Mortal Instruments RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mortal Instruments RPG

Ölümcül Oyuncaklar'a Hoşgeldiniz...Görmediklerinizi Keşfetmeye Hazır mısınız?
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mahşerin Üç Atlısı

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimeÇarş. 15 Ara. 2010, 17:22

Karakterler: Elizabeth R. Wayland ~ Cassandra Parker ~ Bellatrix Margeaux Darcia ve isteyen profesörler
Yer: Profesörler katında bulunan Toplantı odası.
Zaman: Güneş battıktan hemen sonra
Kurgu: Gölge dünyasından kurtulan Rose, Öfkeli ve radikal kararlar eşiğindedir. Vampir dünyasını etkileyecek bu kararları açıklamadan önce gece evinde güvendiği kişilerle durum değerlendirmesi yapmak için toplantı düzenlemiştir.

Katılmak isteyen pm atsın. İlk Cassandra başlayacak.. ondan sonrası sırasızdır.


En son Elizabeth Rose Wayland tarafından Ptsi 20 Ara. 2010, 14:09 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
Cassandra Parker
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Cassandra Parker


Mesaj Sayısı : 151
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 23/08/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Geri: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimePerş. 16 Ara. 2010, 17:02

Gece evinde süregelen olaylar herkesin canını yakıyordu.Birşey yapamamaksa içimi kemiriyordu.Onlara yardım etmek için sadece gece eviyle ilgileniyordum.Daha fazlasını yapmam gerektiğini de biliyordum.Bu yüzden olan tüm olayları öğrenmeye karar vermiştim.Tabi bunun için güvendiğim! profesörlerden yardım alıyordum.Ortaya çok ilginç şeyler çıkıyordu.Olaylarla birlikte çaylaklar ikinci dönemlerine başlamıştı.Dönemin başında hepsi yeni bir hayata başlar gibi heyecanlılardı ta ki Rose kaçırılana kadar.Ama o geri geldiğinde hepsinin yeniden umutlandığını gördüm.Bu çaylaklar Rose'u gerçekten seviyordu.Odamda girceğim binicilik dersinin programını hazırlıyordum.İlk dersi 3. sınıf çaylaklara vermeyi düşünüyordum.Bu alışma sürelerinde onları rahatlatan bir ders olabilirdi.Atların mükemmel mutluluk iksiri kime iyi gelmezdi ki?Odamın kapısı çaldı.Gelen güzel yüzlü profesör Rose'un benimle görüşmek istediğini söylüyordu.Geliceğimi söyledikten sonra profeör odadan çıktı.Zor topladığım bir yığın arşiv bilgisini dolabıma koyup kilitledim.Anahtarı güvenli bir yere koyduktan sonra odadan çıktım.Çalışma odaları her zaman ki gibi sessizdi.Gitmem gereken yere gelince kapıyı açıp içeri girdim.Bellatrix ve Rose birşeyler konuşuyordu.Kibarca gülümsedim "Meraba" dedikten sonra oturdukları koltuklara doğru yürümeye başladım.Yerim belli gibi duruyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Geri: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimePerş. 16 Ara. 2010, 23:16

Yaşanan herşey bitmeyen bir kabus gibi beni kovalıyordu. Kendime geleli sadece üç gün geçmişti. Çoğunluğunu düşünerek ve dinlenerek geçirmiştim. Planlarımı uygulamak için ne yapmam gerektiğini biliyordum. Uyuyan vampir toplumunu harekete geçirmeliydim ve buna konseyden başlayacaktım. Üzerime giydiğim gri elbisem vücudumdaki yaralardan geriye kalan hafif sarı renkleri sergiliyordu. Kalona'nın ve nefilimin kadı sayesinde mükemmel iyileşme hızına sahiptim. Mart ayının ortalarına yaklaşsakta hava bir türlü ısınmıyordu. Toplantı odasına girdiğimde ilk Bellatrix gördüm. Dostuma sıcak bir gülümseme eşliğinde sarılmıştım. Benim için Clarissa'ya meydan okuduğunu duymuştum ve çok etkilenmiştim. Clarissa İlk işim oydu. Tam yerimize otururken Rahibe Cassandra geldi. Gülümseyerek bizi selamlamıştı. İlk önce onları dinlemek istiyordum.

"Sizinle konuşacaklarımın bu odanın içinde kalacağını biliyorum ve planlarımı anlatacağım. Ancak öncelikle benim kaçırılmamdan sonra neler olduğunu bilmeliyim. Konseyin bu derece pasif kalmasına inanamıyorum."
Öfkeyle sesim yükselmişti. Bellatrix derin bir nefes verdi içimdeki öfkeyi benimle paylaşıyor olmalıydı. Asıl önemli olan soru ise Kalona beni kurtarmasaydı ne olacaktı? Bu sorunun cevabını öğrenemeyecektim ama birilerinin bunu istediğinden emindim.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
Órelindë
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Órelindë


Lakap : Bella/Bell/Bells/B/M/Darcia
Nerden : Elf Diyarı
Mesaj Sayısı : 312
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 28/10/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Geri: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimeCuma 17 Ara. 2010, 14:37

Yaşananlar ile özdeşleşen bir baharda gibiydik sanki. İnsanın kanını ürperten bir soğukluk hakimdi havaya. Hava cıvıl cıvıl, rengarenk olması gerekirken böyleydi işte. Sanki Tanrıça olanları unutmamız gerektiğini söylemek istiyormuşçasına soğuk ve kasvetli geçiyordu geceler. Olanlar karşısında suskun kalmayı tercih ediyordum artık… Başımıza gelebilecek bütün felakatler gelmişti. Konsey artık amacından sapmış, Nefilimler gittikçe güçlenmişti. Ve daha kimbilir neler olmuştu da haberimiz olmamıştı. Birde Lizz vardı tabii. En büyük darbeyi o kaçırıldığında yemiştik. Lizz’in nasıl Gölgeler Dünyası’na kaçırılmış olabileceğini düşünürken, Kalona kurtarmıştı Lizz’i. Kalona’dan bunu bekliyordum doğrusu. Eğer o böyle bir şey yapmasaydı onunla konuşmayı düşünüyordum Lizz’i kurtarması için. Ama konuşmama bile gerek kalmadan yapması gerekeni yapmış, kalbinin sesini dinlemişti.

Lizz, Kalona’nın kolları arasında Gece Evi’ne geldiğinden beri hiç görmemiştim onu. Revire görmeye gitsem içeriye girmemize izin vermiyorlardı şifacılar. Ne kadar diretsem de olmadı. Kendine geldikten sonra bile görüşme gibi bir imkanımız olmamıştı hiç. Lakin buna rağmen onda değişen bir şeyleri seziyordum hep. Bu değişmeden kastım kötü bir anlamdan çok duygusal değişmeydi. Orada ne yaşadığını bilemem fakat duygularını paylaşıyordum ve şu sıralar sinirleri yıpranmıştı. Kaçırılmasında kendimde suç ararken; onun ruh halini değiştiremediğim için yine ben şuçluydum…

Lizz; Rahibe Casandra ve benimle görüşmek istediğini belirtmek üzere haber yollamıştı. Hak yerini bulacak ve Clarissa cezasını çekecekti. Öyle birine acıyıpta koruyup kollamak gibi saçma bir dürtüm yoktu zaten. Görüşmenin olduğu yere vardığımda kimse yoktu. Etrafta uçuşan sineklerin kanadından çıkan sesten başka bir ses yoktu. Ve sessizlik ihtiyacım olan son şeydi…

Büyük kapı açıldığında gözlerim Lizz’in gözleriyle buluştu… Tanrıçam! Bunca yaşadığı şeye rağmen güzelliğinden ve asaletinden hiçbir şey kaybetmemişti. Sıcacık bir gülümsemeyle sarılmıştı bana. O an hiç konuşmasakta birbirimizi anlıyorduk. Onu o kadar çok özlemiştim ki… Sanki onu görmeyeli yıllar yıllar geçmiş gibiydi içimdeki özlem.

Yerlerimize oturmak üzereyken bir kez daha açıldı görkemli kapı. Bu sefer içeriye Rahibe Casandra girmişti. Onun soğukkanlılığı beni ona hayran bırakıyordu…

"Sizinle konuşacaklarımın bu odanın içinde kalacağını biliyorum ve planlarımı anlatacağım. Ancak öncelikle benim kaçırılmamdan sonra neler olduğunu bilmeliyim. Konseyin bu derece pasif kalmasına inanamıyorum."
O günün hafızamda canlanmasıyine sinirlendirmişti beni. Lizz de benim kadar sinirliydi. Böyle bir duruma nasıl kayıtsız kalınabilirdi ki?! Clarissa için söylenecek hiçbir kelime bulamıyordum. Lakin artık bu aptal tavırlarının hükmünü görecekti… Söze başlamadan önce derin bir nefes aldım sinirimin geçmisini umarak.

“İnanın gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum artık… Sen… sen kaçırıldıktan sonra Konsey toplanmamıştı. Neden olduğunu bilmiyordum. Senin kaçırılmanda bihaber olmuş olmak imkansızdı. Her neyse bunun üzerine Clarissa’nın yanına gittim. Konsey’i toplaması gerektiğini söylediğimde bunun gerek olmadığını, bildirge yayınlayacağını söyleyip beni başından savurmaya çalıştı.”
Bir kez daha yaşıyordum işte o anı. Clarissa’nın bacak bacak üstüne atıp, saçlarını arkaya savuruşu; yüzünde ‘her şey yolunda’ dermişçesine yapmacık bir ifade ve kibirli bir ses tonuyla söyledikleri… Bütün ayrıntılarıyla hatırlıyordum her şeyi… Öfkem yine ilk günkü gibiydi.

“Senden nefret ettiğini zaten biliyordum. Lakin nefretinin senin orada… orada kalıp, belki de ölme…. Ölmeni bekleyecek kadar fazla olduğunu bilmiyordum. Gerçek yüzünü görmüş oldum artık onun.”
Konuşmakta zorlanmıştım.Kelimeleri toparlayıp Lizz’in ölecek ihtimalinin olduğunu söylemek içimi acıtmıştı. Aklımda hiç olmayacak sahneler canlanıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassandra Parker
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Cassandra Parker


Mesaj Sayısı : 151
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 23/08/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Geri: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimeC.tesi 18 Ara. 2010, 22:00

İki güçlü kadın konuşurken sessizce onları dinledim.Belki sessiz kalmak benim elimde olan bir şey değildi.Çünkü bu olaylardan çok uzaktım.Rose neler olduğunu öğrenmek istiyordu.Bella konuşurken gözlerindeki öfke önümüzde duran masayı delip geçecek güçteydi.Söylediklerini dinlemeye başladım.
Tanrım ne kadar da saçmaydı.Yüksek rahibelerinin kaçırılmasına göz yuman toplanıp konuşmaya tenezzül etmeyen bir avuç vampir binlerce avuç vampir ve çaylağımı yönetecekti.Sinirlendiğimi hissettim.Aynı durumda olsaydım neler yapabileceğimi farkettim.Rose'un sabrını tebrik ettim.Bella'nın diğer sözleri aklımı karıştırmıştı.“Senden nefret ettiğini zaten biliyordum. Lakin
nefretinin senin orada… orada kalıp, belki de ölme…. Ölmeni bekleyecek
kadar fazla olduğunu bilmiyordum. Gerçek yüzünü görmüş oldum artık
onun.” Nyx tarafında bir vampir.Ve konsey üyesi.Vampir ırkı için elinden geleni yapan biri için neden nefret besliyordu?Yada gerçekten nefret mi besliyordu?Onu yöneten birileri olabilirdi.Ve bu kesinlikle Nyx değildi.Odada derin bir sessizlik vardı.Aklımda canlanan düşünce soru olarak ses buldu."Rose!" gözlerim masaya sabitlenmişti.Ona döndüğümde soran gözlerle bana baktı.Normal bir konuşmadaymışım gibi çıkmıştı aslında endişeli sesim."
Clarissa senden neden bu kadar nefret ediyor?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Geri: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimePtsi 20 Ara. 2010, 13:52

Bella'nın sözleri üzerine kendimi zaptetmek için büyük bir güç harcamam gerekiyordu. Clarissa'nın benden nefret ettiğini biliyordum ama bu derece olduğuna inanmakta zorlanıyordum. Asıl sorun nefreti değildi. Asıl sorun vampir dünyasının en yüksek mertebesinde olup, onu kendi çıkarları için kullanmasıydı. Vampirlerimin daha fazla aciz duruma düşmesini engellemeliydim ve bunu başaracaktım. Cassandra'nın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Clarissa senden neden bu kadar nefret ediyor?" İyi soruydu ve cevabından emin değildim. Güçlü kadınlar üzerinde böyle bir etkimi yaratıyordum. Önce Neferet şimdide bu..

"Benden neden nefret ettiğini bilmiyorum ama kişisel duygularını işine karıştırmasına göz yummayacağım. Onun saçmamılıkları tüm toplumumuzu etkiliyor. Açıkçası sizleri buraya toplamamdaki amaç ta bu. Yüksek konseyi izole edeceğim. Yani, Clarissa'yı konseyin başkanlığından atacağım." Bakışlarındaki şaşkınlık duraksamama neden oldu. Bunu sinirle yapmadığımı bilmelerini istiyordum. ancak bir çok kişi öfkeyle hareket ettiğimi düşünecekti. Aslında toplumun ne düşündüklerinin önemsemiyordum. Önemsediğim toplumuzun güvenliğiydi. Bazı şeyler oluyordu. Derin ve sarsıcı şeyler. Nyx'nin bana fısıldadığı şeyleri çömeliydim. Tanrıçamın bir kez daha açık şekilde ifade etmesini dilerdim. Ama ne yazıkki sadece ip uclarını biliyordum ve bunlarda ürkmeme yetiyordu. Kalona'nın kötü olduğunu düşünenlerin bile hayal edemeyecekleri kötülüğün doğuşuna nasıl tepki vereceklerini merak ettim. Aslında bu merakımı gidermek istemiyordum. Kötülüğü durdurmalıydık. Kafa karışıklığım konuşmalarıma yansıyormuydu bilmiyorum?

"Konseyi toplayacağım ve Clarissa'nın görevden uzaklaştırılmasını isteyeceğim. Oy coğunluğu olursa başkanlığı düşer. Bu durumda konseye iki yeni üye daha almam gerekecek ve konsey içinden birisini başkan olması için oylama yapacağım. Bunun için Bella sen ve ben İtalya'ya gitmeliyiz." Sessizlik uzadığında gerilmeye başlamıştım. Son bombayı patlatmalımıydım. Onlara gölge dünyasında bir nefilim öldürmek zorunda kaldığımı anlatırken ikisi de sesinin çıkarmadan beni dinlemişti. Belkide yüksek rahibelerinin bu derece barbarça öldürmesi onları iğrendirmişti. Korku filmlerindeki kötü vampirler gibi hissetmiştim kendimi. Ancak keşfettiğim şey bizim için pahabiçilmezdi. Isırıklarımızdaki endorfin onlar için öldürücüydü ve bunun silah haline getirmek bize savaşta büyük bir güç verecekti. Belki uçuk bir fikirdi ama işimize yarayacaktı. Nefilimi öldürmeme yarayanın enforin olduğunu ve konuda bir fikrim olduğunu söyledikten sonra sözlerimi; "... Endorfin salgımızı bir çeşit silah olarak kullanmalıyız. Bu konunun uzmanı ben değilim ama nefilimler için zehirli oklar yada kurşunlar elde edebiliriz. En azından ben böyle düşünüyorum..." Sessizce önümde duran bardağa uzanıp, kanlı şarabımından bir yudum aldım. Böylece kuruyan boğazımı ıslatmış olmuştum. İlk kimin konuşacağını yada tepki vereceğini beklemeye başladım.

Rp Out: Nefilim öldürme kısmını size anlatmışım gibi yazdım. Anlatmak rpnın uzamansına ve konu bütünlüğünün bozulmasına neden olacaktı. Alta linkini verdiğim rpnin benim yazdığım ilk kısmını okursanız yeterli olacaktır.
https://mortalinstruments.forum.st/t1406-umudu-aramak
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
Órelindë
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Órelindë


Lakap : Bella/Bell/Bells/B/M/Darcia
Nerden : Elf Diyarı
Mesaj Sayısı : 312
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 28/10/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Geri: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimeÇarş. 22 Ara. 2010, 11:09

Aklıma birden fazla görüntü belirmeye başlamıştı. Gölge Diyarı'nda işkenceye maruz kaldığı belli olan, her yeri kan içinde yerde sürünüyor olan Lizz, gür bir ormanda nereye gideceğini bilemeden koşuşturan, koşmaya daha fazla takati kalmayan ve Cat'in melek bıçaklarından biri kafasına gelerek ölen Lizz, yine Nefilim karargah masasında vücudu parçalanmış lakin buna rağmen acılar içinde yaşıyor ve bizlere kendisini kurtaramadığımız için lanet okuyan Lizz... Beynim nedendir bilinmez ama bana hiç olmayacak oyunlar oynuyordu. Aklımdan her ne kadar bunları silmeye çalışsam da olmuyordu işte. Lizz'in acı çekerek öldüğü görüntüler şimdi daha kötü bir hal almıştı. Buna daha fazla dayanamayacaktım. Onların konuştukları konuya bile doğru düzgün odaklanamıyor; aklımdaki bu saçma sapan görüntülerle de başa çıkamıyordum. Bunlar olmayan şeyler bile olsa, hatta Lizz şu anda burada güvende bile olsa içimi yakıyordu bunları düşünmek. Gözlerimi bir kaç defa kırpsamda olmuyordu, hala aklımda sıkışıp kalmıştı o görüntüler.

"Rose!"
Bu ses sanki aklımdaki görüntüleri bir buharmışçasına aniden yok etti ve beni o hayal dünyasından Gece Evi'ne getirmişti. Rahibe Cassandra bana seslenmese bile sesindeki yüksek ton ve şaşkınlık beni kendime getirmişti...

"Clarissa senden neden bu kadar nefret ediyor?"
Bu sorunun cevabı aşikardı. Clarissa gücü ve mevkiyi seven biri... Neden kendinden daha rütbeli birini istesen ki çevresinde. Lakin o kadar iradesiz ki duygularına yenik düşebiliyor.

"Benden neden nefret ettiğini bilmiyorum ama kişisel duygularını işine karıştırmasına göz yummayacağım. Onun saçmamılıkları tüm toplumumuzu etkiliyor. Açıkçası sizleri buraya toplamamdaki amaç ta bu. Yüksek konseyi izole edeceğim. Yani, Clarissa'yı konseyin başkanlığından atacağım."
Şaşkın bakışlarla Lizz'e bakıyorduk Cassandra ile... Böyle birşey olur muydu gerçekten hiç bir fikrim yoktu... Konseyde bi kaç yandaşı varken belki bunun olma olasılığı düşük olabilirdi. Yok eğer başkanlıktan düşerse hareketlerini ve tepkilerini gerçekten çok merak ediyordum. Başkanlıktan düşmesi durumunda Lizz'e olan nefreti bir kez daha ortaya çıkacaktı.

"...Endorfin salgımızı bir çeşit silah olarak kullanmalıyız. Bu konunun uzmanı ben değilim ama nefilimler için zehirli oklar yada kurşunlar elde edebiliriz. En azından ben böyle düşünüyorum..."
Lizz'in anlattıkları karşısında yine şaşkın bakışlarla bakmaya devam ediyordum etrafa. Nyx, herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş, bize doğamızda olan bir silah vermişti. Tanrıça'yı kimse hafife almamalıydı. Ne olursa olsun Nyx, kızlarından her zaman öndeydi. Bunu muhakkak ki kullanacaktık. Lizz söylediği oklar ve silahlar gayet mantıklı şeylerdi. Endorfin salgımızı nasıl silaha dökebileceğimizi bilmiyoruz belki ama bu imkansız değildi.

“Söylediklerin gerçekten beni şaşkına uğrattı Lizz… Clarissa’nın başkanlıktan düşmesi konseyde bir iki yandaşı varken belki olmayabilir. Gerçi bundan da hiç emin değilim… Yani olur mu bilmiyorum. Eğer ki Clarissa başkanlıktan düşerse sana ve yeni başkan olacak kişiye nefreti daha da artacaktır. Bunu bilmelisin Lizz.”
Clarissa, istese de Lizz'e pek birşey yapamazdı zaten... Gölgeler Dünyası'nda hayatta kalıp, oradan kaçmayı başardıysa Clarissa'nın yapacakları havada keklik gibi kalırdı.

“Endorfin salgımızdaki bu güçlü silahı keşfetmiş olman bir mucize. Bu Tanrıça’nın bir lütfu ve bunu en iyi şekilde kullanmalıyız… Dediğin gibi silahlar gayet mantıklı. Nefilimlerin kılış ve ok kullanmakta ki ustalığını düşünecek olursak bu salgıyı kurşunlara bir şekilde aktarmanın daha iyi olacağını düşünüyorum doğrusu.”
Revirde Isabella'nın o hali aklıma gelince söylemiştim bunları... O hançeri tam kalbine isabet ettirmiş olmaları onların ne kadar usta savaşçı olduklarının bir göstergesiydi. Bu sefer aklıma Isabella ile ilgili kötü görüntülerin gelmesini önlemek için enderfin salgımızla ilgili şeyler düşünmeye çalışıyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassandra Parker
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Cassandra Parker


Mesaj Sayısı : 151
Yaş : 31
Kayıt Tarihi : 23/08/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Geri: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimeÇarş. 22 Ara. 2010, 18:05

Aslına bakarsanız istediğim cevabı alamamıştım.Güçlü bir neden bekliyordum.Rose'un anlattıklarına şaşırmıştım.Dikkatlice onu dinlerken silahlardan ve oklardan bahsediyordu.Ve Clarissa'nın ipinin çekilmesi...Nedendir bilinmez bu habere sevinmiştim.Hatta bunun için elimden geleni yapabilirdim.Şu topladığım arşiv bilgilerinde Clarissa'yla ilgili hiç iyi bilgi yoktu.Gözüne taktığı at gözlükleriyle benim ve bütün ırkımın yönetiminde olması kabul edeceğim birşey değildi.Bella konuşurken rütbesini koruyarak Rahibe'sini uyarıyordu.Clarissa'dan daha çok aklıma endorfin salgısı takılmıştı.Çılgınca fikirler zili çalıyordu.Hiçbir zaman sevmediğim amcam bir silah tüccarıydı.Belinden o zımbırtı hiç bir zaman eksik olmuyordu.Bir gün beni zorla karşısına oturtup silahların özelliklerinden bahsederken "Eğer onu görürsen istediğin makinaya dönüşebilir." diyordu.O'dan silah dediğini anlamamı bekliyordu.Yanından kalkıp gittiğime şu anda pişman olmuştum.Belki ondan öğrenceğim bir kaç şey şu anda işimize yarayabilirdi.Kendimi düşünmeye zorladım.Belleğimde işe yarar birşey olmalıydı.Aklıma gelen çılgınca fikir şah damarımı koşturuyordu."Clarissa konusunda senin arkandayım.Yaptığın herşeyin ırkın için olduğunu biliyorum.Ama bu kadar kör bir kadının mevkisinin bu denli önemli olması sadece işleri zorlaştırır.Ve birşeyler araştırdım.Neferet...Kesinlikle Clarissa'dan daha zeki ve daha güçlüymüş.Bu yüzden sana senin ona vereceğin kadar büyük zararlar verebileceğini sanmıyorum." derin bir nefes alıp diğer konuya geçtim."Amcam bir silah tüccarıydı.Ve istemesemde silahlarla bir süre içli dışlı oldum.Bu fikir siz çılgınca gelebilir ama kurşunları bir şırınga haline çevirebiliriz.Böylece onları uzaktanda öldürebiliriz.Çünkü onlara yaklaşmak tehlikenin ayağına gitmek olur.Endorfin salgılarımızda kanımızda dolaştığına göre vampirlerin kanlarından bu salgıyı elde edebiliriz.Eminim çaylaklarımız bile kanlarından seve seve verirler." tabiki hepsi için geçerli değildi ama büyük bir bölümü verirdi.Sözlerimi bitirdikten sonra söyleyeceklerini bekledim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elizabeth Rose Wayland
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Konsül Temsilcisi | Gölge Avcısı
Elizabeth Rose Wayland


Lakap : Lizbeth
Mesaj Sayısı : 2356
Kayıt Tarihi : 11/07/10

Karakter Detayı
Statü: Site Kurucusu
Uyarı: 0/0

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Geri: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimePerş. 23 Ara. 2010, 23:23

Aklımda olan düşüncelerimi pekiştirmemi sağlayan dostlarımın fikirleriydi. Endorfini kanlarımızdan alacaktık ama yetişkin vampirler olmalıydı. Çünkü çaylakların değişime hazırlanan vücutlarınde yeteri kadar endorfin yoktu. Benim dikkatimi çeken Cassandra'nın Neferet ile ilgili söylediklerinden rahatsız olmuştum. Sırtımdan aşağıya soğuk terler akıyordu. Neferet'in kızıl saçları ve çok bilmişliği gözlerimin önündeydi. En kötüsüde Kalona'ya nasıl sarıldığını hatırlamıştım. Harika.. Tek ihtiyacım buydu.. Neferet'in öldürüşüm gözlerimin önünde canlandı. Akan kanı.. Derin bir nefes alarak aklımdaki tüm düşünceleri uzaklaştırdım. Bu bir alışkanlık olmaya başlamıştı.
"Neferet çok kurnaz ve zekiydi. Düşmanlığını belli etmeden arkadan iş çeviriyordu ve onu ben öldürdüm. Clarissa ise nefretin tanrıçasına uyuyor bilerek veya bilmeyerek..Sonuç değişmeyecek." Sesimdeki sertlik dikkatimi çekti. Bu odadakilere değildi..Gitmeye hazırlanmalıyım ve iki güçlü kadın beni destekliyordu. En azından bu düşünceden güç alacaktım.

"Sizi gelişmelerden bildirendiceğim. Cassandra sen bu gece evi için sana güveniyorum." Ayağa kalktığımda ikiside ayağa kalkmıştı. Bella benimle gelecekti ama Cassandra krizin merkezinde kalacaktı. Tanrıça yardımcısı olsun..

Rp. out: Hepiniz son sözlerinizi söyleyerek son rplerinizi bırakıp, bitirin lütfen..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mortalinstruments.forum.st/
Órelindë
Lütfen rütbe edinin, yoksa oyuna dahil olamazsınız!
Órelindë


Lakap : Bella/Bell/Bells/B/M/Darcia
Nerden : Elf Diyarı
Mesaj Sayısı : 312
Yaş : 29
Kayıt Tarihi : 28/10/10

Karakter Detayı
Statü:
Uyarı:

Mahşerin Üç Atlısı Empty
MesajKonu: Geri: Mahşerin Üç Atlısı   Mahşerin Üç Atlısı Icon_minitimeCuma 24 Ara. 2010, 15:41

"Clarissa konusunda senin arkandayım.Yaptığın herşeyin ırkın için olduğunu biliyorum.Ama bu kadar kör bir kadının mevkisinin bu denli önemli olması sadece işleri zorlaştırır.Ve birşeyler araştırdım.Neferet...Kesinlikle Clarissa'dan daha zeki ve daha güçlüymüş.Bu yüzden sana senin ona vereceğin kadar büyük zararlar verebileceğini sanmıyorum."
Sessizliği Casandra'nın güçlü sesi bozmuştu. Eğer ortam biraz daha sessiz olsaydı bu sefer beynimin Isabella ile ilgili bana kötü oyunlar oynayacağını biliyordum. Sanki Rahibe Casandra bunu engellemek istermişçesine başlamıştı konuşmaya. Ona gerçekten minnet duyuyordum.

Clarissa konusunda herkes hem fikirdi anlaşılan... Onun sanki olaydan bihabermiş ya da bu olay önemsizmiş gibi davranması normal karşılanacak bir davranış olmadığı kadar, saçmaydı da. Bakalım Yüksek Konsey toplanınca ve Lizz'i gördüğünde Clarissa'nın yüzündeki aptal, sinsi gülümsemesi halen daha duruyor olacak mı yüzünde.

"Amcam bir silah tüccarıydı.Ve istemesemde silahlarla bir süre içli dışlı oldum.Bu fikir siz çılgınca gelebilir ama kurşunları bir şırınga haline çevirebiliriz.Böylece onları uzaktanda öldürebiliriz.Çünkü onlara yaklaşmak tehlikenin ayağına gitmek olur.Endorfin salgılarımızda kanımızda dolaştığına göre vampirlerin kanlarından bu salgıyı elde edebiliriz.Eminim çaylaklarımız bile kanlarından seve seve verirler."
Nefilimlere yakından saldırmak gerçekten de aptallık olurdu. Silah kullanmakta usta oldukları kadar aynı zamanda görünmez olup yine bizleri şaşırtıp, öldürebilirlerde... Rahibe Casandra'nın söyledikleri bana mantıklı gelmişti doğrusu... Çaylaklarda kanlarını seve seve verirler elbet lakin bu ne kadar etik olur bilemiyordum. Casandra'nın amcasından öğrendiklerini kullanmakta yarar vardı.

"Neferet çok kurnaz ve zekiydi. Düşmanlığını belli etmeden arkadan iş çeviriyordu ve onu ben öldürdüm. Clarissa ise nefretin tanrıçasına uyuyor bilerek veya bilmeyerek..Sonuç değişmeyecek."
Neferet değince titrememe engel olamamıştım... Onun o tiz kahkahası aklıma geldikçe bir garip oluyordum. Ve evet şanslıyız ki Clarissa, Neferet kadar zeki ve güçlü bir kadın değildi.

"Sizi gelişmelerden bildirendiceğim. Cassandra sen bu gece evi için sana güveniyorum."
Lafını bitirir bitirmez ayağa kalkmıştı Lizz. Anlaşılan görüşme burada bitiyordu. Casandra ile ben de ayağa kalkmıştık. Evet yolculuk yeni başlıyordu. Konseyde olacakları gerçekten merak ediyordum. Ve aynı zamanda Clarissa'nın aklından geçireceklerinin de.

“Umarım her şey en iyi şekilde sonuçlanır. Tanrıça’nın ışığı üzerimizde olsun!”
Tanrıça'nın buralarda bir yerlerde bizi duyduğunu ve bizleri koruyacak olduğunu çok iyi biliyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mahşerin Üç Atlısı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Mortal Instruments RPG :: Mortal Instruments :: Arşiv-
Buraya geçin: