Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Victorola Salvatore

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Victorola Salvatore
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Victorola Salvatore


Mesaj Sayısı : 14
Kayıt Tarihi : 19/03/11

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Victorola Salvatore Empty
MesajKonu: Victorola Salvatore   Victorola Salvatore Icon_minitimeC.tesi 19 Mart 2011, 19:22

Kullanıcı Adı Soyadı: Victorola Salvatore
Karakteristik Özellikleri: Lider ruhlu bir kızımız bu Vic. Başkalarını da düşünür ama ortada bir gruplaşma varsa hep en başta olmak ister.Aklına koyduğunu muhakkak yapar inatçıdır da. Elinden geleni ardına koymaz bu konuda. Arkadaşlarına çok değer verir. Son derece sadık ve uyumlu bir arkadaştır. Zeki olduğu kadar cesurdur da.
Tercih edilen sınıf: V. sınıf
Kısaca Aile Geçmişi: Babası Gryffindor annesi Hufflepuff safkan bir büyücü.
Örnek Rol Oyunu:



Bıçak kadar keskin bir soğuk, gece kadar karanlık bir gökyüzünün olduğu bir sabahtı. Güneş, birkaç saat önce yüzünü göstermiş olmasına rağmen gökyüzü normal kızıllığında değildi. Aksine güneş hiç doğmamış gibi kapkaranlıktı. Nefes alıp verişinde dışarı çıkan nefesin donmamasına şaşıyordu Vic. Montuna sıkıca sarılmış ormana doğru yürüyordu. Kimse o ormandan geçmek istemezdi. Yırtıcı hayvanlar, iğrenç böcekler ve geçilemeyecek kadar dar yollar olduğunu herkes bilirdi. Ama Vic her sabah o ormandan karşı tarafa, anneannesinin yanına gitmek zorundaydı. Başlarda çok zorlansa da bir süre sonra alışmış, ormanın güzelliklerini yavaş yavaş keşfetmeye başlamıştı. Anlatıldığı kadar korkunç bir orman değildi. Kimseyi yutup yok ettiği falan yoktu. Eğer bakmasını değil görmesini bilirseniz harika bir ormandı aslında. Sabahın kızıllığında ağaç dallarının arasından hafif hafif ormana vuran ışıkların büyüleyici ihtişamı altında kuşlarla dans ederek geçerdi ormandan Vic. Hiçbir zaman korkmamıştı bu ormandan. Kimi zaman gecenin köründe bile çıkıp rahatça dolaşabiliyordu artık. Ormanın içini avucu gibi bilmesinden kaynaklanan bu rahatlık bu sabah Vic’te yok gibiydi. Havanın normalden fazla karanlık olması onu bir hayli huylandırmıştı. Bu onun için pek sorun değildi el feneri vardı fakat yirmi metre ileriden görülebilen ormanın üstündeki koyu gri bulutlar onun için asıl sorundu.


Daha önce hiç böyle bir manzarayla karşılaşmamıştı Vic. Pek çok kez Yağmur yağarken ormandan geçmişti. Çamura batıp çıkmış, yağmurdan kaçan yılanların deliklerine kaçışını görmüştü. Fakat bu sabahki bulutlar kadar koyu ve yoğun bulutları hiç görmemişti. Bunların yağmur getirmediğinden adı gibi emindi. İçinde bitmek bilmeyen bir huzursuzlukla ormana adımını attı. Her sabah özellikle üzerine basmaya özen gösterdiği yaprakları olabildiğince az çatırdatarak yürümek istiyordu bu sabah. Nefes alışverişini bile yavaşlatmış, adımlarını hızlandırmıştı. Beş adım attıktan sonra arkasını kontrol etmeyi ihmal etmiyordu. Eli boynunda, babasının ona verdiği kolyeyi tutuyordu. O kadar çok sıkıyordu ki kolyeyi, tüm vücut ısısını ona aktarabilirdi. Babası ona beş yaşında vermişti şekli yırtıcı bir aslanı andıran bu kolyeyi. Önce neden verdiğini, niçin şeklinin aslana benzediğini anlamamıştı. Fakat birkaç yaş daha büyüdükten sonra babası ona her şeyi açıkladığı zaman içindeki heyecanla beraber olayın tüm sırrını da çözmüştü. Her zaman meraklı bir kız olmuştu Vic. Yerinde duramayan küçük, meraklı bir kız. Büyüdükçe merakı kaybolmamış fakat yerini birazcık da cesarete bırakmıştı. Korku nedir bilmeden her şeyi yapabilirdi Vic. Ama bu sabah, bu sabah çok farklıydı. Vic ilk defa bu kadar çok korkuyordu.

Ormanın çıkışına birkaç adım kalmıştı. İçi biraz daha rahatlamış bir şekilde ağaçların arasından yürüyordu Vic. Onu takip eden bir kuşa her ötüşünde eliyle sus işareti yapmaktan usanmıştı. Kuşsa aksine hiç susmuyor, ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ama Vic durup onun ne anlattığını çözecek kadar zamanı olmadığını biliyordu. Adımlarını biraz daha yavaşlatmıştı ama hala yaprakları çatırdatmamaya özen gösteriyordu. Arkasını tekrar kontrol etmek için döndü. Yolun başından beri oldu gibi karanlık ağaçlar ve büyük yaprak yığınları dışında hiçbir şey yoktu. Derin bir nefes aldı. Kafasını çevirmesiyle beraber yukarıdan önüne ne olduğunu çözemediği büyük bir cismin düşmesi bir oldu. Birden bir adım geriye sıçradı Vic. Önüne düşeni karanlıkta göremiyordu. Feneri yavaşça cisme doğru tuttu. İlk gördüğü şey bir ayakkabı olmuştu. Bir adım daha geri gitti Vic. Önündeki cismin tahmin ettiği şeyin olmaması için Tanrı’ya delicesine yalvarıyordu. Feneri hareket ettirdikçe bacakları ve kolları gördü. Artık yalvarmasının bir önemi kalmamıştı. Hızlıca feneri adamın yüzüne doğru tuttu ve eliyle büyük bir çığlığı bastırdı.

Babası tam karşısında boğazı kesilmiş bir şekilde yatıyordu. Hemen elini arka cebine götürdü fakat bir terslik vardı. Asası orada yoktu. Kalbinin atışları beyninde yankılanıyordu. Feneri arkasına çevirdi fakat hiçbir şey yoktu. O zaman o kahrolasıca asa nereye kaybolmuştu? “Sakin olmalısın Vic, sakin.” Kendi kendini yatıştırmaya çabalıyordu umutsuzca. Elini boynundaki kolyeye götürdü ve sıkıca tuttu. Gözlerini kapatarak kolyeyi sivri kısımları derisini delecek kadar fazla sıktı. Yaşlı gözlerini açarak babasının yattığı yere baktı. Bu sefer çığlığını içinde tutamadı fakat olabildiğince kısık bir sesle ciyakladı. Babası yerinde yoktu. Kendi etrafında sanki onu her şeyden koruyacakmış gibi fenere sıkıca tutunarak dönmeye başladı. Neler oluyordu burada? “Kim var orada?” Yaprak çatırtılarının geldiği yöne feneri doğrulttu. “Bu sesi çok seversin değil mi Vic?” Adını bilen bu adamdan korkmuyordu ama son derece huzursuz olmuştu. Kim olduğunu soramadan büyük bir ışık kümesiyle tam karşısında belirdi adam. Vic’in bakışları direk adamın delici mavi gözlerine kaydı. Bu gözleri çok iyi tanıyordu. Başını iki yana hafifçe salladı ve dişlerini sıktı. “Olamaz, olmamalı, bunlar bir rüya olmalı!” Düşündüklerini dışa vurmadan içinden haykırıyordu Vic. Adam Vic’e aralarında birkaç adım kalacak derecede yaklaştıktan sonra yüzüne ukala bir gülümseme yayıldı. “Beni özledin değil mi Vic? Hadi itiraf et.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aurélien Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Aurélien Rhodanthe


Lakap : bells
Mesaj Sayısı : 1158
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı: 0/0

Victorola Salvatore Empty
MesajKonu: Geri: Victorola Salvatore   Victorola Salvatore Icon_minitimeC.tesi 19 Mart 2011, 19:38

Gryffindor V. Sınıf

Yıldız seviyeniz : ****

Sihirli günler..!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Victorola Salvatore
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: