kıvılvıl.

meraba yine.

babet aldım çok kokoşlar.

Spoiler:

şu an buraya uzun uzun yazmak isterdim ama başım çatlayacak ve ağrı kesici almayı reddediyorum. sevgiler.

çok apaçiydim bugün, hayatımda belki de üçüncü kez falan saçımı topladım, herkes coştu. bol bol terlediğimiz eğlenceli bir gündü yani duvara falan bile tırmandım.

şu foto göz altı torbalarımın feciliğini anlatmaya yeter efendim, esmer bir zombi gibiyim.
https://i.imgur.com/8BUz3.jpg

ganka.
https://i.imgur.com/EoVPj.jpg

bu da her şeye atlayan kişiliğimi sembolize ediyor.
https://i.imgur.com/rkuMM.jpg

soldan sağa süm, ben, filiz. süm halinden hoşnut, ben isyankar, filiz yarım akıllı.
https://i.imgur.com/rc4Wm.jpg

evet yine ankara havası yine ben.
https://i.imgur.com/iBiIU.jpg

no comment.
https://i.imgur.com/kIZVe.jpg

dırırım küçük kıvıl.
https://i.imgur.com/B7fci.jpg

Balyoz diye bir şey var, şöyle bir şey;
Malzemeler:
1.00 cl Vodka
1.00 cl Tekila
1.00 cl Cin
1.00 cl Bacardi
1.00 cl Nane Likörü
1.00 cl Limon Suyu
+ Enerji İçeceği (Malın birinin eklemesi ile.)

Ağlamak istiyorum, çok çok çok kötüyüm. Bir daha evden dışarı çıkmayacağım, çıksam da güneş batmadan döneceğim. Ağzıma daha alkol sürmem. Ha şu söylediklerime bir parça inansam iyi olacaktı. Bu cuma-cumartesi yokum, bir yerde ölüp kalmasam iyi. Ondan sonra inek olacağım, hat değiştireceğim, interneti falan da kapattıracağım. Evim yuvam dershanem okulum.

https://www.youtube.com/watch?v=VdMALK6L7U4
Çok severdim bu şarkıyı, öyle böyle değil. Aman bugün çok rezil bir gündü, bir kez daha kendimi şerefsiz hissettim, ne kadar vasıfsız insanım benimle arkadaş olmasın insanlar, ben bunu anladım. Hatta birisi beni dürtene kadar anlamadım bile. Sevgili B, çok uzun zamandır konuşmadığım eski çoook yakın arkadaşım bugün sabah bir anda odama daldı, kendisi de pek gururlu bir insandır hani konuşmayı kesmemizin sebebi de benim bazı olaylarımdı, bana gelmesine fena şaşırdım. O gün de sevgili A ile programım vardı ama ben iptal ettim, sevgili F, "Kıvıl geçen gün buluştuğumuzda A sana resmen aşık gibi bakıyordu, pislik yapma ona." dediği zaman aklım başıma geldi. Manastıra kapanacağım. Of, ben A ve B'yi aynı anda nasıl idare edebilirim? Bkz iki sene önce A, B'yi kıskandığı için aramız bozuldu, üç dört ay önce B, A'yı kıskandığı için benimle arkadaşlığını bitirdi.

Spoiler:

https://i.imgur.com/cOMoA.png
haha naber lan?

Dün doğum günü kızı hastalandığından parti ertelendi. Biz de kendimizi içmeye adapte ettiğimizden iki kız -a ve k- birleşip Olmeca aldık. Eve gittik takıldık bir süre, sonra annemler uyudu. Limonları kestik, tuzdu şuydu buydu shot bardakları falan, onar shot yapıp şişeyi bitirdik. Kalsa daha devam ederdim. Fakat sevgili a uçtu. Her yere kustu, cidden. Ben de çok coolum, hiç istifimi bozmadım, gittim kahve yaptım, yorganları falan topladım sonra da oturma odasına gittim uyudum. Sabah altıda kalktım sonra, bir baktım sevgili a bir kusmuk dağının içinde yatıyor, halı falan berbat durumda. Normalde böcek görse tiksinen ben öyle bir özveri ve göt korkusu ile işe giriştim ki, deterjan ve bez ile harikalar yarattım. Sonra sevgili a uyandı, ben gittim annemleri uyandırdım birer bira içelim dedik ama sevgili a antibiyotik aldığını unutmuş, fenalaştı ama allahtan kusturdum falan dedim. Sıyırdık. Gerçi kirli sepeti leş gibi tekila kokuyor. Ben de içkinin tık yapmadığı ama ertesi günü de mide bırakmadığı insanlardanım. Kusamadım da. Hala midemde tekila var. Olsun abi, yaşıyoruz. Su içsem fenalaşıyorum ama özel güçlerim varmış, ben bugün bunu gördüm. Zamanında dağ gibi kızı -beni- deviren tekila işlemedi bünyeye.

Yarın milyon kişiye söz verdim. Annemle sabah karşı komşuya geçecekmişiz kahvaltı için ama bence beni götürmesin ayı gibi yer ailenin namusunu lekelerim. Bir de asansörde bir defa yalnız kalıp öpüştüğüm komşu çocuğu var, yani şükrediyorum üçüncü katta oturuyoruz. Gerçi çok kuğul bir çocuk bir daha suratıma bakmadı ya neyse ehem. Mersin'e gidecektik hava yağışlı. O yüzden Betül'e bize gel dedim, gelebilse iyi olacak. Sonra cilt bakımım var ama bunu es geçmeyi planlıyorum. Sonra odamı toparlayacağıma söz verdim. Az önce de annem gelip hayatına bir çeki düzen ver dedi. Aklım da hala X-Men'de. Magneto zaten erkeğimdi, tam oldu. Michael Fassbender bir erkek. Ben Hill ve o zaten. Eriyorum. O adamın Fish Tank diye bir filmini izledim. Bir kız vardı on beş yaşında, annesinin erkek arkadaşı da bu Michael Fassbender. E bunlar işi pişiriyorlardı falan ama onlar yapana kadar çok acı çektim, gerim gerim gerildim. Pek göstermediler ama filmi izlediğime değdi yani o adamın bakışı. Ayrıca öğrendim ki kıskanç olmamak harika. Tolga'ya hayat dersi verdim, dedim ki, "Hiç kıskanma," nasıl ama? Ha bir de bu sabah mesaj geldi. Olay ben ve batu arasında. Saat altı gibi.

B:Kalk lan
K:Galktım
B:Bu saatte kalkılır mı mal git geri yat
K:burayaküfürgeliyor

Asena'ya geçen gece normalde öldürseler anlatmayacağım şeyler anlatmıştım ama mal yedinci shot'tan sonra unuttu.

Çok şizofrenik oldu kaç konudan bahsettiğimi biri saysın.

Çalıştığı yerin isim hakkını almak için o yerin sahibinin yeğeni olduğunu söyleyip, foyasının ortaya çıkması ile hapse atılan arkadaşım var.
Arkadaşlarıma aşığım.

The Crow'u izlememin tek sebebi The Cure'dur. O şarkı için indirdim, az önce de izledim. En güzel sahnesi Eric'in pencerenin önünde durduğu, arkadan ışık vurduğu o sahne. Hani Sarah vardı, Sarah'ya "I do care," diyordu. O sahne. Amanın. Bir de It Can't Rain All The Time dediği sahne vardı. O nasıl güzel bir bakıştır. Sevdim filmi. Oturup uzun uzun yorum yazmak da isterdim lakin ikincisini izleyeceğim. Kalp.

mıçim senin ağzına az babana çekeydin.

Spoiler:

gerçi ned hiçbir zaman main karakter (oha bana sonradan dönüp okuduğumda fark ettim böyle yazdığımı düzeltmiyorum) olmamıştı. ayrıca rob stark'a bir haller geldi çok sevmeye başladım onu.

buna da güldüm. sinirlerim bozuldu. boromir'i öldürdüler. ühü.

Spoiler:

Ben bu kadını nerden tanıyorum yahu? Lütfen biri bana hayıır o sibel kekilli değil desin. Aksanından anlamalıydım. Vay çakal.

Annem iyice şizoya bağladı. Ben içerde oturuyordum sessiz sakin. Kapımı açtı. İçeri girdi. Etrafa bakındı. "Odana kamera taktıracağım, neresi uygun olur?" dedi. Çok korktum. Yapar, gerçekten yapar öyle bir şey. Ağlamak istiyorum sayın seyirciler ve sayın okurlar. Bir de bugün ben dışardayken bir baktım telefona on dokuz cevapsız arama. On beşi annemden. Şaka gibi. Menepoza giriyor diyeceğim de beş senedir mi giriyor ne anlamadım. Ayrıca da bana bir hediye verdi, masaj. Sürekli gittiğimiz bir güzellik merkezi var, altmış liraya bir el masajı almış, ben yaptırttım sen de yaptırt dedi. Yaptırdım. Vücudumun her yanı morluk içinde. Üzerimdeki elbise bile acıtıyor. Anne sen neyin intikamını alıyorsun ya? Ben anlamıyorum ki seni! Tabi bu olayların sonucunda babası kalp krizi geçirip ameliyata alınan bir arkadaşa "Herkes bir gün ölecek." demek zorunda kaldım. Evden kaçacağım. Ciddi ciddi.

Fark ettim de insanlar cidden bu başlığı okuyor. Bir şey daha fark ettim, Kübü'nün her karakteri ile duygusal kurgu yapıyoruz. Her RP'de karakterlerimiz düşüp kalkıyor. Bu, yedi sene önce de böyleydi ama o zamanlar daha utangaçtık, o zamanlar erkek karakter alan kızlar ya da kız karakter alan erkekler dışlanırdı. Böyle bir ortamda büyüdük. Bunun sonucunda garip kişilikler geliştirdik. Ayrıca herkese küstüm bugün. Asena'ya bir filmi izle dedim, çok eski izlemem dedi, küstüm. Gizem profil fotoğraflarını açmazsan küserim dedi, küstüm. Filiz kaybedenler kulübü beğenilmez mi dedi, küstüm. Tolga da bir şeyler dedi küsecek gibi oldum ama sonra vazgeçtim. Elif sürekli çetbakstan çıkıyordu ona da küstüm. Şimdilik bu kadar. Annem de elime bir liste tutuşturdu yarın yapılacaklar listesi. Listeye göre saat sekizde kalkacağım, sekiz otuza kadar kalk uyan kahvaltı yap. Böyle gidiyor işte, bir tek tuvalet saatlerimi yazmamış. Seviyoruz annemi. Sonu hayır olsun.

ATEŞ BENİ EKLEMİŞ.
Tamam bu kadar. Görüşürüz.

Eve yeni geldim. Menemen yapıyorum aynı zamanda Esra Erol izliyorum ve de buraya yazıyorum. Arkadaşlarım ev kızı olduğumu öğrense çeneleri düşer. Sekiz gün içki/sigara içmeme sözüm var, vallahi çelik irademe hayran kaldım. Ben yinede cumartesi gününden çok korkuyorum zira birkaç alkolik ile buluşacağım kesin beni küfelik edecekler. Gitmesem mi? Gideyim ya. Kendi özgür ruhumdan uzaklaştım ev kuşu oldum hiç yakışmıyor bana. Salak gibi yarına da cilt bakımı randevum var, yine. Şehir Fırsatı, Grupfoni, Grupanya'dan üçü de farklı yerde üç tane cilt bakımı aldım. Hobi gibi bir şey oldu bende. Malım. Suratımda ne sivilce, ne akne, ne yağ var ama gidip yaptırıyorum işte. Geçen de annem bana masaj almıştı zaten, hala bacaklarım jöle gibi. Annemle de yine tartıştım. İstanbul'dan ev alıyorlar. Sebebi de seneye benim İstanbul'u kazanacak olmammış. Ne kadar eminler ya! Yarın da karne var. Artık internetimi falan mı kapatırlar ne yaparlar bilemem. Kapatsınlar anacım. Gece hayatına geri dönerim.

döndüm. naber?

Cuma gününden beri yaşlandım resmen hem de on yaş. Annemle kanlı bıçaklı düşman olduk, babamla kanka oldum. Annem evde olduğu zaman ben evde duramıyorum o yüzden vardiyalı uğruyoruz eve. Ya o Ankara'ya gidecek ya da ben Bursa'ya. Bakalım. Dün de arkadaşın doğum günüydü kimseye haber vermeden Mersin'e gitmiştim, arkadaş doğum günümü mersinde kutlayalım dedi, o yüzden pazartesi sabah Adana'ya döndüm, sonra tekrar Mersin'e gittim. Annemle ve psikolojik problemleri ile uğraşmaktan bıktım. En yakın arkadaş çatışmasından bıktım. Babamın beni arayıp eve çağırmasından bıktım. En sonunda döndüm, dönmeseydim keşke. İnternet de bağlanmasaydı iyi olurdu. Ders çalışırdım, kitap falan okurdum. Site de çok yoğun sanki, bir sürü şey olmuş hiçbirine bakmadım. Gözüm korktu ama ya Astrid ya Natulcien ile RP yapmak istiyorum. Mortem'de bayadır RP yapmadım. Bakalım artık. Kendimi kişisel gelişime verdim. Hala güzellik merkezine gidiyorum. Hayatımda ilk defa on bin sms'i bitirdim. Aslında ilklerle dolu bir haftaydı da çaktırmıyorum.

Lanet lanet. Eski dostuma geri döndüm. Adı da Lustral, bilmem bilir misiniz? Sorumlusu da annemdir. Ben asla ailemle bu kadar büyük problemler yaşamam diyordum da, ağzımın payını iyi verdiler. Babam beni annemden uzaklaştırmak için Bursa'ya veya Ankara'ya yollamaya çalışıyor fakat annem kurtuluşa giden yolda etten barikat kurmuş durumda. Aynı zamanda kuzenim beni arayıp anneannemin ölmek üzere olduğunu söyledi. Sürekli kriz geçiriyormuş ve doktor kesin bir şekilde ben bu kadına iki aydan fazla ömür biçmem demiş. Elbette bu durumu benim omuzlarıma yıktı. Kimseye söyleyemem çünkü teyzem yasaklamış annemin kulağına gider diye. Annem panik ataktır, psikopattır, çıldırır, delirir, evi ateşe falan verir. Bir yandan da düşünüyorum, madem anneannem ölecek, annemin son zamanlarında yanında olması gerekmez mi? Gerekir. Böylesi bir şeye karar vermek bana düştü, anneme söyleyecek miyim söylemeyecek miyim diye. Bir de şöyle bir durum var, babam bana sen annenle aynı evde kalmaya devam edersen seneye sınavda normalde alacağın puanın elli puan altını alırsın dedi. Beni Bursa'ya postalayabilirler. Çok sıcak bakıyorum bu duruma çünkü kesinlikle seneye içinde bulunduğum ortamı istemiyorum. Hele ki sevgili A ve sevgili B'ye sahipken. İkisini de o kadar çok seviyorum ki ve bunu yansıtmak konusunda o kadar beceriksizim ki kafamı çok meşgul ediyorlar. Yaşıtlarım gibi ay aşkım erkek arkadaşım, aman şu beni terk etti, aman şu kadar gündür birlikteyiz, iyi ki tanışmışız sendromunu yaşamak, böyle basit bir kız olmak istiyorum. Hatta istiyorum ki konuşmalarımın yüzde sekseni erkekler yüzde yirmisi ayakkabılar hakkında olsun. Hiçbir konuda iyi olmayayım, kıvırta kıvırta orada burada dolaşayım. Ama yok. Bir telefon gelir tüm hevesim kaçar. Yoluma mutlaka bir şeyler çıkıyor. O yüzden yeniden başladım Lustral'e. Madem ailem beni mutlu edemiyor, her zaman Lustral vardır. Ou yea.

https://www.youtube.com/watch?v=MGBKi6sW3N4

Bu reklama aşığım, öyle böyle değil. Ne zaman moralim bozulsa açıp izliyorum ya da TV'de yayınlasalar ağzım açık izliyorum. İşin garibi de bu reklamın üzerimdeki etkisini fark eden ilk kişi babam oldu. Küçükken bana yemek yedirmek için reklam izletirlermiş, ağzım beş karış ekrana bakarmışım çünkü. Dedi ki, aynı o zamanki gibisin. Elde kaşık, diğer elde bir kase yoğurt, koskocaman televizyonun önünde oturmuş mal mal bakıyorum. Seviyorum abi. Bu kadar. Ha bir de yarın rakı-balık yapmak gibi bir planım var tabi annem son dakika bombalarından birini patlatmazsa. Evet ailecek nefret ediyoruz.

https://www.youtube.com/watch?v=BW9Fzwuf43c
Bu şarkıyı çok sevdim. Yaklaşık altı yıllık bir arşivim olduğundan her şey vardır iPod'umda. Bu şarkı da bu gece yolda denk geldi. Hiç yabancı dinlemeyen bir arkadaşım ile hoparlörden bu şarkı senin o şarkı benim yapıyorduk. Bana öyle saçma sapan bir şey denk geldi de ona bu denk geldi. Tabi mal direk geç bu ne ya diye trip attı ama ben sevdim, zorla dinlettim. Ağızda hala rakı kokusu vardı tabi, ağızlarımız koka koka şu 'dadi di dada da da' gibi olan kısmını söyledik. Çok güzeldi. Bu arada fark ettim de internet bağımlılığımı da aşmışım. Şu bilgisayarın başına oturmak kadar nefret ettiğim bir şey yok, RP yazasım da gelmiyor. RP dünyasından yavaş yavaş kayıyorum baylar bayanlar. Zaten sınav da geliyor. Bursa işi de imkansız gibi geliyor. Hah, bir de bu sabah uyandığımda bir sürü cevapsız arama vardı. Benim arkadaşlarım da genelde mesaj atmayıp arayan tiplerden. Kuzenimin çağrısı ile pek ilgilenmedim, muhtemelen Bursa'ya taşınma işini sormak için arıyordur diye düşündüm. Hava da çok sıcaktı, dışarı çıkıp 7/C diye illet bir otobüse binmem gerekiyordu -tüm Adana'yı dolaşır- annemle kavgalıyız ama bana X'e gideceğim, seni de götüreyim dedi. Tabi tek derdi nereye gideceğimi görmek. Tam kapıdan çıkıyoruz Elvin aradı yine, açtım. Dedi ki anneannem hastaneye kaldırıldı yine. Anneme söyleme yasağım olduğundan kıvırdım Elvin'in erkek arkadaş problemi diye. Arkadaşın evine varınca aradım, konuştuk. Anneannem kriz geçirdiğinde büyük kuzenim (24) ve Elvin (18) yalnızlarmış. Büyük kuzen fenalaşmış ama fenalaşmadan önce ambulansı çağırmış. Elvin bildiğin anneannemin hayatını kurtarmış ilk yardımla. Bu olaydan birkaç gün önce de anneannem düşüp gözünü morartmıştı. Doktor eve gelince Elvin'e "Siz bu kadını darp etmişsiniz," demiş, tabi Elvin, benim kuzenim çıldırmış. Bizim ailenin kadınları da delidir biraz. "Sen kimsin? Devletin çalışanısın. O zaman çalış, ne hakla bana böyle bir şey söyleyebiliyorsun? Beni taciz ettin sen, dava edeceğim seni, süründüreceğim!" Tarzı bir şeyler söylemiş doktora. Doktor da kuzenim hakkında yazılı şikayette bulunmuş polise. O doktor yandı. Bir kere işin içine benim annem babam girse meslekten kaydırırlar o adamı. Bakalım, geleceğimi çok bulanık görüyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=I49O3AIzABs
Bir gün elimden gelirse oturup Monster'ı baştan izleyeceğim. Gerçi onun yerine bu sabah Zülfü Livaneli'nin Serenad'ına başladım. İyi gidiyor. Adamın basit bir dili var ama yarattığı karakterlerin gerçekliğine hastayım. Ayrıca bugün evdeyim çünkü annem evde değil. Ne yapsam şaşırdım, evde kalma kararım yüzünden hiç mutlu değilim. Karşı komşuya geçerim belki ya da kitabı bitiririm. Alışveriş de yapmam lazım hiçbir şeyim yok giyecek. Bir de bu sabah bir teklif aldım. Yakın bir arkadaşımın beni hiç sevmeyen fotoğrafçı bir tanıdığı aradı ve beni köy kahvaltısına davet etti. Gelemeyeceğimi söyledim, telefonu bir kadına verdi ve kadın beni resmen tehdit etti. Ya aslında tehdit etmedi de ne söylese sesi çok sert geliyordu, sabah sabah korkuttular beni. Dün de kavgalı olduğum bir kız beni aradı, bu kız tüm Adana'da adı çıkmış bir kız yani buraya adını yazsam belki tanıyanı çıkar ama nasıl tanındığını tahmin edersiniz. Evde değildim sevgili B ve sevgili ablası ile takılıyordum. Kız bana "Bak herkes benim arkamdan bana O. diyor, ben gelip senin suratına söylüyorum, işte farkımız." dedi, "Sen O'nun allahısın, işte bak hiçbir farkımız kalmadı şimdi." Bundan sonra telefonu sevgili B'nin ablası aldı. Onun da daha önce adam dövdürtmüşlüğü falan var. Ben kendimi iyi laf sokan biri olarak bilirdim ama o kadının yaptığı konuşma... "Seni de, babanı da, abini de o çok lafını ettiğin fabrikanızın içine koyar hepinizi kül ederim bana yüz liradan pahalıya mal olmazsınız!" dedi. Yerlerdeydim. Evet, çok seviyorum seni sevgili B'nin ablası.

https://www.youtube.com/watch?v=1C8GobS1WE8
Dinlendirici bir şarkı ile işe girişeyim dedim. Bir de ne yazık ki her klavyeye dokunduğumda elektrik çarpıyor ciddi ciddi hissediyorum. Hem annem hem babam gelip klavyeye dokundular ama çarpılan sadece benim. Ellerimi saksıya gömdüm, bol bol toprak elledim ama tık etmedi. Sebebi ne bunun? Birisi yardım etsin yoksa sırf buraya yazacağım diye öleceğim. Ama değişik bir masaj gibi böyle elektrik kaslarınızı sıkıştırıp geri bırakıyor, yakında parmaklarım bileklerime göre çok daha ince olacak aman neyse. Bugün annemler odama armut puf almışlar. Bir de yeni laptop. Şimdi tüm dosyalarımı hard disk'e geçiyorum, annem şu an kullandığım laptopu alacak ben de yeni olanı. Babam da anneminkini falan alır, bir de masaüstü var, evde dört tane bilgisayar var huu. Annem de karnıyarık yapmıştı bugün, ben çok severim. Yemeği yerken kavga ediyorduk annem kendisininkini bitirmişti -eve neden erken döndüyse ve biz neden aynı sofraya oturduysak artık. Kendi tabağını mutfağa bıraktı sonra benim tabağıma şöyle bir baktı. Ben de çok mıymıntı yemek yerim yani karşıma oturanın iştahını kaçıracak kadar. Annem sinirle önümdeki tabağı çekti yemeğimi yedi. Bana kalmadı. Tenceredeki son patlıcandı. Aç kaldım. Kadın resmen çocuğunun önünden tabağını çekip yedi -ikinci tabağımdı gerçi. Bu harekette mizah sezdim, annemle barışacağız galiba. Bakalım. Bu arada teyzemden onay geldi anneannemin durumunu anneme söyleyebilirmişim ama çok korkuyorum, hala söyleyemedim. Sonumuz hayır olsun.

http://30.media.tumblr.com/tumblr_ln81ogATeG1qls9xro1_r4_500.gif
ben neden bu adama aşık oldum abi ya? klavyeme de bir şeEylr oldu sSaaBah çarRppıyo udşrimmdi de böyle garripp yayzıyor haayy bn böyyLe işinn m ınna kkooyayı m yemminnle bbilerekk yapmıyorum ya şakA ggibi. BBEnİMM HİÇ Mİ NORMAL GGÜNNÜMM OoLLMMAYACCAK?