Borislaw Belmour Londra Baş İblis Efendisi
Mesaj Sayısı : 418 Yaş : 29 Kayıt Tarihi : 07/05/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Alex* C.tesi 07 Mayıs 2011, 17:14 | |
| Kullanıcı Adı Soyadı: Alexander McHale Karakteristik Özellikleri: Kendini beğenmiş ve iğneleyici Alex'in kişiliğini oluşturan iki temel özellik denilebilir. Yüksek derecede de zekidir ayrıca. Okulun koridorlarında herhangi bir aptallığınızı yakalarsa sizi oracıkta aşağılamaktan hiç çekinmez hoşunuza gitmezse düelloya da her zaman hazırdır hatta siz karşılık vermeyi düşündüğünüz anda o asasını çekmiş olur. Düşmanları ölümüne düşmanıdır ve asla peşlerini bırakmaz her adımlarında onların arkasındadır Alex ve doğru anı yakaladığı anda sürpriz hamleyi yapar. Doğru anı ziyan ettiği ise hiçbir zaman görülmemiştir. Dünya yeterince iyi değildir onun için, her zaman dünyanın onu hak etmediğini düşünmüştür. Çok az dostu vardır çünkü hepsini büyük bir seçme sürecine tabi tutar bu süreç bitine kadar çoğundan da sıkılmış olur. Ancak birini bir kez yanına aldı mı bırakması zordur hatasını yakaladığında ise hiçbir şekilde belli etmez beklenmedik bir anda intikam alır hoş intikam aldığını onun dışında kimse anlayamaz orası ayrı. Tek zayıf noktası kendini beğenmişliğidir ama sakın ola ki iltifata boğup kendini beğenmişliği içinde onu kör edebileceğinizi sanmayın. İltifatlarden nefret eder o kendini zaten fazlasıyla iyi tanımaktadır ve söyleyebiliceğiniz sözlerden fazlasının kendinde olduğunu bildiğ/düşündüğü için iltifatlarınız sadece onu sıkar. Kısaca Aile Geçmişi: Annesi ve babası Hufflepuff binasından mezundur. Alex kendini bildi bileli onlardan nefret etmektedir ve kesinlikle kendi anne ve babası olduklarına inanmamaktadır. Alex'in gözünde o kadar aptal ve acınasıdırlar ki Alex'in sadece midesini bulandırmaya yararlar, zaten bu yüzden onlarla yaşamamaktadır. Slytherin binasından mezun amcasıyla kalmaktadır içten içe de onun kendi babnası olduğunu düşünmektedir. Amcasını da çok sevmese de en azından katlanılabilir olduğunu düşünmektedir. Zaten başka da yakını yoktur dünyada. Amcasının büyük şirketi sayesinde maddi durumları çok iyidir ve bu onlara ister istemez bir saygınlık kazandırmaktadır. Örnek Rol Oyunu: - Spoiler:
Toprak Krallığı’nda güneş yavaş yavaş kendini gösterirken Damien da uyanmıştı. Fazla uyumayı oldu olası sevmemişti zaten sevemeyecekti de. Saray’daki tembeller işlerini hafife alıyordu o uyurken. Birilerinden azar yemeleri şarttı. Hepsinden nefret ediyordu Damien, hepsinden. Kovsa bile yerlerine gelecek olanların en az bunlar kadar tembel olacağını biliyordu. O yüzden önce canlarını çıkarıp sonra kovuyordu. Yatağından kalkacakken iki yanındaki iki kızı hatırladı. Dün gece iyi eğlenmişti. İyiden de öteydi hatta muhteşem bir geceydi. Damien ikna yeteneğini hiçbir zaman kızları evine getirmek için kullanmamıştı ama iş onları göndermeye gelince ikna yeteneği kesinlikle en büyük şansıydı. Kızlardan biri uyanıp yatakta Damien’ın üzerine çıktı. “Biraz daha eğlenceye ne dersin?” Damien üç dört dakika kızın vahşi dudaklarının tadına tekrar baktıktan sonra bugünün büyük gün olduğunu hatırladı. Kızla göz temasını tam olarak sağladıktan sonra minnettar olduğu ikna kabiliyetini kullanmaya hazırdı, elementini kesinlikle seviyordu. “Bence şimdi arkadaşını da alıp gitmelisin ama kim bilir bu gece partide dikkatimi yeterince çekebilirsen belki tekrar eğlenebiliriz.” Zayıf bükücüler… Hele ki kız olduklarında ve Damien’a tapar halde olduklarında iknada en ufak bir sorun bile olmazdı. Kız arkadaşını uyandırmıştı ve giyinmeye başlamışlardı bile. Damien kızlar odasından çıkana kadar yatağından onları izledi kızlar gittikten sonra direk banyosuna yöneldi. Soğuk suyun tadını çıkarıyordu çünkü bu gece sudan olabildiğince uzak duracaktı. En tehlikeli konuğu davet etmişti evine. Reine… Bu yaptığında hiçbir şekilde bir mantık yoktu ama eskiden onunla yaşadıklarından ve Acel’ın zaafının ısrara dönüşmesinden dolayı davet etmişti onu. Yine de Reine’in işi fazlasıyla zordu. Damien’ın bir klonu ve kendisiyle aynı giyinmiş biricik dostu Acel ortalıktayken %33 gibi bir şansı vardı ki bunun için ilk önce kıyafeti tespit etmesi gerekiyordu. Damien her şeyi planlamıştı en ufak bir aksaklık bile olmayacaktı. Kendinden fazlasıyla emin tavrıyla giyindi, saçlarını düzeltti ve tam odasından çıkacaktı ki Acel odasına girdi. Dün geceki kıyafetlerini üzerine geçirmişti ve saçları hala darmadağındı. “Birileri hala dün gecenin etkisinden çıkamadı anlaşılan.” Damien bunları söylerken alaycı tavrını kullanmayı ve küçük bir kahkaha atmayı da unutmamıştı. “Dolabım emrine amade istediğin herhangi bir şeyi giyebilirsin. Başka bir şeye ihtiyacın olursa söyle Saray’ı ayağa kaldırırım.” Damien ve Acel hemen hemen aynı ölçülerde oldukları için kıyafet konusu pek sorun olmayacaktı. Akşam için kıyafetleri ise çoktan hazırdı zaten. Gerçi Damien iki kıyafet kullanacaktı orası ayrı. “Olabildiğince çabuk hazırlan, iş organizasyona gelince benden iyi olduğunu biliyoruz her ne kadar bunu kabullenmek acı verici olsa da.” Damien odadan çıkıp koridorda bağırmaya başlamıştı bile.
Uyuşuk hizmetkarlar kaplumbağa hızında koridorlarda ilerlerlerken Damien da bağırarak her birini birer çita hızına çıkarıyordu. “Korku” kesinlikle muhteşem bir şeydi özellikle bunun sebebi sizseniz. Bahçeye inip sarmaşıklara göz attı. İstediği kadar göz alıcı değillerdi. Ayağını yere vurmasıyla oluşan küçük çaplı depremden sonra hizmetkarlar ne yapmaları gerektiğini anlamıştı. Korku, Saray’da iktidarını sürdürürken Damien mutfağa doğru yöneldi. Her çeşit kanepe ve kokteyl olmalıydı bu gece. Basit bir parti değildi bu Toprak Krallığı’nı temsil ediyordu ve kesinlikle hafife alınamazdı. Şarap mahzenine inen Damien gördüğünden yine hoşnut olmamıştı. “Diğer depolardaki en eski şarapları getirin ve hızlı olun burada oyun oynamıyoruz!” Mutfaktakilerde korkudan nasibini alınca Damien dekorasyonla ilgilenebilmeye vakit buldu. Göz alıcı yeşil sarmaşıklar süslüyordu her yeri perdeler bile sarmaşıklarla sarılmıştı. Uzun tek ayaklı masaların ayaklarını da sarmaşıklar sarıyordu. –Kimbilir bu sarmaşıklar daha neleri veya kimleri saracaktı.- Acel’ın da sonunda aşağı inmesiyle korku iktidarı iyice güçlenmişti. Hizmetkarlar Acel’ın Saray’da en az Damien kadar söz sahibi olduğunu biliyorlardı. Acel’ın bulunmayan zevki ve zor beğenmesi sayesinde de bu gece kesinlikle kusursuz olacaktı. Saatler hızla ilerken Damien yavaş yavaş bazı şeylerden hoşnut olmaya başlamıştı. Dekorasyon tamamlanmıştı ve sarmaşıklar resmen parlıyordu. İstediği şaraplar gelmişti ve mahzen kaliteli şarapla doluydu. Acel’ın hala emir yağdırmasıysa iyi bir şeydi çünkü baloyu kusursuza taşıyacak şey tam da buydu.
Hava karardığında konuklar yavaşça Saray’ı doldurmaya başlamıştı. Damien’sa ilk kıyafetini giymek için odasına çıkmıştı. İkinci kıyafetinin tam zıttı olan bembeyaz bir takımdı bu. Partiye bu kıyafetle başlayacaktı herkes onun beyaz bir kıyafet içinde olduğunu sanacaktı böylece. Oysa ki Damien simsiyah Şeytanın Silueti içinde entrika ve dehşet saçıyor olacaktı etrafa. Son kez aynaya baktıktan sonra beyaz kıyafeti için seçtiği altın rengi maskeyi alıp odasından çıktı. Bahçeye inip doğrudan kendisi için hazırlanmış olan sarmaşık kürsüye çıktı. Lafı uzatmak istemiyordu. Kurbanlarının hepsi gelmişti ve eğlenceyi geciktirmenin anlamı yoktu. “Parti başlasın!” Gür sesi bahçede yankılanırken kürsüden indi ve inmesiyle sarmaşıktan kürsü kül oldu. Maskesini gizlenerek taktı kıyafetini değiştirecek olsa bile direk takması ve birilerinin görmesi kıyafet değişiminin şüphesini uyandırabilirdi. Kalabalığın arasında birkaç dakika dolaştıktan sonra kendisi için hazırlanmış girişi sarmaşıklarla kaplı tünele yöneldi Sarmaşıklar Damien’a yol verdi ve hemen ardından kapandı bu sırada Damien da duvarda onun için hazırlanmış olan meşaleyi eline alıp odasına doğru yöneldi. Mutfağın yakınlarından geçerken küçük bir kütleyi duvara vurdu. Bu servislerin başlaması için bir işaretti. Damien hızlıca üzerine değiştirdikten sonra beklemesini rica ettiği Acel’ın yanına gitti. Saray’dan üç dakika aralıkla çıkacaklardı. İlk önce Acel çıkacaktı bu sırada Damien’da klonunu yaratmakla meşgul olacaktı. Klon yaratıldıktan sonra Damien dışarı çıkacaktı ve Damien’dan üç dakika sonra da klonu. İki klon kullanabilrdi ama kendini zorlamasına gerek yoktu, zaten Acel’la da ikiz gibi görünüyordular. Saçlarının benzer tonda olmasıysa en büyük şanslarıydı. Acel’dan üç dakika sonra Damien’da kalabalığın içine daldı. Kalabalık… Kim bilir bu gece nelerle karşılaşacaklardı…
Damien’ın partisinde her şey yolunda gidiyordu. Klonuyla eğlencenin tadına varırken kendisi gecenin gizli toplantısı için hazırladığı salona doğru ilerliyordu. Güvenlik önlemlerini kontrol etmeliydi her önüne giren giremezdi çünkü o odaya partinin sonunda buluşulacaktı. Damien toplantıya katılmasını istediği herkese birer bulmaca vermişti. Eğer bulmacayı çözebilecek kadar zekilerse katılabilirlerdi ancak bu toplantıya. Bulmacaları basit bir şifreye götürecekti hepsini. Üç kelime yazılıydı dağıttığı bulmaca kağıdında üçü de kağıdın farklı yerlerindeydi. Kağıtlar mum ışığına tutulduğunda üç kelimeden de çıkan oklar görünüyordu ve bu oklar bir noktada kesişiyordu. Ama her şey bununla bitmiyordu kağıdın dikdörtgen şekli bir kapıyı andırmalıydı onlara. Damien yine de fazla ayrıntılı düşünmüştü kağıtlar sadece dikdörtgen değildi. Köşelerinde küçük kesikler vardı bu kesiklere bakarak doğru kapıyı bulabilecekti davetliler. Koskoca Saray’ın içinde işleri hayli zordu Damien birçoğunun şimdiden aramaya koyulduğundan emindi. Tabii keşke kapıyı bulunca direk girebilecek olsalardı. İşte mum ışığında aydınlanan oklar ve o üç kelime burada devreye giriyordu. Kapı özel bir metalden yapılmıştı. Bir tarafı dışında her yeri tamamıyla sağlamdı ve giriş imkansızdı. Bir yeri ise topraktandı ama bu topraktan kısım metal kısım üzerinde görünmeyecek derecede iyi kamufle edilmişti. Tabi bu kısmın nerede olduğunu bulmak muhtemelen çoğunun kafasını karıştıracaktı. Okların kesiştiği noktayı bulmalıydılar kapıda. Ama ne yazık ki bu da yeterli değildi buldukları noktaya dokundukları anda kapı açılacak değildi herhalde insanlar bunu tesadüfen bile yapabilirdi. Elementlerini kullanmaları gerekiyordu. Ateş bükücüler eritecekti bu topraktan kısmı, toprak bükücülerse sadece iktirecek ve bu da onları son aşamaya taşıyacaktı. “Şifre Paneli” İşte o en kolay kısımdı. Kağıtta yazan üç kelimeyi yerleştirmeleri yeterliydi. “Raise your glass” şifre buydu. Basit ve beklenmedik. Damien böylece harika planını bir kez daha gözden geçirmiş oldu. Salona vardığında toplantıya her davetli için ayrı hazırlanan kapıları kontrol etti. Henüz kimse evin bu bölmesine gelmeyi de akıl edememişti. Sorun yoktu. Saray’ın yerin altında olan kısmından tekrar bahçeye doğru ilerledi artık o da eğlenebilirdi. Ellerindeki bulmacalarla gizlice uğraşan konuklarıyla dalga geçebilirdi. Tabii ki bu bulmacalar bütün konuklarda yoktu bu yüzden gizli davranması gerekiyordu bulmacası olanların.
Uzaktan Aurora’yı gördü Damien parlayan kızıl saçları elementinin aynası gibiydi Kraliçe’nin. Elementleri arasındaki dostluk aralarındaki soğuk duvarları yıkamamıştı. İkisi de yıkmak istememişti aslında çünkü fazlasının olacağından korkuyorlardı. Bugüne kadar hep belirli bir mesafeden izlemişlerdi birbirlerini. Umursamıyorlarmış gibi görünse de aslında birbirlerinin her adımlarından haberdarlardı. Kraliçe elindeki kağıda düşünceli gözlerle bakıyordu ama muhtemelen Damien’ı en iyi o anlıyordu ve böyle bir önlemin alınması gerektiğinin farkındaydı. Bir ara bakışları birleşti ama küçük bir gülümsemeden sonra Damien hemen bahçenin öbür köşelerine doğru ilerledi. Bu sırada klonuyla eğlencenin doruklarındaydı tabii. Saray’ın onlarca odasından birindeydi klonu, yanında birsürü kızla tabii. Hepsinin tadına bakacaktı bu gece. Teknik olarak o değil klonu bakacaktı aslında ama klonunun duyularını bir parça olsun hissedebiliyordu Damien. Bahçede dolaşma amacınıysa neredeyse unutuyordu, Acel’ı arıyordu, onu bulmalıydı. Bu gece büyük kafa karışıklıkları ve büyük entrikalar yaratacaklardı çünkü. Kurbanlarının dünyalarını sarsmalıydılar ama Damien Acel’ı bir türlü bulamıyordu. Sonra vaz geçti çünkü muhtemelen Acel Saray’ın bir odasında gecenin ilk eğlencesiyle ilgileniyordu. İşi bitince mutlaka Damien’ı bulurdu. Zihniyle tekrar klonunu kontrol ettiğinde beklemediği biriyle karşılaştı.
''Kralım Zeus bu gece size bir tanrıça bahşetmiş..'' Yabancının sesi Dünya’nın Orta Çağı’ndan fırlamış gibiydi. Ne oluyordu böyle bu bir şaka mıydı? Sonra karşısında Daisy’i gördü. Daha doğrusu klonunun karşısında onu tanımaması imkansızdı. Bu kıyafeti seçeceğini tahmin ediyordu zaten ama bir şeyler garipti. Daisy pek Daisy gibi değildi. Davetkar gülümsemesi onundu ama bakışlarında sanki başka birisi vardı. Damien o anda acil durum planını devreye soktu. Klonunun cebinden bu gibi durumlar için hazırladığı üç nottan birini çıkardı. Notta şöyle yazıyordu.Biraz eğlen zararı olmaz, Sonra bulursun beni. Yanılmamaya dikkat et, Bu gece çok var benzerim. D.
Damien bu notlardan birini kullanmak zorunda kalacağını tahmin etmiyordu bile o yüzden notlar fazlasıyla komik hazırlanmıştı, yine de Daisy mesajı almıştı muhtemelen. Özellikle üçüncü dizeden klonunu partide olduğunu anlamalıydı. Damien’ın tanıdığı Daisy kesinlikle anlardı.
Not: Devam eden bir rpmdir ancak bu kadarının rp yeteneğim hakkında yeterli bilgi verdğini düşünüyorum.
| |
|
Elizabeth Rose Wayland Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Lakap : Lizbeth Mesaj Sayısı : 2356 Kayıt Tarihi : 11/07/10
Karakter Detayı Statü: Site Kurucusu Uyarı: 0/0
| Konu: Geri: Alex* C.tesi 07 Mayıs 2011, 17:36 | |
| Vay güzel rp devamını merak ettim açıkçası *-*. Tebrikler yıldız seviyeniz: ***** Slytherin | |
|