Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 tek kişilik yazıdığı bir rp

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

tek kişilik yazıdığı bir rp Empty
MesajKonu: tek kişilik yazıdığı bir rp   tek kişilik yazıdığı bir rp Icon_minitimeCuma 24 Ara. 2010, 16:55

Va da yazdığım bir rp yorumlarınızı bekliyorum

Acı... Bitmeyen tükenmeyen tek gerçek gibidir. Çoğu zaman yalan ve ihanet kalbinizi acıtır. Ruhunuzu ve benliğinizi sarar. Örümcek ağı gibi tüm vücudunuzu sarar. Kopmayan çelik halatlarla hapsolursunuz. Ağaçların hışırtıları gecenin sessizliğinde adımlarına eşlik ediyordu. Mezarlıkları geceleri ziyaret etmek belki uğursuzluktu ama Elizabeth bunu umursamıyordu. Yaşadıklarının kötü bir şaka olmasını ne çok isterdi. Ama değildi. Her anı beynine kazınmıştı ve ölünceye dek hatırlayacaktı.

Catherine'nin mezarı güzel ve sade yapılmıştı. "Tıpkı onun gibi."diye düşünmekten kendini alamadı. Gözlerini yakan gözyaşları, akmaya çalışıyor, rüzgara karışarak bütün olanlara isyan ediyorlardı. Elindaki gülleri vazonun içine yerleştirdi. Cat beyaz gülleri severdi. Elizabeth gülümseyerek başını salladı. Birbirlerine olan benzerlikleri acı bir gülümse ile yüzünde şekillenmişti. Onun ölümünden beri içinde tuttuğu tüm acılar su yüzüne çıkmaya başlamıştı.

"Keşke şimdi yanımda olsaydın. Bana ne yapmam gerektiğini söyleseydin. Sensizlik çok zor Cat. Geceleri uykumda bana geliyorsun ama sabah kalktığımda yoksun. Biliyorum ki biryerlerden bana bakıyor, sesimi duyuyorsun. Yıllar sonra babamla görüşmeye giderken yanımda olacaksın. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Cat güçlü olmam için sana ihtiyacım var. " Fısıldayan sesindeki acı neredeyse görülebiliyordu, uğursuzca esen rüzgar saçlarını gözüne getirerek bulanık olan görüşünü daha da kötüleştirmişti. Elleriyle akan gözyaşlarını silerken, derin nefes alıp kendini rahatlatmaya çalıştı. Cat onun tek ailesiydi ve çocukluğundan beri her ihtiyacı olduğunda onu karşısında bulurdu. Keşke olanları geri çevirebilseydi. bu mezarda cat yerine kendi yatsaydı. Neden hep imkansız şeyleri diliyordu. Tek istediği daha fazla acı çekmemekti. Bazen gözlerini kapatıp, rüzgara karışmak, yaprak misali savrulmak istiyordu. Ama o zaman yanlızlığa mahkum kalacaktı.

Mezarın başında bir süre sessizce ağladı. Kalbindeki acı fiziksel olmaya başlamıştı. Halası, dostu, manevi kardeşi olan Cat'e veda ederek ayağa kalktı. Ürkek ve cekingen adımlarla mezarlığın dışında onu bekleyen siyah camlı lüks arabaya ilerledi. "Ne kadar nazik" Alaycı sesini gülümsemesiyle tamamladı. Karşısındakini ürkütecek bir gülümsemeydi. Artık gayrı meşhu bir evlat olarak sokağa ve yetimhanelere atılan altı yaşındaki kız değildi. Bir çok kişinin adını duyduğunda korkmasına neden olan bir gardiyandı. Elizabeth kelimenin tam anlamıyla omuzlarını dikleştirerek adımlarını hızlandırdı.

Ne zaman sorumluluklarından kaçar olmuştu. Gerçek, acı içinde ve kırgın olduğunu görmezden gelip, savaşmaya devam etmekti. Asıl soru bunu nasıl yapacağıydı? Çünkü karşısındaki altı yaşından beri görmediği babasıydı.. Arabanın kapısı açıldığında itiraz etmeden karanlığa adımını attı...

Karanlığın herzaman korkutucu ve ürpertici bir yanı olur. Bilinmezlik ve kayıpları simgeler ama gece Elizabeth için bunların hiç biri değildi. Onun için karanlık sadece iğrenç maskenin ardına saklanan korkak bir moroi idi. Yalanlar, suçlamalar, ihanetler.. Hepsi karşısındaki adamın karanlık yüzünden akıyordu. Arabanın koyu renk camlarından dışarıdaki görünmeye hayata bakıyordu. Bir kez bile yüzünü kızına dönmemişti ve zaten bunu beklemiyordu. Ne beklememesi gerektiğini viliyordu. Sıcak bir kucaklaşma, küçük bir tebessüm, içten bir bakış.. Bunların hiç biri Eric Russell'dan beklenecek hareketler değildi. Russell ailesinin soylu lideri asla bir dhampir'i kızı olarak kabul etmeyeceğini yıllar önce söylememişmiydi.

Arabanın içindeki hava basık, bunaltıcı ve nefes almayı zorlaştırıyordu. Yirmi dakikadır bir yere gidiryorlardı ve aralarında tek kelime geçmemişti. Elizabeth sessizlik oyununu sabaha kadar sürdürebilirdi, hatta inatçılıyla güncelerce bu arabanın içinde oturup, ona bakmaya bilirdi ama bu işten sıkılmaya başlamıştı. Amerika'ya sevdiği adamın kollarına dönmesi istiyordu. Derin bir nefes almayı denerken ciğerlerindeki acıyı görmezden geldi. Temiz hava istiyorlardı ve bunun için beklemelilerdi.
"Annene çok benziyorsun.. Onun asaletii almışsın. Ama gözlerin bana benziyor." Sesindeki ifadesizlik can yakıcı olsada konuşabiliyor olması güzeldi. 'Ah demek onu hatırlıyorsun iğrenç herif' demek isterdi.. Doğru kelimeler bunlardı ama söyleyemedi. Başını yavaşça çevirerek sesin geldiği yöne döndü. Gözlerinin ona benzediğini biliyordu ve ifadesiz gözlere bakrken bir kez daha bunu fark etti. Elizabeth'in gözleri ışıkta yeşile dönen bir tondaydı. Buğulu bakışları çikolata kahvesi gibi görünsede daha çok yeşili andıryordu. Gözleri onda moroi kanı olduğunu gösteren bir delil gibiydi. Çünkü babasının gözleri okyanusların yeşilliğindeydi.

"Annem gibi olmayı isterdim ama ne yazıkki onun kadar güzel değilim. Gerçi onu çok net hatırlayamıyorum. Yanan evden geriye bir resim bile kalmadığını düşünürsek bu normaldir sanırım." Sesindeki titremeden nefret etmişti. annesinin elindeki tek resmi, Gardiyan olduğu yıllarda çekilen küçük bir vesikalıktı. Eric bir süre kızının gözlerine baktıktan sonra yavaşça üzerindeki ceketin iç cebine uzandı. Cüzdanından çıkardığı resme bir kaç saniye baktıktan sonra kızına uzattı.

Elizabeth titrek elindeki reme bakmak istemiyordu. Ozaman içindeki bütün duvarlar yıkılacaktı. Eric Russell'in cebinde annesinin resmini taşıdığını kabul edemezdi. Onun için sadece bir kaç saatlik zevkten çok daha fazlası olduğuna inanmak istemiyordu. Yinede resme baktı.. Uzun siyah saçları iki yanından salınmış, beyaz tenli ve koyu renk gözleri olan bir kıza bakıyordu. En fazla 20 yaşında görünen kızın, yanında yeşil gözlü ve yakışıklı bir adam duruyordu. Birbirlerine bakışlarından aşk akıyordu ve bunu görmemek için kör olmak gerekirdi.

Aralarındaki sesslik uzarken tek yaptığı elinde tuttuğu resme bakmaktı. Annesini en son yangın gecesi ateşlerin arasında çeresizce yatarken görmüştü. Gözlerinden akan bir kaç damla yaşa engel olamadı.. Kendi yolları varmış gibi akan iki su damlası, yanağından boynuna süzülmüştü. Kendine verdiği sözlere ne olmuştu. Güçlü olacaktı ama tek isteği ağlamaktı. Yanağında bir el hissetti. Yumuşak dokunuşu, okşar gibiydi. Hiç hissetmediği bir sıcaklık elizabeth'in bütün benliğini kapladı. Babası ona dokunmuştu. Gerçek bir baba gibi şefkat gösteriyordu ve bu duyguya çok hasretti.

"Sen benim kızımsın ve hiç bir güç bunu değiştiremez. Yıllar boyunca seni bir gölge gibi takip ettim ve korudum. Senin bilmediğin zamanlarda bile yanındaydım. Şimdi tek isteğim yeterince cesur olup, seni kollarıma alamadığım için beni affetmen. Bu hayattan tek isteğim bu kızım.." Sesi sıcak bir dokunuş gibi Elizabeth'i sarıyordu. Bütün duvarları saldırı altındaydı ve engelemek istemiyordu. Baktığı gözlerden yansıyan duyguların yoğunluğunda kaybolmak ve ilk kez birisinin onu güvende tutmasını istiyordu. Koruyucu bir baba gibi.. Titreyen elini yavaşça kaldırarak, babasının yanağına dokundu. Kaybolmasından o kadar korkuyordu ki bu hareket için bütün gücünü vermesi gerekmişti. Eline batan sakallar bir iki günlüktü ve inanılmaz derece de rahatlatıyıdı. Babası karşındaydı ve ihtiyacı olduğunda ona dokunabilecekti. İçinde patlayan volkanları hissetti. Gözlerini birkez açıp, kapattıktan sonra uzulca fısıldadı.

"Affetmeyi isterim, ama nasıl..." Kelimelerin ağırlığını boğazında hissetsede konuşmayı başarmıştı. Eric yüzünde bir gülümseme ile kızını kollarına aldı. Onunda gözlerinde biriken yaşlar akmaya başlamıştı. Baba kız konuşmadan birbirine sarıldı. Kelimelerin anlamı yok olmuştu, sadece duyguları ve birbirilerine olna özlemleri vardı. Bazı şeyleri öğrenmek zaman alacaktı belki ama baba- kız'ın öğrenmeye cesareti vardı. Sevmeyi ve affetmeyi öğreneceklerdi...

Rp Bitmiştir..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
Aurélien Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Aurélien Rhodanthe


Lakap : bells
Mesaj Sayısı : 1158
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı: 0/0

tek kişilik yazıdığı bir rp Empty
MesajKonu: Geri: tek kişilik yazıdığı bir rp   tek kişilik yazıdığı bir rp Icon_minitimeCuma 24 Ara. 2010, 22:02

Baya uzun bir rp olmasına rağmen okurken hiç sıkılmadım. Akıcılık çok iyi sağlanmış ve duygulara içsel çatışmalara çok iyi yer verilmiş. Betimlemeler falan kısacası süperdi Very Happy Güzel ellerine sağlık ablacım Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

tek kişilik yazıdığı bir rp Empty
MesajKonu: Geri: tek kişilik yazıdığı bir rp   tek kişilik yazıdığı bir rp Icon_minitimeCuma 24 Ara. 2010, 22:09

Puanlama rpsi olsa kaç verirdin?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
Aurélien Rhodanthe
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Aurélien Rhodanthe


Lakap : bells
Mesaj Sayısı : 1158
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı: 0/0

tek kişilik yazıdığı bir rp Empty
MesajKonu: Geri: tek kişilik yazıdığı bir rp   tek kişilik yazıdığı bir rp Icon_minitimeCuma 24 Ara. 2010, 22:10

Benim puanım bol Very Happy 96
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
tek kişilik yazıdığı bir rp
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: