Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kıskançlık.

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Calbert R. Tallon
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Calbert R. Tallon


Lakap : Rad, Cal falan.
Nerden : Canımın istediği yer
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 30
Kayıt Tarihi : 05/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimeCuma 03 Haz. 2011, 12:38

Kıskançlık. 2hyks4p&Kıskançlık. 2nl8t2f&Kıskançlık. Dcshoj
Calbert & Aphrodis & Rhiannon
Öğleden sonra.
Eski aşık, yeni dostlar kütüphanede ders yaparlarken Calbert'in sevgilisinden beklenmedik bir tepki gelir.


En son Calbert R. Tallon tarafından C.tesi 04 Haz. 2011, 09:51 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Calbert R. Tallon
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Calbert R. Tallon


Lakap : Rad, Cal falan.
Nerden : Canımın istediği yer
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 30
Kayıt Tarihi : 05/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimeC.tesi 04 Haz. 2011, 09:49

Hafta Sonu. Başkaları için eğlence ve gezmeyi çağırıştırırken bu hafta Calbert için sadece sıkıcı kelimesini barındırıyordu içinde. Çünkü yaşadığı ruh karmaşası ve saçma beyin dünyası derslerde olan konsantresini bozmuş ve birkaç konu geri düşmesine sebep olmuştu. Önceleri çok karmaşık olan rüyaları son 1-2 gün içerisinde durulmaya başlamıştı. Ama ne olacağından emin olamıyordu Calbert. İçerisinde hep onu korkutan birşeyler vardı. Uyandığında saat öğlen olmuştu. Hafta sonlarının en sevdiği kısmı buydu aslında. Öğlene kadar uyumak. Tabi bu sadece huzurlu uykular için geçerliydi. Her seferinde istediğinin tersi olsada elinden birşey gelmiyordu. Çünkü her kötü rüya gördüğünde haddinden falaz uyumuş oluyor, rahat uykularında ise sabahın köründe kalkıyordu. Bugün ise o istisna günlerden birisiydi. Yatağından kalkarken gerindi. Ağır adımlarla duşa girmek için ilerledi. Bugün vücudu onu taşımıyordu adeta. Banyonun kapısını kapattı ve duşu açtı. Üzerini bir çırpıda çıkarıp kirli sepetine attıktan sonra sıcak suyun vücuduna akmasına izin verdi. Bugün gayet keyifliydi. Suyu kısıp telefonundan müzik açtı. Kesha'nın tik tok şarkısı banyoda yükselirken Calbert'de duş başlığını mikrofon yapıp melodiye dans ederek eşlik etmeye başladı. Su yüzüne çarparken o çırpınan bir kuş gibiydi. Böyle bir yarım saat kadar oyalandıktan sonra muhteşem duş konserine son verdi. Hayatının en muhteşem duşlarından birinin verdiği keyifle gülümseyerek çıktı banyodan. Ona bakan oda arkadaşı kahkahalarla gülmeye başladığında cevabını bildiği için soru sormayıp Calbert de ona eşlik etti. Ardından dolaptan çıkardığı kareli gömleklerinden birini çekti ve altına koyu renk kot pantolonlarından birini kondurdu. Banyo ya gidip giyindi ve ardından saçlarıyla dişlerini halletti. Banyodan çıkıp botlarını da giydi ve oda arkadaşına karizmatik bir bakış attı. ''Dostum harika görünüyorsun.'' ''Teşekkürler Chuck. Ama bu yakışıklı adamın çıkması lazım. Önce kantine gideceğim ardından da kütüphaneye.'' Kütüphaneye mi diyen bakışlar Calbert'e cevap hakkı doğurmuştu. ''Daha sonra anlatırım.'' Ardından hazırladığı çantasını alıp kantine doğru yola çıktı.

Kantine hızlı adımlarle ilerlemeye başladı. Gerçekten acıkmıştı. Bugün Hogwarts koridorları istasyona yetişmek için koşuşturan öğrencilerle doluydu. ''Heyyy! Calbert. Domuz Kafasına gidiyoruz dostum. Sen de gelmek ister misin??'' Bir grup arkadaşı durmuş ona bakıyordu. Kesinlikle isterdi ama ders çalışması gerekti. Aphrodis'e söz vermişti. ''Çok isterdim Carl ama kütüphanede ders çalışacağım. Başka zamana.'' Gruptan hadi ama yapma gibi bir sürü tepki kopsada Calbert gülümseyip onlara veda etti. Çünkü etraftan gelen bağırtılar ve karın gurultusu pek iyi bir ikili olmuyordu. Karnını tıka basa doldurdu ve ardından odasına çıkıp çantasına defter ve kitapları koydu. Lavaboya girip saçlarını düzelttikten sonra odadan çıktı. Hızlıca kütüphaneye giderken geç kalmadığını biliyordu. Kapıyı yavaşça açtı ve kütüphaneye girdi. Bugün herzamankinden daha tenhaydı burası. Raflara en yakın masaya geçip oturdu. Aph daha gelmemişti. Calbertte bundan yararlanarak raflar arasında dolaşmaya karar verdi. Buralara gelmeyeli uzun zaman olmuştu. Ama pek değişiklik gözükmüyordu.

Nereden başlasam acaba diye düşünürken karşısındaki raf ben buradayım diye haykırıyordu resmen. Bedeni oraya doğru çekilirken Calbert ayaklarına itaat etti. Burası oldukça eski kitapların olduğu bir raftı. Bunu yırtık pırtık oluşlarından ve tabiki tozundan anlamıştı Calbert. Yazıları da oldukça silinmişti. Calbert içlerinden birisini çekti ve çıkan toz sonucu hapşurdu. Üzerini eliyle temizlemeye çalıştığı kitabın bir Ksks kitabı olduğunu gördü. Bu bir işaret miydi?? Belki de. Calbert kitabı açtı ve neler yazdığına bakmaya başladı. Oldukça kalın bir kitaptı. Kitabı tam yerine götürüyorduki kitaptan düşen birşey şaşırmasına sebep oldu. Bu bir kolyeydi. Yere eğildi ve kolyeyi aldı. Kalpli kolye'nin içerisine fotoğraf konulan bir kolye olduğunu anlaması ise çok uzun sürmedi. Böyle birşey hem gizemli hem de güzeldi. Rhi'ye hediye ederim diye cebine attı. Kitabıda nedensizce yerine bıraktı. Yavaşça yerine geçerken aklında pek düşünce yoktu.


En son Calbert R. Tallon tarafından Salı 07 Haz. 2011, 16:17 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aphrodis Audrey Phyllis
Öğrenci
Öğrenci
Aphrodis Audrey Phyllis


Mesaj Sayısı : 349
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 24/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimeC.tesi 04 Haz. 2011, 10:50

Sabahın ilk ışıklarıyla beraber gözlerini araladı genç cadı. Tatil olmasına rağmen sabahın köründe uyanıveriyordu kendiliğinden. Çoğu kişi bunu garip bulur, dalga geçerdi. İnekliğin bir göstergesiymiş onlara göre. Onları umursamıyordu da... Annesinin bunu garip bulması biraz bozuyordu onu. Haftasonları erken kalktığında hep annesiyle aynı konuşma yaşanırdı. 'Niye bu kadar erken kalkıyorsun? Bu doğal değil.' Psikoloğa götürme girişiminde bile bulunmuştu; ama Audrey buna karşı gelmişti. Bir türlü öğlen saatine kadar uyuyan insalardan olamamıştı işte. Bünyesi buna müsaade etmiyordu. Çalar saati olmadan uyanıvermesi de bunun bir göstergesi değil miydi zaten?

Yataktan yavaşça kalkarken kimseyi uyandırmamaya dikkat etmişti. Aynı sakin ve yavaş hareketlerle üstünü giyinmeye başladı. Beyaz bir gömlek, siyah kilotlu çorap ve onun üstüne kısa bir şort giydi. Tatil olduğunda pek de karışılmıyordu ne de olsa kıyafetlerine. Ama ne olur ne olmaz diye mavi, uzun cüppesini de üstüne geçirmişti. Son olarak siyah, uzun Converse'lerini geçirdi ayağına. Aynaya doğru ilerledi yavaş adımlarla. Kantinde buluşmalarına saatler olmasına rağmen, şimdiden iyi görünmek istiyordu. 'Yedisinde neyse yetmişinde de odur' sözünün kendince senkronlanmış bir hali var çünkü onda. 'Güne nasıl bir görüntüyle ve ruh haliyle başlarsan, ne olursa olsun öyle devam eder.' Çocuğa karşı bir şey hissetmiyordu artık, evet. Ama yine de ilk aşkıydı. İlk ve tek... Dolayısıyla güzel gözükmek istiyordu. Aynanın önüne geldiğinde nefesini tuttu. Beyni çığlık atma emri verse de bangır bangır, Audrey kendisine hakim olmuştu.

Karşısında yine 'O' vardı. Siyah saçlı, yeşil gözlü kız. Yüzü Audrey'in yüzüne benziyordu aslında, tamamen farklı değillerdi. Ama bu Audrey değildi. Çift yumurta ikizi gibi bir şeydiler sanki. Ama o sadece aynadaydı. Gerçekte öyle bir şey yoktu ki. Birçok kez daha görmüştü bu kızı aynada. Her zaman çıkmıyordu ama karşısına; genelde sabahları görüyordu. Uyandıktan hemen sonra. Kendi suratına dışarıdan bakamadığı için tek çaresi aynaydı. Yani gerçekten böyle mi gözüküyor, yoksa beyninin bir oyunu mu bilemiyordu. Ama annesinin 'Sen metamorfmagus değilsin.' konusu altındaki binlerce sözünden sonra beyninin bir oyunu olduğuna inanmıştı genç cadı. Şizofreni olduğunu düşünüyordu ve bu onu gerçekten şizofren olmaya itiyordu. Gözünü kapadı ve avuçlarını yumruk yaparak sıktı. 'Git şuradan!' komutunu verdi beynine tüm gücüyle. Gözünü tekrar açtığında kızıl saçlı sluet bakıyordu kendisine, yani kendisi. Derin bir nefes aldı ve hiçbir şey olmamış gibi çantasını alıp yavaşça çıktı yatakhaneden. Günün devamıysa fazlasıyla sıradan geçmişti. Kahvaltı, kitap okuma ve Calbert'e neler çalıştıracağını düşünme...

Öğlen vakti çabuk gelmişti. Kitap okurken hızlı geçerdi zaman zaten. Elindeki 'Kan Kardeşler: Vampirler Arasında Hayatım' kitabını kapattı ve çantasına güzelce yerleştirdi. Altında oturdu ağaçtan destek alarak ayağa kalktı ve üstünü başını düzeltti. Hızlı adımlarla kütüphaneye ilerlerken bir hata yaptığını söylüyordu kendi kendisine. Belki de Calbert'le yalnız kalmaya hazır değildi. Dostlardı, bundan da memnundu. Ama içinde kötü bir his vardı işte. Fakat bir söz vermişti ve sözünden geri dönemezdi. Ki bu konuda düşünürken kütüphaneye gelmişti bile. Eliyle havaya bir kış kış yaptı ve düşüncelerini beyninden uzaklaştırdı. Kendinden emin bir ifadeye bürünerek yavaşça kütüphaneye girdi. Etrafa bakındı şöyle bir. İnsan kıtlığı var gibiydi ve nedense Audrey pek şaşırmadı. Mevsime göre fazlasıyla güzel bir gündü ve insanlar kitap okumak, ders çalışmaktansa bahçede geçiriyorlardı zamanlarını. Aynı on dakika önce Audrey'in yaptığı gibi. Bu düşünceler beyninde dolaşırken Audrey Calbert'i gördü. Ateist olan genç cadı, kendisinden beklenmeyecek bir şekilde gözlerini kapadı ve inanmadığı o şeye yalvardı. 'Var olup olmadığını bilmiyorum; ama umarım varsındır ve bu durumdan kolayca çıkmamı sağlarsın. Lütfen...' Bir Hristiyan bu duayı duysa Audrey'i taşlardı herhalde. Umrunda değildi bu aslında. Yakarışının ulaşıp ulaşmadığını düşünmek istemediği için kendisini cehennemin ortasına attı. Cehennemdi, çünkü Audrey'in cehennem tanımına bu durumdan fazla uyan bir şey yoktu. İçinde bulunanlar sebebiyle cezbedici bir yer... Ama içten içe bilinir ki orası iyi değildir. Ve Calbert'in olması dostane açıdan cezbedici; ama Audrey'in içindeki his... İşte o kötüydü.

Calbert onu fark edince yavaşça gülümsedi cadı. Çocuğun yanındaki sandalyeyi çekti ve oturdu. Çantasını masaya bıraktıktan sonra yönünü tamamen Calbert'e çevirdi. "Ne dersi çalıştırmamı istiyordun?" Yaptığı aptallığı ancak birkaç saniye sonra fark etmişti. Heyyo? Siz dostsunuz, arkadaş hani... Kafasındaki bu düşünce anında hatasını düzeltmeye teşvik etti onu. "Şey, özür dilerim. Nasılsın demeliydim önce. Yani, nasılsın?" Hatasından dolayı kızarmamış, üstüne gülümsemişti bile. Audrey'in bu durumda kızarıp bozarması gerekirdi; ama Calbert'in yanında hep rahat olmuştu, şuanki gibi. En içten gülümsemesiyle çocuğa bakıyordu aptal aptal.

Out: Kısa yazmalıydım, biliyorum. Ama giriş rpsini uzun yazmak gibi bir huyum var sanırım, geri kalanları kısa olacaktır. *-*


En son Aphrodis Audrey Phyllis tarafından Paz 05 Haz. 2011, 11:41 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Calbert R. Tallon
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Calbert R. Tallon


Lakap : Rad, Cal falan.
Nerden : Canımın istediği yer
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 30
Kayıt Tarihi : 05/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimeC.tesi 04 Haz. 2011, 19:00

Yerine oturduktan sonra kısa bir bekleyişin ardından kapıda görünen Aph oldukça güzel görünmüştü Calbert'e. Üzerinde beyaz bir gömlek, siyah kilotlu çorap üzerine giyilmiş kot bir şort ve altına giyilen uzun siyah conwerseler oldukça hoş bir görüntü sağlamışlardı. Kız Calbert'e yaklaşırken çekingen ama oldukça hoş bir gülümseme sergilemişti. Calbertte ona en az onun kadar sıcak(!) bir gülümsemeyle karşılık verirken havadaki gerginlik kokusunu almak hiçde zor değildi. Bu da pek hayra alamet gibi gözükmüyordu. Kız yavaşça Calbert'in yanına geçip oturdu ve çantasını masaya koydu. "Ne dersi çalıştırmamı istiyordun?" Ha?? Calbert bu tepkiyi vermemek için zor tutmuştu kendisini. Aph gerçektende acayip gerilmiş gözüküyordu ve bu bir arkadaşını ilk gördüğünde verilen tepkilere hiç benzemiyordu. "Şey, özür dilerim. Nasılsın demeliydim önce. Yani, nasılsın?" Başlangıç cümlesinden -1 puan almıştı Aph. Niye bu kadar geriliyordu ki?? O ikisi sadece arkadaştılar. Kesinlikle. Calbert birden başına bir saksı düşmüş gibi gerildi. Arkadaş. Calbert bu kelimeye takılmıştı geçte olsa. Evet şuan arkadaştılar belki de dost ama önceden çıkmışlardı. Üstelik Calbert Aph'in ilk sevgilisiydi. Belki de bu geriyordu kızı diye düşündü çocuk. Ama böyle düşünmek istemiyordu. Doğru düzgün, zeki bir raw dosta sahip olmamıştı Aph'den önce. Ayrıca da onlar çok küçükkenden beri tanışıyorlardı. Onu kaybetmişti daha önce. Birdaha olmasını gerçekten istemiyordu.

''İyiyim Aph... Sen nasılsın diyeceğim ama nasıl olduğun ortada.'' Aph merakla tek kaşını kaldırırken Calbert devam etti. ''Tek kelimeyle gerginsin. Biraz sakin olmalısın.'' Kızın omzunu yavaşça okşadı ve kolunu geri çekti umarım yanlış birşey yapmıyorumdur diye düşünerek. Çünkü şuan yapacağı tek yanlış bir hareket pamuk ipliğine bağlı olan dostluklarını yok edebilirdi. Girişteki gerginliğin dağılması için konunun dağılması gerekti. Calbert de zaman kaybetmeden çantasına yönelip defterini çıkardı ve birkaç kalem. ''Aslında belli bir ders ya da konu düşünmüyorum. Genel olarak işlediğimiz konulardan özet geçebiliriz. Nereden başlayacağımıza ise sen karar ver. Ksks olabilir diye düşünmekteyim sadece.'' Gülümsemeye çalıştı cümlesinin sonunda. Ksks dersiyle ilgili ne kadar çok şey öğrenirse o kadar kardı. Ve Aph gelmeden önce olanlar belki de bugünün ksks günü olduğuna işaretti.


En son Calbert R. Tallon tarafından Salı 07 Haz. 2011, 16:28 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aphrodis Audrey Phyllis
Öğrenci
Öğrenci
Aphrodis Audrey Phyllis


Mesaj Sayısı : 349
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 24/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimePaz 05 Haz. 2011, 12:02

Çocuğun bakışlarından ne demek istediğini anlasa da, anlamamış gibi tek kaşını kaldırmıştı o laf üzerine. Çocuk da konuşmasına önceki cümlesini açıklamakla devam etmişti. Audrey tam karşı savunmaya geçecekti ki omzunda çocuğun kolunu hissetti. Biraz garipsese de bu hareketi, kendisini rahatlattığı gerçeğini reddedemedi. Vücudundaki gerginlik yavaşça yok olurken, Audrey'in kafasındaki geçmişe dair izler de yavaş yavaş siliniyor, daha doğrusu arkaplana doğru atılıyordu. Çocuk elini geri çektiğinde Audrey daha iyi hissediyordu. Oturduğu yerden masaya doğru döndü ve çantasına uzanıp parşomen ile tüy kalem çıkardı. Bir kulağı Calbert'daydı. Eşyalarını çıkarıp çocuğa döndüğündeyse vasat bir gülümseme çabasıyla karşılaşmıştı. Bunun üzerine Audrey gerçekten gülümsemeden edemedi. Masadan destek alarak ayağa kalktı ve kitaplığa doğru ilerledi.

Çok kısa bir araştırmadan sonra, aradığı 'Karanlık Sanatları Alt Etmek' kitabını bulmuştu. Parmağının ucunda yükselip kitabı aldı ve tekrar masaya döndü. Kalın sayılabilecek kitabı masaya bıraktı ve üstünde az miktarda bulunan tozları cüppesinin koluyla sildi. Gülümseyerek Calbert'a döndü. "Ascendio ile başlayalım istersen? Son derste onu görmüştük." dedi az önceki gerginlik konuşması hiç olmamış gibi. Kitabın yüz altmış ikinci sayfasını açarken çocuktan bir onay bekliyordu bir yandan.

O bekleme esnasındaki saniyeler içinde kafasından o kadar çok düşünce geçmişti ki. Beyni patlayacak gibi hissediyordu. Çocuğun suratına içten bir gülümsemeyle bakarken, o gülümsemenin altında binbir duygu yatıyordu da. Pişmanlık, dostluk, eski bir aşk, korku, güven, sadakat, saygı, merak... Pişmandı, çünkü hiçbir zaman ona karşı bir şey hissetmemeliydi. Çocukluk arkadaşıydı sonuçta. Aralarının bozulacağını tahmin etmesi gerekirdi. Dostluk hissediyordu, bir sebebi bile yoktu. Dosttular işte, bebeklikten beri. Eski bir aşk... İşte bu belki de Audrey'i bitirendi en çok. Hisleri ölmüş olmasına rağmen, her şairin ve yazarın da dediği gibi, ilk aşk en unutulmaz olanıdır. Audrey'in ilk aşkı olmasının yanında, hayatına girmiş tek erkek olma özelliği de vardı Calbert'in. Korkuyordu, çünkü bu hislerin tekrar geri gelmesini istemiyordu. Ve aynı ortamda kaldıkça bu ihtimal artıyordu azalacağına. Güven, sadakat ve saygı tartışılamazdı zaten. Calbert'in yakınlarındayken dünya umrunda değildi ki, kimseden korkmazdı yani. Mutluydu sadece. Kalbin en derinliklerinden, kardeş sıcaklığı yaşatan bir mutluluk. Merakın sebebi ise, içinde bir şey olacak hissiydi işte. Bir şeylerin yaklaştığını hissediyor gibiydi. Bir yanlışlık vardı. Çok da önemli bir şey değildi büyük ihtimalle; ama Audrey'in altıncı hissi bangır bangır bağırıyordu işte. 'Herneyse' der gibi omuz silkti umursamazca. Birkaç saniye içinde duygu seli yaşamanın yanında endişeye yer yoktu beyninde. Sadece derse odaklanmaya çalıştı, zor olduğunu bile bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rhiannon Blodeuwedd
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!



Mesaj Sayısı : 51
Kayıt Tarihi : 22/12/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimeSalı 07 Haz. 2011, 14:54

    Ortak salondaki şöminenin önünde gidip geliyordu bitmek bilmeyen bir merakla. Yatakhane de değildi Calbert. Oraya bakmıştı ama bulamamıştı. Altı yıl önce kaybettiği aşkına tekrar kavuşmuşken onu tekrar kaybetmekten korkuyordu. Bu yüzden bu kadar sıkıyordu belki de Calbert’i. Sıkmak istemiyordu ama sabah kalktığında ortak salonda buluşacaklarına söz vermişlerdi. Belki de bu söz iki gün önce verilmişti ama Rhi unutmamıştı. Calbert’in unutmuş olması onu kırardı. Omzun dokunan el ile yerinde sıçrarken yanağının çini kemirdiğinin farkında bile değildi. Arkasına döndü ve kahverengi saçları uykudan yeni uyandığının kanıtı olan Sita’nın kahverengi yorgun gözlerine baktı. Rhi çoktan saçlarını yapmıştı. Kızın saçlarını gördüğünde aklına kendi saçının nasıl göründüğü sorusu geldi. Sarı parlak pulları olan büyük kurdele şeklindeki tokası saçının sağına tutturulmuştu. Eliyle elledi ve düzgün olduğuna emin olduktan sonra bir oh çekti. Sita başını sallayarak “Umutsuz vakasın, vakayız, vakalar.” Dedi. Rhi yüzünü buruşturdu iğrenç esprisine karşılık. Sita ellerini teslim olan suçlular gibi kaldırdı. Rhi kendini bir polis gibi hissetti bir an. Ama kendisi bir kural düşmanıydı ki böyle bir polis olmazdı herhalde. “Noel ağacı gibi süslenmenin ve Noel Baba’dan hediye bekleyen üç yaşındaki çocuklar gibi oraya buraya salınmanın nedeninin Calbert olmadığını söyle, lütfen.” Rhi başını sağa yatırdı ve dudağını büktü. “İstediğin buysa; Calbert bir neden değil Sita.” Derken gülümsüyordu zorlukla. “Lanet olsun Rhi. Sen bir kızsın. O seni beklemeli, sen onu değil.” Boşuna çaba sarf ettiğini fark etmesi uzun sürmedi ve devam etti. “Sen beyaz atlı prensini beklemeye devam et, ben yatmaya gidiyorum.” Beyaz atlı prens kalıbını söylerken havada görünmez tırnaklar çizmişti. İlerlerken arkasından yüksek sesle bağırdı. “Vee gelmeyecek.” Rhi küfür ederken şöminenin karşısındaki koltuğa çöktü. Sita haklı mıydı? Gelmeyecek miydi? Rhi düşüncelerini kafasından uzaklaştırmak için büyük bir iç çekti. Birden kafasının yanından beliren cisim onu ürkütmüştü. Geri çekilirken Marvel her zamanki çocuksuluğuyla ona bakıyordu. “Kütüphanede.” Rhi anlamadığını belirten bir ses çıkardığında bu sesi kendisi bile anlamamıştı. Marvel elini ortak salonun kapısına doğru sallarken “Calbert diyorum. Kütüphaneye gitti.” Rhi teşekkür bile etmeden koltuğundan fırladığında arkasını dönüp hatasını düzeltti. “Teşekkürler Marvel.”, “Hiç sorun değil bebeğim.”Marvel alaycılığını korurken Rhi onunla arkadaş olduğu için kendini şanslı hissediyordu.

    Sessiz koridorlarda ilerlerken babetlerinin sert tabanının sesi yankılanıyordu. Üzerine beyaz, pileli ve minik bir etek giymişti. Bacaklarının uzun olmasını bu yüzden seviyordu. Üzerinde ise siyah, kolsuz tişörtü vardı. Tişörtte ise ‘Back to Black’ yazısı dikkat çekiyordu. Kütüphanenin kapısından girdiğinde içeriye göz gezdirdi. Onları bulması uzun sürmemişti. Yanlarına giderken içindeki sinir topu atılmak üzere büyüyordu. Calbert’in yanına geldiğinde Calbert ona gülümsemişti ama şaşkınlığını gizleyemiyordu. “Merhaba Calbert. Beni ekmek ve mesajlarıma cevap vermemek için tek nedenin bu cadı mı?” Cadı derken sağ elini cadıya doğrultmuştu. Kızıl saçlı bu kızı tanıyor gibiydi. Birden kafasında canlanan anılar onu tanımasını sağladı. Adını bilmesede bu Calbert’ın eski sevgilisiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Calbert R. Tallon
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Calbert R. Tallon


Lakap : Rad, Cal falan.
Nerden : Canımın istediği yer
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 30
Kayıt Tarihi : 05/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimeSalı 07 Haz. 2011, 17:03

Calbert'in cümlesinden bir süre sonra kız çantasından eşyalarını çıkarmasını bitirip çocuğa döndü. Calbert ona gülümsemeye çalışmıştı. Karşılık olarakta günün ilk içten gülümsemesini kazanmıştı. Kız yerinden kalkıp kitaplıklara yöneldi ve Calbert de onu izlemeye başladı. Aph'in yörüngesi ise şaşırtıcıydı. Az önce Calbert'in izlediği yolu takip edip kaybolmuştu. Bu gerçekten bugünün 2. ilginç olayıydı. Calbert iç çekip yerinde doğruldu ve dua etmeye başladı. Tanrım lütfen bu güzel günde kötü birşey olmasın. Amen. Duasını bitirip haç işareyi yaptıktan sonra tamamlanmıştı herşey.

Aph çocuğun yanına otururken Calbert kıza değil elindeki kitaba takılmıştı. Bu az önce baktığı kitaptı. Gözleri kocaman olurken az önce kitabın isminin görünmediğini farketti. Şimdi ise yerinde 'Karanlık Sanatları Alt Etmek' yazıyordu. Çocuk elleriyle gözünü ovaladı. Yanlış mı görüyordu acaba. Doğruydu. İşte aynı şey yazıyordu. Çantasına yöneldi ve gözlüklerini aldı. Bu halini pek kimse görmemişti. ama o ders çalışırken hep bu dinlendirici gözlükleri takıyordu. Yoksa koca bir baş ağrısı onunla birlikte yaşamaya başlıyordu. "Ascendio ile başlayalım istersen? Son derste onu görmüştük." Calbert gözlüklerini takarken Aph de bunları söylemişti. Çocuk biliyormuş gibi başıyla onayladı. Son dersi hatırlamıyoru bile. Bu ders çalışma fikri uzun zamandır yaptığı en doğru şeyler arasına girecek gibi gözüküyordu.

Kısa süre içerisinde kendilerini ders yumağı içinde bulan Aph ve Calbert bayağı zevk alıyor gibiydi. Calbert kısa bir göz arasında Aph'e ''İyi bir ikili olduk ha ne dersin??'' dedi. Haklıydı. Kesinlikle. Kız ona gülümsereken Calbert gözlüğün üzerinden baktığının farkında bile değildi. Bu halini göz önüne getirince kendisini yaşlı profesörler gibi hissedip bir kahkaha attı. Kızın gözleri kocaman büyürken omuz silkti. ''Sadece ufak bir götüntü geldi gözlerimin önüne. Sanada olmaz mı hiç??'' Kız kesinlikle gibi bir cevap verirken kapının açılmasıyla Calbert nedensizce o yöne döndü. Gelen Rhi idi. Pek de mutlu gözükmüyordu. Calbert ona gülümsemeye çalışırken şaşkınlığını gizleyememişti. “Merhaba Calbert. Beni ekmek ve mesajlarıma cevap vermemek için tek nedenin bu cadı mı?” Mesaj mı?? Ekmek mi?? Kafasında kızın cümlesi dolanırken aklına 2 gün önce bugün için buluşacaklarına dair konuşmaları gelmişti. Bunu nasıl unutmuştu Calbert. Hay aksi! Nasıl da aklına gelmemişti. Üstüne üstlük Rhi parmağıyla Aph'i göstermişti. Pek hoş olmayan surat ifadesi bu hareketi yaparken de daha kötü olmuştu. Calbert ayağa kalktı ve kızın yanağına bir öpücük kondurdu. ''Rhi sakin ol tatlım. Mesajlarını görmedim. Sessize almıştım da. Buluşma içinse hiçbir bahanem yok. Unutmuşum. Özür dilerim...''


Out:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rhiannon Blodeuwedd
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!



Mesaj Sayısı : 51
Kayıt Tarihi : 22/12/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimeÇarş. 08 Haz. 2011, 13:15


    Aşırı tepki verdiğini düşündü bir an Rhi. Sonuçta arkadaştılar. Ve sadece basit bir ders çalıştırmadan ibaretti bu görüntü. Kendini Calbert'in yerine koymayı denedi. Belki de Calbert'in kendisi gibi tepki vermesini istemeyecekti. Bir an o masada oturduğunu hayal etti. Belki de Mike ile otururlardı. Ama aklına geldi bir anda. Mike tembelin tekiydi. Ve asla yapmayacağı bir şey varsa o da eski sevgilisiyle ders çalışmak olurdu. "Rhi sakin ol tatlım. Mesajlarını görmedim. Sessize almıştım da. Buluşma içinse hiçbir bahanem yok. Unutmuşum. Özür dilerim." Yanağına dokunan dudaklardan dökülen sözcükler hiç iç açıcı değildi. Sadece özür dilerim mi? Hala kızı gösteren elini yeni fark ettiğinde hemen çekti. Kızın kaşları şaşkınlıkla çatılmıştı. Rhiannon'un yaptıklarına anlam veremiyor gibiydi. Calbert gülümseyerek yerine otururken Rhiannon şaşkınlıkla ağzını açtı. En azından gidelim ve bu günü baştan yaşayalım diyebilirdi. İlişkilerinin şekillenmesini belki de Rhi istemişti ama böyle olacağını nereden bilebilirdi. Ne olacağını Rhi? İçinden yükselen öfke dolu sese cevap veremiyordu. Gerçekten ne bekliyordu ki? Çocukluk aşkının her zaman onunla kalmasını falan mı bekliyordu? Onunda bir hayatı vardı. Bu ilişki yerine oturalı daha iki ay falan olmuştu. İlk defa bir ilişkisinde süreye dikkat etmediğini fark etti. Bu Calbert'e duyduğu sonsuz güvenin bir sonucuydu.

    Başını salladı sağa sola. Kendine hakim olması gerektiğini hatırlatıyordu beynine. Hakim ol, hak... Hakketti göster gününü. İç sesiyle yaptığı mücadelede ön yargıyla yaklaştığı taraf galip gelmişti. Hakim olmasını söyleyen ses bir anda. Kavga etmesini söylemeye başlamıştı. Calbert tekrar ayağa kalkarak Rhi'nin çenesini hafifçe kavradı. Dudaklarını yaklaştırırken Rhi parmaklarıyla Calbert'in dudaklarını kapattı. Gözlerini Calbert'in gözlerine dikti. "Siz işinizi halledin, ben gidiyorum." Arkasını dönüp gittiğinde Calbert'in onu durdurup bir şeyler söylemesini umut ediyordu bir yanı. Ruhunun yüzde sekseni ise ne hali varsa görsün diyordu acı dolu bir ifadeyle. Bu sefer Calbert',n sadece arkasından bakacağını fısıldıyordu ruhu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Calbert R. Tallon
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Calbert R. Tallon


Lakap : Rad, Cal falan.
Nerden : Canımın istediği yer
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 30
Kayıt Tarihi : 05/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimeÇarş. 08 Haz. 2011, 15:22

Rhi'nin ağzını açıp ona şaşkınlıkla bakması'yla Calbert başlangıç cümlesi'nin pek de iyi olmadığını anlamıştı. Aslında ne yapabilirdi ki?? Tabiki milyon tane bahane üretip sevgilisini kandırabilirdi. Ama yapmadı. Aksine herşeyi kabullenip ona doğru söyledi. Herşey... Anahtar kelime buydu. Calbert gerçeği söyleyerek olabilecek herşeyi kabul etmişti. Yani Rhi herşeyi yapabilirdi. Calbert nedensizce gidip yerine oturduğunda bir yanlış hareket daha yapmış oldu. Ama şuan beyni Calbert'e itaat etmiyordu.

Kız başını sağa sola sallarken ne diyeceğini merakla bekliyordu Calbert. Ama böyle giderse hiç iyi şeyler olmayacaktı. Tekrar ayağa kalktı az önceki hareketleriyle çelişiyordu şuan. Kıza yaklaşıp çenesinden tuttu. O güzel dudaklara tutkuyla bakıp yaklaşmaya başladı. Ama arayan giren bir çift parmak iki aşığın dudaklarının birleşmesine engel oldu. Ve kırılmış bakan iki göz işin en acı taraflarından birisiydi. Rhi kırmak istediği en son kişiydi ama kırmıştı işte. İstemeden de olsa kırmıştı sevgilisini. "Siz işinizi halledin, ben gidiyorum." Arkasını dönüp giderken Calbert sadece gitmemesini istiyordu. Ondan uzaklaşmak ona hiç iyi gelmeyecekti. Ruhu çoktan gidip tutmuş, öpmüştü onu. Ama bedeni kaskatı kesilmiş hiçbir yere hareket edemiyordu.

Hareket etmeye başladığında ise kız çoktan çıkmıştı dışarı. Kapıya doğru koştu ve 1-2 adım uzakta olan sevgilisini gördü. Ona yetişti ve kızı kendisine çevirdi. Dudaklarını onunkilere bastırırken önceleri asi olan dudaklar daha sonra Calbert'inkine itaat etmeye başlamışlardı. Calbert kızı duvara yaslarken kızın elleri de Calbert'in saçları arasında gezinmeye başlamıştı. Birden Rhi'yi ne kadar özlediğini farketmişti çocuk. Onu kucaklayıp şuan yatağına atmak için neler vermezdi ki. Beyninde uçusan görüntüler bacaklarının arasında ufak bir hareketleşmenin olmasına sebep olmuştu. Onu kendine getiren ise bir öksürük oldu.


out;Sıra sende çisemcim Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aphrodis Audrey Phyllis
Öğrenci
Öğrenci
Aphrodis Audrey Phyllis


Mesaj Sayısı : 349
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 24/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Kıskançlık. Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık.   Kıskançlık. Icon_minitimeC.tesi 11 Haz. 2011, 15:34

Ders çalışmak Audrey için daima zevkli olmuştu. İneğimsi biri olmanın faydası buydu zaten. Ama bu seferki ders çalışmanın zevki bir ayrıydı. Gerçekten eğleniyordu. Gülüşmelerin, suskunlukların ve bilginin eşliğinde geçen vaktin hiçbir şeye değişmeyeceğini işte o zaman anlamıştı genç cadı. İçindeki altıncı hissin hala sirenlerini öttürüyor olmasına rağmen, Audrey anı yaşamayı başarmıştı. Çocuğun en son söylediği, iyi bir ikili olmakla ilgili laf Audrey'i gülümsetmiş; ama onu asıl gülümseten şey çocuğun görüntüsü olmuştu. Gözlüğünün üstünden bakarken o kadar bilge ve yaşlı duruyordu ki, sanki o kişi Calbert değildi. Çocuğun durduk yere kahkaha atıvermesi ile Audrey'in gözleri büyümüştü. Komik ve garipti. Bunun üstüne Calbert'ın cevabı hızlıca gelmişti. Audrey sırıtmış, tam cevap vermeye hazırlanıyordu ki altıncı hissinin saatlerdir bağrındığı şey gerçekleşti. Bir mutluluk nasıl mı bozulur? İşte böyle...

Audrey bir kendisine çevrilmiş parmağa, bir de kıza bakıyordu. Muhabbetleri yoktu; ama tabii ki de tanıyordu sarışın cadıyı. Calbert'in biricik sevgilisi... 'Bu cadı' kelimesindeki iğnelemeden Audrey hiç hoşlanmamıştı. Tam cevap verecekti ki sustu. Bu kızla tartışmanın Calbert ile de tartışmak anlamına geldiğini çok iyi biliyordu. Yerine pustu ve olacakları izlemeye başladı. Bir yandan kızı izliyordu. Mini eteği ile birlikte tüm kıyafeti, Audrey'i burada görmeyi ummadığının büyük bir göstergesiydi zaten. Şaşılmayacak şekilde Calbert hemen ayağa kalkmış ve kızın yanına gitmişti. Nazik bir şekilde kızı yatıştırmaya çalışıyor, kız ise paranoyak bir şekilde davranıyordu. Audrey ister istemez üzüldü bu duruma. Calbert'e değer veriyordu ve kendisi yüzünden sevdiği kızla kavga etmesini hiç istemiyordu.

Calbert'in özür dileme faslından sonra tekrar yerine dönmesi kızı apayrı bir şoka uğratmıştı. Audrey bu konuda kıza hak vermişti aslında. Bir özürden sonra her şeyin düzeldiğini sanacak kadar saf biriydi Calbert. Bu özelliğini severdi Audrey aslında, yani eskiden. Derin bir iç çekti ve kafasındaki anıları beyninden uzaklaştırmaya çalıştı. Hiç de sırası değildi bunun için. Calbert akıllanıp tekrar ayağa kalktığında Audrey merakla baktı çifte. Calbert kızı öpmek üzere eğilirken Audrey içinde bir burukluk hissetti ve önüne dönmek üzere bir hareket yaptı. Bu esnada kızın Calbert'i engellediğini fark etti. Ama bunu fark etmemiş gibi davranarak önüne döndü. Calbert'e karşı bir şey hissetmemesi sevgilisiyle yiyişmesini izleyebileceği anlamına gelmiyordu ne de olsa. Kız her ne kadar izin vermiyor olsa da, verecekti. Calbert'in garip bir karşı koyulmazlığı vardı. Aynı Audrey'e tekrar arkadaş kalmayı teklif ettiği zamandaki gibi.

'Siz işinizi halledin' lafı Audrey'in kulaklarında çınladı. Bu kız Audrey'i ne sanıyordu? Audrey'in suçluluk duygusu hızla kayboldu. Yanlış anlaşılmayı kabul edebilirdi; ama bunun da bir sınırı vardı. Yumruklarını sıktı ve olduğu yerde öylece kaldı. Cevap vermek istemedi, Calbert'ın bir şeyler diyeceğini umdu. Fakat Calbert'tan en ufak ses çıkmamıştı ve Audrey dönüp bakamadığı için sadece kızın gittiğini duyabiliyordu. O babetlerin sesini Fizan'dan bile duyabilirdi herhalde. Fakat kısa bir süre sonra ikinci bir ayak sesi duydu. Bu seferki daha seri ve hızlıydı. Calbert'in olduğuna emindi. Kısa bir süre bekledikten sonra genç cadı masadan destek alarak ayağa kalktı. Kendisinden beklenmeyecek derecede 'cadı' hissediyodu kendisini. Mutluydu, güzel bir şekilde ders çalışıyordu Calbert'le. O sarışın cadının bu mutluluğu bozmaya hakkı varsa, Audrey'in niye olmasın ki?

İkilinin çıktığı kapıya doğru ağır ve kendinden emin adımlarla ilerledi. Öpüşme seslerini duyabiliyordu. Derin bir nefes aldı. Belki ilerde bundan pişman olacaktı; ama o zaman fazlasıyla kararlıydı buna. Sahte bir öksürükle boğazını temizledi 'Ben geldim' dercesine. Çocuğa dikkatle baktı bu esnada. İşte ayrılmamızın sebebi diye düşündü. Ona veremediğim şey... Bu düşünce onu üzmemişti aslında. Yalnız başına idare edebiliyordu. Ayrıca bu her yerde yiyişme olayına da anlam veremiyordu. Zevk alacak, eğlenecek başka bir şey yok muydu sanki? Tam bir dindar gibi düşündüğünü fark edince iç sesini susturarak gerçek dünyaya döndü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kıskançlık.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: