Brooklyne Edmanda
22
DW Revir Bölümü Baş ŞifacıTek başıma olmaktan sıkılıyordum.Periler tek başına mı kalırdı? Hem Lider'im neredeydi?Bu soruların cevaplarını bilmiyordum...Korkuyordum.Sadece korkuyordum.Üstelik ayak seslerini duyunca daha fena korktum.Ormanın içinde çalı ve yere düşmüş yaprakların iç açıcı ama bir o kadar da korkunç bir senfonisi olan seslerini işitiyordum.Kuşlar uzaklaşıyordu sanki....Kargalar ötmeye başlamıştı.Kartallar uçuşuyordu.Hava çok serinlemişti yüzüme tokat gibi çarpıyor, kulağımı tırmalıyordu...Ah, dur biraz.Kulağımı tırmalayan Ormanın neşesiz senfonisi değildi...Birisi iğrenç bir şekilde şarkı söylüyordu.En yakın ağacaın tepesine çıktım.Korkudan başka birşey hissedemiyor, öleceğimi biliyordum.Ama haksız çıkmıştım.Sadece bir öğrenciydi...Yani genç idi..Ama o da koşuyordu.Sonra ağacın sallandığını hissettim.Aşağı bakamıyordum.Kötü birşeyle karşılaşacağımı adım gibi biliyordum.Ah evet, adım Brookylne idi.Neyse...
'' İn aşağıya Brooklyne Edmanda '' sesleri gelmeye başlamıştı.Kendi kendime
'' Sadece kötü bir rüya.Orada birisi yok ve ben ağacın tepesinde değilim. '' diye alıştırmaya başladım.Ama kendimi o kadar kaptırmıştım gibi yere düştüğümün farkında değildim.
Gözlerimi açtığımda başımda feci bir ağrı hissediyordum.Sırtım sanki bir sürü arı yemiş gibi zonkluyordu.Yattığım yerden doğruldum ve sırtımı soğuk solgun ve tırtıklı duvara yasladım.Batmıştı ama aldırmadım.Şuan da benim için başımdaki birisi çivi çakıyormuş gibi olan ağrıydı.Kafamı ovdum.Gözlerimi kırpıştırdım.Burası neresiydi.tek kaşımı kaldırarak ve tökezleyerek duvara dayana dayana ayağı kalktım.Kafamı iki yana salladım.Gerçekten kötü bir rüyaydı.Gerçekten(!).
'' Nihayet kendine geldin Edmanda '' dedi kalın bir adamın sesi.Kafamı kaldırıp baktım.Siyahlar içinde görünmez biriydi.Gözlerine bakmak için ayaklarımın ucunda yükseldim.Çok uzun boyluydu ve görünüşe bakılırsa kaslıydı.Gözlerine baktığımda o maviliğin içinde derin sularda kaybolmuşum gibi hissettim.Ama o gözleri soğuk ve acımasız bakıyordu.Gözleri iri de değil di küçük de değildi.Bence tam kıvamındaydı...Nihayet konuşabilecek duruma geldiğimde omzumu dikleştirerek.
''Sen kimsin?'' dedim.Aslında şuan için sorulacak en akıllıca soruydu.Soğuk gözleri benim kahverengi ve sıcak gözlerimi buldu.İkimizin bakışları ılıktı.Ama gözleri dışında yüzü tamamen kapalıydı.
'' Beni tanımalısın kadın.'' dedi.Tam iskoç aksanı vardı.Ona gözlerimi kısarak baktım.
''Bak dostum, kimsin bilmiyorum ama ben bir kadın değilim dişi bir periyim.'' dedim.Ben de kadın derken onun aksanını taklit etmiştim.Kahkaha kopardı.
'' Kimin umrunda.Ne de olsa bir kadınsın.Dişi ile kadın aynı şey!'' dedi aynı aksanla.Kafamı salladım.Gözlerimden okumuş gibiydi.Sı-kıl-mış-tım.Eliyle bana ''gel'' işareti yaptı.Onu takip etmekten başka bir seçeneğim yoktu.İç çektim.Bu çocuk son derece karizmatik duruyordu.Gözlerinde kayboluyordum.Onda beni çeken birşey vardı.Ama bu öyle bir çekim değildi.Aşk değildi bu...Farklı bir çekim hissiydi...Ve bu beni korkutuyordu.Onu hiç tereddütsüz takip ederken beni nereye götürdüğü hakkında birşey düşünmemiş, düşünememiştim....Sonunda geniş bir salona çıktık.Tavan altın kaplamaydı.Ve örgü desenleri vardı.Duvarlar da elmas kaplamalıydı.Aynı desenler duvarda da vardı.Parke vardı.Halı da gümüşi bir renge sahipti.Ve son derece ''kocaman'' dı.Altından olan masada (ve son derece ''kocccammmann'' ) tek bir kişi oturuyordu.O da uzun boylu bir kadındı.İskoç olmalıydı.Çünkü aksanı İskoç idi.
''Hoşgeldin, Brooklyne Edmanda.'' dedi nazik bir ses tonuyla.
''Hey, yanımdaki adama söyle bana nazik davransın'' diye sitem ettim.Kadın güldü.
''Ah, benim sevgili eşim Leonard adına özür dilerim, Brooklyne'' dedi.Güldüm.Leonard gözlerini çevirdi.
''Ayh, kadın.Biricik eşimin adı Leydi Jacqualine'ye beni mi şikayet ediyorsun?'' dedi.Etraftaki şövalyelere baktım.Aynanda omuz silktiler.Ben de kendimi iç geçirmemek için zor tutuyordum elbette.Ve son anda sanki yüzyıllardır (bizim yüzyıl sizin 1 yılınız gibi birşey.Her neyse karıştırmayın (
nefes vermiyormuşum gibi nefes koyverdim.Leonard ve Leydi Jacqualine bana aynı anda gülümsedi.Bende gülümsedim.
''Pekala, Leonard ve Leydi Jacqualine, ben neden buradayım'' dedim.Leydi'nin ve eşinin yüzü soldu.Leonard İskoç aksanını sürdürerek:
''Bak, kadın.Şu son zamanlarda takıldığın ormanda birşey veya bir kişi seni izliyor.Ve niyetinin iyi olmadıığı belli.'' diye söze başladı.Eşi, Leydi Jacqualine devam etti.
''Birkaç perinin başına da böyle bir olay gelmişti.Ve hepsi öldüler.Hiçbirini koruyamamıştık.Bu yüzden seni, Brooklyne...Seni koruma altına aldık.Birkaç hafta burada kalmalısın.'' dedi.Kafamı öne salladım.
'' Ah, şey burası fena bir yere benzemiyor.Ama bu ne tür bir tehlike?'' dedim.Leonard omzumu sıvazladı.
'' Şey.Bunu sana açıklayamayız, kadın.'' dedi.Ben de onun İskoç aksanını taklit ederek:
''Evet evet...'Ayh, kadın sana bunu söylersek başın belaya girer' demek istiyorsun.'' dedim.Leydi Jacqualine kafasını öne arkaya salladı.Leonard'da aynı şekilde salladı.Bir şövalye de bana eşlik ederek kalacağım yere götürdü...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Girdiğim odanın tavanı gümüşi bir renktendi.''Koccaman'' bir odaydı.Yatak masmaviydi.Halıda bembeyazdı.Parkeler vardı.Duvarda peri resimleri vardı.Sanırım onlar benim atamdı.Her neyse.Gözlerimi farklı yerlerde gezdirdim.Mavi bir bilgisayar vardı.Bir de makyaj masası vardı...(Her kadının/perinin yanında olması gereken şeyler.Hi-hi)Duvar da maviydi.Gümüşi tavan ile korkunç derece güzel durmuştu.Dev gibi bir pencere vardı.O da son derece büyük bir balkona açılıyordu.Söylememe gerek var mı bilmem ama balkonda maviydi.Ben balkona gitmeye karar vermiştim.Çıplak ayaklarımla ve bembeyaz kıyafetimle parlayan güneşin altında duran sıcacık balkonun tabanına adımımı attım.İlerledim ve en sonunda ucuna geldim.Çok yüksek değildi.Yani normal bir apartmanın 8. katı gibiydi...Havanın taze ve çiçeklerle dolu tatlı kokusunu ciğerlerime doldurdum.Artık yani en azından 1-2 hafta yanlız değildim.Kalmayacaktım.Aşağı baktım.Masmavi bir dere akıyordu.Ağaçlarla dolu yemyeşil orman vardı.Hem dün geceki kadar ürkütücü değildi.Kuşlar cıvıl cıvıldı.Aşağıya atlayıp uçmak istiyordum.Kanatlarımı açıp...Sonra birden bir ses bu güzel düşüncelerimi yarıda kesti...
''Kadın ?'' dedi Leonard.Arkamı döndüm ve şaşırarak.
''Ah, şey.Leonard.Ben..'' dedim ama lafımı yarıda kesti.
''Ayh, kadın.Bana açıklama yapmak zorunda değilsin ben rahat mısın diye bakmaya gelmiştim'' dedi ve beni baştan aşağı süzdü.
''Ve, kadın.Gayet iyi görünüyorsun.'' dedi.Gülümsedim.
[color=violet]''Şey, teşekkürler Leonard.Gerçekten'' [
/color] dedim.Ve tekrar gülümsedim.Bana gülümseyerek o da karşılık verdi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Leonard ve Şövalyeler çıktıktan sonra mavi gökyüzüne baktım ve anın keyfini çıkardım...Taa ki şatodan kaçana kadar.....
~~ SON ~~
Edit: Bunu bugün yazdığım bir rp'den aldım (: Umarım sorun olmaz