Mortal Instruments RPG Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız? |
| | O Kadın | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Beirut Austeja Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 229 Yaş : 74 Kayıt Tarihi : 16/10/10
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: O Kadın Salı 08 Şub. 2011, 17:05 | |
| Merhaba demeden önce
Bekle biraz güneş. Bırak biraz daha siyah kalsın gök. Yıldızlar bile yokken. Geçmişim gibi sisli, geleceğim gibi flu, şimdim gibi net ve siyah. Bırak da biraz daha özümseyim insanlıgımı. Bastan beri gem vurulmaz bir hayvan sanardım kendimi. Büyüdüm ve farkındalığımın farkındayım artık. İnatçı, despot, tek düze güneş. Yine boğuyorsun göğü. Simsiyahtı ne güzel. Şimdi alaca. Kırmızı, mavi, mor seçilmiyor.
Rıhtım inadına geceyi yaşıyor ama. İnadına sessiz ve soğuk. Martılar dahi uyanmamış daha. .hala biraz vaktim var. Şu insansız havayı dolduruyum ciğerlerime, tuzlu ve mahmur havayı. İlk başta boğazını yakan, çektikçe içine hoşuna giden. İlk içtiğin duman gibi;dünyanın en iğrenç tadı, zaman aşımıyla arzuladığın bir his. Ben de rıhtımı arzular, onu içimde hissetmeyi severim. Ben rıhtıma bağımlığım. Dalgalara, martılara, tuzlu havaya bağımlıyım. Henüz düşünce çöplerinin boşaltılmadığı o temiz sabaha bağımlıyom. Ben… Bağımlıyım. Esir olmaya, canımı yakmaya, can yakmaya, nefret etmeye, iğrenmeye,tiksinmeye,küfretmeye,içmeye,sıçmaya bağımlıyım. Kendi kokuma da bağımlıyım, kadınların tenimde bıraktığı o karışık kokuya da. O beyaz tenli kadına, şu iri gözlü kadına, bu dar kalçalı kadına bağımlıyım. Gün içinde karşıma çıkan kadınları, geceleri düşlemeye bağımlıyım.[/font]
xxx
Geliyorlar aheste aheste. Asla senkronize olamadılar. Birbirlerine uyum sağlayamadılar. Şu şapkalı kadın vapura yetişmek için acele ediyor. Ağacın ordaki aylak herifse dikiyor Köpeköldüreni kafasına. Ne çok çehre geçti be kardeş. Duuur, sakin ol midem. Dile kolay o kadar sene, alışmış olman gerekiyor. Ne çok çeşitli şu suretler. Sivri çeneler, geniş çeneler; iri gözler, çekik gözler. Tanrım nereye azıttın beni böyle. Şu martılarda bir garip. Nasıl da güzel gözüküyorlar oysa.
Ama ne de pistir şimdi omnlar. Doğru ya unutmuşum. Ölü denizcilerin ruhları şahlandırırmış o beyaz kanatlarını. Öldüklerinden beri aç olurlarmış o denizciler. O sebepten martılar her şeyi yiyebilirlermiş. Kocaman bir tane geliyor yanıma. Ama bembeyaz. Hem masum da gözüküyor. Bir saniye, o bir kadın.
Banka doğru yaklaşıyor. Nasıl ayırt edemedim o ince silüeti. Evet, silüet. İnsanların gölgelerine karışmış. Gittikçe netleşiyor. Yaklaşıyor, yaklaşıyor… Oturdu, kıvrıldı yanıma. Yan gözle bakmalı mıyım? Yoo beni meraklı bir adam sanar. İstifimi bozmayayım. Ama olmuyor. Kalp atışının kokusunu alıyorum, sessiz mırıltılarını görüyorum havada. Tam önümde asılı duruyorlar. Ha bir de nefesinin tadını hissediyorum damağımda. Acı- tatlı bir tadı var. Çok somut duyular bunlar. Bir dakika, bir terslik var. Karıştı devrelerim. Tüm duyularım birbirine girdi. Ama ben bir sinestezik değilim. Sakin ol adam! O da diğer kadınlar gibi bir kadın. Bastırılamaz açlıkları, bitmeyen istekleri, kolay pes eden kalbi, çabuk incinen ruhu var. Ama ne de parlak saçları, silik yüzü, hüzünlü gözleri var. Hem yıllanmış hem dipdiri. Hem balta girmemiş bir orman hem bir metropol. Hey kadın! Nasıl fark yarattın şu kısa zaman içinde. Sinirlendim beni alt üst edişine. Ama çektin tetiği, vurdun can alıcı noktadan. Gözlerinden aşağı inen garip bir sıvı var. Yağmur sonrası yeşiline döndü gözlerin. Uzatmalı mıyım elimi? Sıkmalı mıyım omuzlarını? Sıvazlamalı mıyım sırtını? Ya geri dönemezsem senden sonra kendime. Kalk adam, uzaklaş! Onu da istemiyorum.
xxx
Fazlavaktim yok yabancı. Acele et ve unuttur bana kendimi. -Yapamam kadın.Ben ödleğim. Çabucak kaybederim seni.
-Yanlışın var yabancı. Ben zaten kayıbım. - Sanırım ben de. Hadi tut elimi arayalım bizi.
-Dur adam. Seni mi bulcan bizi mi?
-Seni zaten buldum ya. Sıra bizde. Sıkı tutun bana. Bulutlar kaygan olurlar. Bir de ıslak ki şimdi.
-Sen bisikletinin tekerlerine güven. Ben de sana güveneyim.
-Söylesene kadın, neden bir yabancıya güvenesin?
-Sebebi yok. Güvenmem gerektiğini söylüyor yıldızlar.
-Bir ara mola verip yer miyiz o yıldızları. Dün gece yoklardı gökyüzünde. Yeterince gevrektirler şimdi.
-Bence mola verip birbirimizi yemeliyiz. Senin özünü içmek için bekledi bedenim yıllardır.
xxx
Ah şu kadın. Ne de beyaz teni. Transparan bir gecelik gibi. Kıvrak, avuçlarının arasından kayıp giden ipek bir kumaş. Ya o kokusu. Özgürlüğün esareti sinmiş saçlarına. Kimse karışmamış ona. Gezmiş dilediğince. Harcamış zamanını boşa. Ama aslında hiç yaşamamış o. Sonra kaybetmiş yaşamayı. Ardından da kendini. Ona yardım edeceğim. Sonra son eksik parçayı da tamamlayacağım. Şimdi bırakayım da işlesin içime kokusu. Soğuk bedeni alsın yorgunluğumu.
xxx
-Duydun mu o sesi adam? İçimden tik tak sesleri geliyor. Zaman mı çağırıyor bizi nedersin?
-Bence kalbin ritmini buluyor yavaş yavaş. Zaman diye bir şey yok bilmiyor musun? Bak saat 25.70. Ama ben on sene öncesini yaşıyorum.
-Ne oluyor on sene öncesinde?
-Sabah uyanıp aynaya bakıyorum. Aynadaki aksim net. Ama göz bebeklerimi bulamadım. Siyah delikleri görüyorum yalnızca göz çukurlarımda. Sanırım özüm akıp gitmiş o deliklerden.
-Çok konuştuk adam.Hareket vaktidir şimdi. Topla anılarını da çıkalım şu odadan.
xxx
-Nereye gidiyoruz adam? Niye bu kadar sarsılıyor bisiklet?
-Fark etmedin mi kadın? O tümsekler özümden kopmuş parçalar. Sağına bak sağına. Bak şu ufak kristal taşta annemin öldüğü gün var. Neredeyse dengemizi yitirmemize sebep olan kayayı hatırlıyor musun? Hah bak o da on yıl öncesi işte. Hani aynaya bakmıştım…
-Bekle bir dakika adam. Direksiyonda sen varsın diye, yolun kontrolü senin elinde olacak diye bir kaide belirlememiştik aramızda. Bu bizim yolculuğumuz. Unutma!
- E tamam ben de bizi arıyorum zaten.
-Hep senden geçtik ama. Neden hiç ben yok?
-Of kadın! Bana güveniyorsan dola kollarını belime. Güvenmiyorsan in şu bisikletten ve bul kendi yolunu.
Porselen gibi kollarını sardı belime. Ben de rahat bir nefes bıraktım.
xxx
-Gözlerim yanıyor. Keşke merak etmeseydim güneşi.
-Uyarmıştım seni kadın. Ölüme de güneşe de dimdik bakılmaz diye…
kısa ama yazmışım zamanında.
| |
| | | Aethra L. Pavone Seelie Sarayı Peri Leydisi
Mesaj Sayısı : 1318 Yaş : 28 Kayıt Tarihi : 25/01/11
Karakter Detayı Statü: Yönetici Uyarı:
| Konu: Geri: O Kadın Salı 12 Nis. 2011, 21:39 | |
| öhömhom tamam yeni okumuş olmam kötü ve birazcıcık geç ama bitiim... diyecek laf bulamadım yani hem düşündürücü hemde ruhu yansıtıyor. İnsan bir yerde kendine yakın hissederken bi bakıyor ki apayrı. Cidden çok sevdim ben yaa emeğine sağlık canım | |
| | | H. Ofelia Kybelin Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Mesaj Sayısı : 64 Kayıt Tarihi : 03/04/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: O Kadın Çarş. 13 Nis. 2011, 13:51 | |
| sağ ol yevrım. Bu da devamı. Kadının gözünden o.o İnsan ergen olmasın. - Spoiler:
O YABANCI
Düşünmek vakti değildir şimdi kadın. Yaşamak vaktidir sorgulamaksızın. Zaman az, zaman yok. Zaman içimdeki çocuk gibi kayıp. Zaman korkutucu. Çünkü zamanın ne getireceği bilinmez. Ama inanmak, ama inanç? Onlar ne getirir insana? Hayal kırıklığı getirir, umutsuzluk getirir. Beraberinde kendinden parçaları götürür. Bazen de kendini aklatmakta kullanılır. 1Oba inanmakla hata ettim”. Başka bir deyişle “Ona inanarak hata ettim”.”Mesuliyeti bırakıyorum üzerimden, tüm suç onda” da denebilir bir nevi.Her neyse kadın, yeterince yaralısın.Unuttun herhalde sen anemilisin. Çok kan kaybettin, çok akıttın özünü. Dokunma eski yaralara, kaybetme yine kendini. Aslında kaybolmak hoşuma gitmişti. Bilmem belki bir kuşun kanadında kaynolurum yine. Ya da bir adamın kollarında. Bir adam; tek adam; o adam. Bölünmüş ruhun diğer yarısı olan hani. Birleşemediğim asırlardım. Bulacağım o adamı. Limanda sevdiğini bekleyen martı gibi.Liman… Orası dünya değil, dünya olamaz.Boşluk ora. Hayallerle gerçekler arasındaki araf. Benim hapishanem belki de.mLafta bağımsız, özgür kadın. Kendine bile inandıramadığın yalanlar. Nereye kadar kadın? Ne zaman döneceksin kendine?Ne zaman kurtulacaksın köklerinden de reel bir sayı olacaksın? Bak yine ‘bir’ Çünkü biliyorsun hala yarımsın. Çocuğunu kaybeden bir anne gibi yarım, yarısı boş bir bardak gibi yarım, sakat bir mustang gibi yarım. Karar verdim bulacağım o diğer yarıyı.Tamam hadi rıhtıma şimdi. Saat… yeterince karanlık. Ağızlara layık bir hava. Yavaş yavaş okşayan teni, ara sıra ürperten.Dalgalara ne demeli? Koyu kopkoyu. Oksijensiz bir havada akan kan gibi: simsiyah- ağdal ve ürkütücü. Geceyi yırtan o sesi peki? Tokat gibi yüzüne indiren gerçekleri. Bir şeyleri çağrıştırıyor. Dövüyor kumsalı önce, sonra sessizce geri çekiliyor. Zaman gibi. Zaman gelir ve gider. Gelir gider, gider gelir. Gelir… Geliyorlar martılar, insanlar, kaygılar, umutlar, hayal kırıklıkları. Durun daha hazır değilim. Dinlerler mi? Almışlar yanlarına düşüncelerini, korkularını. Sülük gibi yapışmış kabusları, günden güne tüketiyorlar kanlarını. Ama tek değiller benim gibi, ona özeniyorum. Ya da tamlar, yarım değiller benim gibi. Yürü bakalım kadın imrenerek onlara.Yürü ve adımlarına indir gözlerini. Yürü ve kaybol. Görünme sakın! Ayaklarım, ayaklandılar. İlerlememekte diretiyorlar. Şu ilerde boş bir bank var. Sizsiniz muzaffer olan ayaklarım. Hadi dinlenelim. Biri varmış bankta. Ama göremedim kim olduğunu başta. Soyut bir tablo gibiydi. Şimdi belirginleşiyor hatları. Bir şeyler eksik ya da bir şeyler fazla o adamda. Sanırım o adam kendine fazla. Sonra üzerimde bıraktığı etki de fazla. Biraz kendime alsam senden, bir şey der misin adam? Aramızda mesafe var ama ısındım yine de. Gömleğinin ardındaki teni parlıyor. Adaleleri davetkar, dudakları dolgun. Benim ince dudaklarımdan dolgun. Kıskandım güzelliğini. Hakim olamadan göz yaşlarıma, ağlıyorum. Aralandı güzel dudakları. Bir şeyler söylemek istiyor ama susuyor. Korkma adam seni yemem seni. -Yabancısın öyle değil mi? Bu düşlere, düşüncelere yabancısın? - Senin bana yabancı olduğun kadar yabancıyım. -Ya seni tanıyorsam? O zaman herkes gibi olmaz mısın? - Hayır sadece herkes gibi nefes almayı unutmuş olurum. -O zaman yaşayamazsın. -O zaman tek gayem ölmek… -Amaçsız bir hayatın… -Unutulmuş hayatın… -Fazla zamanım yok yabancı. Acele et. Unuttur bana kendimi. -Yapamam kadın. Ben ödleğim. Çabucak kaybederim seni. -Yanlışın var yabancı ben zaten kayıbım. Sıcaklığı hissettim elim üzerinde. Yaşamanın sıcaklığını. -Sanırım ben de. Hadi tut elimi de arayalım bizi. Tutmalı mıyım hayallerinin ucundan?Ya ayrılmaktan korkar olursam günden güne.Zayıf olmak, esir olmak istemiyorum. Sadece tüme varmak istiyorum. Peki ya sen ne istiyorsun? -Dur adam seni mi bulacaksın, bizi mi?Seninki de laf. İstesem de bırakamam ki seni adam. -Sen tekerleklerine güven bisikletinin, ben de sana güveneyim. -Söylesene kadın, neden bir yabancıya güvenesin? Ah adam anlayamadın ki. Sen yapbozun eksik parçasıydın kaybolan. Beklemediğim bir anda çıktın karşıma.Kendime ne kadar güveniyorsam sana da o kadar güvenirim. -Sebebi yok. Güvenmem gerektiğini söylüyor yıldızlar. Xxx Mola vakti. Kayıpları ayıklama, hatalara düşme, düşleme, düşünme vakti.Seni nereye yerleştireceğimi bulma vakti.Aslında vakte gerek yok, sadece mola. Bu sefer ihtiyaçlar giderilmedi ama. Bu sefer yeni ihtiyaçlar gün yüzüne çıkarıldı. Bir adamın tenine duyulan ihtiyaç, nefesine, terine duyulan ihtiyaç. Bir adama duyulan ihtiyaç; o adama duyulan ihtiyaç. Aslında bana, kendime… Ona dokundukça, kendi tenimde hissediyorum dokunuşlarımı. Onu hissettikçe dişiliğimi de hissediyorum. Ama onu hissedemiyorum, duyamıyorum, tadamıyorum. Sadece inanıyorum, onun ‘ben’ olduğuna, beni tamamlayacağına.Bağlandım sorgusuz. Ne bencil, ne ruhsuz. Kadın, aptal kadın. Hata mı bu ettiğin? Bak adama çoktan unuttu seni.Yolculuk boyunca açtı mı hiç ağzını?Nereye gidiyor bir başına. -Nereye gidiyoruz adam? Niye bu kadar sarsılıyor bisiklet. -Fark etmedin mi kadın? O tümsekler özümden yitirdiğim parçalar. Sağına bak sağına. Bak şu ufak kristal taşta annemin öldüğü gün var.Neredeyse dengemizi yitirmemize sebep olan kayayı hatırlıyor musun? Hah bak o da on yıl öncesi işte. Hani ayna… -Bekle bir dakika adam. Direksiyonda sen varsın diye yolun kontrolü sende olacak diye bir kaide belirlememiştik. Bu bizim yolculuğumuz. Unutma! -E tamam bize bizi arıyorum ben de. - Hep senden geçtik ama.Neden hiç ben yok? -Of kadın.Bana güveniyorsan sar kollarını belime. Güvenmiyorsan in şu bisikletten ve bul kendi yolunu. Ne yapıyorsun adam? Niye sorguluyorsun güvenimi? Sana güvenmezsem şüphe ederim var olduğumdan. Bak sardım kollarımı. Rahatla. Ama hisset beni, yeni doğan bir bebeğin annesini hissettiği gibi. Xxx Ne parlak, ne büyük bir top. Meğer ne küçükmüş insanlar. Çok yakın duruyor, ama nasıl da uzak. Önümdeki adam gibi tıpkı. Teni yakınımda. Peki ya tini? Yok, o uzaklarda. Geniş omuzları engelliyor görmemi. Biraz kafamı eğeyim. -Gözlerim yanıyor. Keşke merak etmeseydim güneşi. -Uyarmıştım seni kadın. Güneşe de ölüme de dimdik bakılmaz. Komiksin adam. Sen bana kolayca bakabildin oysa. -Sence güneş mi daha sıcak, insan bedeni mi? -Bence bir kadının bedeni. Gittikçe harlanan bir ateş. -Kaç kadın yaktı dudaklarını? - Çok geçti üzerimden ama hiçbiri kadın değildi. Yalnızca cinsiyetleri benimkinden farklıydı. -Benim adamım sensin. -Ben yarımım. Adam değilim o yüzden. -Tamamlayanın benim işte. -Tamamlanırsak eğer hangimiz hangimiz olacak? -İlk yaratılanlar olacağız. Bedenlerimiz ayrı, ruhlarımız bir olacak. -Ruh eşin olduğumu nereden biliyorsun? -Dedim ya yıldızlar öyle söylüyor. -Yıldızlar çok uzak. Nasıl konuşabiliyorsun onlarla? -Sen de çok uzaksın. Ama bak seninle konuşabiliyorum. -Ben seni içimde hissediyorum kadın. Nasıl uzağım sana? -Daha zamanı var. Hissettiğini sanıyorsun. -Çok biliyorsun. -Sadece bilmediğimi biliyorum. -İn bakalım yürüyelim biraz. - Ama demiştin ki… -Bak yine takıldın şu zamanın oltasına. Şimdiydi ya her zaman. Aslında zaman da yoktu. -Ayak uyduramıyorum sana adam. -Uyduramazsın. Senin ayağın 37 numara benimki 43. Kıvrıldı imrendiğim dudakları. Ne farklı bir havası var. Huzur verirken rahatsız hissettiriyor. Benden çok güveniyorum ona. Ama korkuyorum bırakırsa ruhumu diye. Sürekli zaman yok diyor. Onunlayken zaman yok doğru. Ama ondan öncesinde bir zaman var ki, yıpratan, dayatan. Her saniye bedeni öldüren; yıllandıran; yaşlandıran. Vuran gerçekleri insanın suratına suratına. Elde avuçta ne varsa alan, nice elleri bıraktıran. Şimdiyse boyun eğmiyorum zamana. Etrafımı saran günlere, haftalara karşı korunmam var çünkü. Adamın elleri ellerim arasında.Diriyim onunlayken, hiç olmadığım kadar diri. Böyle mi kalacağız hep bilemiyorum, kestiremiyorum, düşünemiyorum. -Dur da oturalım şu güneşe yakın yere.Göremediğimiz dünyaya bakalım başka bir pencereden. -Ama bırakma ellerimi. Korkuyorum… düşmekten. - Ah güzel kadın.Düşmekten korkma, düşürülmekten kork. Kasti engellerden kork, kendinden değil! -Senden korkayım mı? -Ne dedim az önce? ‘Kendinden değil’ -Bensizlikten, ruhsuzluktan, içimdeki gizli adamsızlıktan. Doldur içimi adam. Avuçlarımı dolduruyor ellerin ama bomboş ruhum bekliyor. Sense hiç dönüp bakmıyorsun. Ya da çirkin yüzümü görmeye tahammül edemiyorsun. - Bak kadın şu dünyanın tam şurasında bir kadın var. Herkes ona imreniyor. Ama o biliyor ki soluyor günden güne ışığı. Yüzünü fanileştiren çizgiler var aynadaki aksinde.Ölüyor. Bunu bile bile yaşıyor. Ama o ne yapıyor? Ölümsüzleşmeye çalışıyor.Kitaplar yazıyor ki sözleri ölmesin bedeniyle birlikte. Şimdi de kendi ellerine bak kadın. Taptaze. Donmuş bir taç yaprak gibi. Solmayacak, biliyorsun. Yüzün hep böyle masum kalacak. Biz baş kaldırıyoruz ölümsüzlüğe. Hayır ölüme değil. Çünkü biliyoruz biz neyiz, diğerlerinin aksine. Kavgamız, çabamız farklı diğerlerinden. Biz asıl benliğimizi bulmak için yaratıldığımızı biliyoruz. Onlarsa hayatta kalmak için yaşadıklarını sanıyorlar. Şimdi sen seç, güzel olan ne? -Güzel olan içimdeki sensin. -Güzel olan üstümüzdeki ışıklar. -Güzel olan senin gözlerindeki ışıklar. Hissettim dudaklarını şakaklarımda. Fanilerin bile yaşadığı doyumsuz hissi hissettim. Dil, dile geldi sanki. Güzel adam, bağımlılık yaratıyor. -İçime çektiğim en bağlayıcı dumandı nefesin.Yoksunluğunu hissettirmezsin di mi? -Sen bana hissettirmezsen, hayır. Öyle bir arzu var ki içimde, nefessiz kalana kadar öpeyim seni. Bırakmayım, ölmeyim sensiz. Cani isteklerim var bir de. Kanını yavaş yavaş akıtmak ve kendime bir şölen sunmak. Kadın! Sana hakim olmak, senin ilahın olmak istiyorum. Ama ruhunu öldürmekten korkuyorum.Geri hayata; bana dönememenden korkuyorum. Korktum ben de. Hayal ettim kanlar içindeki bedenimi. Özümün ellerinden damlayıp, boşluğu çınlattığını duydum. Bana bakıyordu. Açtı hala ama; bana açtı. Hançeri sapladı göğsüme ve bir hamlede çıkardı yüreğimi. Parçalara ayırdı dişleriyle. Vahşiydi. Ama huzurluydum ben de.Başkasının ellerinde değil, onun ellerinde ölmek düşüncesi… Ölümün soğukluğunu unutturmuştu. Adamsa huzurluydu.Hiçbir pişmanlık duymuyordu. Sonra hayal ötesi bir sıcaklık duyumsadım. Dudaklarının sıcaklığını kendi dudaklarımda, ıslak dilini dilimin ucunda hissettim. Açtı.Açtım. Dudaklarını parçaladım, kanını hissettim damağımda.Hayat gibi soyut bir kavram ağzımın içinde dolaşıyordu. Hala dolaşıyor. Hala içimdesin. Sonunda buldum seni. Kendimi tamamladım sanırım.Seni de tamamladım. -Hissettin mi adam? Kendini tam hissediyor musun? -Hissediyorum. İçimdeki kadının soluğunu hissediyorum. Bir gibi değil sıfır gibiyim. Çok karışığım, bilmiyorum. -Asıl olduk. Şimdi ne olacak? -Boş ver düşünme. Sarıl kendine. Hisset kendini. -Bana kadın olmak için bir sebep göster. -Anlamadım. -Göster. Neden kadın olmalıyım? Neden senin kadının? -Benim kadınım değilsin. İçimdeki ürkek kadınsın. Dünya seni yaşamama izin vermemiş içimde. -Burası dünya değilse nere? -Araf. -Ne zamandır araftayız? -Nefes aldığımız günden beri. Biz ne dünyevi işlerle meşgul olduk ne de öte dünya işleriyle. -Ne olacak bize? -Unutulacağız ve bir gün hatırlanmayı ümit edeceğiz. -Nefes aldığın sürece ümit var mıdır gerçekten? -Kalbinin üzerinde atan kalbi hala hissediyorsan, ümit vardır. -Seni hissediyorum adam. İliklerime kadar hissediyorum. -Ben de kadın.
| |
| | | Eutich Zednite Nefilim | Gölge Avcısı
Mesaj Sayısı : 173 Yaş : 28 Kayıt Tarihi : 27/02/11
Karakter Detayı Statü: Uyarı:
| Konu: Geri: O Kadın Çarş. 13 Nis. 2011, 15:31 | |
| huhhuu buda süper yavru ya naptın sen Şeye bittim "uyduramazsın. Senin ayağın 37 numara benimki 43." hihihi güzelmiş ya | |
| | | | O Kadın | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|