Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-

Aşağa gitmek 
+3
Théodore Jaden
Neil Oswold
Cynthia Aristide
7 posters
YazarMesaj
Cynthia Aristide
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Cynthia Aristide


Mesaj Sayısı : 695
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 09/12/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Empty
MesajKonu: 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-   1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Icon_minitimeC.tesi 02 Nis. 2011, 19:20

Ders:İksir
Profesör:Katherine Swynford
Dersin Süresi:2 Nisan-12 Nisan
Konu:Yanık İksir yapımı
Profesörün Görünümü:



Zindanların soğuk duvarlarından geçerken sınıfından gelen gürültü, boş koridara, titrek mum ışıklarına ses veriyor, sınıfına gittikçe daha da yaklaşıyordu. Öğrencilerin birbirleriyle kaynaşması için her sene olduğu gibi bu sene de derslerin toplu olmasını istediğini dile getirmişti. Dersliğine girdiğinde öğrencilerin sıkışık oturduğunu fark etmiş, oluşan uğultu ve gürültüler bir anda kesilmişti. "Yerlerinize sıkışmış vaziyette oturduğunuz için üzgünüm. Lakin birbirlerinizle daha iyi anlaşmanız, tanımanız açısından yılın ilk derslerinin toplu olacağını uygun gördüm." Müdirenin sesi sessizliğin içinde bütün odaya dağılmış, kulaklarında çınlayarak yankılanmaya neden olmuştu. "Bilmeyenleriniz için kendimi takdim edeyim. Ben okulun müdiresi Katherine Swynfor aynı zamanda sizlerle İksir Dersini işleyeceğiz... Sıranızda bulunan bir takım otlar ve şişelerle Yanık İksiri'ni yapmaya çalışacaksınız. Ben yaptıktan sonra kitaptaki talimatlara uyarak deneyebilirsiniz." Sözlerini bitirdikten sonra kendi ilk iksir dersini hatırladı kadın. İdolü olarak benimsediği Profesör Lynne bütün sükunetiyle karşısında duruyor, ve cadının hiçbir zaman unutmadığı, unutamadığı kelimeler dökülüyordu ağzından. "Bilimin püf noktalarını, iksir sanatını öğrenmek için buradasınız. Burada asa sallamak olmadığı için, çoğunuz bütün bunların büyüyle alakası olmadığını öğreneceksiniz. Buğular saçarak usul usul kaynayan kazanın güzelliğini, beyni büyüleyerek, duyguları tutsak ederek, insan damarlarından süzülen sıvıların, ince gücünü anlamanızı beklemiyorum... Size ünü şişelemeyi, zaferi imbiklemeyi, ölümü bile durdurmayı öğretebilirim." O ana tekrar gitmiş gibi hocasının sarf ettiği kelimeleri, hecesi hecesine, harfı harfıne söylemiş, lanse ettirmişti. O zamandan beri kendine büyülere, iksire adıyan genç kadın şimdi müdire olmayı başarabilmiş, iksirleriyle uğraşmaktan gayet hoşnuttu...

Yanık İksiri ve Hazırlanışı:

Katherine öğrencilerinin gözlerinin içine bakarak iksir ile ilgili anlatması gereken herşeyi anlatmış, onlara yardım etmeye çalışmıştı. Ders bitiminde öğrencilere başarılar diyerek odasına doğru yola koyulurken gününün iyi geçtiği için bir kez daha şükr ediyordu Tanrıya.

NOT:

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- 754344 İksiri yapıp yapamayacağınızı siz değil, rpnizi yadıktan sonra ben belirleyeceğim.
1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- 754344 Yazdığınız rp'lere göre puan alacak, binalarınızı artı ve ya eksi puan getireceksiniz.
1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- 754344 Rpleriniz en az 10-11 satır olabilir.

ÖDEV
İksir'in Tarihiyle ilgili birkaç bilgi bulup pm yoluyla bana iletebilirsiniz.


En son Katherine Swynford tarafından Paz 03 Nis. 2011, 13:45 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Neil Oswold
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Neil Oswold


Mesaj Sayısı : 13
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 01/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Empty
MesajKonu: Geri: 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-   1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Icon_minitimeC.tesi 02 Nis. 2011, 20:30

Saat 12:00'ye kadar uyuyup, dinlenmeyi tercih eden Neil, 12:00'de saatin çalması ile gözlerini yavaşça açar. Büyük bir yorgunluğu üstünden atmış gibi gerinir. Kalkıp, banyoda güne hazırlanır. Bu uykulu haliyle 2 saat sonra ders girmenin saçmalığını düşünerek, banyodan çıkar. Kahvaltıyı da kaçırdığını fark edip, kendini dışarıdaki güzelliğe bırakır. Uzun süre hava aldıktan sonra dersliğe doğru hızlıca gider. Sınıfa girerken zindanların kasvetli, karanlık yapısı moralini bozar. Kendine güzel bir yer seçip oturur. Herkes geldiğinde uğultu başlamıştı. En sonunda da profesörün gelmesiyle uğultu, sessizce sınıfı terk etti.
"Yerlerinize sıkışmış vaziyette oturduğunuz için üzgünüm. Lakin birbirlerinizle daha iyi anlaşmanız, tanımanız açısından yılın ilk derslerinin toplu olacağını uygun gördüm."
Evet, sıkışık bir şekilde oturuyorlardı ama Neil'ı dersten başka bir şey ilgilendirmiyor gibiydi. İksir ve Karanlık Sanatlara Karşı Savunma, onun için başyapıt gibiydiler.
"Bilmeyenleriniz için kendimi takdim edeyim. Ben okulun müdiresi Katherine Swynfor aynı zamanda sizlerle İksir Dersini işleyeceğiz... Sıranızda bulunan bir takım otlar ve şişelerle Yanık İksiri'ni yapmaya çalışacaksınız. Ben yaptıktan sonra kitaptaki talimatlara uyarak deneyebilirsiniz."
Neil 'Dersi Slytherin sevdalısı birisinin işlemesi yerine, müdire büyük bir mucize gibi.' diye düşündü. Dersin ciddi havası ise bazı kişileri tedirgin etmiş gibiydi. Özellikle Yanık İksir'inin zorluğu göz önüne alındığında.
"Bilimin püf noktalarını, iksir sanatını öğrenmek için buradasınız. Burada asa sallamak olmadığı için, çoğunuz bütün bunların büyüyle alakası olmadığını öğreneceksiniz. Buğular saçarak usul usul kaynayan kazanın güzelliğini, beyni büyüleyerek, duyguları tutsak ederek, insan damarlarından süzülen sıvıların, ince gücünü anlamanızı beklemiyorum... Size ünü şişelemeyi, zaferi imbiklemeyi, ölümü bile durdurmayı öğretebilirim."
Asa sallamak olmadığı kelimesi, Neil'a, zaten ölüm gibi gelmişti. Ama geçer not için sabretmeliydi. Cümleler ne kadar sert ve bezdirici çıksa da Neil'ın Seherbazlık hayali vardı ve başarmalıydı.Bunun için buradaydı. Kızlar, eğlence, şaka için değil. Karanlığı yenmenin hayalini düşünerek buraya gelmişti. Başaracaktı da, ta ki Karanlık Lord ve müritlerini cezasını alana dek. Profesör, iksir hakkında bilgileri verip, kazanlara gereken sıvıları bizzat koydu.
Yanık İksiri ve Hazırlanışı:
Yanık İksiri vücutta oluşan herhangi bir yanığı iyileştirmeye, eski haline getirmeye yanar. Dikkatli ve düzgün yapılmazsa yanığın derecesini artırabilir.
Hazırlanışı:
-Kırmızıya döndükten sonra yeşile dönmesini de bekleyin.
-Otibik solucan sümüğünü dökün. -Turuncuya dönene kadar kaynatın. -Kurutulmuş ısırgan otlarını katıp iksir yeşile dönene kadar karıştırın. -Maviye dönmesini bekleyin.
-Ezilmiş yılan dişini katıp iksir pembeye dönüşene kadar karıştırın.
-Kirpi dikenleri eklemeden önce kazanı ateşten alın yoksa kazanınız erimeye başlar ve ciddi yanıklar oluşturur.
-Yani kaş yapayım derken göz çıkarırsınız...
-Kirpi dikenleri ekledikten sonra turuncuya dönene kadar karıştırın. -Haşlanmış boynuzlu sümüklü böcekleri katıp iksir turkuaza dönene kadar karıştırın.Ve son olarak, iksir kırmızıya dönene kadar kaynatın
Profesör, açıklamaları verip, kazanların içine sıvıları koymuştu. Artık iş öğrencilerdeydi. Neil'da kollarını sıvayıp,malzemeleri aldı. Sıvıyı kaynatmaya başladı. Sıvının rengi pembeden kırmızıya doğru yavaşça değişti. Kırmızı olduktan sonra gözüne ilginç gelmişti. Yeşil olduktan sonra daha da ilginçleşti. Aklına son anda otibik solucan geldi, Solucanın sümüğünü, iğrenerek kazana attı. Şimdide turuncu renge kadar kaynatmaya başladı. Gelen yeni renkli iksirin içine kurutulmuş ısırgan otlarını koydu. Sabırla karıştırmaya başladı. Ellerine ağrı girerken iksir yeşil oldu ve maviye döndü. Ezilmiş yılan dişini içine koyup, tekrar karıştırdı. Pembe renk gelince uzun bir dua etti. Kazanı eline bez geçirip, ateşten aldı. Sıcaklığı beze rağmen elini acıtmıştı. Zaman kaybetmeden kirpi dikenlerini koydu. Dersin bitimine az kalmıştı ve Neil artık hızlanmıştı. Kazanı eski yerine koyup, hızlıca karıştırdı. Renk turuncuya döndüğünde soluklanmadan haşlanmış boynuzlu sümüklü böcekleri koydu ve yine karıştırmaya başladı. İksir mavimsi bir turkuaz olmuştu ama Neil, rengi turkuaza benzetmişti, Kırmızı olması için beklerken dersin bitmemesine dualar ediyordu ve hafif bozuk bir kırmızı olmuştu. Daha fazla zaman olmadığından, tüpüne iksirden koyup, profesöre verdi. Biraz sonrada zil çalmıştı. Eşyaları toplayıp, malzemeleri yerine koydu. Kazana gidip ''Aklapakla!'' dedi ve kazanı tertemiz yaptı. Her şeyini alıp, odasının yolunu tuttu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Théodore Jaden
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Théodore Jaden


Mesaj Sayısı : 141
Yaş : 30
Kayıt Tarihi : 31/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Empty
MesajKonu: Geri: 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-   1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Icon_minitimeCuma 08 Nis. 2011, 20:45

Uyandı, yüksek bir sese maruz kalmış gibi uğuldayan, uğultusu acı veren kulaklarla. O yüzden ağır düşünüyordu. Zihni o an için kullanamadığı yapışkan bir pelte halini almıştı. Aptalca bir şey yapıp da sonuçlarıyla ayıkken yüzleşmek istemediği için hareketsiz kaldı, şiştiklerini daha aynaya bakmadan anladığı gözlerini dinlendirdi bir süre, bilincini kazanana dek. Oysa tek hissedebildiği ve odaklanabildiği sırtındaki o sancılı ağrıydı. Bir de alelade bir yerde uyuya kalışı vardı ki, Ted kalbinde bir sızı hissetti, son zamanlarda hiç yapmadığı şeyler yapmaya, düşünmediği ihtimallere değer vermeye, sapıkça ideallerin peşinde koşmaya başlamıştı. Ailesinden nefret ediyordu her aynaya baktığında, siyah saçlarını aldığı annesinden ve ona içten kaynayan bir ateş ile pırıldayan mavi gözlerini verdiğinden, babasından. Artık bir ölü olan kız kardeşinin hatırası yoktu bedeninde, annesi iyileştirmemiş olsa birkaç tırnak izi belki.

Ted kütüphanenin sessizliğini bozarak sırtını çıtırdattı, ardından buğusu geçmiş gözlerini kendine bakan öğrencilere ve kütüphane görevlisine çevirdi. Kütüphanede uyuya kalışı o hafta ses getirecek gibiydi. Suratını buruşturdu eşyalarını kendine doğru çekip hepsini teker teker çantasının derinliklerine tıkarken. "Aman ne hoş." Kütüphanede uyuya kalmanın yanlışlığı adına yazılı bir kural yoktu elbette ama bu bir ahlaki kural halini almış, Ted kütüphane görevlisinin ilgisini istediğinden daha fazla çekmişti. Bu da iki şeyi ifade ediyordu; bir an önce kütüphaneden defolmalı ve gün boyunca yeniden uğramamalıydı. Pek de zor olmayacak, diye düşündü ekşi suratlı kütüphaneciye bakarken. Ayağa kalktı ardından, kütüphanedeki sessizliğin dışında kopan gümbürtüye kulak kabarttı. Dışarıdaki gürültüden ders arasında oldukları anlamını çıkarttı fakat ne kadar vakti kaldığı konusunda emin değildi. “Kahretsin.” diye mırıldandı. Uzun ve zorlu geçen yaz tatilinin ardından düzene ve disipline alışması zor olacaktı. Yavaşça sandalyeden kalktı ve en son hangi derse girdiğini hatırlamaya çalıştıı. Büyük ihtimalle Sihir Tarihi, diye düşündü hala uyku sersemiyken. Dersi oldukça ilginç bulmasına rağmen profesörün melodik sesi hep onda bir uyuma isteği oluştururdu. Sırtını bir kez daha gerdi ve çantasından çıkarttığı ders programını yanında oturan çocuğun sırtına dayayıp kırışıklıklarını açmaya çalıştı. Yıpranmış kağıdı tekrar okunabilir hale getirdiği zaman dersin İksir olduğunu fark etti. İkinci fark ettiği şey ise dakikalar içinde dört kat aşağıda olan Zindanlara ulaşmak için sadece beş dakikası olduğuydu.

Sorumluluk sahibi birisiydi, İksir dersini önemsiyor, üstelik hiçbir konuda Profesör Swynford’u hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. O yüzden saatlerce süren Quidditch antrenmanlarının getirisi güçlü bacak kasları ile hayati önem taşıyormuşçasına koşmaya başladı. Eğer şansı yaver gitmeyip, ayağı bir yere takılsa, bir profesör ile çarpışsa ya da ne zaman sürtüklük yapacağı belli olmayan merdivenler yer değiştirse Ted sınıfa Profesör Swynford’dan sadece birkaç saniye önce erken giremeyecekti dersliğe. Oysa müdireden önce sınıfa girmeyi başarmıştı. Omuzları zafer ve tatmin duygusu ile dikleşirken her zaman tercih ettiği arka köşelerden birine yerleşti. Sınıfın -geleneksel olarak da olsa- kalabalık olduğunu fark etmişti. Nefes nefese gülümsedi ve birkaç tanıdığa göz kırptı, derse vaktinde yetişebildiği için oldukça gurur duymuştu. O daha tüm eşyalarını –bir önceki gece tüm ölçeklerini, derin dipli kazanını cilalamıştı- masaya yerleştirememişti ki Profesör Swynford o insanı etkisi altına alan, teskin edici, güven veren konuşması ile uğultuyu dindirip dersin açılışını yaptı. Ted kendini engelleyemeden Profesör’ün en çok sesini beğendiğini düşündü, sesinde otorite taşıyan, her cümlesi kanun hissi veren insanları severdi.

Her kelimeyi yüksek bir konsantrasyonla dinledi, bunda asistan olmasının verdiği sorumluluktan çok Ted’in derslere karşı duyduğu sorumlulukla alakası vardı. O yüzden verilen talimatları dikkatle not aldı. Kazanı hemen önüne çekti ve içindeki koyu kıvamlı sıvıya şöyle bir baktı. Kazanın karanlığından koyu rengini pek seçemiyordu ama talimatlarda olduğu gibi önce parlak bir kırmızıya ardından da göz alıcı bir yeşile dönmesi gerekecekti, eğer doğru yapabilirse. O yüzden işe koyuldu. Otibik solucan sümüğünü bulmak için malzemelerini epey bir karıştırması gerekti çünkü ezilmiş yılan başından ayırt etmek zor işti, malzemelerinin üzerinde neyin ne olduğu yazmadığından, Ted otibik sümüğünün daha koyu kıvamlı ve açık renkli oluşundan yola çıkarak kararını verdi. Sağındaki behere uzandı ve sümüğü iksirin içine oranlı ve ölçen gözlerle boca etti. Kazanı üzerine yerleştirdiği ocağı biraz daha sıcağa ayarlarken bir şeylerin yanlış gitmesi durumunda kazanı ocaktan kapacak, güçlü refleksli kolları hazırda, bekledi. Oysa iksirin emeğine gösterdiği tek tepki, şeker turuncusuna dönmek oldu. Ted ocağın altını vakit kaybedip iksirin yeniden renk değiştirmesine izin vermeden kıstı ve kazanın soğumasını bekledi. Sıradaki talimatta kurutulmuş ısırgan otları vardı. Otların hava almamasına özen gösterilerek yerleştirildiği, tıpası sıkıca kapalı şişeyi yerinden aldı ve asası ile tıpayı gevşetip çıkarttı. Kurtulmuş ısırgan otlarını önce ölçeğe koydu ve kurutulmuş ağırlığı ile yaş ağırlığı arasındaki farkı göz önünde bulundurarak, daha iyi bir sonuç vereceğine inandığından iki tutam ekledi iksirin içine.

Maviye dönen iksire göz ucuyla baktı, ardından da etrafındakilerin ne yaptığını görebilmek için çevresindeki kazanlara. Her kazandan farklı bir koku geliyor, geniş ağızlı metal kaplardan rengarenk dumanlar yayılıyordu. Ted’in iksiri rengi gibi kuvars mavisi bir buhar çıkartıyor, yüzeyinde mavi baloncuklar patlıyordu. Kazanı yeniden ocağa yerleştirirken malzemeleri bir kez daha karıştırdı ve ezilmiş yılan dişini buldu. Toz haline gelmiş dişleri eklemeden önce yine ölçek kullandı. Göz kararı denilen şeye güvenmezdi. İksir el becerisi ve matematiğin temellerini oluşturduğu, kesin sonuçları olması gereken tehlikeli bir sanattı. O yüzden Ted kendinden çok sayılara, verilere ve Profesör Swynford’un talimatlarına güveniyordu. Dişleri ölçekten aldı ve ocakta ısıttığı metal bir kaşıkla iksire elini korkak alıştırmayarak boşalttı. İksir pembeye dönerken şüpheli bir şekilde baktı kazana, olması gereken pembe renk, bu pembe miydi? Pembenin yüzlerce tonu vardı. Kaşlarını çattı ve sanki gizli bir ipucu bulabilecekmiş gibi talimatları yeniden gözden geçirdi. Her şeye yeniden başlamayı düşündü bir an fakat ders süresinin verdiği kısıtlama, onu acele etmeye zorluyordu. Ted, çelişkide kalmış bir şekilde dalgın dalgın talimatlara bakarken yerinden sıçradı, kazanı çabucak ocaktan aldı ve mermere bıraktı. Mermerin neminden buhar yükselirken kazanının sağlamlığını kontrol etti, sağlamdı. Erimemişti.

Kirpi dikenlerini batmasına önem vermeyerek avucuna doldurdu ve sayarak kazanın içine attı. Pembe sıvı kirpi dikenleri yutarken iksiri karıştırdı ve turuncuya dönmesini bekledi. Talimatlara harfiyen uyarak haşlanmış boynuzlu sümüklü böcekleri de ekledi. Tekrar çelik kepçeyi karışımın içine soktu ve saat yönünde çevirmeye başladı. Parmağını sıradaki talimatın üzerine vurdu iksir turkuaza dönerken. Ardından kazanı yeniden ocağa yerleştirdi ve kaynamasını, yavaş yavaş kırmızıya dönüşünü bekledi. Yeşile dönüp dönmeyeceğini görmek adına beklemek isterdi fakat iksirlerin teslim edilmesi gereken vakit gelmişti ve Ted iksirini en son verenlerden birisi olmak istemiyordu. Çantasından cam bir şişe çıkartıp tıpasını ağzı ile açtı ve talimatlarda iksir ile camın temasından sorun çıkıp çıkmayacağını emin olmak adına kontrol etti. Görünüşe göre bir zararı yoktu, iksirden bir ölçek alıp şişeye boşalttı ve üzerindeki kağıda adını yazdı. Kazanını sonra temizlemek için dersliğin arkasındaki kileri andıran, eski kazanların, eski kitapların, eski ölçeklerin ve daha birçok gerekli, gereksiz aletin sıralandığı masaya bıraktı.

Gömleğini düzelterek elindeki şişeyi avucuna bastırdı. Sıcaklığını hala hissediyordu. Acele etmeden şişeyi profesörün masasına bıraktı ödevi aklına kazıyıp kapıya yönelmeden önce.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
H. Ofelia Kybelin
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
H. Ofelia Kybelin


Mesaj Sayısı : 64
Kayıt Tarihi : 03/04/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Empty
MesajKonu: Geri: 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-   1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Icon_minitimeC.tesi 09 Nis. 2011, 17:28

Gecenin yerini gündüze devredip, büyücü dünyasını yeni güne hazırlayan güç kaynağının, vitraylı pencerelerden geçip renk oyunları yaptığı bir vakitte istemeye istemeye gözlerini açtı. Kafasını kaldırıp baktığında henüz kimsenin uykusundan kalkmaya niyetli olmadığını gördü. Bir çoğu huzurlu görünüyordu. Kabul edemese de imreniyordu onlara. Bir çoğu kabul görmüş, diğerleriyle iyi anlaşıyordu. Yalnız değillerdi. Aslında korkuları yalnız kalmaktı, o yüzden bu kabusu üzerlerinden def etmek için yapmadıkları dalkavukluk kalmıyordu. Küçük ve basit numaraların insanlarına dönmüştü hepsi. Zihni, bu zıtlıkların oluşturduğu sirkülasyonla işler olmuştu son zamanlarda. Beyninin bir tarafında olumlu bir düşünce tomurcuklanırken diğer tarafı , henüz açamadan koparıp atardı düşüncesini. Esasında zor bir hayat serüveni yaşamamıştı. Yalnızca aristokrat bir ailenin buyruklarına boyun eğmiş, kuklalıktan başka bir şey yapmamıştı. Hayatını ebeveynleri ince ince işlemişti. Ancak gözden kaçan bir sökük, tüm emeklerini harcamış, yakıp kül etmişti. Soyadlarını layıkıyla taşıyacak bir varis yetiştirmek isterken etraflarında şekillenen olayları göz ardı etmişlerdi. Dikkatsizlikleri bir yaşamın yitip gidişiyle nihayete ermişti. Failleri Helen’i hiç ilgilendirmemişti. Hayatına gasp ettiklerini düşündüğünden bu kayıp, onu özgürlüğüne kavuşturacaktı. Ancak düşünceleri beklediği yönde gelişmedi. Önceden, yalnızdı. Şimdi çok daha beter haldeydi. Kendi dünyası yoktu ki orada yaşasın. Hayalleri, gayeleri hiçbir şeyi yoktu. Üzerini değiştirirken aynadaki aksi, durumunu tokat gibi çarpmıştı yüzüne. Jelatinli, parlak bir kabuğun içinden çıkan solmuş, büzülmüş bir çiçekti ruhu. Saçlarını açtı belki bu düşüncesini değiştirir diye. Sırtına akan saçları , sonbaharı ve hüznü hatırlattı. Soluk tenini daha da renksizleştiriyordu. Daha fazla dayanamadan asası ve bir iki kitabıyla birlikte yatakhaneden çıktı.

Ders programı neyse ki fazla yoğun değildi bugün. Ayrıca sıkılmadan dinleyebildiği derslere girecekti. İksir dersliğini gitmeden önce hava almayı düşündü. Ancak cübbesi üzerindeyken bile titrediği fark etti ve direkt dersliğe yöneltti adımlarını. Zindanlara doğru kıvrılan uzun merdivenler başını döndürmüştü. Dersliğe ilk varan o değildi. Ortak ders olacağından sinsi Sly’ler ve kibirli Raven’lar da vardı. Aslında seçmen şapkanın onu Ravenclaw yapacağını düşünmüştü. Gryffindor’lara ait karakteristik özelliklere sahip olmadığına emindi. Üzerinlerini ispirto ocakları, ufak kazanlar ve iksir şişeleri kaplayan arka masalardan birine yerleşti. Gereksiz konuşmalar, bağırışmalar başını ağrıtıyordu. Neyse ki profesör erken geldi de sükunet ele geçirdi dersliği. Kadının gelişine gerçekten minnettar kalmıştı. Bu sebeple sözlerini tam konsantrasyonla dinledi. Öyle ki kadının telaffuzu ve aksanından kendince bir iki tahmin bile yürütmüştü. "Bilimin püf noktalarını, iksir sanatını öğrenmek için buradasınız. Burada asa sallamak olmadığı için, çoğunuz bütün bunların büyüyle alakası olmadığını öğreneceksiniz. Buğular saçarak usul usul kaynayan kazanın güzelliğini, beyni büyüleyerek, duyguları tutsak ederek, insan damarlarından süzülen sıvıların, ince gücünü anlamanızı beklemiyorum... Size ünü şişelemeyi, zaferi imbiklemeyi, ölümü bile durdurmayı öğretebilirim." Klasik bir derse giriş lakırdısının ardından senenin ilk dersine başladılar. Fazla zorlamayacak bir yanık iksirini detaylarıyla anlatmıştı.Helen işittiği her şeyi birebir not etti. Profesör herkesin anladığına ikna olunca başarılar dileyip derslikten, odasına geçiş yaptı. Masanın üzerindeki her türlü asite dayanıklı kazanı ve ispirto ocağını önüne çekti. İçindeki sıvı koyuydu. Masasının büyük bir bölümünü işgal eden malzemeler gelişi güzel koyulmuştu. Ağdalı, yeşil-sarı arası bir renkte olduğunu düşündüğü otibik solucan sümüğünü göz kararı bir oranla, kazanın içindeki sıvıya akıttı. Ocak üzerinde bekleyen sıvıyı hafif ateşle kaynatmaya başladı. Gözlerini bir saniye olsun ayırmamaya dikkat ediyordu. Saliselik hatalar, iksiri mahvedebilirdi. Sıvıdaki renk değişimini fark eder etmez, ateşi iyice kıstı ve bir müddet bekledi, kazanın soğuması için. İçmekten nefret ettiği şuruplara benziyordu, portakal turuncusu sıvı. Ardından malzemeler arasındaki her otu burnuyla test etti. Tırtıklı, ufak yapraklara sahip, kuru otlardan birinin ısırgan otu olduğunda karar kıldı ve bir-iki tutam ekledi turuncu sıvıya. Kazanın içinde beklettiği kepçeyle bir süre karıştırdı sıvıyı. Haki yeşili bir renge dönünce kepçeyi çıkardı. Sıvıdaki renk değişimine sevindi. Bu doğru yolda oluşunun habercisiydi. Koyu bir maviye dönüşmüştü. Ocağın altını yeniden açmadan önce, malzemeler arasında toz haline getirilmiş yılan dişini aradı. Krem rengi tozu diğer malzemeler arasından ayırdı. Kazanın altını açtı ve tozu ölçek kaşığına döktü. Tozu yavaş yavaş serperken ısıyı bir nebze daha arttırmayı düşündü. Ölçekteki tozu tamamen sıvıya dökünce kepçeyle, fokurdayan sıvıyı iyice karıştırdı. Karışım pembe rengine dönmeye başlamıştı. Kabarcıklar ise her patlayışında Helen’in cildine temas ediyor ve ufak yanıklar oluşturuyordu. Ne koyu ne açık bir tona dönünce, karışımı derhal ateş üzerinden aldı ve ısıya dayanıklı bir plaka üzerine yerleştirdi. Neredeyse son aşamasına gelmişti iksirin. Son anda bir aksilik çıkmasından korkuyordu. Sıvı buhar kusarken etrafa, Helen notlara son bir defa göz attı. Talimatlara harfiyen uymuştu. Eline aldığı kirpi dikenlerini birer ikişer sıvıya döktü. Sıvı içinde oluşan mini girdap, dikenleri tamamen yutmuştu. Sıvıya tekrar karıştırdı ve bu defa daha solgun bir turuncuya dönmesini bekledi. İstediği renk sıvıya hakim olunca haşlanmış sümüklü böceklerden de koydu ve tekrar karıştırdı. İksir turkuvaza döndüğünde kazanı dikkatle ocağa yerleştirdi. İçindeki sıvıdan dolayı epeyce ağarlaşmıştı. Ocağı son defa orta derecede açtı ve kan kırmızısı bir renk alana dek kaynattı. Henüz hiçbir şey patlamamış, zehirli buhar yayılmamıştı dersliğe. İksiri ocaktan aldı ve yanında getirdiği tüpe sıvıdan bir miktar döktü. Rengi Helen’i ürkütmüştü. Tüpün üzerindeki yapışkanlı kağıda ismini yazdı tıpasını kapattı. Tüpü profesörün masasına bıraktı. Geri dönüp kazanı temizledi ve günün ilk dersinden nihayet çıktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cynthia Aristide
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Cynthia Aristide


Mesaj Sayısı : 695
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 09/12/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Empty
MesajKonu: Geri: 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-   1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Icon_minitimeC.tesi 09 Nis. 2011, 18:58

Neil Oswald:İksirin rengi istenildiği gibi tam olmasa da gayet başarılı bir çalışma olduğu aşikar. Hayallerinizdeki gibi iyi bir seherbaz olacağınızı şimdiden görür gibiyim Neil.
Alınan Not: 80

Théodore Jaden:
Derslerdeki tutumun, hırsın gözümden kaçmış değil. Talimatlara tereddütsüz uyup iksiri düzgün bir şekilde hazırlamayı başardın Théodore. Bir kez daha asistan olarak seni seçtiğim için doğru bir iş yapmış olduğumu anladım. Beni yanıltmadığın. İstediğin amaca kısa sürede ulaşacağınızdan eminim.

Alınan Not: 90

Helen O. Kybelin:
Bir Gryffindor'lu olarak seninle gurur duyuyorum Helena... Verilen talimatlara birebir uyulduğu görülüyor. Özenli bir çalışmanın ardından iyi bir yanık iksiri çıkmış ortaya. İksirin kan kırmızısı rengi, akışkanlığı yerinde. İksir derslerinizdeki azminiz sizi doğru yerlere taşıyacak. Bunu yakında göreceksin.

Alınan Not: 90


1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- 754344Notlar 100 üzerinden değerlendiriliyor.
1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- 754344Ders halen devam etmektedir. İksiri başarıp başaramamanız rp'nizin akıcılığına göre notlarınız değerlendirilecek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lorelei Aurel
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Lorelei Aurel


Mesaj Sayısı : 513
Kayıt Tarihi : 27/07/10

Karakter Detayı
Statü: Üye
Uyarı: 0/0

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Empty
MesajKonu: Geri: 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-   1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Icon_minitimePaz 10 Nis. 2011, 15:41

    Zindanlarda olan iksir dersliği Lorelei'nin dersliğe gitmek istememe nedenini biraz çürütüyordu. Belki de Profesör'ü sevseydi, derse güle oynaya gidebilirdi. Lanet olsun ki profesöründe onu sevdiği söylenmezdi. 'Hıh, çok da umurumda.' diye düşündü. "Yatağından çıkmayı düşünüyor musun?" Ses gözleriyle etrafı aramasına neden oldu. Çoktan giden kimse Lorelei'ye dersleri tekrar tekrar hatırlatmasının cezasını çekecekti, bir yakalanırsa. Yatağından çıktığımda yatağının üzerine atılmış olan eteğini giydi. Eteği mi kısalmıştı yoksa o mu uzamıştı bilinmez ama eteği şimdi daha kısa geliyordu. Buna kafa patlatmayacaktı. Cüppesini geçirirken saçlarını düzeltmek için aynanın karşısına geçti. Saçlarının ilk defa, bu bir mucizeydi, bozulmadığını görünce yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadı. Yatakhanenin kapısına yönelmişti ki asasını komedinin üzerinde unuttuğunu fark etti. Böbürlenerek asasını cüppesinin asa cebine koydu.

    Yatakhaneden indiğinde ortak salonun küçüklüğünden şikayet eden bakışlarını öğrencilerin üzerinde gezdirdi. Zindannın soğuk olması Lorelei'yi etkilemiyordu pek. Yürürken havalanan cüppesini tutma gereği duymuyordu. Gürültüler çoğalmaya başladığında Lorele bu çocukların sabah sabah bu enerjiyi nereden bulduğunu merak ediyordu. Sınıf her yılın başı olduğu gibi sıkışıktı. Bulduğu boş yere oturdu. Yanındakinin kim olduğunu görmemişti. "Merhaba Lorelei." Ah, lanet Colin. Yüzüne memnunmuş gibi bir ifade takındı ve "Merhaba, Colin." dedi. Hufflepuff olamsına rağmen zeki çocuktan bugün ki iksir yapımı hakkında kopya çekebileceğini hatırlattı ruhu. Sınıftaki sessizlik Profesörün sınıfa adım attığının habecisiydi.

    "Yerlerinize sıkışmış vaziyette oturduğunuz için üzgünüm. Lakin birbirlerinizle daha iyi anlaşmanız, tanımanız açısından yılın ilk derslerinin toplu olacağını uygun gördüm. Bilmeyenleriniz için kendimi takdim edeyim. Ben okulun müdiresi Katherine Swynfor aynı zamanda sizlerle İksir Dersini işleyeceğiz... Sıranızda bulunan bir takım otlar ve şişelerle Yanık İksiri'ni yapmaya çalışacaksınız. Ben yaptıktan sonra kitaptaki talimatlara uyarak deneyebilirsiniz. Bilimin püf noktalarını, iksir sanatını öğrenmek için buradasınız. Burada asa sallamak olmadığı için, çoğunuz bütün bunların büyüyle alakası olmadığını öğreneceksiniz. Buğular saçarak usul usul kaynayan kazanın güzelliğini, beyni büyüleyerek, duyguları tutsak ederek, insan damarlarından süzülen sıvıların, ince gücünü anlamanızı beklemiyorum. Size ünü şişelemeyi, zaferi imbiklemeyi, ölümü bile durdurmayı öğretebilirim."

    Bu kadının bu kadar cümleyi kurarak kafasını patlatmasına izin vermek Lorelei'ye acı çektiriyordu sanki. Profesör kazanının başına geçmiş iksiri hazırlarken Lorelei Yanık iksirinin yapımını kitabından arıyordu. Sonunda açtığı kırk beşinci sayfadaki iksir yapımını incelemeye başladı. 'Kolay olay.' Düşünceleri yüzüne bir gülümseme yansıtıyordu. Profesör iksirini bitirirken derslik kitap sayfalarının sesleriyle dolmuştu. Kazanına odaklanan Lorelei Kazanın etrafındaki malzemelerin arasında Otibik solucan sümüğünü arıyordu. Bunu yapmak zorunda mıydı? Lanet olsun ki, evet! Kazaının içindeki sıvı renkten renge dönerken sonunda yeşili bulduğunda bu sümüksü şeyi içine attı. Kazanın içindeki kaşığı ucundan iğrenir bir ifadeyle tutarak karıştırmaya başladı. Turuncuya dönmesi için dakikalarca, beki de saatlerce karıştırmış gibi geliyordu Lorelei'ye. Halbuki sadece on beş saniye karıştırmıştı. Isırgan otlarını iksirine katarken ne kadar saçma bir tarif olduğunu bir kez daha anlamıştı. Şimdi de yeşile dönene kadar bekelyecekti. Yeşile döndüğünde tekrar mavi. 'Iyy.' Ruhu isyanlardaydı. Bu dersten nefre etmesinin nedenini bir kez daha hatırlattı ona. Saçmalıktan ibaretti. Asası ona yeterdi. İksiri maviye döndüğünde ezilmiş yılan dişini aramaya başladı. Uzun arayıştan sonra kazanın arkasında duran yılan dişini iksire kattı. Yılan düşüncesi bile yüzünde bir gülümsemenin oluşmasına neden oluyordu. Karıştırırken bir türlü istediği renge dönmeye iksirine bakıyordu Lorelei. 'Pembe, pembe, pembe, penbe.' İiçinden tekrar ediyordu. O kadar çok tekrar etmişti ki en sonunda kelimenin mutasyona uğraması kaçınılmaz olmuştu. Sonunda pembeye dönen iksiri ona ilginç bir mutluluk vermişti. Kirpi dikenlerini eline batmamasına özen göstererek kazana atacaktı ki aklında bir yıldırım çarptı. Ateşten almamıştı kazanı. Dikenlerle birlikte karıştırılınca turuncuya dönen iksirine haşlanmış boynuzlu sümüklü böcekleri katıp iksir turkuaza dönene kadar karıştırdı.

    "Şimdi de kırmızıya mı dönecek?!" Mıymıylandı gözleri kitabındaki satırları tararken. Karıştırmaya devam ederken kitabını kapattı. İşi bitmek üzereydi. Kazanın içindeki sıvı kırmızı olunca Lorelei yüzündeki gülümsemeyle birlikte şişeye koydu sıvıyı. Gülümsemesi dersin bitmesinden dolayı daha da yayılmıştıı yüzüne. Şişeyi etiketledikten sonra Profesörün masasına koydu. Kazanını temizlemediğini anladığında geri dönme isteği duymadan yoluna devam etti. Bir asa sallamasıyla işi bitirebilirdi Profesör, değil mi?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Arianna Lucy Warren
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Arianna Lucy Warren


Lakap : Lucy yada Arianna yok takma ad falan .d
Nerden : Kranlık bir yerden *
Mesaj Sayısı : 1428
Yaş : 30
Kayıt Tarihi : 19/10/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Empty
MesajKonu: Geri: 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-   1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Icon_minitimePtsi 18 Nis. 2011, 09:00

Muhteşem bir uykunun ardından yataktan kalkmak hiçte cazip gelmiyordu. Ama kalkıp hazırlanması ve derse gitmesi gerekti. Bir o yana bir bu yana dönmesinin hiçbir anlamı olmadığını oda biliyordu. Aksine onun derse geç kalmasına sebep olabilirdi. Kendi kendine çıkardığı seslerle yataktan kalktı. Uyuşuk bir şekilde banyoya ilerlerken üzerindekileri adım attığı her yere bırakıyordu. Banyoya geldiğinde tamamen soyunup ılık duşun altına girdi. Böyle günlerde onu ayırtabilecek tek şey sıcak bir duştu. Uzun bir duşun ardından nihayet ayılmıştı. Banyodan çıkıp direk dolabına gitti. Bir yandan kurulanıp diğer yandan eşyalarını ararken ne giyeceğine sonunda karar verdi. Lacivert ve kırmızı desenleri olan bir gömlek seçti. Onu giydikten sonra da altına dar paça beyaz kot pantolonunu giydi. Ayağına lacivert, kırmızı ve beyaz tonlarının karışımında olan ayakkabısını giydiğinde işte hazırdı. Aynanın karşısına geçip hafif bir makyaj yapıp saçlarını başının üstünde topladı. Oldukça hoş olmuştu. Peleri'nini de üstüne geçirdikten sonra, kitaplarını da alıp odasından çıktı. Günün ilk dersine yolculuk başlamıştı...

Kalabalığın arasından sınıfa varabildiği için şanslıydı. Sınıfa girdiğinde tıklım tıklım olduğunu farketti. Nerey oturacağım diye düşünürken birden gözleri Lore'ninkilerle kenetlendi. Güzel. Kızın yanına giderken gülümsüyordu.
''Selam Lore. Sabahın ilk dersi ve bu kadar insan. Iyk.'' Söyledikleri kızı gülümsetmişti. Aynen dermiş gibi başını salladı. Bugün becerebildiği kadar yapmaya çalışacaktı. Derslere pek ilgisi olmamasına rağmen iksir dersinde nedense çoğu zaman başarılı oluyordu. Çok saçmaydı biliyordu ama ondaki yetenek doğuştandı.

Profesör sınıfa girdiğinde herkes sustu.
"Yerlerinize sıkışmış vaziyette oturduğunuz için üzgünüm. Lakin birbirlerinizle daha iyi anlaşmanız, tanımanız açısından yılın ilk derslerinin toplu olacağını uygun gördüm. Bilmeyenleriniz için kendimi takdim edeyim. Ben okulun müdiresi Katherine Swynfor aynı zamanda sizlerle İksir Dersini işleyeceğiz... Sıranızda bulunan bir takım otlar ve şişelerle Yanık İksiri'ni yapmaya çalışacaksınız. Ben yaptıktan sonra kitaptaki talimatlara uyarak deneyebilirsiniz. Bilimin püf noktalarını, iksir sanatını öğrenmek için buradasınız. Burada asa sallamak olmadığı için, çoğunuz bütün bunların büyüyle alakası olmadığını öğreneceksiniz. Buğular saçarak usul usul kaynayan kazanın güzelliğini, beyni büyüleyerek, duyguları tutsak ederek, insan damarlarından süzülen sıvıların, ince gücünü anlamanızı beklemiyorum... Size ünü şişelemeyi, zaferi imbiklemeyi, ölümü bile durdurmayı öğretebilirim." Profesörün sınıfa girmesiyle tüm ses kesilmiş pür dikkat hocaya yoğunlaşmıştı. Lucy ise onun birşeyler zırvaladığını düşünüyor, cep telefonuyla ilgileniyordu. Anlattıklarından bugün Yanık iksiri yapacaklarını anlamıştı. Bunu duyduktan sonra da hazırlanışı geleceği için yarım yamalak notlar almıştı. Bunlar Lucy'nin anlayabileceği notlardı.

Profesör konuşmasını bitirince herkes kazanların başına üşüştü. Bazı öğrenciler -çalışkan olanlar- hemen yapmaya başlamıştı. Bazıları ise yanlarındakine danışıyorlardı. Ve tabi geneli Slytherin olanlar ise etraflarından kopya çekmeye çalışıyorlardı. Lucy bu görüntüyü umursamayıp yapmaya başladı.

İlk olarak kazandaki suya baktı ve altını yaktı. Anladığı kadarıyla kaynaması ve renk değiştirmesi gerekiyordu. Kısa süre içerisinde renk değişirken ateşin hararetini biraz kıstı ve içine otibik solucan sümüğünü döktü. Bunu yaparken çıkardığı sesler birkaç öğrencinin ona dik dik bakmasına sebep oldu. Onlara gülümseyip omuz silktikten sonra devam etti. Yine bekleyeceğini biliyordu. Tahmin ettiğinden de sıkıcıydı bu iş. Tam altını kapatıp dersten çıkmayı düşünürken rengin turuncuya döndüğünü farketti. Kaynayan suya sonunda dermiş gibi baktıktan sonra kurutulmuş ısırgan otlarını kattı. Şimdi karıştıracaktı. Karıştırdı, karıştırdı, karıştırdı. Etrafından gelen seslerden bazıları mutluluk sesleriydi. En sevmediği ses. Aptal Hufflar diye geçirdi içinden. Mutlu olmak yıllar önce bıraktığı birşeydi Lucy'nin. Çok saçma geliyordu. Bu sesi duyması bile onu çok derinlere götürmüştü ve bi anda dikkati dağılmıştı. Çok karıştırmasından kaynaklı bir taşma meydana gelecekken son anda kazanın altını kıstı. Oh be. Renk yeşilden maviye dönmüştü. Şimdi yapacaktı. Kağıtlarına şöyle bir göz attı. Şimdi sıra ezilmiş yılan dişlerindeydi. Yılan Dişleri. Slytherin'in sembolü'ydü yılanlar. Onların katledilmesi ve saçma iksir derslerinde kullanılması büyük ahmaklıktı. Bunları düşünürken tekrar karıştırmaya başladı. Uzun sürmemesini diliyordu ve dileği kabul oldu. Renk kısa sürede maviden pembeye dönüştü. Eline aldığı kirpi dikenlerini tam kazana atacaktı ki son anda aklına birşey geldi. Kazanın altını kısmalıyım. Aklından geçen bu sözleri kağıtlarına bakarak destekledi. Eğer unutsaydı ortalık fena hale gelecekti. Ateşi kıstıktan sonra kirpi dikenlerini kazana döktü. Renk turuncuya dönerken haşlanmış boynuzlu sümüklü böcekleri de kazana attı. Böylece son malzemeyi de kullanmış oldu. Şimdi biraz karıştırıp rengin turkuaz olmasını bekleyecek daha sonra da ateşi çoğaltıp kırmızıya döndürecekti.

Aklında ki döngü kısa sürede gerçekleşti ve iksir hazır hale geldi. Şimdi onu tüpün içine koyması gerekecekti. Eline aldığı kepçeyle bunu ger.ekleştirdikten sonra tüpün tıpasını kapattı. Üzerine adı yazan bir etiket yapıştırdıktan sonra hemen kitaplarını alıp yola koyuldu. Tüpü profesörün masasına bırakırken aklında kaç alacağına dair sorular vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Calbert R. Tallon
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Calbert R. Tallon


Lakap : Rad, Cal falan.
Nerden : Canımın istediği yer
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 30
Kayıt Tarihi : 05/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Empty
MesajKonu: Geri: 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-   1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Icon_minitimeÇarş. 20 Nis. 2011, 13:47

''Wyatt!!!!! Kardeşinin kendini uçurumdan atması gözlerinin özünde olmuştu ve o sadece bağırabilmişti. Hiçbirşey yapamamıştı. Vücudundaki kanın çekilişini hisseden Calbert yere yığıldı. Kardeşi ölmüştü. Oda ölmeliydi. Ölüyordu...

Uyandığında terler içindeydi Calbert. Rüyasında kardeşi'nin kendini öldürdüğünü görmüştü. Yutkundu. Rüyaları çoğu zaman çıkardı. Ama bu sefr çıkmayacaktı. Çıkmamalıydı. Neden böyle birşey gördüğüne bir anlam veremedi. Düşünmek istemiyordu. Kalktı ve duşa doğru yürüdü. Saatin önemi yoktu. Tanrı aşkına şuan hiçkimsenin önemi yoktu. Soğuk suyu açıp tüm vücudunun suyla ıslanması ona iyi gelmişti. En azından gördüğü rüyadan sonra kendine gelecekti. Beş dakika böyle durduktan sonra iyice üşümüş ve kendine gelmişti. Suyun sıcaklığını ayarlayarak bir on dakikasını daha duşta geçirdi. Güne böyle başlaması pek de iyi olmamıştı. Herneyse. Duştan beline sardığı havlusuyla çıktı. Elleriyle de saçlarını kurutuyordu. Saate bakmadan kendini yatağın üzerine bıraktı ve o anda rüyası tekrar gözünün önüne geldi. Çocuklukları, masum kavgaları... Bunlar gözlerinden yaş gelmesine sebep olmuştu. Wyatt'ın öleceğini daha önce hiç düşünmemişti. Düşünmek de istemiyordu. Düşüncelerinden sıyrılmak için kafa salladı. Duvara odaklanmak istiyordu. Boş boş düşünmek için. Birden duvardaki saat gözüne takıldı. 1 saate ders başlayacaktı. Hiç de gerek yoktu ama hazırlanması gerekti. Belki de böylesi kafasını dağıtması için iyi olacaktı. Yatağından kalkmadan açık dolabına baktı. Gelişi güzel giyinecekti. Yatağından kalktı ve üzerine kareli gömleklerinden birini giydi. Düşük bel kotunu da geçirdikten sonra ayağına botlarını giydi. Paçasının biri botunun üzerinde kalmıştı. Tam sevdiği gibi. Aynanın karşısına geçerken saçını önce tarayıp sonra waxla şekil verdı. İşte olmuştu. Boy aynasına bakarken bir anlık gerçekten yakışıklı olduğu düşüncesi geçti aklından. Aynanın başından gülümseyerek saate bakan Calbert'in 15 dakika kaldığını görünce gözleri büyüdü. Gryffindor pelerinini üzerine geçirdikten sonra masanın üzerindeki defter ve kalemlerini alıp yola koyuldu.

Kısa süre içinde sınıfa vardığında hızlıca içeri daldı. Sınıfa girmesi biraz gürültülü olduğu için çoğu kişi ona baktı. Ve ardından bir sürü kızın iç çekişleri. Sabah sabah. Bu bakışlardan pek hoşlanmasa bile kibarlığüını bozmayavaktı. En şirin gülümsemesini takınıp omuz silkti. Boş yerlerden birini gözleriyle aramaya başladığında birkaç kızın yanındakileri ittiğini gördü. Bu onu gülümsetmişti. Bazı kızların neden böyle olduğuna anlam veremiyordu. En önde tenha olan bir yerlere otururken arkadan fısırtıları duyar gibiydi. Kulaklarını etrafa kapadı ve defterini açıp eski konuya baktı. Daha okumaya yeni başlamıştı ki profesör sınıfa girdi. Onun girmesiyle bütün ses kesildi. Profesör de hemen konuşmaya başladı.
"Yerlerinize sıkışmış vaziyette oturduğunuz için üzgünüm. Lakin birbirlerinizle daha iyi anlaşmanız, tanımanız açısından yılın ilk derslerinin toplu olacağını uygun gördüm. Bilmeyenleriniz için kendimi takdim edeyim. Ben okulun müdiresi Katherine Swynfor aynı zamanda sizlerle İksir Dersini işleyeceğiz... Sıranızda bulunan bir takım otlar ve şişelerle Yanık İksiri'ni yapmaya çalışacaksınız. Ben yaptıktan sonra kitaptaki talimatlara uyarak deneyebilirsiniz. Bilimin püf noktalarını, iksir sanatını öğrenmek için buradasınız. Burada asa sallamak olmadığı için, çoğunuz bütün bunların büyüyle alakası olmadığını öğreneceksiniz. Buğular saçarak usul usul kaynayan kazanın güzelliğini, beyni büyüleyerek, duyguları tutsak ederek, insan damarlarından süzülen sıvıların, ince gücünü anlamanızı beklemiyorum... Size ünü şişelemeyi, zaferi imbiklemeyi, ölümü bile durdurmayı öğretebilirim." Demek yanık iksiri. Calbert profesörün bu dediğini başaracağına inanıyordu. Oldukça çalışkandı zaten. Profesör tekrar konuşmaya başladığında can kulağıyla dinleyen Calbert profesör'ün anlatacakları bittiğinde herkesle birlikte kazanların başına yöneldi. Yapacaklarını biliyordu. Bu konuya daha önce iksir kitabında göz atmıştı. Kazanın ateşini yakıp içindeki suyun renk değişimini bekledi. Sırayla bütün herşeyi yaptıktan sonra renk kırmızı olmuştu. Kepçeyle tüplerden birine koyup profesör'ün yanına gitti. Onun yanından ayrılmadı ve konuşmaya başladı. ''Profesör yanık iksirini anlattıklarınız ve uygulamalı bilgilerimle karıştırıp yaptım. Umarım yapabilmişimdir. Birdahaki dersimizde görüşmek dileğiyle. Hoşçakalın. Bu haraketi profesörü gülümsetmişti. Profesör sıcak bir gülümsemeyle Calbert'i selamlarken Calbert eşyalarına yöneldi. Kapıdan çıkarken önceden çalışmış olduğu için mutluydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cynthia Aristide
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Cynthia Aristide


Mesaj Sayısı : 695
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 09/12/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Empty
MesajKonu: Geri: 1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-   1. Dönemin 1. Dersi-Toplu- Icon_minitimeÇarş. 20 Nis. 2011, 15:15

Lorelei Aurel:Derse olan ilginin çokta olmamasına rağmen basit gibi gözükse de yapımı zor olan Yanık İksiri'ni istediğim şekilde yapmış olman beni şaşırtmadı değil Lorelei. Çalıştıkça iyi bi öğrenci olacağından şüphem yok. Lakin bir dahaki sefere kendi masanı temizleyip toplamadan bırakmamayı öğrenmen için puanından ve dolayısıyla binandan 10 puan düşülecektir.

Alınan Not: 80


Arinna Lucy Warren:Yaptığın iksir başarılı Lucy. Renginde hiç bir problem olmasa bile akışkanlığı ve kokusu istenilen gibi değil. Fakat gayet başarılı bir çalışma olmuş. Geleceğinin parlak olduğu kesin.

Alınan Not: 85

Calbert R. Tallon: Kendi dersim dışında diğer derslere olan ilginin ve çalışmanın farkındayım Calbert. Sıcakkanlılığın da gözümden kaçmış değil. Gayet başarılı bir iksir. Binana puan kazandıracağından şüphen olmasın

Alınan Not: 90

yıldız Ders bitmiştir. 12 Nisandan sonra rp bırakanlar derse geç kalmış sayılacaktır. Kendi puanlarınızı ve binalarınıza getirmiş olduğunuz puanları duyurular kısmında görmüş olacaksınız.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
1. Dönemin 1. Dersi-Toplu-
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: