Ashley Logan Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Lakap : Her derde deva.:P Nerden : Dünyadan .d Mesaj Sayısı : 33 Yaş : 29 Kayıt Tarihi : 16/05/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Ashley Logan Ptsi 16 Mayıs 2011, 11:40 | |
| Kullanıcı Adı Soyadı:Ashley Logan Karakteristik Özellikleri:Merhmetli aynı zamanda tahmin edilemeyecek kadar gaddar, değer verdimlerini korumuk adına Cerberus'un karşısına korkusuzca dikilebir, sevdiği kişileri bir başkasıyla asla paylaşamaz, ona karşı yapılan kötülükleri asla affetmez her zaman karşılığını verir, saman alevi misali ani parlamalar yapar, bazen de kendini ifade etmesine engel olan bir utangaçlığa sahip Kısaca Aile Geçmişi:Evlilik dışı olan bir çocuk. Anne -Cadı- doğumun hemen ardından çocuğu -Muggle- babasına bırakip gidiyor. Bir trafik kazası sonucu babasını kaybediyor ve okulda kalıyor, fakat yaz tatillerinde cadoloz halasınnı yanında yaşıyor. Örnek Rol Oyunu; 18'dir. Puanladıktan sonra silebilirsiniz]
Hava tam benim istediğim gibiydi. Hafif serin ve meltem rüzgârı esiyor, yağmur yağdı yağacak… Adidas spor takımlarımı giymiş, dev sırt çantama ihtiyaç duyabileceğim bütün eşyaları almıştım. Bir adet halat, bir çift kong couloır, bir adet kong dhıno yürüyüş, bir adet kong takoz, bir adet makara, kask… ve gerekli olan diğer malzemeler. Kimseye haber vermedim. Sadece bir mektuba, ne yapmak için nereye gittiğimi yazdım ve telefonun köşesine bıraktım. Eğer merak eden olursa evime gidip not bırakmış olma ihtimalime karşı evi kontrol edebilir. Sonuçta daha önce yapmadığım bir şey değildi. ‘Nasıl evine girebilirler ki?’ sorusuna cevabım ‘Beni merak etme potansiyeline sahip herkes de anahtarım var, zaten iki kişi. Yani her önüme gelen insanla samimiyet kurup anahtarımı vermiyorum, ben o tip insanlardan değilim. Tamam, deliyim ama, o kadarda değil.’ olurdu.
Saatte 260 km hızla Büyük Kanyona gidiyordum. Biraz iş hayatının keşmekeşliğinden uzaklaşıp kafa dinlemem gerekiyordu. Ah, iş hayatımın keşmekeşliği dışında birde aşk hayatımdan uzaklaşmam gerekiyordu, tabii. Hadi ama, her insanın hayatında bir molaya ihtiyacı vardır. Hele birde benim gibi e5 karayolu gibi bir trafiğe sahip aşk hayatı olanların mutlaka bir mola vermeye ihtiyacı vardır. Benim ne iş yaptığıma gelecek olursak, ben adrenalin bağımlılarının gezi rehberliğini yapıyorum. Aynı zamanda bir seyahat acentesini işletiyorum. İşimin bana sağladığı avantajdan yararlanarak Büyük Kanyon’a tırmanış yapmaya gidiyorum, tek başıma. Tek başına tırmanış yapmak çok tehlikelidir. Eğer bu işte usta değilseniz, sakın benim yediğim haltı yemeyin çünkü önemsiz ve basit görünen her şey çok tehlikelidir. Hah, sizi kendimle tanıştırayım bendeniz, ‘Psikolog Morgana Summer’
Tamam, tamam. Biliyorum, felaket bir ismim var. Tahmin etmiş olduğunuz gibi psikolog arkadaşlarımın bana taktığı lakap, Morgana adına gelince annem Merlin adında bir diziyi izlemiş ve orda ki kötü cadının adını bana vermiş. Sebebini sordum tabi ki ve aldığım cevap “O kötü biri değil, sadece reddedilmenin ve yanlış kişiler tarafından kontrol edilmenin bir sonucunda kötü cadı olarak nitelendirilen biri. Onun masum tarafını almanı istediğim için sana bu ismi verdim.” gibi bir şeyler gevelemişti ve son olarak, soyadım bari o bana uysaydı. Ben yazı sevmem, sonbaharı severim. Yaz mevsimi kendimi eve hapsetmek istediğim zamanlardır. Tepemdeki o güneş o kadar... O kadar sinir bozucu ki…
Şimdi de aşk ve iş hayatımın keşmekeşliğini anlatayım da maceramıza devam edelim. Aşk konusunda çok bahtsızımdır. Nerede bir manyak varsa ben gider onu bulurum. İlk aşklarıma inmek gibi bir saçmalık yapmayacağım. Öncelikle peşimdeki sevgilileri sayayım Tolly, Peter, Stephan, Max … böyle birkaç kişi daha aslında her biri, bir günü temsil ediyor olması lazım ve bir sonraki hafta yenileri gelmeli, ama bunları ne ben bırakabiliyorum, ne de onlar beni. Özellikle Max, yatakta tam bir Tanrı gibidir. Anımsamak bile onu içimde istememe yetiyor da artıyor bile. Bence o Poseidon’a benziyor. Kendisi bir balık adam. Daha doğrusu benim tüplü dalışlar için kullandığım dalgıçlardan biri. Stephan, o Hades. Yatakta beni yakıp kül ediyor ve tam bir fantezi manyağı, sert seks arayanlar onun gibi birini bulmalı kesinlikle. Peter, o Zeus. Zeus gibi çok çapkın.. Tolly o aralarındaki en masumudur ve onun tanrısı Apollo o da bir sex bağımlısıdır. İşin kötü tarafı iki gün önce birbirlerinden haberdar oldular. Tam bir felaketti. Ve o masum dediğim Tolly, kafama bir silah dayayıp beni kaçırmaya kalktı ve Max onu vurdu. Max şu an kodeste ve savcının karşısına çıkmayı bekliyordu. Ben ifademi verdikten sonra serbest bırakıldım. Dışarıda beni diğer sevgililerim karşıladı. Hepsinden kurtulmam gerektiğine Max’in tabancasından çıkan kurşun alnımı sıyırıp Tolly’nın boynuna saplandığında karar verdim. Tolly, zavallı şey, şu an komada. Komadan çıkması bir mucize olurmuş, ama o da benim kafama silahı dayamadan önce düşünseymiş. Her neyse, bende Baltimore polis karakolundan çıktıktan sonra Peter ve Stephan’la B&O American Brasserie’de öyle yemeği yemeye karar verdik ve böylece konuşabilecektik de. Yemeklerimizi yedikten sonra onları da hayatımdan çıkardım. Stephan, biraz problem çıkarsada sonunda peşimi bıraktı. İş hayatıma gelecek olursak orada ki problem şu, bir hafta önce rafting ekibim bir kaza sonucunda ciddi şekilde yaralandı ve bu pisliği temizlemek de bana düştü. Salak turistlerden biri verilen talimatlara uymayıp tek başına hareket etmeye kalkınca botları devrilmiş ve hepsi akıntının etkisiyle şelaleden uçmuştular. Yine her neyse. Bu bana çok müşteriye mal oldu ama halledilmeyecek bir şey değil. Bende bu fırsattan istifade hep gitmek istediğim Büyük Kanyona gidiyorum. Yol boyunca müzik dinledim durdum özelliklede Greatest Hits’in Knockin On Heavans Door’u dinledim tanrım bu şarkı neden bu kadar hoşuma gidiyor. 3 gün sonra Büyük Kanyon’daydım. 48 saattir uyumamıştım… Hemen çadırımı kurdum ve uyku tulumuma gömülüp yattım.
Ben en son kanyonda uyumuştum ama uyandığım yer kocaman bir “?” işareti. Ben neredeyim? Ellerim niye bağlı? Allah kahretsin neler oluyor? Bu iplerden kurtulmam gerekiyor kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyorum -bu deyimi bir Türk arkadaşımdan öğrenmiştim- Kapı büyük bir gıcırtıyla açıldı, ama oda zifiri karanlık olduğundan içeri gelinin kim ya da ne olduğunu göremiyordum. “Morgana, sevgilim uyandın mı?” Stephan? Ne alaka? Allah kahretsin manyak kaçırmış beni. Nasıl bir bela çeker olduğumu görüyorsunuz ya. “Stephan? Tanrı aşkına, bana ne halt ettiğini söyler misin? Ben neden burada ve bu haldeyim?” Ellerim ve ayaklarım komidinin direklerine bağlanmıştı ve... ve çıplaktım. “Hadi ama, bebek. Sanki benim fantezilerimi bilmiyorsun.”derken “Ne? Hayır, hayır... Biz ayrıldık ve ben seni istemiyorum! Hemen serbest bırak beni hemen!”diye haykırdım. “ Böyle yapma sevgilim, sana beni ne kadar istediğini göstereceğim.” Daha ne olduğunu bile anlamadan Stephan’ın eli uyluklarımda gezinmeye başlamıştı. Tanrım o tanıdık eller… Ama hayır, ben bitti dediğimde biter. Hormonlarıma yenilecek değilim. “Kes şunu!” Hayır, işe yaramadı. Sesimdeki istek, onu daha da ateşledi ve başını bacaklarımın arasına soktu. Ahh, Tanrım. Evet, evet. Ne müthiş bir zevk… Ellerim ve ayaklarım komedinin köşelerine bağlanmış tamamen Stephan’ın merhametine kalmıştım. Ve onun dil darbelerinin altında ahlaksızca kıvranıyor ve inliyordum. Bacaklarımın arasından çıkıp dudakları dudaklarıma bastırdı. Kendi tadımı alabiliyordum. Acımasız sevgilim 20cm aletini acımasızca içime soktuğunda yay gibi gerildim. Ben çığlıklar atarken oda üzerimde daha da hızlı hareket ediyor ve inliyordu. Kendi adımı çok uzaklardan işitiyordum bana sesleniyordu. “Morgana Morgana Morgana!”
İkimizde sonuna büyük bir patlama ile geldik. Stephan üzerime devrilirken beni sevdiğini söyledi. Nefesini boynumda hissediyordum. Ona sımsıkı sarılmak istedim fakat ellerim bağlıyı. “Stephan ellerimi çöz sana dokunmak istiyorum” Başını kaldırdı ve dudaklarımdan uzun acelesiz bir öpücük aldı, bu öpücük kalbime saplandı sanki. Neydi bu duygu? Sonunda ellerimi çözdü onu kendime çektim ve hararetle öptüm. Ellerimi gür siyah saçlarının arasına sokup onu daha fazla kendime çekmeye çalıştım inledi. Bana sımsıkı sarıldı dudakları dudaklarımdan ayrıldığında ikimizde nefes nefese idik. Bir şeyler söylemem gerekiyordu, ama ben ne söylemem gerektiğini bilmiyordu. Kollarımın arasından çıkınca üşüdüm. Onu kollarımda istiyordum. Tam itiraz edecekken ayaklarımdaki bağları çözdüğünü fark ettim. Sonra yanıma uzandı, ona sarılmamı bekliyordu, ama beni zorlamak istemiyordu beni kaçırarak zaten gereğinden fazla zorbalık yapmıştı ve oda bunu biliyordu. Onun kollarına girmek istiyordum. Hem de deli gibi, peki ama neden? Beni kaçırmış olan ve benim rızam olmadan benimle sevişen -tamam, sonradan bende istedim ve buna memnun oldum- eski sevgilime neden bu kadar karşı konulmaz bir arzu ve sevgi duyuyordum. Ben sevgi mi dedim? Tanrım, Stephan’ı seviyordum, ama bu mümkün olamazdı biz daha öncede seviştik. Fakat bunların hiçbirini hissetmedim. Neden şimdi? Neden ondan ayrıldıktan beni kaçırıp bana sahip olduktan sonra? Neden olacak, ben hep psikopatlara karşı bir ilgi duydum ve kaçırılmak, sevgi sözcükleri ile doruklara tırmanmak, yumuşak arzu dolu öpücükler almak bunlar benim kalbimin duvarlarını indirmişti. Tanrım, ne kadar da salağım. 28 yıl boyuca düzinelerce erkek bana sahip oldu, ama ben gidip Hades’e aşık oldum. Usulca başımı göğsüne yasladım ve elimi meme ucuna sürterek üzerine yerleştirdim. İç çekti ve “Özür dilerim. Sana bu şekilde sahip olmalıydım, ama beni terk etmiş olman bu... Bu o kadar zordu ki. Seni başka türlü nasıl geri alırdım, bilemiyorum. Sana ve kalbine sahip olmalıydım, yoksa nefes alamazdım. Sev beni. Lütfen, sev beni Morgana…” Gülümseyerek Stephan’a usulca sokuldum. “İnanmayacaksın belki, ama seni seviyorum yani en azından bu olaydan, yani beni kaçırıp yatağa bağlayıp beni o şekilde becerdikten sonra, sanırım bir erkek ancak bu şekilde benim kalbime sahip olabilirdi ve sende oldun. Bedenim kalbimle birlikte senin sonsuza kadar.” Yavaş yavaş tekrar sertleştiğini görebiliyordum. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle dirseğimin üzerinde doğruldum Stephan’ın çenesini tutup kendime doğru kaldırdım ve sanki elimden kaçacakmışçasına dudaklarına yapışıp öptüm. Kolunu belime doğrayıp beni kendine çekti ve altına aldı. Göğüslerimi kavradı ve emmeye başladı “Eğer beni sevmeni seni becererek sağlamışsam sevgini daha da arttırmak için seni sonsuza kadar becerebilirim.” Dedikten sonra içime girdi. Çığlıklar ve inlemeler arasında doruklara ulaşırken onu sevdiğimi haykırdım. O da küçük bir çocuk gibi hiç susmamamı onu sevdiğimi hep söylemememi istedi. Ona sımsıkı sarılıp uyudum. Gözlerimi tekrar açtığımda o olağanüstü erkeğimi bulmayı umuyordum, ama çadırımda ve yalnızdım. İçim, büyük bir boşlukla ve özlemle doldu. Üşüyordum, onu yanımda istiyordum.
Çadırımı toplarken bu rüyadan ve yoksunluk hissinden kurtulmaya çalışıyordum. Sonra gerekli izinleri alıp tırmanmak için aşağıya indim aklımda bir tek Stephan vardı. Hala onu istiyordum. Kendime inanamıyorum rüyamda aşık oldum. Onca zaman Stephan beni becerirken ona aşık olmadım ve aptal bir rüya ona aşık olmama sebep oldu.
En son Ashley Logan tarafından Ptsi 16 Mayıs 2011, 15:32 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
Ashley Logan Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Lakap : Her derde deva.:P Nerden : Dünyadan .d Mesaj Sayısı : 33 Yaş : 29 Kayıt Tarihi : 16/05/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: Ashley Logan Ptsi 16 Mayıs 2011, 15:30 | |
| | |
|
Aurélien Rhodanthe Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Lakap : bells Mesaj Sayısı : 1158 Yaş : 31 Kayıt Tarihi : 11/07/10
Karakter Detayı Statü: Uyarı: 0/0
| Konu: Geri: Ashley Logan Ptsi 16 Mayıs 2011, 15:45 | |
| Yıldız Seviyeniz : *** IV. Sınıf Gryffindor. Sihirli Günler..! | |
|