DW Profesörü Olmak için

DW de profesör olmak çok zor ve gösterişli bir iştir. Ancak bu zor görevde olmak isteyenler aşağıdaki formu eksiksiz doldurmalıdır. Sadece kendi ırkınız için profesör olabileceğiniz gibi ortak derslerede profesör

Büyücü Profesörleri
Kadim Büyü Profesörü - Nathaniel J. Ablow
Büyü Kullanımı Profesörü -Annuska Németh

Vampir Profesörleri
Güç Kontrolü Profesörü
Kan sanatı Profesörü

Elf Profesörleri
Elf büyüleri Profesörü : Feronia
Yıldızları okuma Sanatı Profesörü: Calypso De'Lapore

Şekil Değiştirici Profesörler
Rahat Dönüşüm Profesörü
Güç kullanım Profesörü : Freja Hendriksen

Peri Profesörleri
Suyun güçleri Profesörü : Lydia Iris Gloom
Görsel Denge Profesörü

Ortak Dersler:
Antik Tarih:
Barış sanatları:
Şiir Ve edebi metinler:
Aritmetik:
Savunma sanatı: (Dolu)
Müzik: (Dolu)

Bırakacağınız rpden en az + 3 yıldız almalısınız. Başvuru;

Kod:

Karakter adı:
Irkınız:
Hangi ders:
Ders için yeterli olacağınızı düşünüyormusunuz:
Örnek rp:

Karakter adı:Nathaniel J. Ablow
Irkınız:Büyücü(bilmiyorum belirlendi mi ama)
Hangi ders:Kadim Büyü Profesörü
Ders için yeterli olacağınızı düşünüyormusunuz:HP serisini ve fantastik birçok seriyi okuduğum için evet düşünüyorum.
Örnek rp:
-Sicil adasından, Venedik'e doğru uzanan yolculuğu,
beraberinde bir çok mücadeleyi de getirmişti. Şu dönemde, aforoz
edilmiş ve amazon kadınlarına sığınmış bir topluluğun yegane amacıydı
zaten verdikleri mücadele. Böyle düşünmek mantıksızdı. Mücadelenin açık
adresi belliydi; Vatikan. Ve insanların güçlü inanç duvarları arasına
sinmiş, sözde tanrı ve onun dünyada vücut bulmuş hali ; papa. İnsanların
kanını içen, iliklerini kemiren bir canavardan farksızdı papa. Yine de
fazla zorlayıcı bir iş olmasa gerekti. Karanlığa gömülmüş bir yığın
beyni, gerçek olmayan bir inanç ışığı etrafında toplamak, fazla uğraş
gerektirmiyordu Helen'in fikirlerine göre. Asıl uğraş, gözlerini
körlemesine gerçeklere kapatmış, örümcek ağlarına bürünmüş milyonlarca
zihniyete gerçekleri göstermekti. Bu mücadele uğruna çırpınan topluluğun
faaliyetleri, hem dinden hem de insanlıktan aforoz edilmeye sebebiyet
vermişti

İnsanların gözlerini açmak boynumuzun borcudur bundan böyle

düşüncesi,
yol boyunca güç vermişti Helen'e. Vaziyeti gereği, farklı rollere
bürünmek onun için artık basit bir uğraştı. Uzun zaman önce tanıştığı
tüccar bir ailenin, sözde kızı rolüne bürünmüştü bu defa. İtalya
yakınlarındaki adalardan, Venedik'e doğru yol alan tüccar gemilerinden
birinde yaptı yolculuğunu. Yolculuk sırasında, tüccarın asıl kızıyla
uzun bir söyleşi yapmışlardı. Aslında bu kız, belki de bünyesinde
monarşiye karşı derin bir nefret besleyen, fakat papanın
dayatmalarından, tehditlerinden ve keskin zekasından korkup, tüm bu
duyguları sineye çeken halkı temsil ediyordu. Papaya ve tanrıya
gönderdiği her yakarış, içinde isyanı da öfkeyi de barındırıyordu
beraberinde. Bu kızda ve şu zamana kadar tanıdığı halkın büyük bir
kısmında umut ışığını görmüştü Helen. Tek gereken, korku zincirlerini
kırmaktı zavallı halkın. Bu zincirleri kıracak mutlak güç, kardeşliğin
avuçları arasındaydı. Nefes aldığın sürece, umut vardır sözlerini
geçirdi aklından.Gücünü kaynağı, kendine ve kardeşliğe olan sarsılmaz
güveniydi. Helen'e umut aşılayan bizzat bu kardeşlikti. O da bir
zamanlar, zavallı sığıntı halktan farksızdı.

Ufak gemi, Venedik
kıyılarına yaklaştıkça, Helen de, yavaş yavaş toparlanmaya başlamıştı.
Tüm eşyalarını, beyaz cüppesinin görünmeyen bir dolu cebine
tıkıştırmıştı. Saklamaya gerek duymadığı tek parça, abanoz odunundan
yapılma, cilasız ve şekilsiz bir asaydı. Bu asayı, seneler önce Sri
Lanka'da tanıştığı bir marangoz tarafından yaptırmıştı.Fakat asasında
güçlü bir büyü ruhu saklanmaktaydı. Asanın ucunda belli belirsiz,
kristal bir top mevcuttu. Helen'in sesiyle söylenecek büyü sözleri
tarafından asıl işlevine kavuşurdu. Fakat asa şimdilik, Helen'in topal
bacağına destek olmak amacıyla yanında bulunuyordu. Başka bir deyimle ,
tüccarın topal kızının bastonuydu.

Limanlardan birine nihayet
yaklaştılar ve malları kıyıya indirdiler. Limanda bir düzine kadar
devriye askeri mevcuttu. Kafasına örttüğü keten kumaşı, burnunun üzerine
kadar çekti ve aksak adımlarla kıyıda biraz yürüdü. Devriye
askerlerinden epeyce bir uzaklaşınca, kafasındaki kumaşı ve cüppesi
altına gizlediği bel çantasını çıkardı.Askerleri görüş alanından tamamen
çıkarınca adımlarını sıklaştırdı. Devriyelerin olmadığı, terk edilmiş
gibi görünen bir mahalleye saptı. Sokaklarından ve her köşe başından
yayılan pis kokular, yolculuk sırasında yediği tüm yiyecekleri ağzına
kadar getirmişti. Kendini toparladıktan sonra, dar bir sokağa saptı ve
on adım kadar ilerledi. Sokağın sonlarına doğru, harap olmuş , derme
çatma bir evin, çürümüş ahşap kapısını tek bir tekmeyle yere serdi.
Sanki mahalledeki tüm kokunun sebebi bu evmiş gibiydi. Öyle ki,
içerideki çürümüşlüğün kokusu bayıltacak türdendi. Evin ortasında
bulunan odanın sağ duvarına yerleştirilmiş, üzeri tozla kaplı ve kara is
lekeleriyle dolu sömineye doğru yöneldi. Şöminen sağ kısmında kalan
beyaz bir tuğlaya bastırdı eliyle ve geri çekildi. Bir kaç saniye sonra,
şömine büyük bir gıcırtıyla ikiye ayrıldı ve üzeri kare şeklinde bir
tahta parçasıyla kapanmış, demir kapak gözler önünde belirdi. Ağır
tahtayı tek bir hareketle yana fırlattı ve demir kapağı kaldırdı.
Karanlığa doğru inen ve ucu kesinlikle buradan gözükmeyen bir merdiven
çıktı kapağın hemen altında. Asasını sıkı sıkı tuttu ve 'Shirak!' dedi.
Büyülü sözün hemen ardından, asanın ucunda bulunan kristal küreden
gümüşî bir ışık yayıldı ve karanlğa doğru kıvrılan merdivenlerin
başlarını aydınlattı. Sessiz adımlarla merdiven basamaklarından birer
birer indi. Yer altı dehlizlerini andıran bir hol çıktı ortaya
merdivenlerin sonunda. Duvarlar koyu griydi ve yosun tutmuştu. Asasından
yayılan ışık sayesinde holün sağ tarafına doğru yöneldi. 7 metre kadar
ilerledikten sonra, zar zor görülen, koyu ahşaptan yapılma kutuyu
andıran , duvara sabitlenmiş bir nesne gördü. Bu, kutsal kasenin
soğukluğunu teninde hisseden her beden için yapılmış büyülü bir kilitdi.
Helen, zarif elini kutuya yerleştirdi ve bir iki adım geriledi. Bir kaç
saniye sonra, duvar ikiye ayrılıp, geniş bir salona doğru açıldı.
Salona en son gelen Helen'di. Çünkü çoktan Ezio ve Selahadddin gelmişti
ve geniş masanın iki ucuna yerleşmişlerdi. Yüzüne geniş bir gülümseme
konduran Helen, masanın hemen yanında durarak

"Selam olsun size kardeşlerim"

dedi
gür bir sesle. Selahaddin ve Ezio, ayağa kalkarak selamına karışılık,
yumruklarını göğüslerine bastırdılar ve hafifçe eğildiler.Selamlarına
karşılık, o da başını biraz öne eğdi.Şu selamlaşma faslı son bulduktan
sonra Helen, beyaz cüppesini, maun ağacından yapılma, uzun askılığa
bıraktı ve asasını aynı büyülü sözleri tekrarlayarak, kapattı. Geniş
masanın, ona ayrılan sandalyesine yerleşti. Yüzüne ciddi ve aristokratik
bir ifade yerleştirdi. Ardından otoriter bir sesle;

Sicil
adasından size selam getirdim kardeşlerim. Kadim dostlarımızdan. Fakat
orada bulunduğum süre içerisinde, kötü haberlerin fısıltısı ulaştı
kulaklarıma. Kulağıma çalınan haberlere göre,küçük çapta bir Haçlı
Filosu, adanın sınırlarına kadar yaklaşma cesaretini göstermiş.Amazonlar
tehditkar biçimde savunmaya geçince, kıyılardan uzaklaşmışlar.
Aradıklarının neler olduğunu biliyoruz kardeşlerim. Tedbiri
sıkılaştırmanın zamanı geldi.

sözlerini sarfetti. Sesi
ister istemez, sonlara doğru yükselmişti. Gözleri her kelimenin ardından
daha da büyüdü, daha da korkunç bir hal aldı. Masaya, yumruk şeklinde
sıktığı ellerini sertçe koydu ve diğerlerinin cevap vermesini bekledi.
Bu bekleyiş sırasında düzenli nefeslerle, sinirini yatıştırmaya çalıştı.
-

*Bu arada diğer bölümünde mi belirtmeliyim bilemiyorum ama tekrar ölümsüz olabilme şansım var mıdır? Büyücüler ölümsüz mü onu da bilmiyorum hoş

Onaylandı.

Yıldız seviyeniz : ******

Not: Bütün ırklar ölümsüzdür.

Önceden Vassa olanlar büyücü olabilir ancak şart yoktur şimdiden söyleyeyim

Karakter adı: Lydia İris Gloom
Irkınız: Peri
Hangi ders: Suyun güçleri Profesörü
Ders için yeterli olacağınızı düşünüyor musunuz: Evet yıldız puanım yetmiyor ancak umarım alınırım (:
Örnek rp:
Çocukken de hep buraya gelirdim.Bu tepeye oturur aşağıdaki nehri izlerdim. Nehri, nehirdeki balıkları ve onların etrafındaki tehlikeli büyük timsahları. Onları izlemeyi severdim. Normal bir çocuk değildim. Hiç bir zaman olamadım. Bir kız çocuğu olarak hep daha uslu daha sakin olmam beklenirken ben hep bir erkek çocuğu gibi davranırdım. Sürekli koşar, koşarken düşer ve bacağımı yaralardım. Annem hep benden bıktığını söylerdi. Ben asla bıkmazdım. En çok buraya gelmeyi severdim. Nedenini o zamanlar bilmiyordum ama sürekli buraya gelirdim. Beni buraya çeken bir şeyler olduğunu anlamıştım ama çözemiyordum.Yıllar sonra bunu öğrenecektim. Liseyi bitirdikten sonra tatile gittiğim yerdeki falcı kadınla tanıştıktan sonra buranın benim kaderim olduğunu anlayacaktım.
Lise henüz yeni bitmişti. Her zaman çılgın ve cesurdum ancak ilk defa bunu yapacak cesareti bulmuştum. Babamdan aldığım para, yiyecek ve bir kaç parça eşya alıp kendimi yollara atmıştım. Bütün kıtayı gezmek istiyordum. Koskoca adayı , Avustralya'yı karış karış gezmek istemiştim. Yaptımda. Bir çok ilginç deneyimlerim olmuştu bu gezide. Tek bir şeyin farkında değildim. Doğu Victoria'nın küçük köylerinden birinde tanıştığım bir kadın. Garip görünüşlüydü ve garip bir giyinme tarzı vardı. İlk görüşte ondan korkabilir çekinebilirdiniz ancak onu tanıdıkça ona ısınırdınız. O gün köye ilk girişimdi. Yemek stokum bitmiş yeni şeyler almam gerekmişti. Köyleri severdim. Köylüleride. Hep doğal şeyler yerler sağlıklı beslenirlerdi. Buralardan alış veriş yapmaya alışmıştım. Burada alışveriş merkezleri veya manavlar yoktur. Herkes evinin bahçesinde yetiştirir ve yine orada satar satacağını. Büyük bir köydü.Bir çok ev ve bahçe vardı. Çevreye bakınarak yürüyordum. Evleri ve bahçeleri gözlerimle süzüyor, yiyecek alacak yer bakıyordum.Bir an gözlerimin daldığını hatırlıyorum. Sonra çevrede hiç ev kalmayıncaya kadar yürüdüğümü fark etmiştim. Tam karşımdaki eski ama görkemli eve doğru yürüyordum. İstemsiz bir biçimde, sanki ayaklarım yolu biliyormuş gibi gidiyordum.Evin bahçe kapısı hafif bir gıcırdama sesiyle açıldı.Korka korka giriyordum içeri. Daha önce hiç böyle bir yere girmemiştim. Duvarlardaki örümcek ağları ve çatlaklar evi korkutucu yapıyordu. Bahçesi kuruydu. Kuru ve boş. Elim tam kapının üzerinde kapıyı çalacaktım ki kapı birden açılıvermişti. Arkasında ki kadın bana gülümseyerek bakıyordu.Kadının ağzından dökülen sözcükler beni şok etmişti.
"Hoş geldin kızım bende seni bekliyordum"
Benim geleceğimi nereden bildiğini soramamıştım. Bunu soracağımı anlamış gibi cevabını vermişti.
"Geç içeri. Her şeyi sana anlatacağım." Beni gülümseyerek içeri davet etmişti. Bu beklenmedik ancak sıcak karşılama içimi ısıtmıştı. İçeri girmeyi düşünmeden içeri girdiğimi farkettim.İçerisi dışarıdaki korkunç havayı taşımıyordu.Hoş ve egzotik bir ortam vardı. Çift kişilik bir koltuğun üstü mor bir örtüyle örtülmüştü. Üstü kağıtlarla ve tarot kartlarıyla kaplı bir tahta masa koltuğun önünde duruyordu. Tam karşında tek kişilik bir koltuk vardı. Duvarlarda odanın içi gibi sadeydi. Kadın beni büyük koltuğa oturtmuş kendide karşısındaki koltuğa oturmuştu.
"Buraya nasıl ve neden geldiğini merak ediyorsun kızım. Ama sabret anlatacağım. Seni buraya ben çağırdım. Kağıtlar seni çağırmam gerektiğini fısıldadı bana. Şaşırdın biliyorum. Sen kendi isteğinle çıkmıştın kendi gezine. En azından öyle sanıyordun. Seni buraya kaderini öğrenmen gerektiği için çağırdım. Sen çok değerli bir insansın kızım. Kaderin çok kıymetli. Tanrı senin için özel yazmış kaderini." Kadının söylediklerinin tek kelimesini bile anlamıyordum.Beni nasıl o çağırmış olabilirdi ? Ben kendim gelmek istememiş miydim? Ne diyordu bu böyle?
"Pardon ama ben dediklerinizden hiç bir şey anlamıyorum" Kadın yine sıcak gülümsemesini geçirmişti yüzüne.
"Biliyorum kızım gel benimle" Beni elimden tutmuştu içerideki bir odaya götürmüştü. Duvarlar kağıtlarla kaplı bir odaya. Ortasında tek bir masa vardı. Odada başka hiçbir eşya yoktu. Masanın üstü de duvarlar gibi kağıt kaplıydı.Kağıtların hepsinde aynı el yazısı vardı. Hepsini kendi yazmıştı. Yazdıkları şeyler beni anlatıyordu. Ve mitolojik bir kadını. Yazanlara göre kadın Avustralya'nın eski yerlilerinin Kraliçesiymiş. Bu kadının ismini ilk kez duymuştum. Ancak duyar duymaz içimden bir şeylerin kıpırdadığını hissetmiştim. Olanlara inanamıyordum.Cinua'nın içimde yaşadığını nereden bilebilirdim? Kadınının anlattığı her şeyi biliyordum. Hiç fark etmediğim halde biliyordum.Ve gösterdiği yeri de. Cinua'nın evini. Nehrin üstünde ki tepeyi. O tepeyi nasıl bilmezdim? Evimden daha çok gittiğim tek yerdi orası. Her şey yavaş yavaş açığa çıkıyordu ancak ben anlayamıyordum. Nasıl böyle bir şey olabilirdi? Eğer içimdeki Cinua'nın yaşadığını o anda hissetmeseydim buna asla inanamayacaktım. Kadının yanında çok kalamamıştım. Onun adını bile bilmiyordum ancak o benim her şeyimi biliyordu.
"Git güzel kızım.Git kaderini yaşa" Duyduğum son sözleri bunlar olmuştu.Oradan ayrıldığımda evime dönmüştüm.Tepeye gidip kazmaya başladım. Kazabildiğim kadar kazdım. Çağırdığım arkeologların da yardımıyla amacıma ulaşmıştım. Kayıp bir şehir bulmuştum orada. Kıtadaki ilk yerleşim yerini. Cinua'nın ülkesini bulmuştum. Ve tapınağını. Kendi tapınağımı. Şimdi Bir bedende iki can olarak yaşıyorduk onunla.
Yine tepede oturmuş derinlere dalmışken Cinua'nın sesiyle kendime geldim.
" Tapınağa git ve dua et. Kaderin yeni başlıyor"

Biraz kısa ve kötü bir rp ama umarım kabul olur (:

Onaylandı.

Yıldız Seviyeniz:*****

RP bırakmayıpta nyıldız seviyemi verirsem kabul eder misiniz?


NOT:Eğer yanlış birşey yaptıysam özürlerimi kabul ediniz.

Rütbeniz Hogwarts için alınmış bir rütbe. DW için ek bir karakterinizin olması gerekli.

Karakter adı: Alberta Bess Darmell
Irkınız: Elf
Hangi ders: Elf Büyüleri Profesörü
Ders için yeterli olacağınızı düşünüyormusunuz: Mutlaka
Örnek rp: ***

Bu arada Elf sıre resmim kalsa olur mu?

Doludur. Gelecek profesörümüz var.

O zaman şiir ve edebi metinler (:

Sevgili üyemiz;
Öncelikle ders rp'niz olmalıdır -örnek ders rp'si- İstediğiniz ders'te kolay olmadığı için seviyenizde eksiklik görüyorum. Ayrıca rütbelerinizi istediğiniz zaman değiştiremezsiniz. Bilginize.

Karakter adı: Catherine Russell
Irkınız: Peri- Lider
Hangi ders: Savunma Sanatı benim için ayrılmıştı.
Ders için yeterli olacağınızı düşünüyormusunuz: Ben dövüş ve savunma konusunda tam bir uzamanım. Kesinlikle yeterliyim.
Örnek rp: Yıldız seviyem: 6

Rütbeniz düzenleniyor.

x Freja Hendriksen
x Şekil Değiştirici, Leopar Kadın, Alfa.
x Güç Kullanımı Profesörü
x Sitede zaman geçirdikçe, kurguyu daha iyi anlayacağıma eminim. Ondan sonra da her şey harika bir şekilde ilerler. (:
x ******

(Bunu da rütbeye eklerseniz çok sevinirim, konuştum, aynı anda profesör olabiliyormuşum, mümkünmüş. ^^)

Rütbeniz verilmiştir..

Rpniz sizinde söylediğiniz gibi kısa. Bu şekilde değerlendirebilirim fakat doğru bir değerlendirme olmaz ve haliyle düşük bir yıldız seviyesi alırsınız. Bu yüzden daha uzun bir rpnizi koyarsanız değerlendirme yapılacak başvuru onaylanacaktır. Tabiki siz bilirsiniz. Ayrıca cadı diye belirtmişsiniz ama Dw kurgusunda bu ayrım yok. Büyücü olarak geçeceksiniz.

Editlendi.

Tebrikler Yıldız seviyeniz:*****

Darkness World'a Hoşgeldiniz! İyi Rp'ler =)

Onaylandı.

Onaylandı. Rütbe veriliyor.