Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Dikkat et Yanma!

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Ophelia Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Ophelia Rhodanthe


Lakap : Bastard.
Nerden : Köy çocuğuyum ben.
Mesaj Sayısı : 418
Kayıt Tarihi : 28/05/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimeC.tesi 25 Haz. 2011, 19:24

Dikkat et Yanma! Alessandra-Ambrosio-alessandra-ambrosio-16897408-100-100 & Dikkat et Yanma! 00017cr8

Gece 12 suları.
Müsteşar'ın Odası


En son Ophelia tarafından Paz 26 Haz. 2011, 17:45 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://fantastikcag.my-rpg.com/
Ophelia Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Ophelia Rhodanthe


Lakap : Bastard.
Nerden : Köy çocuğuyum ben.
Mesaj Sayısı : 418
Kayıt Tarihi : 28/05/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimeC.tesi 25 Haz. 2011, 20:00

Dosya yığınları, kalın kitaplar ve bir fincan kahve. Son zamanlarda hayatı bunlardan ibaret olmuştu Ophelia’nın. Sabahlara kadar çalışıyor ve sadece birkaç saatlik uykuyla sabah yeniden işe gidiyordu. Oysa ki, önceleri ne kadar eğlenceliydi hayatı. En azından gece hayatı vardı da biraz olsun dışarıya çıkardı. Zaten asosyal bir kişiyken, son yıllarda kendisini iyice dışarıya kapatmıştı. Belki de içgüdüsel bir şeydi bu. Çevresindeki insanların onu saygın biri olarak görmesini istiyordu. Yeni takıntısı da buydu: Saygınlık. Oturduğu yerde geriye doğru yaslandı, sandalyesi, veya koltuğu demeliydi, hafifçe gıcırdadı. Son birkaç saattir aynı pozisyonda oturduğu için kasları gerilmişti. Kahvesini eline aldı ve bir yudum içti. Buz gibi olmuştu. Acaba bu kahveyi yapalı kaç saat oldu? Diye düşünmekten kendisini alamadı. Birkaç aydır ilaçlarını da almaz olmuştu. Doktoru duysa kim bilir neler neler söylerdi ona. Ama söyleyecekleri Ophelia’nın umrunda değildi. O çalıştıkça kendisini iyi hisseder olmuştu. Hem sanrıları da azalmıştı. Sadece çok morali bozuk olduğunda dünyadan kopuyordu ve o zaman bile kendisini çok kaybetmiyordu. Yerinden kalktı ve ofisinin camlı kısmına doğru yürüdü. Ofisi çok aydınlıktı, gereğinden çok… Bunu o istemişti. Yetimhane’de büyüyen birisi için Karanlık en korkutucu şeydi belki de. Her zaman karanlık’ta kötü şeylerin olduğunu ve karanlığın canlı bir şey olduğunu düşünmüştü. Bu yüzden, çocukken herkes uyuyup o uyuyamadığında gözlerini fal taşı gibi açardı. Gözlerini kapatmaktansa hep açardı ki etrafı daha iyi görsün. Yıllar sonra, büyüyüp bir yetişkin olduğunda taraf seçmesi gerektiğinde yeri belliydi. Aydınlık. Onu korkutan bir yerde olmaktansa, güvenilir olanı seçmişti. B yüzden İsabella’ya bu kadar bağlıydı. Hatta bazen de bağımlı. Onun düşmanları, Ophelia’nın da düşmanıydı ve istediğinde çok acımasız olan bu kadın öldürmekten korkmuyordu.

Masasının tam arkasındaki Siyah Güller onun için çok şey ifade ediyordu. Kırmızının yakıcılığına karşı, siyahın gizemi. Peki onun Gizem’i ne zaman ortaya çıkaracaktı kendisini? Aşka inanmayı bırakmıştı ama yine de yalnızlıktan hep korkuyordu. Bu yüzden, hayatına giren erkeklerin sayısını unutmuştu. Yalnızlıktan korkuyordu. Herkes onu Aptal Sarışın zannederken sebep daha derinlerdeydi. Saçlarını sağ omzuna attı ve masasının üzerine ellerini koyup tabloya bakmaya devam etti. Yine dalıp gidecekti ve muhtemelen Luna* yeniden ortaya çıkacaktı. İçinden kendine telkinler veriyordu lakin tablodan gözlerini alamıyordu. Kapının sesiyle kendisine geldi ve gelen kişiye binlerce kez teşekkür etmek istedi. Boğazını temizledi nazikçe, “Gelebilirsiniz” dedi. Gizemli misafirini merak ediyordu. Muhtemelen seherbazlardan birisiydi ama yine de merak ediyordu işte.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://fantastikcag.my-rpg.com/
Edgar Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Edgar Rhodanthe


Nerden : Amisos
Mesaj Sayısı : 179
Kayıt Tarihi : 25/06/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimePaz 26 Haz. 2011, 18:52

Çalar saati çalmadan uyanmanın zevkini yaşadı yeni güne uyandığında Edgar. İlk iş olarak saate baktı, uyanma vaktine henüz bir saat daha vardı. Annesi hep saat çalmadan uyanılan günlerin uğur getireceğini söylerdi. O ise buna hiçbir zaman inanmadığını kanıtlarcasına ayarlanan biyolojik saati ile her zaman saatle birlikte uyanmıştır. Saat çalmazsa, gün başlamaz Edgar’ın evinde. Ama bugün farklıydı işte. Önceki gün gece hayatında içerek mideyi bozmaktansa evde film izlemeyi tercih edip erken yatmasından ötürü uyku problemi çekmediğini düşündü. Bunu bütün gecelere yayma sözü verdi kendine –belki bininci kez her sabah yaptığım gibi- ama akşam olunca yine favori barında alkol fıçısına düşeceğine o bile emindi. Yatakta fazla zaman kaybetmeden işe gitmek için kalktı. Aynaya baktığında göz altları morarmış ve midesi bulanan bir Edgar görmek yerine gülümseyen çehresiyle karşılaştı ilk defa. Bugün şimdiden çok fazla ilk yaşamıştı. Keyifle gülümseyerek ve neşeli bir melodiyi ıslıkla çalarak banyoya doğru yol aldı. Kıyafetlerini bir köşeye yığıp banyosu için neredeyse bir servet harcayarak yaptırdığı özel ses sisteminden sevdiği bir parçayı açtı. Akustiği harika banyosundaki ahududu kokulu sıcak bir konserin ardından bornozuna sarınarak tekrar odasına geçti. Sabah erkenden aldığı sıcak duş hem negatif enerjilerinden arındırmış, hem de uyanmasını sağlamıştı. Sert bir kahveye ihtiyaç duymadan hem de.. Odasında etrafa kısa bir göz attığında tadı kaçtı. Çok dağınıktı. Çıkarken kapıya bir not bırakması gerekecekti. "Ben gelmeden toplanmış olsun." Bu notu bırakmaktan da nefret ediyordu, odasına birilerinin girmesi fikrinden de. Buna ne zaman alışacağını düşünüp yavaş yavaş traşını olmuş losyonlarını sürerken, aynadan yansıyan saati gördü. Hemen hazırlanmazsa fena halde geç kalacaktı. Şu Ophelia denen kadının dırdırını işitmek istemiyordu. Ophelia bakanlık müsteşarıydı. Uzun boyu, harika saçları ve özenle yaratılan vücuduyla nefes kesici olsa da iş konusunda hataya tahammül edemiyordu. Bu kadının uyarıları Edgar’ın gerçekten canını sıkıyordu. Hareketlerini biraz hızlandırarak dişlerini fırçalamayı tamamladı, dolabının önüne geçerek bir bıçağın keskin yüzü gibi parlayan koyu gri bir takım elbise seçti. Evrak çantasını da alarak bakanlıktaki odasına cisimlendi. Ophelia’yla karşılaşmadığı için sevinçliydi; çünkü ‘tam iki dakika’ geç kalmıştı. Odasında her şey dün akşam bıraktığı gibiydi; dağınık. Toparlamak için giriştiğinde kitaplarının en altından çıkan bir not canını sıktı. Bakanlık Müsteşarı Ophelia tarafından bundan yaklaşık bir ay önce yazılmış bir nottu. Not adı altında değerlendirilse de, bir nottan fazlasıydı. Temiz bir parşömene özenli bir yazıyla yazılmıştı. Mugglelar ile ilgili aslında Edgar’ı hiç mi hiç ilgilendirmeyen bir konu hakkında detaylı bir rapor istemişti. Edgar bu notu hiç görmediğine yemin edebilirdi. Ophelia’nın da sinirden köpürdüğüne… Anlaşılan geçen gün asansörde gösterdiği ters tepki raporu hazırlamadığı içindi. Şuh bir kahkaha attı Edgar. Bu kadınlar kendi kendilerine neden iş çevirirler ki… Yine de yapabileceği bir şey yoktu. Dökümanları taradı, konu hakkında yazılanları okudu ve raporunu hazırladı. Ophelia’nın odasına giden koridora girdiğinde onu göreceği için heyecanlıydı. Göze hitap bir kadındı o. Kapısını çaldıktan sonra gülümseyerek doğrudan Ophelia’nın olduğunu tahmin ettiği yöne baktı. Oradaydı ve göz göze gelmişlerdi. Gözlerini kaçırmadan doğruca ona baktı Edgard. “Sizin gibi harika bir kadının odasında güne başlamanın ne kadar güzel olduğunu biliyor musunuz Ophelia?” Kelimeler kısa süre havada asılı durdu, ardından davet beklemeden masasının karşısındaki pahalı deri koltuklara oturdu; bacak bacak üstüne attı. Rahat tavırları kimine göre rahatsız edici, kimine göre seksi sayılırdı. Gülümsemesi içinse herkesin yorumu aynıydı: seksi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ophelia Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Ophelia Rhodanthe


Lakap : Bastard.
Nerden : Köy çocuğuyum ben.
Mesaj Sayısı : 418
Kayıt Tarihi : 28/05/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimePtsi 27 Haz. 2011, 09:43

Kapı yavaşça açıldı ve içeriye giren kişi Ophelia’yı sinir etmeye yetti. Kadının tüm kasları gerilmiş, şakaklarına doğru keskin bir ağrı saplanmıştı. Günler, hatta haftalar öncesinde ona küçücük bir görev verdiğini anımsadı. Minicik bir şey. Beş yaşındaki bir çocuğun bile yapabileceği cinsten bir şeydi. Ama karşısında duran sorumsuz,ama çekici, adam onu bile yapmayı becerememişti ve şimdi yüzsüz yüzsüz Ophelia’nın odasına gelebiliyordu. Ellerini kavuşturdu ve adama ters bir bakış attı. Ne cüretle odasına gelebiliyordu bu adam böyle?! Görünürde Seherbaz’ın yaptığı pek bir şey yoktu ama yine de konu iş olduğunda genç cadı fazlasıyla titiz oluyordu işte. Ophelia onu azarlamak için ağzını açacağı sırada adam konuşmaya başladı. “Sizin gibi harika bir kadının odasında güne başlamanın ne kadar güzel olduğunu biliyor musun Ophelia?” İstemsizce gülümsedi bu sözlere. Her kadın gibi o da dış görünüşünün övülmesinden son derece hoşlanıyordu. Yine de adama karşı yumuşamayı hiç mi hiç istemiyordu. Ona söylediği şeyin ne olduğunu bile unutmuştu Ophelia. O kadar uzun zaman geçmişti işte. Karşısında gayet rahat tavırlar sergileyen bu adama baktı ve öfkesi yine tavan yaptı. Adamın dış görünüşüne güvenip işleri savsakladığı aşikârdı Ophelia için. Karşısındaki erkek onun için çekiciydi ama yine de bu tavırlardaki kişilerden nefret ediyordu. Ophelia kimden nefret etmiyordu ki?

Adamın tam karşısına, masanın önüne, geçti ve masaya yaslandı. İşler çığrından çıkmadan önce bu adamı odadan göndermesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Bu sinirlilik hali biraz daha devam ederse, daha sonra pişman olacağı şeyler yapabilirdi ve bu sefer onu kimse kurtaramazdı. ‘Akıl Sağlığı Yerinde Değil’ damgası yemek istemiyordu. Bir hastalığa yenik düşmek en son düşündüğü şeydi. Kendisine hakim olmayı çok iyi becermişti şu son birkaç ayda, şimdi yapmaması için bir engel yoktu önünde. Yine başarabilirdi ama yine de mekandaki değişimleri engelleyemiyordu. Hafifçe aksayarak adamın yanındaki deri koltuklara attı kendisini. Koltukların rahatlığı onu biraz olsun kendisine getirmişti. Ophelia’nın ne kadar sinirli birisi olduğu herkes tarafından bilinirken bu adamın onun karşısında böylesine yavşak tavırlar sergileyebilmesi onun için hayret vericiydi. Gözleri ateş saçarcasına adama bakıyordu. Saçlarını sağ omzuna attı ve derin bir nefes aldı. Bu adamla çalışmayı istiyordu. Eğer, şimdi ona bir zara verirse adamın ondan korkacağı gün gibi ortadaydı. Sadece biaz olsun korkutmak istiyordu onu. Söylediği o Muggle araştırmasını zamanında yapmadığı için İsabella’ya mahcup olmuştu Ophelia. Onun çektiği sıkıntıların bin katını karşısındaki umursamaz Serherbaz da çekmeliydi. Dişe diş… “Merak ediyordum da, işini yaparken de bu kadar becerikli olabiliyor musun? Yoksa, zekandan gelen bu yetenek konuşmakla mı sınırlı?” Adamı şöyle bir inceledi. Özensiz bir giyimi vardı ama yine de pis kokmuyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://fantastikcag.my-rpg.com/
Edgar Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Edgar Rhodanthe


Nerden : Amisos
Mesaj Sayısı : 179
Kayıt Tarihi : 25/06/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimePtsi 27 Haz. 2011, 11:40

Gözlerini kadının güzel gözlerine dikti Edgar. Tam karşısında duruyordu şimdi Ophelia. Hoşnutsuz tavrı her davranışından, her hareketinden ve en önemlisi Edgar’ın dünyada gördüğü en güzel gözler olan gözlerinden okunuyordu. Kadının sinirini kontrol etmekte zorlandığı açıktı. Sanırım bu denli sinirlenmesine neden olan Edgar’ın kendine fazla güvenen tavrıydı.Ophelia da kendine güvenirdi ve karşısında kendine güvenen bir başkasının olmasıydı onu kızdıran. Hangi cüretle onunla böyle konuşabilirdi? ‘Alışır’ diye düşündü Edgar ve kendi kendine amaçsızca gülümsedi. Son zamanlarda yaptığı her davranış böyleydi; amaçsız. Edgar kadının her davranışını dikkatle incelerken Ophelia kendini sinirle, belki biraz da güçlükle adamın oturduğu koltukların yanındakine attı. Zorlandığına emindi artık Edgar. Basit bir sinirde kendinden
geçiyor olamazdı. Belki başı falan mı dönmüştü? Ophelia Edgar’ın düşüncelerini duymuş gibi ateş saçan gözlerini ona düşmanca bir tavırla dikmişti şimdi. Başının dönmediğini anlatmak istercesine Edgar’a meydan okudu. Şimdi saçlarını sağ omzuna almıştı. Sol omzu, Edgar’a yakın olan omzu tamamen çıplaktı. Edgar gözlerini kaçırma ihtiyacı dahi duymadı. Ophelia ise kendini yeni yeni toparlıyormuşçasına alaycı bakışlarını Edgar’ın gözlerinde durdurdu, derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. “Merak ediyordum da, işini yaparken de bu kadar becerikli olabiliyor musun? Yoksa, zekandan gelen bu yetenek konuşmakla mı sınırlı?” Beklediği gibi raporun lafını yapıyordu. Sakince gülümseyerek cebine tıkıştırdığı raporu çıkardı Edgar. Kaç kat olmuş
kağıdı açması biraz uzun zaman almıştı; ama olmuştu. Havada birkaç kere çırptı kağıdı, tamamdı.. Kendine güvenen bir tavırla; ama gülümsemesini yüzünden düşürmeden müsteşara uzattı raporu. “İşimde çok titizimdir matmazel. Ve işte raporum. Aradan geçen onca zamana rağmen unutmadım, görüyorsunuz.” İçindeki küçük çocuk kahkahalarla gülüyordu Edgar’a. Demek unutmamıştı. Ne komik bir yalan. İlk defa gördüğünü söylese Ophelia’nın ne yapacağını merak ediyordu. Seksi bir bakış ardından gelen karşı konulmaz bir öfke belki. Belki de umursamazdı bile. Belli mi olur kadın milletinin tepkileri… Edgar da doğru olanı yapıp bu konuyu zihninin gerisine atıp düşünmedi. Elini Ophelia’nın omzuna atıp kulağına fısıldadı. “Bu akşam beraber bir yemek yeme şerefine layık görür müsünüz beni?” Teklifi reddetmesi beklenen tepkiydi; ama kabul etmesi durumunda bu geceyi de yalnız geçirmemiş olurdu Edgar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ophelia Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Ophelia Rhodanthe


Lakap : Bastard.
Nerden : Köy çocuğuyum ben.
Mesaj Sayısı : 418
Kayıt Tarihi : 28/05/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimePtsi 27 Haz. 2011, 16:12

Karşısında oturan adamın kendine güvenine hayran kalmıştı Ophelia. Ona sadece bakıyordu… Boş gözlerle onu süzüyordu. Böyle birisi bile Seherbaz olduysa, tanıdığı bütün gençler muhtemelen Sihir Bakanı falan olabilirdi. Zira bu adamda bir gram zeka olduğunu düşünmüyordu. Onu aşağılamak için böyle düşünceler içinde değildi, aksine ona acıyordu. Otuzuna gelmeden ölür herhalde… Adamın cebinden kağıt çıkarışını izledi. Umursamaz tavırları her yerde kendisini belli ediyordu. Kadın normalde kendisini sabırlı birisi olarak görürdü ama bu adamda bir şeyler vardı. Sanki her hareketi Ophelia’nın sinirlerini zıplatmak içindi ve amacı buysa eğer, başarılı oluyordu da. “İşimde çok titizimdir matmazel. Ve işte raporum. Aradan geçen onca zamana rağmen unutmadım, görüyorsunuz.” Adamın ona uzattığı raporu, tabii rapor denilebilirse, saçma sapan, kırış buruş bir kağıttan ibaretti. Sinirlenmemek için derin bir nefes daha aldı. Karşısında duran Seherbaz’a çok haksızlık yaptığını düşünmeye başladı. Kendisine kısacık bir süre için kızdı bu yüzden. Adam sadece fazla rahat bir kişiliğe sahipti belli ki. Belki onu biraz olsun tanısa, daha iyi bir insan olduğunu anlayacaktı. Asıl mesele, adamın tanınmaya değer birisi olup olmadığıydı. Ophelia’ya göre kimse ama hiç kimse değerli vaktini tanımak için harcayacağı kadar önemli olamazdı. Değildi de. Tam kağıda bakacakken adamın onun tenine değen koluyla irkildi. Ona ters bir bakış attı. Adam bilseydi Ophelia’nın takıntılarını ve korkularını kesinlikle böyle bir şey yapmaması gerektiğini de bilirdi ama bilmiyordu işte. Biraz anlayışlı olması gerektiğine kanaat getirdi ve kendi kendine sinirlenmeyeceğine dair söz verdi. Lakin pek başarılı olamadı. “Bu akşam beraber bir yemek yeme şerefine layık görür müsünüz beni?” Adama bir cevap vermeden önce kağıdı eline aldı ve yavaşça okumaya başladı. Kargacık burgacık bir yazıyla, sadece bir satırlık bir rapor. Bu muydu yani? Haftalardır bunun için mi beklemişti Ophelia.

“Araştırılmaya değer bir şey bulunamamıştır.
Seherbaz
Edgar de L’amour”


Oda bu boyuttan çıkmaya, değişmeye başlamıştı. Artık daha karanlık bir yer haline gelmişti. Yanında oturan adam ise, korkulu rüyalarından bir adam. Korkmaya başlamıştı. Adam kesinlikle karanlık taraftan birileriydi. Bir anda yerinden kalktı ve masasının üzerinde duran asasını alıp adamın üstüne çıktı. Asayı adamın boğazına batırdı yavaşça. Erkek onu öldürmeden önce, Ophelia onu halledecekti. Nereden bilecekti adamın zararsız olduğunu. Daha az önce, adam elini omzuna atmıştı. Bu onun gerçekliğinde savaş ilan etmekti. İçinden bir sessizce fısıldıyordu. “Şuan yaşadıkların gerçek değil, ilaçlarını almadın… Kendine gel Ophelia” Yine de başarılı olamıyordu. “Beni öldürmek için mi geldin sen?” dedi. Sesi biraz öfkeli, biraz da hüzünlü bir şekilde çıkmıştı. Keşke böyle olmasaydı, keşke seninle daha düzgün tanışsaydık. Belki aşık bile olabilirdim…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://fantastikcag.my-rpg.com/
Edgar Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Edgar Rhodanthe


Nerden : Amisos
Mesaj Sayısı : 179
Kayıt Tarihi : 25/06/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimeSalı 28 Haz. 2011, 10:46

Kağıdı açıp okumaya başlayacağı sırada omzuna izinsizce değen Edgar’ın omzuyla irkildi Ophelia. Sinirlenmemeye, sakin olmaya çalıştıkça o, Edgar ileri gidiyordu. Fakat hiçbir şey Ophelia’yı raporu okuduktan sonra kızdıracağı kadar kızdıramazdı. Aceleyle bulunan bir kağıda özensizce yazılmış tek cümle. “ Araştırılmaya değer bir şey bulunamamıştır.” Edgar bunu kadını sinirlendirmek için yapmamıştı. Sadece, gerçekten de kayda değer bir şeyler bulamamıştı ve rapor getirmemektense bu bilgilendirici yazıyı vermek aklına yatkın gelmişti. Edgar kadından sinirle dolu bir tepki beklerken, müsteşar farklı bir dünyada gibiydi. Edgar’a bakmıyordu bile. Kısa süre hiçbir şey yapmadan durdu, ardından aniden adamın üstüne çıkarak asasını hafifçe boğazına dayadı. Duyduğu hafif acı, şaşkınlığının yanında hiçbir şeydi. Ne yani, raporu yazmadı diye lanetleyecek miydi Edgar’ı? Bu kadının ne derdi vardı Tanrı aşkına? Bu bilinmez soruların cevapları hakkında hiçbir fikri yoktu Edgar’ın. Bildiği tek şey kadının da en az kendi kadar korktuğuydu. Titreyen elinden, savunmasız gözlerinden anlıyordu bunu. “Beni öldürmek için mi geldin sen?” Sesinde özgüvenden, daha da önemlisi şakadan eser yoktu. Gerçekten onu öldüreceğini sanıyordu. Gülemedi Edgar. Bir şeyler tersti müsteşarda. Bir şeyler yanlıştı. Onu daha fazla korkutmamak için asasına uzanmadı bile. Kadının gözlerinin içine baktı. Küçücük, masum bir kız çocuğu gördü orada. Saçlarını iki yandan toplamış, elindeki horoz şekeri yerken kendi kendine dans ediyordu. Bu görüntünün müsteşara ne kadar çok yakışacağını düşündü. İşte o kız kadar korkuyordu asayı Edgar’ın boğazına batırırken de. Korkuları vardı, umutları ve bu umutları aniden bitiren kabusları… Kadının gözleri önüne gelen saçları kulağının arkasına koydu seherbaz. Bir eli belinde, diğeri saçlarındaydı.
Gözleri gözlerine kilitlenmişti ve dudakları neredeyse tamamen birbirine yakındı. Derin bir nefes aldı ve gözlerine kilitlenen gözlerini ayırmadan, dudakları için de aynısını yaptı. Dudakları dudaklarına ilk değdiğinde rujunun tadını aldı Edgar. Ahududu? Belki de çilek. Kıpkırmızı olduğuna bakılırsa çilek olma ihtimali daha yüksekti; ama o anda dikkat ettiği tek şey öpüşürken hissettiği aidiyet duygusuydu. Sanki her zaman eksik olan bir parçayı tamamlamış, yapbozun en önemli kısmını yerine yerleştirmişti. Hissettiği mutluluğun anlık olduğunu, yaptığının saçmalığını ve sırf bu yüzden bir tokatı hak ettiğini söylemeye çalıştı kendine. Kenetlenmiş dudaklarını çekmesi gerektiğini tekrarlıyordu içinden, söz geçiremiyordu duygularına. Yapmak istediği tek şey burada bu kadınla sonsuza kadar öpüşmek, onun yanında, kollarında o olarak ölmekti. Sonu olan her güzel şey gibi şehvetli, bir o kadar masum öpüşmeleri de son buldu. Yavaşça dudaklarını çekti Edgar. Yine de uzak değillerdi birbirlerinden. Hızlıca nefes alışverişini duyuyor, göğsünün üzerinde kalp atışlarını hissediyordu. Eliyle saçlarını okşadı ve dudaklarını konuşmak için araladı. Bir yandan da hissettiği tuhaf duygulara anlam vermeye çalışıyor, kalbinin hızlı atışını engellemeye gayret ediyordu. “Ophelia, ben sana zarar vermem. Sana zarar vermek lanet olası hayatımda yapacağım en affedilmez günah olur.” Bir kadına gerçekten hissederek söylediği ilk sözlerdi bunlar. Gözlerini kapadı anın tadını çıkarırcasına Edgar ve kollarını kadının omuzlarına dolayarak kollarının arasına aldı onu. Kucağında bir çocuk kadar küçüktü şimdi Ophelia. Edgar’ın teskin edici sözleriyle titremesini kontrol altına almaya çalışıyordu. “Her şey geçti, yaşadığın anlık bir şeydi. Korkma artık. Ben buradayım.” Fısıltıyla söylediği bu sözlerin kalbine dokunuşu, hissettiği korku, Ophelia’nın korkmasından kaynaklanan korku, bambaşka şeylerdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ophelia Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Ophelia Rhodanthe


Lakap : Bastard.
Nerden : Köy çocuğuyum ben.
Mesaj Sayısı : 418
Kayıt Tarihi : 28/05/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimeSalı 28 Haz. 2011, 14:18

Adamın saçlarına dokunması onu korkutmamıştı, aksine güven vericiydi ona yakın olmak. Edgar'ın yüzüne iyice yaklaşmıştı. Adamı arzuladığını fark ettiği an kendisine çok kızdı ama yine de karşısındaki adam yadsınamayacak derecede çekiciydi Ophelia için. Adamın gözlerinin tam içine bakıyordu. Gözleriyle konuşuyorlardı adeta. Sessizliğin sesini dinliyorlardı. Birbirlerine bu kadar yakın olmalarına rağmen kadın hala temkinliydi. adamın aralarındaki mesafeyi kapatmasına memnun olmuştu. Kalbi yerinden çıkacak gibi hızla atıyordu. Erkeğe karşı koymak istemiyordu. Adamın dokunuşlarıyla gerçekliğe - bu dünyaya- geri dönüyordu. Etraftaki kara bulutlar dağılıyor, yerini aydınlığa bırakıyordu ve en önemlisi Ophelia kendisine geliyordu. Gerçekliğe döndüğü anda adamla öpüşüyor olmasını hiç yadırgamadı, memnun oldu. Edgar'ı tanıdığı günden beri ona karşı boş olmadığını biliyordu. Sadece duygularına gem vurmaya çalışıyordu aylardır. Aptalca bir düşünce yüzünden kendisini erkekten mahrum bıraktığı için kendisine çok kızdı. Bu adamla birlikte sonsuza kadar yaşayabilirdi oysa ki. Sadece onun kollarında olup sadece ona dokunmak istiyordu. En önemlisiyse, Edgar'ın onu sonsuza kadar sevmesini istiyordu. Sadece onu. Bu anı uzatmak, adamın dudaklarından kopmamak için hayatının yarısını verebilecekken adam ondan kopmuştu. “Ophelia, ben sana zarar vermem. Sana zarar vermek lanet olası hayatımda yapacağım en affedilmez günah olur.” Adamın kollarının arasında olmak ona huzur veriyordu. Sakinleşiyordu kadın. Bir daha ona karşı asla ama asla bu kadar sert olmayacağına dair söz verdi içinden. Hem bir insan nasıl olurdu da kendi kalbine karşı bu kadar sert olabilirdi ki? Yıllar sonra ilk defa kabuğunu birileri için kırmıştı ve kendisini gün ışığına çıkarmıştı. “Her şey geçti, yaşadığın anlık bir şeydi. Korkma artık. Ben buradayım.” Asasını kenara fırlattı ve ellerini adamın boynuna doladı. Yüzünü ona doğru iyice yaklaştırdı ve yavaşça dudaklarını birleştirdi. Adamdan bir dakika olsun ayrı kalmak istemiyordu. Zaten yeterince uzun zamandır uzaktı onun gerçekliğinden. Bir bu kadar daha uzak kalamazdı. Kesinlikle bir daha ondan ayrılmayacaktı. Adama aşıktı. İlk defa mantığını ve diğer hiçbir şeyi umursamadan hareket ediyordu. Yumuşacık ama tutkulu bir öpücük sonrasında adamın kulağına yavaşça eğildi ve fısıldarcasına; "Seni seviyorum..." dedi. Artık karar vermişti, bu adam onun sevgisini hak ediyordu.

Yüzünü adamın yanağına dayadı ve birkaç dakika öylece durdu. Adamın nefesini teninde hissetmek tarif edilemeyecek kadar güzel ve eşsiz bir duyguydu. Kendisini güvende hissediyordu. Hiç kimselere güvenemeyen Ophelia kendisini koşulsuz şartsız bir şekilde karşısındaki bu adama teslim etmişti. Kendisinden daha önemlisiyse kalbini teslim etmişti. Ellerini adamın saçlarında gezdirdi. Muhteşem bir kokusu vardı. Tanıdıktı, sanki yıllardır aradığı kişi oymuş gibiydi her şey. Belki de onun her zaman kendisini yarım hissetmesinin sebebi yanında Edgar’ın olmamasıydı. Her zaman özlemini çektiği yarısı ondaydı demek ki. İçinden bir ses, güçlü bir şekilde her şeyin muhteşem olacağını söylüyordu ona. İnanıyordu Ophelia artık. Bir daha o karanlık günler gelmeyecekti, Luna sonsuza kadar defolup gitmişti hayatından. Devir, aşkın devriydi. Hayatında yepyeni bir sayfa açmıştı Edgar’la. Bir daha hiç kirlenmeyecek, asla solmayacak ve eskimeyecek bir sayfa… “Aşkımızı engellemeye çalışarak ben işledim o affedilmez günahı. ”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://fantastikcag.my-rpg.com/
Edgar Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Edgar Rhodanthe


Nerden : Amisos
Mesaj Sayısı : 179
Kayıt Tarihi : 25/06/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimeSalı 28 Haz. 2011, 19:48

Edgar konuşmayı bitirdiğinde Ophelia asasını bir kenara attı, kollarını boynuna dolayarak kokusunu daha iyi hissettirecek bir şekilde, dudaklarını seherbazınkilere değdirdi. Artık ona zarar vermeyeceğine, hatta onu korumak için her şey üzerine yemin edebileceğine emindi. Ophelia olmazsa Edgar tamamlanamaz, Ophelia'yı mutlu etmeyerek tanrının ona verdiği tek ve en önemli görevi yerine getiremezdi. Birine bağlanmak, birini sevmek ve duygularını tüm çıplaklığıyla açmak o kadar da zor değildi artık. Ve şaşırtıcıdır ki, iyi hissettiriyordu. Tehlike hissetmeden, sadece duru bir sevgiyle âşıktı Ophelia’ya. İşte asıl mesele buydu: aşıktı! Kadın onu her terslediğinde farkında olmadan daha da bağlanıyordu. Gizemli davranışları çekiciydi, sinirlenince ise seksi. Belki Edgar itiraf bile edemezdi ama; içindeki ateşli duyguların yumuşak bir aşka dönüşmesi boynunda hissettiği sivri asa ile gerçekleşmişti. Ophelia’yı tanımış, korkularını ve sevilmeye karşı olan ihtiyacını görmüştü. Onu bu kadar sevmeye hazır olduğunu fark etmiş, anadan doğunca alınan ilk nefes gibi bir içgüdüyle öpmüştü. Şu an kapı açılsa birbirlerine susamış gibi öpüşmelerini gören herhangi biri de açık seçik bir şekilde görürdü tensel uyumlarını. Ve tensel uyumu destekleyen duygusal bağı…"Seni seviyorum..." Fısıltıyla gelen bu seslerle hafifçe gülümsedi Edgar. Duyabileceği en güzel kelimeler, görebileceği en güzel kadının narin dudaklarından Edgar için dökülmüştü. O ellerini yumuşak saçları arasında gezdirmeye devam ederken, müsteşar alnını adamın yanağına dayamıştı. Öylece durdular. Sadece birbirlerini dinleyerek, mutluluklarının bozulmaması için Tanrı’ya yalvararak durdular. Artık dünyaya gönderilme amaçlarını, kutsal ruhlarını bulmuşlardı. O uzun ve huzurlu sessizliği, Edgar’ın bozmasına izin vereceği tek ses olan Ophelia’nın sesi bozdu. “Aşkımızı engellemeye çalışarak ben işledim o affedilmez günahı. ” Doğruydu. Her zaman delicesine, çaresiz bir şehvetle istediği bu kadına yaklaşmasına tek engel yine onun katı tutumu, sert davranışları olmuştu. İyi ki de böyle olmuştu. Bedensel bir zevk, tensel bir ilişkiden meydana gelmesini istemiyordu ilişkilerinin Edgar. Doğru zamanda, doğru yerde birleşmişti kaderleri. Sonsuza kadar… Başını hafifçe geri çekip inanılmaz güzellikteki bir çift göze baktı seherbaz. Delici bakışlara sahipti. İçine işlemesine izin verdi. “Senin adın hiçbir affedilmezlikle aynı cümlede yer alamaz Ophelia.” Telaffuzu çok hoşuna gitmişti adının. Dudaklarından uçup havaya karışırken o eşsiz tınısıyla isim, Edgar Ophelia’yı koltuğun yanındaki boş yere oturttu yavaşça. Rahatsız olduğu için değil, kadının rahat edebilmesi için. Saçlarını okşayarak, başını göğsüne yaslayarak durdular bir süre. “Seni seviyorum Ophelia ve bu akşamı bana ayırman için her şeyimi feda edebilirim.” Kısa bir süre durakladı. “Bu arada, sevgilin var mı, umrumda bile değil çünkü ortadan kaldırmak fazla zamanımı almaz.” Uzun süredir ilk defa keyifle gülüyordu. Çocuklar gibi..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ophelia Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Ophelia Rhodanthe


Lakap : Bastard.
Nerden : Köy çocuğuyum ben.
Mesaj Sayısı : 418
Kayıt Tarihi : 28/05/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimeÇarş. 29 Haz. 2011, 14:56

Ophelia’ya upuzun gelen dakikalar boyunca öylece kalmışlardı. Edgar’ın nefesini teninde hissetmesi inanılmaz bir etki yaratmıştı vücudunda. İçinde kesinlikle pişmanlıktan eser yoktu. Bu adama kendisini teslim etmiş olmaktan memnundu. Gözleri ortak bir noktada buluştuğu anda kalbi göğsünü delercesine atmaya başladı. Kalbinin sesini erkeğin duymasından çekindiği için yüzünü hafifçe sıcak bastı. “Senin adın hiçbir affedilmezlikle aynı cümlede yer alamaz Ophelia.” Erkeğin her söylediği söz şiir gibiydi. Ophelia’nın Hamlet’i varsa, onun da Edgar’ı vardı artık. Ophelia’nın aşkı gibi ölümcül bir sonu olmayacaktı onların aşkının. Ophelia iliklerine kadar hissediyordu bu aşkın gücünü. Aşkına sımsıkı sarılacaktı. Vazgeçmeyi aklının ucundan bile geçirmiyordu artık. Bembeyaz bir ışık gecenin karanlığında Ophelia’ya yol gösteriyordu. İçinden bir ses haykırıyordu adeta, her şey yoluna girecek artık… Edgar onu yanına bıraktığı zaman içini dayanılmaz bir korku kaplamıştı. Biraz önce yaşadıkları yalan mıydı? Onu bir kenara atmıştı. O da bırakacaktı Ophelia’yı. Yalnızlığa mahkûm bir hayat sürecekti anlaşılan Ophelia. Birkaç saniye bu düşüncelerine esir olduktan sonra Edgar onu yavaşça kendisine çekti ve kadın başını onun omzuna dayadı. Yeniden ona bu kadar yakın olmak Ophelia’yı mutlu ediyordu. İçinde bir daha asla şüpheye vermeyecekti Edgar’a karşı. “Seni seviyorum Ophelia ve bu akşamı bana ayırman için her şeyimi feda edebilirim.” Yüzünü adamın göğsünden kaldırdı ve eliyle adamın yüzünü okşadı. Pürüzsüz tenine her dokunduğunda içine yayılan o muhteşem duyguyu tarif etmek imkansızdı. Adamın teni ay ışığında mükemmel bir şekilde parıldıyordu. Tıpkı hiç dokunulmamış bir elmas gibiydi. Adamın güzel tenini okşayan parmakları adeta dans ediyordu. Yıllardır bu anı beklemişim, diye düşündü Müsteşar. Vücudu yıllardır tek bir şeye hasretmiş. Karşısındaki adamın bakışlarında ve sözlerindeki o minik çocuğu rahatça fark edebiliyordu. Yaramaz, hiperaktif ve kesinlikle çok zeki bir çocuk. İçindeki çocuğu öldürmeyen bir adam… Belki de Ophelia bu yüzden onu başlarda sevmemişti. Onun içindeki o saklamaya korkmadığı çocuksu yanı kıskanmıştı bunca zamandır. Kendisi bir türlü dışa vuramıyordu duygularını. İçinde sürekli bir korku vardı. Etrafına ördüğü çelik surlardan ona ulaşabilen insan sayısı gün geçtikçe azalıyordu. Bu yüzdendi, bu kadar yalnız olması. Sürekli bir koku çevreliyordu etrafını. Her şeyden ve herkesten korkar olmuştu. Ama bu korkaklığı ona biraz olsun deli cesareti katıyordu. Bazen kendisini tanıyamaz oluyordu. İşte o zamanlarda o kadar eğleniyordu ki, sonu gelmesin istiyordu. “Bu arada, sevgilin var mı, umrumda bile değil çünkü ortadan kaldırmak fazla zamanımı almaz.” Erkeğin gülüşü muhteşemdi. Tıpkı yağmurlu bir günde zamansız açan güneş gibiydi. Aydınlık, içten ve insanın içini ısıtan. Bu gülüş için canını bile vermeye hazırdı Ophelia. Onun o yumuşak yüz hatlarına en uygun mimiğin gülümsemek olduğuna kanaat getirdi genç cadı. Tıpkı bir heykel gibiydi. Güldüğünde ise, yeryüzüne gelmiş bir Tanrı gibiydi. Bu öyle bir gülüştü ki, hem karizmatik, hem seksi, hem güven verici, hem de yaramaz bir gülüş. Edgar’ın yüzünü avuçların içine aldı ve dudaklarına tutkulu bir öpücük kondurdu. Bu adamdan bir saniye olsun uzak kalmak onu deli ediyordu. Sonsuza kadar onunla birlikte olmak istiyordu, bundan emindi artık. “Dünya üzerinde sadece bir tane Güneş var ve o da şuan yanımda oturuyor. Sence böylesine göz kamaştıran ve içimi tatlı bir sevince boğan bu varlık yanımdayken başka ilahlara tapabilir miyim?” Karşısında duran bu adama karşı hissettiği duyguları tarif etmesi onun için imkânsızdı. Aklını ve gözlerini sadece bir yere odaklamıştı ve neden sabahladığını unutuvermişti işte. Daha şimdiden sorumsuz biri mi olmaya başlıyordu? Hogwarts’daki baloya katılamamıştı. Zaten öyle kalabalık yerlerde cadıyı afakanlar basıyordu. Kalabalıktan pek hoşlanmıyordu. Isabella’ya bu derdini anlattığında Bakan onu küçük bir ekiple birlikte Azkaban’a gönderebileceğini söylemişti. Ophelia zaten Isabella’ya müthiş derecede bağlıyken, Bells anlayışlı davrandığında bağlılığı daha da güçleniyordu. Yanına bir iki tane Seherbaz alıp Azkaban’a gitmişti Bells balodayken. Sahi, Bells neden hala dönmemişti ki? Birkaç saat önce Bakan’ın döneceği saate yetiştirmeye çalıştığı rapor daha şimdi aklına geliyordu. Sorumsuz oldun Ophelia… İçindeki lanet olası sesi susturduktan sonra sevgilisine döndü ve adama biraz daha yaklaşarak. “Ne yapmak istersen seninleyim.” Dedi sessizce. Aralarındaki sessizliği bölen kendi sesiyle irkildi. Normal bir ses tonuyla söylemesine rağmen sessizliği doldurmuştu kelimeleri.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://fantastikcag.my-rpg.com/
Edgar Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Edgar Rhodanthe


Nerden : Amisos
Mesaj Sayısı : 179
Kayıt Tarihi : 25/06/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Dikkat et Yanma! Empty
MesajKonu: Geri: Dikkat et Yanma!   Dikkat et Yanma! Icon_minitimeÇarş. 29 Haz. 2011, 19:44

Birden yüzünü Edgar’ın göğsünden kaldırdı Ophelia. Bir an için, sadece küçük bir an için kadının onu bırakacağını, duygularıyla alay edeceğini düşündü. Peki ya ‘Seni Seviyorum?’ O da mı yalandı? İnanmadan mı söylemişti? Buna inanmak istemiyordu Edgar. Ophelia da inanmaması gerektiğini doğrularcasına ellerini seherbazın yüzünde gezdirdi. Ophelia’ya dokunurken, öpüşürken içinden geçenleri anlatması zordu Edgar’ın. İçi titriyordu tam anlamıyla. Özlemle mi, şehvetle mi yoksa aşkla mı karar veremiyordu. Sanırım hepsinin payı vardı biraz. Kimsede bulamadığı duyguları kollarının arasındaki kırılgan müsteşarda buluyor, amiri pozisyonundaki bu kadına hayatının dizginlerini verebilecek kadar tutkulu duygular besliyordu. “Dünya üzerinde sadece bir tane Güneş var ve o da şu an yanımda oturuyor. Sence böylesine göz kamaştıran ve içimi tatlı bir sevince boğan bu varlık yanımdayken başka ilahlara tapabilir miyim?” Bir gün aradığı aşkı bulacağına hiçbir zaman inanmazdı. Bir kadının ona güveneceğine, daha doğrusu bir kadına güvenebileceğine… Kırılmaktan korkardı Edgar ilişkilerinde. Kırmaktan korkmazdı pek; ama kırılmamak için aşık olmamayı öğretmişti kendine. Sadece ihtiyaç duyuyordu dokunmaya, sadece tek bir geceden ibaretti kadın cinsi onun için. O geceye kadar… Zincirin tamamlandığı, kendini bulduğu ama her şeye yeniden başladığı o geceye kadar… Ophelia’nın söylediği, Edgar’ın şimdiye kadar duyduğu en güzel sözlerden sonra yeniden öpüşmeye başladılar. Sanki öpüşmek yetiyordu. Fazlasına gerek bile yoktu. Bir elini genç kadının belinde sabitlerken, diğeri saçlarında, onu kendine sıkıca çekmekle meşguldü. Fakat bir sorun vardı. Öpüşürken kadının hissettiği tereddütü fark etmişti Edgar. Yoksa pişman mı oluyordu karanlık bir ofiste bir seherbazla öpüştüğü için? Edgar’ın korktuğu başına bu kez gerçekten geliyor muydu? Tanrıya defalarca yalvardı Edgar. Böyle olmamalıydı. Aşık olduktan sonra yüzüstü bırakılmamalıydı! Tereddütlü bir sessizlikten sonra dudaklarını geriye çekti Ophelia. Konuşuyordu. Edgar kalbinin korkulu atışlarını susturamıyordu. “Ne yapmak istersen seninleyim.” Gülümsemesini bastıramadı Edgar. Fark etmişti de, ne de az konuşmuşlardı o gece. Bedenlerin konuşması daha çok işlerine geliyordu o an onlar için.Yeterliydi de. Ne eksik, ne fazla... Her şey kararınca. Böyle de olmasını istiyordu Edgar. Yavaş yavaş; ama sağlam ilerleyen. Ophelia’nın pişman olmasını istemiyordu hiçbir şeyden. Yaşadıkları, eğer bir gün biterse, güzel anılar olmalıydı. Silinecekler listesinin en başındaki lanet olası hatıralar değil… Koltuğa uzandı, Ophelia’nın da yanına yatmasına yardım etti. Asasıyla kapıyı kilitleyerek hayatında yer eden tek kadının saçlarını okşayarak uyumasını seyretti. Belki o duymamıştı ama; defalarca Seni Seviyorum demişti o gece. Uzun, çok uzun bir gecenin kollarındaydı Edgar, kollarında şiir gibi Ophelia…

~~Rp Sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Dikkat et Yanma!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: