Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Davet

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Charlotte A. Madison
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Charlotte A. Madison


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt Tarihi : 24/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Davet Empty
MesajKonu: Davet   Davet Icon_minitimePtsi 23 Mayıs 2011, 11:18

C.Sturm Gaez x [url=http://www.mortemsymphony-rpg.com/u330]Charlotte A. Madison[/url]

Davet Dsas x Davet NP50
Akşam üzeri.
Genç profesör, garip tanışmalarının ardından öğrencisini odasına davet eder.
İkisininde merak ettikleri vardır.

Online RP.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Charlotte A. Madison
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Charlotte A. Madison


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt Tarihi : 24/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Davet Empty
MesajKonu: Geri: Davet   Davet Icon_minitimePtsi 23 Mayıs 2011, 11:19

İçeri girip, kapıyı üzerine kapattı Charlotte, aslında bu odada olmayı çok sevmiyordu ancak bugün beklediği biri vardı; Sturm. Üstelik onun, kendisini odada bulamazsa bir daha asla dönmeyeceğini bilmenin endişesi içindeydi. Bu yüzden, her dersleri dışında dışarıya çıkmıyor, büyük salonu, bahçeyi dahi ziyaret etmiyordu. Karanlık sanatlara karşı savunma profesörü için düzenlenmiş oda öylesine kasvetliydi ki, Charlotte buraya kendinden izler koyamıyordu. Neye el atsa bu soğuk odanın içinde ya sırıtıyor ya gözden kayboluyordu. Masanın üzerindeki canlı, neon renkli çiçekler, sırıtan taraftaydı bugün. Odanın yalnızca, masasının ardında bulunan camını seviyordu. Yere kadar uzanan bu pencere, tüm duvarı kaplayarak Hogwarts bahçesini içeriye taşıyor, odanın loşluğunu muğlâk hale getiriyordu. Üstelik dışarıdan içerisi görülmeyecek şekilde mühürlenmişti, bu da odanın hala ‘özel’ olduğu anlamına geliyordu.

Uzun, gri renkli cübbesini çıkararak ahşap masanın önündeki antik koltuklardan birine bıraktı. Okumakta olduğu kitap, masanın üzerinde duruyordu. Charlotte derse gitme zamanı geldiğinde içine gelişi güzel, masada bulunan ve ne olduğuna bile dikkat etmediği bir kâğıdı sokuşturuvermişti. Masanın ardından dolanıp, koltuğuna yerleşti ardından kitabı açtı. İçerisine attığının, daha önce okuduğu kitaptan alıntılar yaptığı ufak bir kağıt olduğunu görüp, üzerinde yazılanları bir kez daha okudu. Ardından kitabına döndü.

Uzunca bir süre okudu, zaman zaman masanın üzerindeki saate kayıyordu gözleri. Bu ahşap, iç içe geçmiş mekanik dişlilerin ortada olduğu, muggle saatlerinden çok daha farklı bir parçaydı. Ve bugün onun yıllardır olduğu gibi hiç aksamadan çalıştığını görmek üzüyordu Charlotte’yi, zaman geçtikçe, Sturm’un gelmeyeceğine inanmaya başlıyordu çünkü. Oysa son anda onda gördüğü değişime inanmak istemiş, ona ulaştığını sanmıştı. Erken karar vermişti ya da çok inanmak istediğinden yanlış yorumlamıştı belki, bilmiyordu. Derin kahve renkli gözlerinin ardındaki dünyayı aklından çıkaramıyordu ne şimdi ne de onunla karşılaştıktan sonra geçen herhangi bir anda. Evet, zaten çevresinde olanlara olacaklara karşı ilgili bir gözlemciydi ancak çoğu zaman içlerine girip kurcalamak istemezdi. Geçmişin ona hediye ettiği bir umursamazlık perdesi ile gölgelerdi ilgisini. Ancak bu genç adama karşı bunu yapamıyordu ve bu korkutuyordu onu.

Kitabını kapattı, içine yine o minik kağıdı tutuşturmuştu. Artık odaklanamayacağını biliyordu. Zihni yine garip bir yolculuğa çıkmıştı. Garip bir dünyası vardı zihninin, öyle ki bazen Charlotte’nin bile karışmasına izin vermiyordu işine. Hayalleri kendi halinde sürüklenip giderken, girmemesi gereken yollara girmesini engelleyemiyordu Charlotte, akışı hiç değiştiremiyordu. Bu yüzden çok yoruluyordu hayal kurarken, onun hayallerinde bitmek bilmeyen bir savaş vardı. Kapının tıklanmasıyla oradan çıktı Charlotte, Sturm’un geldiğini hissedebiliyordu. Bir an duraksadı, sonra “Gelebilirsin.” dedi ayağa kalkıp gülümserken.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
C. Sturm Gaez
Nefilim | Gölge Avcısı
Nefilim | Gölge Avcısı
C. Sturm Gaez


Lakap : isim
Mesaj Sayısı : 428
Kayıt Tarihi : 16/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Davet Empty
MesajKonu: Geri: Davet   Davet Icon_minitimePtsi 23 Mayıs 2011, 13:55

İki sıra halinde karşılıklı dizilmiş sözde arkadaş çevresini yine sahte bir dostane tavırla dinliyor, yeri geldiğinde konuşuyor, laf aralarında espri dahi yapıyordu. Masum maskesi birçokları tarafından alçak bir mertebeye indirilse de, onu ciddi anlamda sayan ve ağzından çıkan her kelimeyi anında yakalayan bir grup ucubenin arasına sızabilmişti. Sturm'un gözünde ucube değillerdi tabi. Sadece daha soyut kesimiydi Slytherinlerin. Zaten Sturm hepsinin içlerinde birer cevher barındırdığını ve günü gelince meydana çıkarılacağını biliyordu. Ağzına aldığı iri lokmanın ardından kafasını kaldırıp ona yöneltilen soruya dikkat kesildi."Sen de katılmıyor musun Sturm? Ben bahsimi yılanlara yatıracağım. Bir de tutucu hatunun bacaklarına tabi.". Grubun düzenbaz ve şaklabanından kızların kıskançlık nidalarını tetikleyen klişeleşmiş bir yorumdu. Lokmasını yuttuktan sonra sırıtıp kafa salladı." Ve emin ol dostum, süpürge üzerinde durmaktan başka yeteneklerine de şahit oldum." Derken düzenbazın eline çaktı ve grubu kısa süreli bir ulumaya davet etti."Ancak o formalar Lisa'nın üzerinde daha hoş dururdu." dedikten sonra sağ çaprazındaki kızıl saçlı kıza göz kırptı. Kızın yanakları kızarırken Sturm saatine baktı. Profesörün davetini kasten geciktirmişti. Sturm'le uğraşmadan önce sabretmeyi öğrenmeliydi. Masadan kalktı gruba veda etmeden evvel. Ardından salondan ayrıldı ve KSKS dersliğine doğru yol almaya başladı. Gök neredeyse alev rengindeydi. Derslik boştu ancak odanın içinden sesler geliyordu. Kapının önünde çeki düzen verdi kendine. Gün içindeki rolüne devam mı edecekti? Yoksa kendi mi olacaktı? Hoş, kendi diye bir şey yoktu. O ve hayvan. Madem hayvana şahit olmuştu profesör, bu defa O'nu göstermeliydi kadına. Tabi kadın da ona kim olduğunu gösterirse.

" Gelebilirsin.". Kadının sesi daha şimdiden aşina geliyordu kulaklarına. Çekingen bir edayla odaya girdi ve kapıyı sertçe kapattı. Masasının önünde bekleyen kadın yerine oturuncaya kadar ayakta bekledi Sturm. Kadın oturunca o da oturdu. "Beklettiysem özür dilerim Profesör Madison. Aksattığım bir ödev vardı. Ne de olsa hala bir öğrenciyim." sözleriyle birlikte soğuk bir tebessüm etti. En sakin halini kadının gözlerine odaklanmışken koruyabilecek miydi, bilmiyordu. Biraz öne doğru geldi ve ellerini bacaklarının üzerinde birleştirdi."Sizi dinliyorum efendim."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Charlotte A. Madison
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Charlotte A. Madison


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt Tarihi : 24/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Davet Empty
MesajKonu: Geri: Davet   Davet Icon_minitimeSalı 24 Mayıs 2011, 09:36

Sturm kapıyı ardından sertçe kapıyı kapatırken de dâhil, bir saniye olsun gözlerini üzerinden çekmedi Charlotte, şaşırtıcı biçimde sakin görünüyordu. Ancak tam da baskın tabiatına uygun şekilde çekmiyordu gözlerini kadının gözlerinden. Kendinden emin görünüyordu, Charlotte gibi içinde sezilmemiş bir potansiyelin olduğuna inanıyordu sanki. Cadı yerine geçirip otururken Sturm’de ona eşlik etti. "Beklettiysem özür dilerim Profesör Madison. Aksattığım bir ödev vardı. Ne de olsa hala bir öğrenciyim." derken, tebessüm etmişti ancak bu sıcak olmaktan çok uzak formaliteleri karşılamaya yönelik bir hareketti ya da Charlotte’a öyle hissettirmişti. Bakışları hala üzerindeyken biraz öne birleştirip, yine özgüven dolu bir tavırla ellerini birleştirdi "Sizi dinliyorum efendim." Oysa Charlotte’un anlatmaktan çok dinlemek istediğini biliyor olmalıydı. O an aklına Sturm’ün ilgisini kaybetmek korkusu düştü kadının, o ilgi dağıldığında kapılarını sonsuza kadar kapatıp, bu karanlık odada bir parçasını bile bırakmadan çekip giderdi çünkü. Evet, bu böyleydi Sturm’ün geride bırakma korkusu yoktu Charlotte’ye göre, genç kadınsa geçtiği tüm yollara küçük küçük parçalarını bırakırken yavaşça yok oluyordu. Yani buradan çıkıp gittiği anda Sturm’ün elinde bir parçası olacaktı Charlotte’un.

Sessizliği uzatmak istemiyordu çünkü uzayan sessizlik daima ağırlaşıyor yapış yapış bir sıvı halinde ciğerlerine doluyordu genç kadının. “Aslında,” dedi “Sana bir anda söyleyeceğim şeyler yok Sturm. Yani bu bir çeşit öğüt konuşması olmaz mı o zaman?” gülümsedi, bu cümleyi söylemesinin ne kadar doğru olduğunu kestiremiyordu ancak açık olacaktı, “Ben seni tanımak istiyorum.” Yerinden kalktı oda da ilerledi, Sturm!un karşısındaki sandalyeye oturarak ona doğru eğildi. “Belki bu senin için uygun değil ancak bana bir şans verebilirsin değil mi?” gülümseyişi yüzünden silinmeden, sanki hiç sormamışçasına konuyu değiştirdi. “Bir şeyler içmek ister misin Sturm? Bugün benim odamdayız ve seni iyi ağırlamam gerekiyor.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
C. Sturm Gaez
Nefilim | Gölge Avcısı
Nefilim | Gölge Avcısı
C. Sturm Gaez


Lakap : isim
Mesaj Sayısı : 428
Kayıt Tarihi : 16/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Davet Empty
MesajKonu: Geri: Davet   Davet Icon_minitimeSalı 24 Mayıs 2011, 20:29

Odaya sinmiş ters bir şey vardı, belki bir büyü ya da insanın hayalgücü. Her duvarından yayılan ve teneffüs halinde insanın ciğerlerine çöken kasvet ve yalnızlık gibiydi. Filmlerde görülen bubi tuzaklarını andırıyordu: Duvarlar birbirine gittikçe yaklaşırken kapana kısılanlar ölümün kükürtlü havasını soluyordu. Sturm'ün ne vakittir kapalı alan fobisi vardı? Bu düşüncesine rağmen içi ferahtı. Çünkü olası ölümünde yalnız bırakılmayacaktı. Harudla Marud'un ebedi cezaya çarptırıldığı kuyu gibiydi kadınının gözleri. Dünyaya efsunu oradan, kuyunun dibinden yayıyordu. Sturm'ün sözde ulaşılamaz dünyasına. Sturm'ün içindeki o iki meleği günaha davet eden bir şey vardı kadında. Tıpkı Zühre'nin yaptığı gibi. Sturm, kendi yaşam öyküsünün tanrısıysa, profesörü göğe hapsedecekti, Venüs gibi. Ya da Zühre. Her gece gün doğumuna yakın gözükecekti dünyaya. Salt korkuyu tattıracaktı insanlarına. Peki ya tanrı, tıpkı meleklerinin düştüğü hataya düşerse, Zühre'nin büyüsüne kapılırsa ne olacaktı? Göğün yeryüzüne ineceği o gün, güneşin doğuşu kadar yakındı dünyaya. Sturm'ün birbirine girmiş paradoks dünyasına. Daha kadın tebessüm ederken hissetmişti Sturm. Kanına bir zehir enjekte edilmişti sanki. Dünyanın daha ağır döndüğünü damarlarında hissediyordu.

Zihnini yöneten mahluk düşüncelerini derhal uzaklaştırdı. Amacı ölmek değil öldürmekti. Yine de içinde bir yerde kıvranan o kısık ses, diriltme yetisine sahip olmak için yakarıyordu. Ancak Sturm tanrıydı. Diriltebilirdi isterse. İsterse. Kadın karşısına yerleşirken istediğini fark etti. Yine de istediği kadın mıydı yoksa hayatı mıydı, burası hala muallaktı. Saç diplerinde biriken sıcak ıslaklık neredeyse alnından aşağı kayacaktı. Gözleri, kadının milimetrik her hareketini takip ediyor, kendince yargılara ulaşıyordu. O an kafasına bir şey dank etti. Tıpkı karşılaştıkları o gün gibi, kadının sözlerini kaçırıyordu. Derhal topladı kendini ve kadının açığını yakalamak adına dikkat kesildi. Sturm'ü az çok anlamaya başlamıştı kadın. "Yani bu bir çeşit öğüt konuşması olmaz mı o zaman?"Gülümsedi ve kafa salladı. Öğütlere ihtiyacı yoktu. Öğüt, yanlış yapanların ihtiyaç duyduğu bir şeydi. Sturm, kendi belirlediği doğrularından kesinlikle ayrılmazdı. Yoksa ayrılıyor muydu? "Ben seni tanımak istiyorum.". İşte bu mümkün değil. diyen iç sesinin inadına kadına gerçek bir gülümseme sundu. Duymak istediklerini anlatacaktı. Yani dış dünyasının Sturm'e ettiklerini. İçine sızarsa, vahşi tarafı kadının kâtili olurdu."Sağ olun. Bir şey almayacağım." Hala durağan ve oturaklı maskesi yüzündeydi."Beni tanımanız size ne kazandıracak bilmiyorum. Herkes gibi nefes alıyor, günden güne ölüyor, dünyaya adapte olmaya çalışıyorum. Sadece zaman da dünya da adaletsiz davrandı bana karşı. Yanlış yerde, yanlış zamanda meselesi." derken yüzünü biraz eğip kafasını iki yana sallamıştı. Kafasını kaldırıp, kadının gözlerine dikti gözlerini. Sandalyesini öne çekti ve kadına yaklaştırdı yüzünü. Gözlerinden şeytani bir ışık geçmişti sanki dudakları sinsi bir tebessüme bürünürken."Peki siz profesör, bana ne vereceksiniz? Size olan güvenime karşılık, bana kendinizi açabilir misiniz? Canınızın yanmasını göze alabilir misiniz? Kendinizi bana açmak, yaralarınızı deşecektir. Ve açılan o yara asla kabuk bağlamaz. Bağlamadı, biliyorum. Yine de ben tüm irini akıttım yaramdan. Emdim, tükürdüm. En tepeden tükürdüm dünyaya(gökdelenlerden tükürdüüm dünyayaağ!). Göze alabilirseniz gerekirse ben açarım o yarayı. Dudaklarımla söküp atarım zehrinizi. Güvene karşı güven. Şartım, bu."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Charlotte A. Madison
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Charlotte A. Madison


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt Tarihi : 24/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Davet Empty
MesajKonu: Geri: Davet   Davet Icon_minitimePaz 29 Mayıs 2011, 08:19

Çocuğun gözleri, karanlıktı, dipsizdi, Charlotte’yi içlerine çeken iki uçurum gibi asılı kaldığı boşlukta, zihninin duvarlarını tırmalıyorlardı. Tüm hatırladıkları ve hatırlamadıklarıyla oradaydı, onu bulmaya çalıştığı her saniye, kendini biraz daha kaybediyordu. Ona doğru attığı her adımda düşmeye biraz daha yaklaşıyordu. Yine de uçarken özgür olduğu sürece düşmesinin önemi yoktu. Ancak, Sturm’un gözlerindeki dalgalanma güvenle uçmaya bırakmasını önlüyordu kendisini, önce onu çözmeliydi, önce içine doğru giden katmanları açıp onu bulmalıydı, sonra bırakabilirdi kendini, sonra… Sonrasının önemi yoktu. Yine temkinli davranıyordu, bedeninin çevresinde büyüttüğü kalkan ruhunun da büyümesini engelleyen bir dış iskelet gibiydi. Kendi kendini kapana kıstırmıştı, tıpkı yaşamaya mahkûm olduğu bu oda gibi, içeriye ışık sızmasını engelleyen koyu, güçlü duvarları vardı ya da öyle sanıyordu. Belki de şu ana kadar böyle olmuştu.

Bir an öğrencisinin yüzünde kendi Hogwarts’ını aradı, yani buraya öğrenci olarak geldiği yılları. Dalgalı saçlı, daima gülümseyen o Gryffindor’lu kızı, yolda bir yerlerde kaybetmişti, arada bir dönüp geriye bakıyordu ancak bulamıyordu onu. Yapmaya çalıştığı şey aynı nehirde iki kere yıkanmayı denemekti, oysa artık ne nehir aynı nehir ne kendisi aynı kişiydi. Zaman üzerinden aktığı herkese bir şeyler hediye ediyordu, garip, karmaşık şekilli desenler. Yaşanmışlığın izleri, yüzdeki kırışıklarla hem aynı hem çok farklı desenler.

"Beni tanımanız size ne kazandıracak bilmiyorum. Herkes gibi nefes alıyor, günden güne ölüyor, dünyaya adapte olmaya çalışıyorum. Sadece zaman da dünya da adaletsiz davrandı bana karşı. Yanlış yerde, yanlış zamanda meselesi."Zamanı ve yeri kim belirlemişti? Neye göre yanlıştı bulunduğu yer? Sturm’un hayal edemeyeceği kadar çok şey kazanacaktı Charlotte, kendisini uçuruma bırakacak, özgürleşecekti. Yüzünü, tüm o fresklerde betimlenen melek tasvirlerine benze, orantılı yüzünü yüzüne yaklaştırdı, "Peki siz profesör, bana ne vereceksiniz? Size olan güvenime karşılık, bana kendinizi açabilir misiniz? Canınızın yanmasını göze alabilir misiniz? Kendinizi bana açmak, yaralarınızı deşecektir. Ve açılan o yara asla kabuk bağlamaz. Bağlamadı, biliyorum. Yine de ben tüm irini akıttım yaramdan. Emdim, tükürdüm. En tepeden tükürdüm dünyaya. Göze alabilirseniz gerekirse ben açarım o yarayı. Dudaklarımla söküp atarım zehrinizi. Güvene karşı güven. Şartım, bu." Biliyordu, hissediyordu. Onu buraya çeken Charlotte’ye, geçmişine duyduğu meraktı belki de, ancak kadın güvenebilir miydi ona, dalga dalga dolanan bakışlarına ve bazen tüm vodvil oyunlarını dünyaya karşı oynayan o çocuğun değişen mimiklerine güvene bilir miydi? Altındakini görmek, onu anlamak değer miydi acı çekmeye? Durdu gözlerini kapadı, bir yatağın kenarından sarkan o mor-beyaz kol, bütün canlılığını kaybedip düşen bir yaprak gibi asılı kalan o el geldi gözünün önüne, gözlerini açtı. Bunu aşabilirdi, aşabilirdi. Aşabileceğine inanmalıydı artık, birlikte aşabilirlerdi. Gözlerini yüzünden ayırmadan,

“Ne bilmek istiyorsun?” dedi, kararlı ifadesiyle.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
C. Sturm Gaez
Nefilim | Gölge Avcısı
Nefilim | Gölge Avcısı
C. Sturm Gaez


Lakap : isim
Mesaj Sayısı : 428
Kayıt Tarihi : 16/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Davet Empty
MesajKonu: Geri: Davet   Davet Icon_minitimePaz 29 Mayıs 2011, 18:35

Söylediklerinin anlamsızlığı, aralarını açan sessizlik boyunca yüzünü, daha çok da dudaklarını paralıyordu. Düşünülmeden söylenen sözleri anımsatsa da hep aklının bir köşesinde, kilit vurulmuş bir sandık içindeydi. Pandoranın kutusu muydu bilinmez, ama Sturm'un kendinden bile sakındığı iç dünyasına hızla nüfuz eden bir şeyler vardı. İç sıkıntısıyla pişmanlık arasında, aynı anda coşkun bir ruh dalgası gibi. Bir şeyler, içinde gizlenen dominant tarafına baş kaldırıyordu. Sözler Sturm'e aitti. Tabi Sturm, halen ne ya da kim olduğunu bilemese de spontane olması hoşuna gitmişti. Kendi içinde muhakeme yapmak o kadar daraltırdı ki içini, özgürlüğünü, bu iç bulantısını bastıran farklı bir bulantı ya da acıyla bağdaştırırdı. Özgürlüğü, bu kasvetli odadayken can çekişen bir kanatlı hayvandı. Uçmasını engelleyen prangalarsa Charlotte'ydi. Bilerek mahkum edilmişti yine de. Ceza ya da ödül değildi. Ders ya da bir geçiş sınavıydı. Bir basamak sonrasına atlayacaktı, eğer kadını zincirlere vurabilir, içine; hem kadının kendi içine hem de Sturm'e hapsedebilirse. Ancak kadın zaten tutsak gibiydi. Sturm, kadınla ilgili o güne kadar hiçbir şey duymamış ya da bir şeyin peşine düşmemişti. Ağılda zayıf düşmüş o kadını görmeseydi bu kadar etkilenir miydi profesöründen? Bir kadını en korkulası ya da merak edilesi kılan göz yaşı, iç çekişler, kesik soluklar olmasaydı, yalnızca kadının buzdan heykeline dikkat ederdi şüphesiz. Şimdi ise buzu dağlamak ve o sıcak katmana ulaşmak istiyordu. Ilık nefesi yüzüne çarparken bu kadar soluksuz kalabiliyorsa, merkeze ulaştığında ne olurdu? Geriye yaslanıp kadını incelemeye koyulduğunda gözleri önünde canlanan nü tabloya dudaklarını kıvırdı. Bir erkek çocuğunun aklına bunların girmesinden daha doğal ne olabilirdi? Eğer çıplak bedeni yıkayan o alaz rengi sıvı olmasaydı.

"Ne bilmek istiyorsun?". Hala maskeler inmemişti yüzlerden. Buzu delmeye çok adım vardı. Dudaklarının kenarını aşağı doğru çekti ve omuzlarını oynattı. Ben hala ufak bir oğlanım. maskesi yüzüne tam oturuyordu. Bunun için biçare annesinin kumral ve bukleli saçlarına, dolgun dudaklarına; babasının buğday tenine ve koyu kahverengi gözlerine borçluydu. " Zor soru. Sınavlarınızda da bu kadar zorlamazsınız umarım Profesör Madison." derken gülümsedi. Sahte olduğu belliydi. Elini boynuna götürdü ve tırnaklarıyla soluk borusu boyunca sıvazladı. Odada gerçekten boğuluyordu. Bir anda ayaklandı. Çıkıp gitmeyi istese de bu, amacına ihanet etmek olurdu. Kadının düşen yüzüne gülmeden duramadı. Adımlarını masanın biraz gerisinde kalan perdelere yöneltti. Bir kısmı zaten açıktı. Sturm, az bir kuvvetle koyu perdeleri tamamen açtı. Ve pencerenin eskitme demir kulbuna götürdü elini. Kadının odasında bu kadar rahat hareket etmek ne kadar doğruydu bilmiyordu. Hoş, Sturm pek doğru işlerin adamı değildi Very Happy Pencereyi açar açmaz yüzünü dışarıya uzattı. Derin derin soluklandı. Akşam tamamen çökmüştü ve soğuk bir rüzgar, yüzüne keskin darbeler indiriyordu. Gözlerini araladığında soğuk hava canını yakmıştı ve göz pınarlarında akmayı bekleyen gözyaşları birikmişti. Gözyaşı. Bunu kullanabilirdi. Gözlerini daha da açtı. Kurumalarına fırsat vermeden yüzünü soğuk havadan çekti. Kadının ayak seslerini işitti o an. Ardından koluna değen ve aralarına duvar ören tekstil malzemesini hissetti. Böylesi daha da iyi. Dudağını dişleyip kan toplanmasını da sağlayınca pencereden uzaklaşıp yüzünü odaya, kadının yüzüne döndürdü. Sırtını uzun cama yasladı. Yanağından akan sıcaklık, sahte gözyaşlarının habercisiydi. Bir iki adım yana kaydı ve kadının tam karşısına yerleştirdi bedenini. Ancak henüz gözlerine bakmamıştı. Ağladığını görmemeliydi. Bir iki defa kesik kesik nefes aldı. Rolünü iyi oynadığını düşünüyordu. " Bu cam dışarıdan görünmez değil mi?".Gözlerini tekrar dışarıya çevirdi. Sonra kadına döndü. Gözyaşlarını göstermekten çekinmedi bu defa. Ardından kadının elini yakaladı ve sol göğsünün üzerine bırakıp kendi eliyle üzerini kapadı."Tam burada bir organ var. Ama sanki cansız. Atmıyor, hissedemiyorum. Siz de hissedemiyorsunuz. Peki onu hayata döndürebilir misiniz? Bunu bilmek istiyorum."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Davet
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: