkasına batırarak mektubuna başladı.

“Sevgili Jens,

Eminim benden bu saatte bir mektup aldığına şaşıracaksın, ancak bu genç adamı can sıkıntısından kurtarabilecek tek kişi şuan sensin. Bir haftadır bana görünmediğinden seni özledim, üstelik yarım kalan resminin odamda göz yaşları akıtmasına kıyamıyorum. Hoş sohbetinle bu güzel pazar öğlenimi neşelendirirsen çok minnettar kalacağım. Teklifimi geri çevirirsen de çok kırılacağım. Beni üzmek istemezsin değil mi? Öyleyse mutlaka gel ve kurtarıcım ol benim.

Sevgiler,
Vittorio de Michaelis”


Kısa mektubunu bitirince kağıdı zarfın içine özenle koyup çağırdı uşağını zil ile. Adam gelince halinden hoş tavırlarıyla konuşmaya başladı. “Bunu Bay Winstead’e ilet. Mümkünse alır almaz hızlı bir şekilde buraya gelmesini eklemeyi unutma.” Uşak onayladıktan sonra ayrılınca odadan, Vittorio yerinden kalkıp giyinme odasına adımladı. Teknoloji her ne kadar gelişmiş olsa bile sevmiyordu ki o! Böyle eski şeyler daha da hoşuna gidiyordu, daha bir değerli geliyordu gözüne. Bu yüzden o kimseye elektronik şeyler kullanarak ulaşmıyordu, evindeki ahizeli telefonu hariç.

Giyinme odasındaki dolabının kapağını aralayarak İtalyan işi füme bir takımı alıp çekmecelerinden işli bir gömlek çıkarıp üstünü değiştirdi. Başka bir zaman uşaklarından birisinin yardımını isterdi ama yalnız kalmayı istiyordu şimdi. Sonra önüne geçti aynanın, biraz karışmış olan saçlarını düzeltip pahalı parfümünü sıktı üstüne. Herkesi kendisine aşık edecek gülümsemesi belirince pürüzsüz ayna yüzeyinde, tamam olduğunu anlamış, çoktan odasındaki koltuğa geçerek bu sürede uşağının getirdiği papatya çayını yudumlarken konuğunun gelmesini hevesle başlamıştı beklemeye.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://jasdebitto.tumblr.com/
Jens Winstead
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Jens Winstead


Nerden : Benden xD
Mesaj Sayısı : 6
Yaş : 32
Kayıt Tarihi : 23/06/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~ Empty
MesajKonu: Geri: Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~   Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~ Icon_minitimePaz 26 Haz. 2011, 00:37

Sert toprak vücuduna batarken, bir yandan da güneşin sıcaklığından yakınıyordu. Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu ama ne mırıldandığını bilemiyordu. Belki toprakla konuşuyordu, belki güneşle belki de başka herhangi bir şeylerle. Bunu çokta umursuyor değildi. Yeşil rengi gözlerini dibinde yattığı ağacın, her an kırılacakmış gibi duran dallarına dikmişti. Ona bir kadını anımsatmıştı aniden. Bu bile yeterdi ağaçtan nefret etmesi için. Elbette kadınlardan nefret ettiği falan yoktu ama onlara taptığı da söylenemezdi. Aslında o pek kimseye ve bir şeylere tapmazdı. Neye tapardı? Bu soruyu büyük ihtimalle 'Hiç bir şey' diye cevaplardı.

Bir gölge gördü. Hava da dans eden. Tutmaya çalıştı ama tutamadı. Yalnızca bu gölgeyi izledi, yeşil rengi gözleriyle. Fakat gölge aniden kaybolmuştu. İlk önce boş boş ağacın gövdesine baktı. Ardından elinin üzerinde bir şey kıpırdandığını hissetti. Bakışlarını oraya yönelttiğinde basit bir yaprak olduğunu gördü. "Aah! Ben de mühim bir şey sanmıştım..." diye söylenerek yaprağı ovucunun içinde ezdi. Canı yanana kadar onu avucunda sıktı, sıktı, sıktı, yalnızca sıktı. Avucunu açtığında, yapsak suyunu çoktan çıkarmıştı. Elinin dört bir yanından akarken suyu, düşündüğü tek şey elini nasıl temizleyeceğiydi. Aslında biliyordu nasıl temizleyeceğini. Yalnızca şuan kendini aynı bu yaprak gibi hissediyordu. Toprak, güneş ve ağaç tarafından eziliyordu. Şey tabi bu onun basit bir ezik benzetmesiydi o kadar...

Elini toprağa sokup temizledi ve ardından eline yapışan toprak tanelerini ellerini birbirine sürterek teninden attı. Bu basit bir işlemdi ama onun sinirini bozmaya yetmişti. Hey? Bir dakika... Neden sinirlenmişti ki? "Vaaah" diyerek ayağa kalktı ve kendi kendine güldü. Etrafına hızla bakındığında kimseyi görmüyordu. Bunu çokta umursuyor değildi ama tabi ki de birilerinin kendisini görmesini istemezdi bu haliyle. Bir iki kendini sirkeledikten sonra kendini o ağacın altından çekebilmişti sonunda. Önceden yapmaya çalıştığından değil ama, kendisini oyalayacak bir şeyler bulmalıydı. Sıkılıyordu çünkü. Ne zaman sıkılmıyordu ki?

O an birinin kendisine doğru yaklaştığını gördü. "Oooh kimleri görüyorum..." tanıdığı falan yoktu. Yalnızca tanıyormuş gibi yapıyordu. Bu kişi ona bir şey söylemeden bir kâğıt uzatmıştı. "Hey hey konuşmayacak mısın küçük çirkin velet." diyerek beyaz tenli, 13 yaşlarında görünen çocuğun kahverengi saçlarında ellerini gezintiye çıkardı. Ardından iki eliyle çocuğun yanaklarını iki yana çekip "Dilini mi yuttun?" dedi dudaklarını büzüştürerek. Ardından bir bir kahkaha patlatarak, çocuğun elinden kâğıdı aldı. Tam teşekkür edecekti ki, çocuk onun bacağına öyle bir tekme atıp kaçmıştı ki, Jens tepki bile veremedi. Şimdilik bunu takmaya iyi olurdu.

Kâğıdı eline alıp okumaya başladığında, kalbi öylesine hızlı atmaya başlamıştı ki, bir an kâğıda, sanki her an elinden uçup gidecek gibi davrandı. Öyle sıkı kavradı ki, iki yana çekse, olmadan ortadan ikiye ayrılabilirdi.

“Sevgili Jens,

Eminim benden bu saatte bir mektup aldığına şaşıracaksın, ancak bu genç adamı can sıkıntısından kurtarabilecek tek kişi şuan sensin. Bir haftadır bana görünmediğinden seni özledim, üstelik yarım kalan resminin odamda göz yaşları akıtmasına kıyamıyorum. Hoş sohbetinle bu güzel pazar öğlenimi neşelendirirsen çok minnettar kalacağım. Teklifimi geri çevirirsen de çok kırılacağım. Beni üzmek istemezsin değil mi? Öyleyse mutlaka gel ve kurtarıcım ol benim.

Sevgiler,
Vittorio de Michaelis”


"Pekâla..." diyerek sevinmişti. Sevinmez olur muydu hiç? Özlemişti cidden onu. Bedenini, sesini, konuşmasını, davranışlarını... Jens'in bedeni heyecandan titremeye başlamıştı bile. Sadece onu düşünmesi, kendini tutamamasına neden oluyordu. Son zamanlardaki sıkkınlığı bunun yüzündendi belki de... Bir an niçin küçük bir elf çocuğunun ona bir kâğıt getirdiğini düşünmüş olsa da bunu düşünmesi saçmaydı. Çünkü o şuan ailesinin yaşadığı dağlık alandaydı. Aslında onların haberleri bile yoktu onun burada olduğundan. Ya da bir şekilde öğrenmişlerdi. Kimbilir... Ne düşünüyordu? Bu düşüncelerini geri atarak, oradan çıkmaya bakmıştı. İlerlerken, karşılaştığı bazı bakışlar sinirini bozuyordu, fakat o yine de bir iki cıvıklık yapıp, geçiyordu. Bazı bölgelerde dikkatli geçmesi gerekiyordu, tabi ki de. Böyle davransa bile aklında Vittorio'nun ona ihtiyacı olduğu düşüncesi dolanırken, sabırlı ve fazla dikkatli davranamıyordu. Aslında bunun çokta önemi yoktu. Onun kendisine ihtiyacı varsa, kendisininde ona ihtiyacı vardı. Böyle olmalıydı.

Öyle bir hızla gelmişti ki onun yaşadığı yere, kendi bile anlayamamıştı. Uşağı aldırmadan kaldığı odaya pat diye daldı. Ve evet bu biraz fazla azgınca bir hareket olmuştu? Yoksa olmamış mıydı? Fakat daha fazla bir tepki göstermedi. Bakışları koltuğun üzerinde oturanda kilitli kalmıştı. Onu her görüşünde, sanki ilk defa görüyormuş gibi hissediyordu. Ve bu bedeninin her bir yanının heyecandan titremesine ve dans etmesine neden oluyordu. Fakat bu duygudan oldukça hoşnuttu.

Orada daha fazla durmadı ve biraz ilerleyerek odanın tam ortasında durdu. Her zaman ki gibi, odanın görünümüne dikkat etmiyordu. "M-merhaba..." demişti aniden. Tamam salaktı. Salak gibi davranmıştı. Ardından gülümseyerek "Geldim..." demişti. Yerinden kımıldayamıyordu ona bakarken. Tam bir şaşkın gibi görünüyordu. Ne yapması gerektiğini bilememişti. Çünkü ne yapması gerektiğini hiç düşünmemişti. Düşünmekte istememişti zaten.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://briribbabba.tumblr.com
Vittorio de Michaelis
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Vittorio de Michaelis


Mesaj Sayısı : 29
Kayıt Tarihi : 10/06/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~ Empty
MesajKonu: Geri: Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~   Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~ Icon_minitimePaz 26 Haz. 2011, 01:35

Alt katta duyduğu bir patırtı pürüzsüz yüzünde ince bir gülümseme oluşmasına neden oldu. Gelmişti, beklediğinden daha hızlı gelmişti. Ancak biliyordu bunun böyle olacağını, çocuğun kendisine hayranlığını anlamak için gerek yoktu çok dikkatli olmaya. Ama o da ona hayrandı, bir doğal güzelliğe nasıl bayılmayacaktı ki! Evet, onun sevgisi kimilerine göre yapmacıktı, biterdi, sonsuz değildi. Bunu kendiside biliyordu elbet, çirkinleşirse onu sevmeyecekti ama o zamana kadar duyguları saftı kendisinin de. Tabii ki onu diğerlerine karşı olan aşkından daha çok sevmiyordu, sevemiyordu. Daha fazla sevebileceği bir şey bulamamıştı ne de olsa. Oh, bu koca bir yalandı işte! Daha fazla sevebileceği vardı bir şey, seviyordu da. Kendisiydi o şey, o kişi kendisiydi. Tapıyordu bütün özelliklerine, çirkin doğmadığına dua ediyordu geceleri… Onun minnetini duyan tanrıları merak ediyordu, acaba onlar da güzel miydiler, acaba onlarda eşsiz miydiler diye? Saçmaydı tabii sorgulanmaları, eğer kendileri güzel olmasaydı neden bu ırkı güzel yaratırlardı ki? Fedakar değildi tanrılar hiçbir zaman, öyle olsaydı kıskanırlardı yeryüzünün yaşayanlarını… Bu da nefret ettiği bir noktaydı Vittorio’nun. Tanrılar bencildiler ve kendilerini saklıyorlardı. Tanrılar bencildiler ve güzelliklerini paylaşamayacak kadar kıskançtılar. Bu da onların ne kadar acınası olduklarını gösteriyordu, kendi güzelliklerine zincirlenmiş güçlü kör yaratıklar…

Kapının aniden açılmasıyla bakışları konuğunun içi güzelim bir yeşil bahçeyi aratmayan heyecanlı bakışlarıyla birleşti. Böyleyken daha bir tatlı göründü gözüne. İşaret parmağı dudaklarının altına konmuş, başını hafifçe eğip izledi onu uzun uzun. Kelimelerindeki tınıyı işitince onu çağırmakla anlamıştı doğru karar verdiğini. Sıkıntısını giderecekti, şuan bile onu görmek eğlenmesine yol açmıştı. Hafifçe kıkırdayıp onu karşılamak adına bacak bacak üstüne attığı zengin işlemeli koltuğundan kalkıp çocuğa yaklaştı. Kim bilir kaç yaşındaydı? Hiç söylememişti kendisine. “Hoş geldin, ben de seni bekliyordum. Doğrusu bu kadar çabuk geleceğini bilseydim çayımı yudumlamaya başlamaz, seni beklerdim.” Ona oturması için yanındaki koltuğu işaret etmeden önce nazikçe sarılıp altındaki bedeni ve kalp atışlarını hissetti. Çok yazık, diye geçirdi içinden. Vampirlerin kalpleri bu derece güzel atmıyordu.

Onun oturmasını seyrederken arttı gülüşü biraz daha. Oh, çok sevimliydi! Özellikle gözleri… O kadar güzel parlıyordu ki, bir süre ilgilendi sadece o iki nadide mücevherle. Bir şeyler demişse duymaktan acizdi ne yazık ki, dikkatini çoktan bir yere vermişti. Ancak daha sonra anladı ne kadar uzun süre bakıp kabalık ettiğini, bu yüzden kendi kendine ufak bir kahkaha attı. “Oh, çok özür dilerim. Gözlerine bakmaktan kendimi alamadım. Çok tehlikeli gözlerin var, Jens. Peki onları nasıl kendi çıkarına kullanacağını biliyor musun?” Eğer biliyorsa pek yazıktı pek çok kadın için, şimdiden kendi sahiplendiği bir şeye içleri giderek bakıyor olmalıydılar. “Ah, ama o güzellikleri benden başkasını etkilemek için kullanırsan çok kıskanırım.” Diye döküldü sözcükler, sonra yine kıkırdayarak devam etti. “Sadece şaka yapıyordum, ancak sana değerini bilmen gereken bir hazine bahşedilmiş, kendine iyi bakmalısın. Çirkinleşince kimse seni istemez. Oh, bu arada…” Kendisine çay doldururken bir eliyle de porselen Çin işi fincanları işaret etti. “Çay ister misin?”

Kendi çayından bir yudum aldıktan sonra tekrar onun gözleriyle buluştu kendi gözleri. Onu izlemekten çok hoşlanıyordu, pek tatlıydı. Güzeldi oturuşu bile, bir değerlilik vardı tavırlarında. Ses tonunu seviyordu konuğunun, daha fazla duysun diye soru soracaktı misafirine. “Beni geri çevirmediğin için teşekkürlerimi sunarım. Seni çağırmadan önce ne yapıyordun ve en önemlisi sohbetimizden sonra ne yapmak istersin? Sen ne istersen iste, eğer beni de eğlendirecekse kabul etmeye razıyım.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://jasdebitto.tumblr.com/
 
Vittorio de Michaelis'in Malikanesi~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Vittorio'dan Çalışmalar~

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: